Eurobasket 2009 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eurobasket 2009 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2009 Perşembe

YUMURTA KAPIYA DAYANINCA


"Bana göre müthiş bir son hücum ettik. Çizsem, böyle bir hücum çizerdim. Son toplar maçlara heyecan katıyor. Bunu çok yapmaya başladık. Hayata renk katıyorum böyle yaparak. Bir köprünün üzerinde yürüdüğümüzü düşünün, küçük adımlarla ilerliyoruz ve bir top rakibimizi belirliyor. Bundan sonraki maçlarda 20 sayıyla kazanıp maçı son topa bırakmak istemiyoruz ama bu adrenalin, bizi biz yapıyor."

Bogdan Tanjevic, Slovenya maçından sonra

Tanjevic de çözdü sonunda Türk milletini. Böyleyiz biz işte, yumurta kapıya dayanınca. Ya dipteyiz ya zirvedeyiz. Ya her şeyiz, ya hiçiz! O yüzden Euro'08'de yarı finale kaldığımıza sevinmek yerine finale kalamadığımız için üzülüyoruz. Ya da dünya kupasına gidememenin sıradanlaşması gerekirken yapamıyoruz. Bu ülkenin spor takımları bir gün şampiyon olabilir, marka olabilir, en iyi olabilir ama kesinlikle "vasat" olamaz. Çünkü ya en iyiyiz, ya en kötü!

by tunchay

4 Eylül 2009 Cuma

EUROBASKET 2009-4
















Grup C

BÜYÜK BRİTANYA

Bu turnuvaya katılabilmeleri bile artık bazı şeylerin değiştiğini gösteriyor. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nin futbolda dünya kupalarına katılmaya başlaması ile eşdeğer bir olay. Adamlar, basketbol topunu gördüklerinde bomba diye karakola götüren bir ülkeden geliyorlar. Neyse bu çok ağır oldu galiba.... Konumuzun dışına çok çıkmayalıım. Pops Mensah – Bonsu takımın yıldızı, Andrew Betts, Robert Archibald Avrupa’da Euroleague seviyesinde takımlarda oynamış iyi uzunlar, ancak ne kadar artısı olursa olsun bu gruba düştükleri için çölde kutup ayısının ilgilendiği!! adamdan bir farkları yok. Her ne kadar hazırlık maçlarında Slovenya’yı yenmiş olsalar da, Slovenya bunun acısını fazlasıyla çıkartacaktır. Tartışmasız grup sonuncusu.

SLOVENYA

İsimlerini tek tek saymaya gerek yok, yıllardır birlikte oynayan bir ekip, bireysel olarak Avrupa’da büyük başarılar yaşamış oyunculardan kurulu. Sırbistan, İspanya ile aralarındaki maçlar için önceden tahmin yürütebilmek çok zor. Öyle bir grup ki Britanya haricindeki takımların hepsi ilk üç sıranın her basamağına aday. Yalnız geçen turnuvalardan biraz farklı olarak, Slovenya bu sefer turnuvada tam kadro bulunacaklar. Her seferinde yıldızlarından biri ya da birkaçı takımla birlikte olamıyorlardı. İspanya’nın en büyük rakibi. Şampiyonluk adaylarından biri. Ülke, ismen şampiyonluğa uzak geliyor olabilir, yani “iyiler, ama nasıl olsa bir zaman gelir biri durdurur” denilebilir. Ama bu sefer durdurulamayabilirler. Ve kadro olarak da şampiyonluğa yakışırlar.

SIRBİSTAN

Uzunları Nenad Krstic, gençler Kosta Perovic ve Miroslav Raduljica, tecrübeli Zoran Erceg, Partizan kökenli kısalar, Milenko Tepic, Uros Tripkovic (Badalona’ya geçti), Novica Velickovic (Real Madrid’e geçti), Dusan Kecman (Pana’dan ayrılıyor) gibi genç olmalarına rağmen üst düzey maç ve turnuva tecrübelerine sahip oyunculardan kurulu bir ekip. Sırbistan ne kadar zor günlerde geçirse her zaman adı bile yetecek bir ekip. Korkusuzca dış şut atıp sokabilen kısalar, pota altını karartan uzunlar. Başlarında Ivkovic gibi bir hoca. Bu ekipten de korkulması gerektiğini düşündürüyor.






















İSPANYA

Son dünya şampiyonu... oyuncularının her biri yıldız. Pau Gasol, Avrupa’yı geçip, NBA’de de ismini üst düzey oyuncuların arasına yazdırmayı başarmış. (Kendisini şımarıklığı yüzünden pek sevmem ama..) Parmağından ameliyat oldu ama oynayıp oynamayacağını sanırım son ana kadar söylenmeyecek. Juan Carlos Navarro, Jorge Garbajosa, Rudy Fernandez, Ricky Rubio, Felipe Reyes, Marc Gasol, Carlos Cabezas, Raul Lopez, Alex Mumbru, Sergi Vidal vs. vs. vs.Kadroya söylenecek söz yok. Ancak, yazımızın baskıya girdiği saatlerde (2-3 tane yazı yazdık diye kendimizi basın mensubu sanıyoruz!!) hazırlık maçında Litvanya’ya 22 sayı farkla yenildiler. Bu maçta Pau Gasol oynamamış. Neyse Gasol’e takılmayalım. İspanya Sırbistan’ı yenebilir ama Slovenya maçında kazaya uğrayabilirler. Grubun favorisi için söyleyebileceğim tek söz kesinlikle ama kesinlikle Büyük Britanya’nın olmadığıdır.

by Jorcelmeg

Eur0basket 2009-1
Eurobasket 2009-2
Eurobasket 2009-3

3 Eylül 2009 Perşembe

EUROBASKET 2009-3

















Grup B

FRANSA

İsrail gibi pivotu olmayan( 2 tane genç 2.15’lik adamları ve Pivot mevkiinde gösterilen Ronny Turiaf var ki bence Turiaf’ın pivotla uzaktan yakından alakası yok) bir takım daha ancak burada durumlar farklı, çünkü şampiyonanın en atletik takımı Fransa. Bakmayın siz Fransa’nın 2. eleme turu oynadığına, çünkü eleme gruplarında hep eksik kadroyla mücadele ettiler. Pietrus Kardeşler, Boris Diaw, Tony Parker, Ronny Turiaf, Mamadou Diarra, Yannick Bokolo, Joseph Gomis, Alain Koffi, Ali Traore (Laurent Foirest’i artık saymıyorum. Kendisi kadayıf dolması oldu artık) say say bitmiyor. Zaten takımın %90’ı zenci (bunu ırkçılık yaptığım için değil atletik olduklarını belirtmek için söylüyorum), bunun yanında birbirinin yerini tutacak oyuncularda var. Eğer günlerinde olup da yüksek yüzdeli şut da sokarlarsa grubun favorisi. Rusya ile çekişirler.

ALMANYA

Almanya hakkındaki yazımızı “Dirk Nowitzki kadroda yer almıyor” diye kesip bıraksak yeridir. Basketbolda Majesteleri Michael Jordan hariç bireylerin tek başına takımlara fazla katkı veremeyeceklerine inanmışımdır. One man’leri hiçbir zaman kabul etmememe rağmen, Nowitzki resmen takımı tek başına götürüyordu. (Nowitzki’nin oyun tarzını hiç sevmem, nefret bile ediyorum diyebilirim. Yanlış anlaşılmasın Jordan ile kıyaslamam bile) Ama oyun itibariyle her türlü pozisyonu oynayabiliyor. Onun olmaması takımı çok olumsuz etkileyecek. Her ne kadar bu durum coach Dirk Bauermann’ın takımın psikolojik motivasyonunu gazlamasına yardımcı olacaksa da (“O yokken de başarabileceğinizi gösterin” tarzında)işleri zor. Hiç mi iyi şeyler yok? Var olmaz mı? Mesela, Patrick Femerling 34 yaşına rağmen son turnuvada çok başarılı oyunlar çıkarttı. Jagla, oyunun içinde her zaman var. Kritik anlarda kritik sayılar üretebiliyor. Bauermann’ın en büyük özelliği takım savunmasını çok iyi oynatması. Ancak yine de bu iyi şeylerdense, Nowitzki’nin olmaması daha ağır basıyor. Efes World Cup’ta milli takımımızı yenmelerini ölçü olarak görmüyorum. Bu turnuvada taraftarlarını hayal kırıklığına uğratacaklardır. Letonya sürpriz yaparsa grup sonuncusu bile olabilir.



















LETONYA

Sağı solu belli olmayan bir takım daha. Takımdaki isimlere bakınca Makedonya gibi her şeyi yapabilecek bir takım görüntüsü veriyor. Biedrins NBA’de, Aigars Vitols, Valters Bros. Helmanis, Kambala, Avrupa takımlarında isim yapmış Euroleague tecrübeleri olan oyuncular. Dış şutları çok etkili. Biedrins ve Kambala da pota altında çok etkili olabilir. Almanya’yı yenebilirler, ancak Fransa ve Rusya karşısında şanslarının çok fazla yanlarında olması gerekiyor. İlk periyotlarda zorluyor gibi görünebilirler ama sonlara doğru turnuva tecrübesi ağır basacaktır.

