Vitesse'yi satın alan ve Black Pearl'ün de belirttiği gibi fiziki görünümü sebebiyle Arveladzelegillerle bir akrabalığı olup olmadığını merak ettiğim, Abramovcih'in dert ortağı
Merab Jordania'dan 2 ay önce bahsetmiştim. Bu tür milyarderlerin futbol takımı almasının doğrudan sonucu, o kulüpte başarısızlığa olan sabrın azalmasıdır. Bu, benzer patronların sayısının giderek arttığı İngiltere'de tehlikeli bir gidiş olarak görünüyor ama Hollanda'da henüz Jordania ile başladı zira Gürcü, ülke tarihindeki ilk yabancı kulüp sahibi. Ligin son sırasına demir atmış teknik adama bile sezon sonuna kadar sabretme alışkanlığında olan Hollandalılara Jordania'nın ani kararları garip geliyor tabii. O kadar para harcadıktan sonra takım son 9 maçta 5 puan alınca ve 16. sırada dolanınca teknik direktör Theo Bos kapının önüne kondu. Theo Bos kim? Kalabı "Mister Vitesse" olan adam. Kariyeri boyunca sadece Vitesse'de forma giymiş (15 sezon) ve geçtiğimiz yıl ocak ayında göreve getirilmiş bir isim. Ama işin içinde para ve milyarder patron olunca değil Mister Vitesse Sir Vitesse olsa sökmez. Bos görevden alındı ve yerine 2 gün önce yapılan açıklama ile Barcelona'nın sessiz ve işini yapan
sağ beklerinden Albert Ferrer getirildi. Ferrer'in yanına da Ajax'ın 80'lerin sonu 90'ların başındaki kalecilerinden
Stanley Menzo oturtuldu.
Ferrer'in bu ilk teknik adamlık denemesi, Menzo ise 2 senedir Jupiler League takımı Cambuur'un başındaydı. Peki bu adamlar neden "3 sene içinde şampiyonluk sözü" vermiş bir adamın takımının başına getirildi. Sebep belli. Ferrer La Masia'nın adamı, yani Cruijff döneminde ilk büyük atılımını yapan akademinin, onu A takıma alan yine Cruijff. Menzo kim? Cruijff'un Barcelona'dan önce ilk teknik direktörlük denemesinde gelir gelmez kaleyi 22 yaşında teslim ettiği adam. Yani Cruijff'un ellerinden tutup yücelttiği 2 adam göreve getirilmiş oldu. Ferrer'in sonradan Louis van Gaal döneminin de has adamlarından olduğu göz önüne alınırsa Gürcü patronun şimdilik ülke futbolunun köklerinin dışına çıktığını söylemek zor olur. Bu ayrıntı basın toplantısında soruldu ama ne Jordania ne Ferrer, Cruijff gölgesinin altında çalışmanın pek yarar sağlamayacağını dile getirdiler.
Bu tür büyük patronların teknik direktör atamaları genelde şaşaalı olur ama en parlak kariyerli hoca bile pozitif bir şey üretemezse ticarethanenin patronu, işçisini değiştirir. Ferrer'in Vitesse'yi mutlaka devre bitene kadar dipten kurtarması, sezon sonunda da en azından Avrupa Ligi play-offuna sokması gerekiyor. Aksi halde ilk teknik direktörlük denemesini hatırlamak bile istemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder