Genç Yetenekler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Genç Yetenekler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ekim 2013 Salı

SHADRACH EGHAN

























Adı Bollywood'da günde 4 film çeviren Hintli aktörlere benziyor arkadaşın ama iş sandığınız gibi değil. Hollanda'da kendilerini genç yaşta göstermeye başlayan siyahi oyuncular genelde orta sahada veya açık oyuncusu olarak görev yaparlar. Atletik yapıları ve o meşhur "basıp giden" karakterleriyle de Hollanda defanslarına zorlu anlar yaşatırlar. Bunda kariyerlerinin son döneminde futbola başladıkları kulüplere dönen yaşlı defans oyuncularının da kurban rolü oynadığını belirtmeden geçmemek lazım. Ama bu şekilde patlayan her yıldız adayı bir yıldıza dönüşmüyor. Eljero Elia Hollanda'da ilk kez çıkış yaptığında geleceğin en büyük yeteneklerinden birisi olarak gösteriliyordu ama ne Hamburg'da, Twente'de olduğu gibi bir etki yaratabildi ne de Juventus'ta kadroya girebildi. Bugün Werder Bremen'de...

19 yaşındaki Shadrach Eghan da Twente formasıyla geçtiğimiz pazar günü, Groningen'in 5-0'la evine yollandığı maçta 2 gol birden attı. Doğum yeri Gana-Akosombo ve doğduğu şehirdeki Golden Boot Futbol Akademisi çıkışlı. FC Twente bu akademinin resmi ortağı. Akademi mezunlarını çıkardıktan sonra kariyerlerindeki gelişimi de yakından takip ediyor. Eghan da 2011 ve 2012 yıllarındaki deneme sürelerinden sonra 2013 ara transfer döneminde 4,5 yıllık anlaşmaya imza atarak, Patrick Kluivert'ın çalıştırdığı genç takıma dahil edildi. 14 Eylüldeki PSV maçında orta sahanın ortasında ilk 11'de sahaya çıktı ve takımının ilk golünü kaydetti. Ardından da Groningen'a 2 gol. Boy 1.65, atom karıncadan hallice. Twente onu NAC Breda'ya kiraya göndermeyi düşünüyordu ama kadroda tutulmasının karşılığını alıyorlar. Onu keşfeden adam şubat ayında kulüpteki 2. dönemi sona eren Steve McClaren'dı. Eghan 240 bin euroluk yıllık ücretiyle de ligin en çok maaş alan genç oyuncusu durumunda. Gelişiminin ne yönde olduğunu göreceğiz. 

8 Mayıs 2012 Salı

ADAM MAHER YILIN YETENEĞİ
























Eredivisie 2011-12 sezonunda yılın genç yeteneği, 18 yaşındaki Adam Maher seçildi. Fas asıllı futbolcu bu sezon 5 golün altına imza attı ve özellikle sezonun ilk yarısında AZ'in gösterdiği üstün performans ve liderlikte payı büyüktü. Johan Cruijff'un başkanlığını yaptığı  Bert van Marwijk, Ronald Koeman, Frank de Boer, Youri Mulder, Jan van Halst, Phillip Cocu, Willy Dullens, Ron Jans ve Wim Jonk'tan oluşan bir kurul Maher'e ödülü verdi. Maher daha önce Hollanda milli takımında forma giydiğini açıklamıştı ancak henüz A milli formayı giymedi.

Ödülü geçtiğimiz yıllarda kazananların listesi şöyle

 1999: Mark van Bommel
2000: Arnold Bruggink
2001: Rafael van der Vaart
2002: Robin van Persie
2003: Arjen Robben
2004: Wesley Sneijder
2005: Salomon Kalou
2006: Klaas-Jan Huntelaar
2007: Ibrahim Afellay
2008: Miralem Sulejmani
2009: Eljero Elia
2010: Gregory van der Wiel
2011: Christian Eriksen

22 Şubat 2012 Çarşamba

HYUN-JUN SUK






















Ortadoğu ve Balkanların übersonik dergisi Hayatım Futbol'un bugün çıkan 21. sayısındaki demeçler bölümünde Groningen'in 20 yaşındaki Güney Kore'lisi Hyun-Jun Suk'un menajerinden de bir demeç vermiştik. Suk geçtiğimiz hafta sonu oynadıkları PSV maçından önce menajerine mesaj çekip 2 gol atacağını söylüyor. Menajeri de kendisine cevap yolluyor. "2 gol at, seni Milan'a götüreyim". Takımı 3-0 kazanırken Suk da 2 golün altına imzasını atıyor. Top artık menajerde.

Ajax onu 18 yaşındayken Kore'de buldu. Singal Koleji'nden kaptı ve Hollanda'ya getirdi. Takım geçen sezon golcüsüzlükten kıvranırken ve El Hamdaoui karavana modundayken dahi ona doğru dürüst şans vermediler. O da 2011 haziran ayında Groningen'e imzayı attı. Henüz 5 golü var ama işi ortalamaya vurduğunuzda ligin en üretken ismi. Çünkü bu 5 golü sadece 240 dakika içinde attı. Ligin gol kralı Bas Dost altıncı sırada. Tabii dikkat çekmemiz gereken bir diğer golcü, Roda'nın Suriyeli oyuncusu (fırsat bulabilirsek yakından inceleyeceğiz) Sanharib Malki. Aşağıda oyuncuların attıkları gol, forma giydikleri dakika ve kaç dakikada bir gol attıkları ile ilgil ibir liste var.















Hayatım Futbol'un 21. sayısı için

Web
iPad
Android

10 Ocak 2012 Salı

KÜÇÜK BESLEME



Aşağıda 12 yaşındaki çocukların muhtemel tribün macerasından bahsettik. İşte hayat böyle, kimisi 12 yaşında tribünlere girdim iye seviniyor, kimisi 1 sene sonra Bundesliga'da imza atıyor. 13 yaşındaki Nico Franke, Hoffenheim tarafından, Bayern Munich, Hamburg ve Werder Bremen'in de kendisine talip olduğu ortamda tek bir kuruş ödemeden takıma kazandırıldı. Franke, Tennis Borussia Berlin forması giyiyordu (Almanya altıncı kademesinde mücadele eden takımın kadrosunda 8 Türk oyuncu bulunuyor). Gençyıldız adayı, Hoffenheim kentinde bir ailenin yanına yerleştirilecek, eğitimini tamamlarken Hoffenheim ile de futbol eğitimini alacak altyapıda. Bu arada tabii ki tüm yolculuk, yiyecek, giyecek ve benzer masrafları ödenecek. Kulüp, transfer sonrası kamuoyunda oluşan ve oyuncunun kendisi ile ailesini baskı altına aldıkları iddialarını yalanladı. Bundesliga liglerinden sorumlu DFL'nin (Deutsche Fußball Liga) Genel Direktörü Holger Hieronymus kulübü yetenek avcılığını abartmakla suçlamıştı. Hertha Berlin eski hocası Markus Babbel de, "bu çocukları daha 15 yaşına gelmeden ailelerinden koparmak doğru değil" şeklinde görüş bildirdi. Muhtemelen coğrafya sözlüsü sırasında şöyle bir muhabbet geçecek olabilir.

-Evladım niye çalışmadın
-Hoffenheim'la antrenmanım vardı hocam
-Velin gelsin, velin... 






19 Aralık 2011 Pazartesi

BAS DOST
















Adına bakıncabir Türklük var mı diye düşünüyorsunuz ama hayır. Bas Dost Deventer doğumlu 1.96 boyunda bir Hollandalı. Zaten boyna bakınca Türk olup olmadığı konusunda bir fikre sahip oluyorsunuz aşağı yukarı. 2007'de Emmen'da başladı kariyeri. Kulübün eski Genel Direktörü Belçikalı Tom Saintfiet Finlandiya'nın RoPS takımında teknik direktörlük yaptığı sıralarda onu kadroya katmak istedi zira tipik bir İskandinavyalı forveti andırıyordu. Ancak Fin kulübü bu anlaşmadan vazgeçti. Bunun üzerine Heracles onu 300 bin euroya 2008 yaz aylarında kadrosuna kattı. Aynı yıl Hollanda 21 yaş altı milli takımında oynamaya başladı Dost ve gollerini sıralamaya başladı. Geçtiğimiz sezonun başında da Heerenveen, Ajax ve Twente'nin peşinde olduğu oyuncuyu renklerine bağladı. 10 Aralık 2011'de Excelsior'u 5-0 mağlup ettikleri maçta gollerin tümü ona aitti. Bu performans onu 2011 yılında Eredivisie'nin en çok gol atan adamı yaptı. Oynadığı 32 maçta 20 golü var. Onu FC Utrecht ile 6, PSV ile 13 gol atan, 19 gollü Dries Mertens izliyor. 17 gollü Miralem Sulejmani de üçüncü sırada. Tam liste aşağıda.

Listenin yüzde olarak en iyi performans olarak duran Feyenoord'un İsveçlisi John Guidetti hakkında, yarın 13. sayısı piyasaya sürülecek Hayatım Futbol'da bir inceleme bulabilirsiniz.

12 Aralık 2011 Pazartesi

GORRE AİLESİ


















Daha önce blogun Seyir Defteri bölümünde İsveçin futbolcu fabrikası 2 ailesi Nordahl ve Hysen'den bahsetmiştik. Benzer bir durum Surinamlı oyuncu Dean Gorré (sağda) ve oğulları için de geçerli bugün. Gorré 1987 yılında Hollanda'da başladığı kariyerinde Feyenoord ve Ajax gibi takımlarda oynadıktan sonra, İngiltere'de Huddersfield Town ve Barnsley'de kariyerini sürdürdü. 2004 yılında Blackpool formasını 1 kez giyip kramponları astı. Ancak İngiltere'de geçirdiği yıllar ailesinin 2 üyesine büyük bir katkı sağladı. 1994 yılında dünyaya gelen, ortanca oğlu Kenji Gorré, (aşağıda) 8 yaşında Manchester United akademisine girdi. Genelde kanatlarda ve açık oyuncusu olarak oynayabilen Kenji, temmuz ayında Manchester United ile 2 yıllık profesyonel kontrat imzaladı. Şu an 17 yaşında.Hollanda 17 yaş altı milli takımında da oynamaya başladı. Ancak ailenin Kırmızı Şeytanlar'a yaptığı katkı bununla da kalmadı. En küçük erkek çocuk Aidan da Manchester United altyapısına girdi. Aidan onun İngiltere'de kariyerini geçirdiği yıllarda dünyaya geldi. Gorré ailesi bugün Manchester'da yaşıyor ve Ajax A1 takımında antrenör olan baba Dean haftada 2 kez ailesini görmek için Manchester'a uçuyor.

26 Kasım 2011 Cumartesi

GOLDEN BOY 2011


















İtalyan gazetesi Tuttosport'un 2003 yılından beri verdiği Golden Boy ödülünün ilk adayları 1 Kasımda açıklanmıştı. Tuttosport aday sayısını 5'e düşürdü. Aşağıda ödülün 5 adayı var. Ajax'ın Danimarkalı oyuncusu Christian Eriksen de (yukarıda sağda) son tura kalanlardan. Mario Götze ödülü götürecek gibi geliyor, zira bana göre en büyük rakibi olan Eden Harad'a göre artısı bu sezon daha da performansını artırmış olması, Almanya milli takımına girişi ve Arsenal'in onun peşinde uzun süre koşması (halen koşuyor olması).

Christian Eriksen (Ajax)
Thiago Alcántara (Barcelona)
Mario Götze (Borussia Dortmund)
Eden Hazard (Lille)
Jack Wilshere (Arsenal)

Aşağıdaki liste ise 1 kasımda açaıklanan tüm aday adayları. Lorenzo Ebecilio da Ajax'ın ilk turdaki diğer oyuncusuydu. Geçtiğimiz yıl Twente'li Luuk de Jong ve Vitesse'li Marcus Pedersen, yine Eriksen ile birlikte aday olmuşlardı. Ödülü ilk kazanan isim de bir Ajaxlıydı. 2003'te Raffael van der Vaart'ın kazanmasından sonra ödül sırasıyla Wayne Rooney (2004), Lionel Messi (2005), Cesc Fàbregas (2006), Sergio Agüero (2007), Anderson (2008), Alexandre Pato (2009), ve Mario Balotelli'ye (2010) gitti

David Alaba (Oostenrijk, Bayern München)
Álvaro Vázquez (Spanje, Espanyol)
Jordan Ayew (Ghana, Olympique Marseille)
Fabio Borini (Italië, AS Roma)
Joel Campbell (Costa Rica, Lorient)
Sergio Canales (Spanje, Valencia)
Thibaut Courtois (België, Atlético Madrid)
Philippe Coutinho (Brazilië, Internazionale)
Dudú (Brazilië, Dynamo Kiev)
Lorenzo Ebecilio (Nederland, Ajax)

Stephan El Shaarawy (Italië, AC Milan)
Christian Eriksen (Denemarken, Ajax)
Mario Götze (Duitsland, Borussia Dortmund)
Clement Grenier (Frankrijk, Olympique Lyon)
Antoine Griezmann (Frankrijk, Real Sociedad)
Eden Hazard (België, Lille)
Philip Jones (Engeland, Manchester United)
Sergei Kryvtsov (Oekraïne, Shakhtar Donetsk)
Alexandre Lacazette (Frankrijk, Olympique Lyon)
Adem Ljajic (Servië, Fiorentina)

Romelu Lukaku (België, Chelsea)
Eliaquim Mangala (Frankrijk, FC Porto)
Alex Merkel (Duitsland/Kazachstan, Genoa)
Iker Muniain (Spanje, Athletic Bilbao)
Miguel Nelson (Portugal, Benfica)
Joel Obi (Nigeria, Internazionale)
Axel Oxlade-Chamberlain (Engeland, Arsenal)
Dani Pacheco (Spanje, Rayo Vallecano)
Rodrigo Moreno (Spanje, Benfica)
James Rodríguez (Colombia, FC Porto)

Jack Rodwell (Engeland, Everton)
Oriol Romeu (Spanje, Chelsea)
Davide Santon (Italïe, Newcastle United)
Stefan Savic (Montenegro, Manchester City)
Georgi Shennikov (Rusland, CSKA Moskou)
Xherdan Shaqiri (Zwitserland, FC Basel)
Thiago Alcántara (Spanje, Barcelona)
Raphael Varane (Frankrijk, Real Madrid)
Jack Wilshere (Engeland, Arsenal)
Granit Xhaka (Zwitserland, FC Basel)

4 Kasım 2011 Cuma

2018 HOLLANDA İLK ONBİRİ-2


















Barazite yazısında bahsedince hafif ayrıntıya girelim dedik. O 3,5 yıl önce yazdığımız kadro ve o günlerde yaşları 16-17 arasında değişen, 10 sene sonranın oyuncuları olarak görülen isimlerin nerede olduğu. Kadroyu şurada yazmışız. Aynı şekilde gidelim.

Jeroen Zout: PSV altyapısındaydı. Hala orada ve bu sezon kiralik olarak gittiği RKC Waalwijk'ın 1 numaralı kalecisi. 20 yaşında. Eredivisie'nin tozunu yutmaya başladı.

Jeffrey Bruma: Chelsea altyapısındaydı 3,5 yıl önce. A takımla sahaya çıktı ve bu sezon Bundesliga'da Hamburg'da forma giyiyor. 19 yaşında. Yavaş yavaş geliyor.

Daley Blind: Ajax’ta forma giyiyor halen. Ondan daha fazla şey bekleniyordu şu ana kadar ama halen birkaç şansı var. Yine de halen sıfatı "Danny Blind'in oğlu"ndan öteye geçemedi.

Patrick Van Aanholt:
Bir başka Chelsea kiralık girişimi. Wigan Athletic'te Premier Lig tecrübesi kazanıyor.

Marko Matic: Listenin beklenenin en fazla altında kalmış oyuncusu. AZ'de fazla tutunamadı ve bugün Heracles Almelo forması giyiyor.

Georginio Wijnaldum: Anlatmaya gerek yok. Bu kadronun şu anda en flaş adamı. Feyenoord'un son 2 sezonki felaket halinde ayakta kalan adamlardan biriydi, bugün de PSV'nin en büyük kozlarından birisi. A milli takıma çoktan giriş yaptı bile.

Leroy Fer : O da Wijnaldum'un 1 adım gerisinde. Feyenoord çıkışlı, Twente forması giyiyor, Eredivisie'nin en önemli oyuncularından ve yine A milli oldu.

Vincent Van Der Berg: Projenin en übüyk hayal kırıklığı. Sadece 2 sezon önce Arsenal futbolcusuydu. Bugün Hollanda amatör ligi Excelsior Maaslius forması giyiyor.

Rodney Sneijder: Wesley'in kardeşi elbet. Onun gibi Ajax'ın futbolcusu, bu sezon FC Utrecht'te kiralık ve takımın en büyük kozlarından. uhtemelen seneye Amsterdam kentinde başrol kapmaya çalışacak.

Oğuzhan Özyakup: Yavaş yavaş gelenlerden. Çok konuşuldu Türkiye'de. Arsenal yedek kulübesini zaman zaman zorlamaya başladı. 19 yaşında ve Hollanda milli takımının gelecekteki en büyük kozlarından.

