19 Mayıs 2008 Pazartesi

WEDDING SINGER



Cuma günü "When Harry Met Sally"den bir bölüm aktarmıştık. Liste yapsam sinema tarihinden elle tutulur romantik komedi 5 tane çıkartırım belki (Annie Hall'u ve High Fidelity'i romantik-komedi kategorisine sokmak istemiyorum). Birisi o filmdir. Father Of The Bride serisi, Jerry Maguire, belki Clueless.....ve bu türün bana göre en güzel örneği olan "The Wedding Singer". Bu filmi sevecek çok şey vardır. 80'lerin havası, şarkılar, Adam Sandler'ın performansı, filmde kullanılan canlı renkler, diyaloglar, şarkılar, karakterler ve tabi saç modelleri. Özellikle Adam Sandler'ın grubunun her bir üyesi egzantriktir. Filmde Drew Barrymore da en hadisesiz, vamp kadın ve zehirli sarmaşık imajından uzak, sevimli haliyle var. Benim favorilerim You Spin Me Around, Holiday ve Love Stinks'in icra edildiği sahneler. Hele "Love Stinks" tüm bir komedi tarihinin efsane sahnelerinden birisidir bana göre. Saçma sapan, anlamsız romantik komedi yığınında, enfes bir örnek. Bu da gerçek ve sabun köpüğü tabi ama en azından kendisini ciddiye alır bir hali de yok zaten. O yüzden de akılda kalıyor.

4 yorum:

  1. acaba "Cherish" girer mi bu listeye romantik komedi olarak değerlendirebilir miyiz düşünüyorum.hoşlaşmıştım orası kesin.
    The Wedding Singer için aynı şeyleri düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  2. Tam romantik komedi sayilamaz ama Adam Sandler'in Punch Drunk Love'ini da unutmayalim (Isin icinde Paul Thomas Anderson oldugundan normal romantik komedi filmi beklemek de yanlis olur zaten).

    Bunun disinda Before Sunset ve Before Sunrise da dahil edilebilir bu kategoriye bence (komedi ana tema olmasa da)

    YanıtlaSil
  3. @bün

    Cherish bu kategoriye giremeyebilir cunku biraz fazla "karisik" sanki.. Robin Tunney'i seviyoruz o ayri :))

    Bu arada Drew Barrymore her tür karakteri canlandirabiliyor. İnanilmaz gercekten. Sporda all-around denen cinsten..

    YanıtlaSil
  4. jerry maguire'da tam bir romantik komedi sayılır mı emin değilim :show me the money:

    YanıtlaSil

Ey yorumcu,

Düşüncelerini klavyeye dökerken, bu blogun yazarlarının da etten kemikten insanlar olduğunu, beğenileri ve eleştirdikleri olduğunu, blog denen şeyin kişisel bir fikir teatisinden başka bir şey olmadığını, kimsenin sizinle aynı şekilde düşünmek zorunda olmadığını aksi halde dünyanın çok sıkıcı bir yer olacağını, saygı çerçevesinden çıkmamayı ve kendini adsızlığa mahkum etmezsen herkesin sevineceğini unutma...