Voodoo Girl Turkcell'in şu
"merak" temalı 3G reklamını yazana kadar böyle bir reklamın varlığından habersizdim. İzlemez olaydım. Ayrıntısına girmeyeceğim, aşağıdaki listede de yer almayacak zira çok yeni, iğrençliğinin yıllanması bir, küflenmesi, hafızalarımızda yer etmesi lazım iyice ki, bir 10 yıl sonra hatırlayıp yazalım. Voodoo'nun tabiri tam oturuyor bu reklam için "freakshow". Lars Von Trier Maskeli Beşler'i çekmiş sanki. Daha önce Hollanda'dan
bir kaç enfes reklam örneği vermiştim. Bu işi başarmak için üstün zekalı bir reklamcı olmak gerekmiyor. Zira reklam bana göre bir nevi kısa bir filmdir. Dolayısıyla iş senaryo yazarının yeteneğine ve yönetmenlik sanatına kalmış ve tabi ki kurguya. Bu konuda Türkiye'den her yıl bir kaç tane iyi örnek çıkıyor. En iyileri ne zaman yazarız bilmem ama misal Dan-kek'in geçmişte 2 tane çok iyi reklam yaptığını düşünüyorum. Birisi tamamen "Dan" ve "Kek" kelimeleri üzerine kurulu 5 saniyelik reklamları, diğeri de TV tarihimizin en eğlenceli reklamlarından olan Dan-Kek Magma ve "abarttık" temalı reklam (Kim?.....Pele!!!)...Ama kötü reklam dalında yüzlerce var. Bir kere aşağıdaki listeye geçmeden önce söyleyeyim, hepsi birbirine benzediğinden unutacağımız, bir şeyi yiyen veya içen adamın dans etmeye, hayatın tadını almaya başladığı tüm reklamlardan nefret ediyorum. Bu arada modern dedik yukarıda biliyorsunuz. Genelde son 10 yılı baz aldık, yoksa Oralet Osman'a saygımız sonsuz.
1-Eti Tutku: Özlem'in en büyük tutkusu erkeklermiş. Küçükken evciliklerde erkekleri öpermiş, evlenmek tek tutkusuymuş, düğünlerde, düğün çiçeklerini toplarmış, derken bir gün aşık olmuş, aradığı adamı bulmuş, tam en büyük tutkusuna ulaşmak üzereyken..aaaaa....Özlem vazgeçmiş...Niye lan? Çünkü Özlem'in artık bir tek tutkusu varmış. Eti Tutku. Şimdi bu reklam kadınlara ve insan doğasına bir hakaret bence. Yani küçüklükten beri hiperseksüel olacağı belli olan Özlem, ömür boyu yaşayacağı alev alev gecelere, kendisini yağmur altında bekleyen adama bir poşet dolusu bisküviyi tercih ediyor. Dediğim gibi kadın hakları dernekleri bu reklama hiç tepki göstermediler, halbuki reklam kadınları düpedüz "
değer bilmeyen, aptallar ordusu" yerine koyuyordu. Hadi tutkun o, 10 tane bisküviyi bitirdin, sonra, pilleri takarsın yine şarjına....
2-Yapı Kredi ile Gençlik Bankacılığı: Türk milletine, Türkiye'nin en büyük bankalarından birisinin "genç" olarak gösterdiği
profil budur işte? Hulahop çeviren, enlemesine çizgili çoraplar giyen, araba peşinde koşan, saçını iki yandan bağlayan, masaların üstünden hoplayıp zıplayan yani kısaca halk arasında "zirzop" dediğimiz tiplerden oluşan güruh. Yapı Kredi gençlik bankacılığı reklamında, Grease filminin "We Go Together" şarkısı eşliğinde dans eden, bir grup ne idüğü belirsiz isimin yarattığı imajı hala üzerimden atmaya çalışırım. Bu reklamı 50-60 kuşağıyla izlerken koltuğa sinerdim, "
hayır biz bu değiliz" diye. Reklamın farsta zirveye çıktığı an, banka şubesindeki 3 memurenin, masanın üstüne çıkıp hulahop çevirmeye başladığı o talihsiz andır. Genç dediğin bu yani. Dünya dertleri umurunda değil, varsa yoksa hoppidi hoppidi.
3-Ülker Canpare: Canpareeeee...Belissimooo...Şimdi firmaya bakıyorum, Sabri Ülker firmanın kurucusu. Yani Sabritore Ülkerello değil. Ürün desen, İtalyan bisküvisi veya yemeğiyle ilgili bir ürün değil. Ürün İtalya'da Marco'ya, Fabio'ya, Gianluca'ya değil, Türkiye'de Ahmet'e Mehmet'e Hüseyin'e, Abdurrahman'a pazarlanıyor.
E ne bu İtalyan ayakları?. Ya da reklamı izleyen birinin "
lan Don Corleone bile Canpare yiyormuş zamanında, durduğumuz hata hanım, doldur kolileri" diyeceklerini mi sanıyorlar. Neden İtalya, neden bu İtalyan mafyası teması, ya da kim atmış ortaya bilmiyorum. Büyük ihtimal yazarlardan birisi, Godfather filmini izlerken Canpare yiyordu ve bu fikirle çıkageldi. Bereket Irreversible'ı izlemiyormuş. Hadise çıkardı.
4-Axess: Bayağılık ne zaman bankaların sıklıkla başvurduğu bir yol oldu bilmiyorum. Bir bankanın en önemli pazarlama ürünlerinden birisi olan kredi kartının reklamın ülkenin en kötü sesli, en kolay sinir olunabilecek kadınlarından birisini yerleştiriyorsunuz, üstelik berbat bir senaryoyla. Bu reklamın ayrıntısı ve sözüm ona "şirinlik" yaymaya çalışırken yaydığı "sinir gazı"ndan bahsetmeden şu örneği vereceğim. Haluk Bilginer'li İş Bankası reklamını veya yıllar öncesinin Güven Kıraç'lı Garanti Bankası reklamını bir de Özgü Namal'lı Axess reklamını yanyana koyun. Daha söz gerek var mı?
5-Digiturk: Birinci maddedeki duygularım aynen
bunun için de geçerli. Yok korku filmi izliyormuş da, korkmuş da elimi tutsanız beraber izleyelimmiş. Verilen mesaj net, hiç imaya, lafı dolandırmaya gerek yok. Digiturk'unuz varsa daha çok sevişirsiniz, eve hatun atarsınız, yoksa abaza kalırsınız. Bu derece bayağı bir mesajı, arkada Kenny G saksafonu ve emo kızıyla verdiğiniz zaman millet "
hadi hanım gidelim biz de Digiturk alalım, Suspiria'yı izlerken elele tutuşuruz" şeklinde alacak sanıyorlar. Ayrıca kim, hayatı boyunca kapıdan çıkıp kapı komşusuna "
abi ben falanca bir şey aldım, 9.90'a" şeklinde bağırarak fiyatını söyler ki direk. Gerçekçilik. Yok. İçten pazarlık. Had safhada. Merve de tipsiz zaten. Otur sıfır.
6-Kent: Vefa, yardımseverlik, saygı...Kimse bana hikaye anlatmasın. Yılın 365 günü içinde sadece ve sadece bayram arifelerinde bu kavramları hatırlayıp, bir de yaşlılar üzerinden duygu sömürüsü yapan bu reklamlar yüzünden, bayram ziyaretlerinde bana uzatılan şekerlerden kent olanları yememeye vardırdım işi. Birincisi ben niye huzur evi ziyaretini görüp duygulanayım. Nasıl vefasızlık yüzünden oraya istemeden de yerleşen talihsiz insanlar varsa, gençliğinde yemediği bok, kelek yapmadığı adam kalmadığından huzurevine kapanan adamlar da var, tanımadığım etmediğim insanların üzerinden yapılıyor
üstelik bu sömürü. Bir dolu pamuk nine ve neşeli amcayı koymuşlar reklama. Halbuki ortalıkta bir sürü aksi ihtiyar da var. Ama amaç belli. Yedim mi? Yemedim tabi....Ne numarayı ne şekeri.