RUSYA

Son şampiyon. Ama şampiyon kadrodan eksikler var; J.R Holden, Andrei Kirilenko, Savrasenk, Zakhar Pashutin bu sene yoklar. Gelenler yok mu tabii ki var. Dmirty Sokolov çok iyi yolda, pota altının güvencesi olabilir. Viktor Khryapa, Sergey Monya, Khimki’li devşirme oyuncu Kelly Mc Carty. Fransa maçı bu grup için lideri belirleyecek maç olur.

by Jorcelmeg

Eurobasket 2009-1

Eurobasket 2009-2

2 Eylül 2009 Çarşamba

EUROBASKET-2

























Değerlendirmemizin ikinci gününde A grubunu ele alacağız ancak yazımıza başlamadan önce dünkü yazıda yaptığımız bir hatayı düzeltelim; İkinci tur karşılaşmaları, 1-3,2-2,3-1 şeklinde değil, A ve B ile C ve D gruplarının ilk 3 takımları 6’şar takımlı iki grup oluşturduktan sonra, Çeyrek Final eşleşmeleri 1-4;2-3;3-2 ve 4-1 şeklinde olacaktır. “Yanlış bilgi aktarmış olmayalım” dedikten sonra geçelim A grubuna;

HIRVATİSTAN

Dün giriş yazımızda bahsettiğimiz halef ülkelerden biri olan Hırvatistan, grubun favorisi gibi gözükmekle birlikte işi hiç de kolay olmayacak. Jasmin Repesa, 1-2-4-5 mevkiilerinde sıkıntı yaşamadan oyuncu değiştirebilecek bir kadroya sahip. Etkili shooting-guardlar, içeri penetre eden guardlar, içeride hem sırtı dönük hem yüzü dönük oynayabilen centerlar... Kısa forvet pozisyonunda biraz rotasyonu dar(Planinic’i yokmuş gibi sayıyorum). Sıkıştığı anlarda,Ukic ya da Popovic’i (normal yerleri olan) 1 no’da oynatıp, Kus’u forvete Rozic’in yanına (ya da yerine) çekebilir. Zaten, Hırvatistan kısa forvete dayalı bir oyundan ziyade guardların dış şutu ya da etkili uzunlara sahip olduğu için içeriye top indirerek basketbol oynuyor. Efes World Cup’ta çok üst düzey takımlarla oynamadıkları için şampiyon oldular ama burada podyum o kadar kolay olmayabilir. Yunanistan maçı lideri belirler.

MAKEDONYA

Grubun sürpriz takımı olabilir, kadrosundaki isimlerle herşeyi yapabileceğini düşündürüyor. Eğer şansları da yaver giderse gruptaki tüm takımları zorlayabilir. (Kesin yener diyemiyorum anlayın işte..) Efes World Cup’ta oldukça başarılı bir performans sergilemişlerdi. Devşirme oyuncuları, Jeremiah Massey (Real Madrid), Darius Washington (Galatasaray) iyi oyuncular, e yine yakından tanıdığımız Vrbica Stefanov, Vlado İlievski, Gecevski, Samardziski ile iyi denilebilecek bir kadroya sahip. Ama turnuva takımı olmak başka bir şey, tecrübe ister. Plase diyelim.

YUNANİSTAN

Grupta en geniş kadroya sahip takım diyebilirdik, ancak Diamantidis ve Papaloukas gibi iki üst düzey oyucusundan yoksun olacaklar turnuvada. Bu da, bu grupta işleri biraz karıştırıyor tabii. Çünkü bahsi geçen iki oyuncu da yerleri kolay kolay doldurulabilecek oyuncular değil. Ama illa ki bir favori belirlenecekse, grubun favorisi diyebiliriz. Eksiklerine rağmen, Spanoulis, Zizis, Tsartsaris, Dikoudis, Fotsis, Kakiouzis, Bourousis, Glyniadakis tecrübeli isimlerle, takıma monte ettikleri genç oyuncularla grupta rakiplerine geçit vermeyeceklerdir. Yineliyorum Hırvatistan maçı belirleyici olacaktır. Ancak ilerleyen turlarda bu eksiklikler başlarını ağrıtabilir.

İSRAİL

Kadrosunda uzun adamlarla (diyoruz ama neredeyse uzun adamı yok)Hırvatların ve Yunanlıların etkili uzunlarıyla mücadele edebileceğini hiç sanmıyorum. Eğer kadronuzda iyi uzunlarınız yoksa, bu kısalarınıza çok fazla iş düşmesi demektir. Bu da oyuncuların erken yorulmasına sebep olur. Dolayısıyla İsrail maçların ilk periyotlarını iyi oynuyor gözükebilir. Ancak hiçbir zaman sonlarını getiremeyeceklerdir. Meir Tapiro, Yotam Halperin, Yaniv Green, Lior Eliyahu, Omri Casspi ve Tal Burstein gibi oyunculara sahip olmasına rağmen bu oyuncuların yanına koyabileceğimiz isimli bir uzunları olmadığı için pota altı zayıf kalacaktır. Boks maçlarındaki gibi, rakibinin zayıf yerini bulan boksörün sürekli o bölgeye çalışması gibi bu pota altı zayıflığı rakipleri sürekli oradan oynamaya itecektir. Grup sonunculuğu için en büyük favorim.

by Jorcelmeg

1 Eylül 2009 Salı

EURO BASKET-1


















7 Eylül tarihinde Polonya'da başlıyor Euro Basket 2009. Sporun, sporcunun, İsmet Badem'in şapka koleksiyonunun dostu, süt içen ve süt içiren blog Flying Dutchman olarak uzak kalamazdık tabi turnuvaya. Turnuva boyunca yazılarıyla Jorcelmeg aramıza katılacak Special Guest Star kontenjanından. İlk yazısıyla başlıyoruz

--------------

FD hünkarım buyurmuş “tiz EUROBASKET 2009 hakkında değerlendirme yazısı yazıla !!!”. Derhal devletlü hünkarım... Ercan kulunuz bilgisinin görgüsünün yettiği kadarıyla bir şeyler karalasın. FD’nin, Gorky elçisiyle tarafıma ilettiği bu emir başım üstüne. Şaka bir yana uzun zamandan beri aranıza katılmak istiyordum, ancak şimdiye nasip kısmetmiş. Konumuz basketbol, efendim basketbol 1891 yılında ilkel bir kabilenin tlahiotenie isimli oyunundan, James Naismith adında Kanada’lı bir adamcağızın uyarlamasıyla oynanmaya başlamıştır. Tabii ki konuya böyle girersem bu sizlerle ilk ve son beraberliğimiz olur. Bu kadar baştan başlamasak da en azından izin verin Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın tarihçesiyle başlayalım. İlk defa 1935 yılında oynanan Avrupa Basketbol Şampiyonası 2 senede bir tekrarlanır.

1935’ten günümüze şampiyonlar;





















“As shown in the figure” Avrupa Şampiyonaları’nda, şu anda atlaslarımızda yer almayan iki ülke olan SSCB ve Yugoslavya’nın tartışılmaz üstünlükleri var. Bu ülkeler parça pinçik olmalarına rağmen halefleri ülkelerin hepsi, her şampiyonada şampiyon, hadi olmadı final adayıdır. Kendi basketbol geçmişimden bahsetmedim ama çocukken hep “Yoğoslav” olmak istemişimdir. Çünkü ...iç’ler, ..ov’lara oranla göze daha hoş gelen, teknik yanı daha ağır basan, bireysel yetenekleri takım oyununa çevirebilen takımlara sahiplerdi. Sovyetler ise seyirciyi daraltan ancak karşı takımı da bezdiren korkunç savunmalarıyla her zaman şampiyonalara damgalarını vurmuşlardır. 80’li yılların sonu ile birlikte, basketboldaki globalleşme hareketleri sonucu diğer Avrupa ülkelerinin de, birer ikişer oyuncu yetiştirip Enbiey’e göndermeleriyle ve bu oyuncuların Milli Takımlarına katılmalarıyla birlikte, bu ülkeler de sahne almaya başlamışlardır. Bu kadar tarih bilgisinden sonra gelelim 2009 yılında Polonya’da yapılacak olan Avrupa Şampiyonası’nın grup değerlendirmelerine; En son grup olmasına rağmen önce Milli Takımımızın da bulunduğu D Grubundan başlayalım:

Grup D

LİTVANYA
Takımdaki isimlere tek tek baktığımızda “aha işte şampiyon” diyebileceğimiz takım. Gerçekten kadrosunda (sayısız diyemeyeceğim çünkü FIBA kadroyu 24 kişi ile sınırlandırmış) çok sayıda yıldız bulunduran ve aynı zamanda takım olmayı da çok iyi bilen bu takım için fazla söze gerek yok. Grubun en büyük favorisi. Şampiyonluğun da en büyük favorilerinden ancak ne oluyorsa turnuvalarda bazen istikrarlı olamıyorlar. Ama ben bu sefer farklı olacağını düşünüyorum. Final adayım.

