*18 Aralık 2012, polis tarafından kullanıldıktan sonra ODTÜ kampüsünde toplanan biber gazı kutularının sadece bir kısmı
Yazmadan olmazdı. Bugün ODTÜ'de 5000 öğrenci eylemdeydi. Daha bir çokları da ODTÜ'nün kapısında eylem için içeri girmeye çalışıyordu.
Mademki medya her türlü haberi çarpıtıp utanmazca saldırıyordu,
her özgür düşünceye madem ki ülkenin rektörleri utanmadan kendi üniversiteleri
adına bir profesöre asla yakışmayacak açıklamalar yapıp “öğrenci”lerine öğrenci
olmalarını hatırlatıyordu, öğrenci ruhunu yaşatmak ve susmamak gerekiyordu.
Neydi ki ODTÜ’de yaşananlar? Ankara’da üniversite okuyan
herkes bilir ki sistemin dayatmalarına, o üniversitelerde her zaman ses
çıkardı. Bu hep böyle olagelmişti. Ama hiç 2500 polis girmemişti kampüslere. Hiç
biber gazı kullanılıp “ama bize molotof attılar” mazlum edebiyatıyla yüzsüzce
üste çıkılmaya çalışılmamıştı.
Mezun olduğum üniversitenin rektörü, hiç şaşırmadığım bir
şekilde abidik gubidik bir açıklamanın altına imza atmış, beklediğim üzere
Hacettepeliler susmamış ve “rektör bizim sesimiz değildir” demişlerdi.
Olaylara mı üzülsem, gelmeyeceğini sandığım tepkinin
gelmesine mi sevinsem bilemedim. Sanırım, hatta kesinlikle ikincisi.
Yüzümdeki gülümseme büyüyor. “Yürü be Ankara’nın öğrencisi”
diye içimdeki haykıran ses yükseliyor. Bazı şeyler hiç değişmiyor. Kasımpaşa’dan
çıkan “delikanlı” Ankara’ya yerleşse de Samsun’un, Mardin’in, Çorum’un köyünden,
hiç dersaneye gitmeden ODTÜ’yü kazanan İlyas’lar, Kezban’lara, Hayati’ler bu “delikanlı”yı
yerinde rahat oturtmuyor.
Molotof dediler. Saldırgan öğrenci dediler. Hatta bilmem kaç
tane üniversite “öğrenciliğinizi bilin, başarılarınızla gündeme gelin. Ülke uzaya
uydu gönderiyor (çok ilginç bi şey ya, benim vergilerimle yapıyorsunuz ulan, 3.
Dünya ülkeleri bile gönderiyor artık), siz anlamsız eylemlerinizle
baltalıyorsunuz” dediler. Dediler allah dediler. Daha da diyecekler.
Kanmayız. Kanmazlar. Herkesi o güttüğünüz koyunlar kadar
aptal sanmayın.
WTA’de protesto olduğunda canlı izliyordum. Eurosport
muhabiri “ne kadar büyük bir hayal kırıklığı” diyerek durumu anlamadığını belli
etti. Anlayamazdı pek tabi. Anlamak mümkün mü bu gulyabani oyununu? Bu mutant
demokrasiyi? Bir başbakan bir üniversiteye 2500 polisle girer de kim bunu
anlar? Hangi molotof (yoktu ama varsayalım ki oldu) 2500 kişilik etten duvarı
aşıp da kıymetlimisssin saçının teline zarar verebilirdi?
Bir de kalkmışlar “öğrenciliğinizi bilin, başarılarınızla
gündeme gelin” diyorlar. Sahi, ne ki o başarı? Beyinleri uyuşturularak yıllarca
fetullah okullarında salt öss başarısına adını yazdırmaya odaklanan
koyunlarınki midir başarı? Yoksa hayatta en temel hakkı, yaşama, düşünme hakkı
için mücadele etmek midir?
Komik. Feci komik. Trajikomik. Ağlanacak halimize gülmek
şöyle dursun kahkahalarla katılıyoruz. Yahu, el insaf, koskoca profesörler mi “öğrenciliğinizi
bilin” demeye getiriyor? Reddediyorum öyle hocalardan ders almayı. Onların saçmalıklarını
dinlemeyi. Böyle düşünenler milli eğitim bakanlığında kendine yer ve maaş
bulacağına eminim. Üniversite bu mudur yani sizin için?
Sözün bittiği yeri geçeli çok oluyor ve bu mutant
demokraside, bu ne idüğü belirsiz totalitaryada hala birileri medyanın bu
komedisine kulak asıp cak cak konuşuyor ya…
Ülke ikiye bölündü diyorlar ya. Eğitimli cahillerle-ortalamalar arasında bölünecek kadar yarıldı o boşluk.