7-Orkid: Şimdi bakın, kadın değilim. Bir kadının malum günlerinde vücudunun girdiği psikolojiyi ve ruh halini bilemem. Biz erkeklerin götümüze yansır ancak onu bilirim. Dolayısıyla sizi o günlerinizde rahat bırakıyoruz tamam. Tamam da bu reklamları yaparsanız ben hepinizin önüne birer tane ped atar, "
tamam derdiniz çözüldü işte" diye çıkar giderim. Ekseriyetle ped reklamlarında kadınların basireti bağlanmış bir haldeyken, kanatlarıyla pegasus misali uçup gelen ped bütün psikolojiyi değiştirir. Düzde gidemeyen hatun bir anda yokuşu koşmaya başlar, havalara zıplar, voleybol oynamaya başlar, uçar, erkeklerin yanında özgüveni artar, gülümser, ortam hatunu olur. 1 santim kalınlığında bile olmayan o ince şey bu kadar değiştiriyorsa insanı, iş mülakatlarından veya ilk randevudan önce falan biz de giyelim, uçalım, gidelim, virajlara girmeyelim, sağdan gidelim, gaza basalım ama ölmeyelim.
8-Pepsi ve Seda Sayan: Turkcell 3G reklamının ekolünden bu da. Yılarca alaturka tuvalete çömelen adamın alafrangayı görünce yaşadığı tramva gibi
bu reklam da. Pepsi gibi bir markaya Seda Sayan. Şimdi reklam her açıdan skandal. Bir kere devamlılık hataları tonla. Yanaşan tırın içindeki Sayan önce montlu, sonra aşağı indiğinde montsuz. Artık 3 cümlelik diyalogu kaç tekrarda çektilerse düşünün, o arada mont çıkmış kimse farkında değil. Ayrıca bir üniversite öğrencisini yurda yazdırmak için 10.000 lira mı lazımdır? Hilton otelleri üniversitelere yurt mu yapmaya başladı, hangi yurt bu? Yine aynı mantıktan hareketle 10.000 lirası olmayan üniversiteey gidemiyor mu? Görüldüğü gibi bu reklamın alt metinleri de berbat. Şarkı tarafına hiç girmeyeyim.
9-Akbank Kobi:
Sen iste KOBİ, Akan sular durur. Türk Banka reklamlarının % 80'i bir Monty Python skeci gibidirin bir başka kanıtı. Akbank'ın "En Kral KOBİ" reklamı. O reklamdan sonra Akbank'ta çalışıyorsa istifa etmeyen personelin, Akbank'la çalışıyorsa hespalarını kapatmayan KOBİ sahibi varsa turrrrp sıkayım hepsine. Fuchs'un ortaya çıkışından sonra her saniyeyi defalarca izlemek gerekiyor. Ben durdurup her sahnedeki her döpiyesli, takım elbiseliyi baştan aşağı inceledim. Yıllarca oku, dirsek çürüt, mezun ol...Sonuç...Akbank reklamında çakma DJ oldum. Gösterirsin torunlarına....Listeye 2 reklam sokan Akbank'ı da ayrıca kutluyorum.
10-Namlı: İşte bombayı sona sakladım. Moralim bozuldukça açıp bu reklamı izliyorum. Boys Anılar ve Namlı Sucuk. Ben anlatmayacağım bu reklamı.
İzleyin sadece. Sadece "nefret" kelimesindeki vurgulu vokali ve 30. saniyedeki vücut çalımına dikkat edin diyim. Anlatılmaz yaşanır.