POLONYA
Ev sahibi takım. Seyircisinin de desteğiyle grup maçlarına heyecan katıp, turnuvanın diğer maçlarını vatandaşlarıyla birlikte ancak tribünden seyredebileceğini düşündüğüm Polonya, kadrosunda Adam Smith (e şey pardon Adam Wojcik olacaktı. Yaşları birbirine yakın olduğu için karıştırmış olabilirim), evet eskiden Brezilyalı Oscar Schmidt için kullanılan deyimle “yaşlı kurt” Adam Wojcik, Filip Dylewicz, genç ve yetenekli pivot Lampe gibi isimler bulundurmasına karşın grupta son sıradan kurtulamayacaktır.

BULGARİSTAN
Bulgar Milli Takımı, şimdiye kadar katıldıkları turnuvalarda oyunu 40 dakikaya yayamadıkları için pek başarılı olamamışlardı. Ancak bu sefer asker oyuncular (Angelov, Mladenov, Stoykov, Eski Tekelspor’lu Videnov ve tecrübeli Evtimov) ve orta-kaliteli diyebileceğimiz (Lottomatica Roma’lı İbrahim Jaaber, bu sene Türk Telekom’da seyredeceğimiz Andre Owens ve Earl Rowland) ve kurt hoca Pini Gershon ile bu görüntülerinden sıyrılabilirlerse iş yaparlar. Milli takımımızla yapacakları maç çok önemli. Zira, Litvanya’yı grubun favorisi olarak görmüştük. Bu maçı kazanacak olan takım büyük bir ihtimalle 2. olacaktır. 3. olmak ise diğer grubun lideriyle karşılaşmak anlamına geldiği için büyük bir dezavantaj olacaktır.

Not: Sanırım İbrahim Jaaber, Ramazan’da oruç tutuyor olması nedeniyle Bulgar Milli Takımı’yla Polonya’da olamayacakmış. Bu Türk Milli Takımı için sevindirici bir haber.

TÜRKİYE
Uh Ah Dev Adam 12 Dev Adam.... Umarım, Milli Takımımız bu şarkıyı ağzımızdan düşürmez. Düşürmez diyorum ama hazırlık maçlarında pek de öyle bir görüntü sergilemediler. Türkiye gerçekten çok enteresan bir takım kadroya baktığınızda Litvanya gibi “bu takım şampiyonluğa oynar” diyorsunuz ancak takım öyle kritik yerlerde öyle hatalar yapıyor ki seyirciyi de çıldırtıyor. Ve bir de Türk insanı hastalığı var. Çok çabuk yılmak ve psikolojik olarak yenilgiye uğramak. Kötü anlarda daha kontrollü oynamak yerine hemen acele atışlara başvuruyoruz. Çok yanlış. Tanjevic gibi bir hoca da bunu bize öğretemediyse maalesef işimiz zor. Ancak şansımız da bizimle beraberse harikalar yaratıyoruz. Yani işimiz biraz şansa da bağlı. Bu arada “Tanjevic gibi bir hoca” derken, kendisini eskisi (Olimpia Milano ve Limoges’un başında olduğu zamanlar kendisine tapardım ve hep Efes Pilsen’in başında görmek isterdim) kadar beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Adam mola almasını ve oyuncu değiştirme zamanını bilmiyor arkadaş. Bireysel olarak uzun oyuncuları bizimki kadar iyi olan başka bir takım olduğunu sanmıyorum ancak bu uzun rotasyonunun iyi olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü Ömer Aşık da, Oğuz Savaş da Semih Erden de Fatih Solak da o kadar hızlı oyuncular değiller ve aynı anda sahada olmaları bırakın avantajı dezavantaj yaratabiliyor. Tabii, Kerem Gönlüm’ün talihsiz olayı da olmasaydı çok daha iyi olurdu. (Bu arada ikinci tahlil sonuçları negatif olursa sanırım Kerem kadroya dahil olabilecek) Ayrıca Tanjevic’in bir başka çılgınlığı da Kaya Peker’i kadroya almamaktı. Eğer Kaya kadroda olsaydı bu satırlar daha farklı olabilirdi. Herşeye rağmen, Bulgaristan’ı değerlendirirken söylediğimiz gibi o maçı kazanan grubu ikinci sırada tamamlayacaktır. Ya Litvanya’yı yenersek… Düşüncesi bile güzel. Neden olmasın haydi 12 Dev Adam coştur bizi.

by Jorcelmeg