ODTÜ AYAKTA!
by Gand
by Gand
10 yorum:
yıllardır seni okurum. yazını da büyük keyifle okurken (benim vergimle yapıyorsunuz 3. dünya ülkeleri bile gönderiyor artık) diye dünyanın en sığ basit yorumunu yapman beni benden aldı. yazık. sen de mi? azıcık baktım. Rusya, ABD, Fransa, Japonya, Çin, İngilitere, Hindistan, İsrail, İran göndermiş. Şimdi Türkiye. Yakında Güney Kore gönderecek. Acaba bunların hangisi 3. dünya ülkesi? Ben mi arayıp bulamadım? Tutanağın, dayanağın nedir acaba?
Hoş değil. Hiç hoş değil. Eleştir, okurken keyif alalım da atma bari.
Koca yazıdaki tek bir cümleyi cımbızla ayıklayıp geriye kalan herşeyi yanlışlama çaban fantastikmiş. Yazıyı tekrar okursan ana fikrin başka olduğunu sen de anlayabilirsin.
yukarıdaki 2 yorumdan bağımsız tartışırken aman karşılıklı fikirlere saygıyı unutmayalım dostlar, yazı sahibi de bir açıklama yapacaktır sanırım
şimdiden teşekkürler
Tugba Hanim,
Uyariniz icin tesekkurler.
Su an
Akilli telefondan yazdigim ve bloggera copy-paste yapmakta sıkıntı yasadigim icin kaynagin adino verip sizin bulmanizi rica edecegim: scientific american adli web sitesinde "developing countries get in satellite game" adli makalede kendi uydusunu uretmeye calisan ulkelerden ve Guney Kore'nin baska ulkelere bu know-how'i aktarmak icin yaptigi programdan bahsediyor.
Daha onemli kaynaksa wikipedia. Satellite basliginda ne kadar cok ulkenin (gelismekte olan ve 3.dunya ulkesi) kendi uydusunu insa ettigini, kimilerinin gonderip basarisiz oldugunu okuyacaksiniz.
Muhtemelen yazimda "gonderdigi" dedigim icin "gonderip de basarili olanlari" kastettigimi dusundunuz. Boyle bir yanilgi yaratabilecek bir cumle olmus haklisiniz.
Daha da onemlisi yazarken arastirmamistim. Kaynagim, TAI'ye is yapan, ismini veremeyecegim bir havacilik sirketindeki ucak muhendisleriyle bu konu uzerine bir zaman once yaptigim sohbettir. Ne alaka diyeceksiniz belki, is geregi diyeyim... Occupational hazzard...
Isin mutfagindan alinmis bir bilgiydi yani.
Bunun disinda,
Yorumunuz beni sasirtti.
Okudugunuz bir yazara "atma", "sig basit yorum" gibi cumleler kuracak kadar sinirlenmenize sebep olacak dusunce/duyguyu tahayyul edemedim.
Bu blogda fikirlerime katilmadigi ya da salt varligima tahammul edemedigi icin ustu kapali ya da acikca hakaretler isittigim oldu. O tip insanlardan oyle yorumlar gelmesine de hic sasirmadim.
Ama beni okumaktan keyif alip da bu kadar agir sozler soyleyen ilk kisiniz ve acikcasi uzuldum. Bir sekilde sizi rahatsiz etmis olmaliyim...
Umarim yukaridaki aciklama hayal kirikliginizi gidermistir.
Fırat, öncelikle sert bir kaç kelime için özür dilerim. Ben seni okumaya devam edeceğim.
Benim eleştirim senin yazına değil. Hükümet sevdalısı olduğumdan da değil. Benim eleştirim senin gibi birisinin benden sonra yorum yapan adam gibi konuşmana. OCımbızla çekmişim demiş ya. Anlamaya çalışmayıp saldırmış direk. Sen öyle olmuşsun o parantez içerisindeki cümleyi yazarken. Ona üzüldüm.
Yazını okudum, beğendim ve sadece kaliteni bir an bile olsa düşürmene tahammül edemedim. Bana kalsa kahvehane muahbbeti yorumlarını bile onaylama ama benim haddim değil buna karar vermek.
Açıklaman için ayrıca teşekkür ederim ve inceliyor olacağım.
Mutlu yıllar :)
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1113903&CategoryID=97
@tuğba
yazı benim değil Gand'ın :)
: ) sabahın kör saatinde beni gülümseten yorumlara teşekkür etmek istedim sadece (ufak bir sitcom bölümü gibi olmuş).
:)))
yanlış anlamalar üzerine kurulu klişe bir sitcom :)))
Yorum Gönder