Nacer Barazite: Aşağıda bahsettik. En verimli sezonunu geçiriyor.

11 adam varmış 3,5 sene önceki kadroda. Bunların 10 tanesi, ülkelerinin en üst düzey liginde forma giyerken 9'u kalbur üstü takımlarda tecrübe kazanıyorlar hatta birkaçı takımlarının en önemli oyuncuları durumundalar. Tabii bulundukları durum da federasyon ve milli takım yetkilileri tarafından birebir izleniyor. Sonunda diyeceğim şudur ki, bizim de 1992 yılında Serpil Hamdi Tüzün yönetiminde Avrupa şampiyonu olan bir 19 yaş altı milli takımımız vardı. Onlara ne olmuştu? Buyurun buradan.

Sydney'den Bir Grup Şampiyon

1 Kasım 2011 Salı

WILFRIED BONY


















Geçtiğimiz yıl ADO Den Haag'a 24 yıl sonra Avrupa kupaları vizesini aldırmasının ardından Vitesse'nin başına geçen John van den Brom "Vitesse sadece Wilfried Bony'den ibaret değil" diyor. Evet ondan ibaret değiller ama Fildişili takımın çok önemli bir parçacı. Geçtiğimiz pazar günü Gelderland derbisinde takım, ezeli rakip De Graafschap'ı 1-0 mağlup ederken golün altında yine onun imzası vardı. Çılgın Gürcü Merab Jordania'nın (3 sene içinde Eredivisie şampiyonluğunu hedefliyor) sahibi olduğu Vitesse ligde dördüncü sırada.

Bundan 22 yıl önce Fildişi Sahili'nin Atlas Okyanusu kıyısındaki kenti Bingerville'de dünyaya geldi Wilfried Bony. Doğduğu kentin sokaklarında futbol oynadıktan sonra kariyerini Avrupa'da geçirmiş Fildişi tarihinin önemli oyuncularından Cyrille Domoraud'nun 2001 yılında kurduğu futbol akademisine attı adımını. 18 yaşındayken Bingerville'in kuzeyindeki Issia kentinin takımı Issia Wazi FC onu kadrosuna kattı. 2 yıl içinde takımla yurt içinde önemli başarılar kazandılar. Takım federasyon kupasını 2006 yılında müzesine götürdü, 2007'de de final oynadı. Bu onların kulüp tarihindeki en büyük başarılarıydı ve bu dönemin Bony'nin takımda olduğu döneme denk gelmesi sürpriz değildi. Avrupa takımlarının Afrika'da görevli futbolcu avcıları çoktan onu merceğe almışlardı bile. Sparta Prag elini en çabuk tutan oldu ve onu Çek Cumhuriyeti'ne getirdi. Rezerv takımla bir kaç denemeden sonra da profesyonel kontrata imzayı attı. İlk sezon onun için Kafka'nın kasvetli şehrine alışma dönemiydi. Fildişi'nin güneyinden, geldiği bu Art Nouveau şehrinde Çekçeyi öğrendi. Taraftarların ve medyanın göz bebeği oldu. Sadece kendisine yetecek kadar değil, geride bıraktığı ailesine para gönderecek kadar maddi kaynağa sahip olmuştu. İkinci sezonunda takımını şampiyonluğa ulaştırırken 9 golle kadronun en golcü ismiydi. 2010-11 sezonuna da müthiş başladı. Ligin ilk yarısında 10 gol attı ve gol krallığının zirvesindeydi, ancak tamamen fizik güce ve efora dayalı bu ligden, yeteneklerini göstereceği, teknik kapasitenin de önemli olduğu bir lige gitmek istiyordu. Sparta Prag formasıyla, PSV ile oynanacak maç için geldiği, henüz binmeyi bilmediği bisikletlerden oluşan, gördüğünde hayretler içinde kaldığı ülke Hollanda onun sonraki durağı olacaktı.

Ocak 2011'de, Vitesse, Jordania'nın yanında getirdiği ağır keseden 4.1 milyon euroyu Prag takımına ödedi. Sahaya çıktığı ilk maç, geçen pazar takımının tek golünü attığı derbi mücadelesi, De Graafschap maçıydı. Marco van Ginkel'ın yerine oyuna girdi ve 27 dakika geçmemişti ki ilk maçında "scored on his debut" ona nasip oldu. 7 maçta forma giyip 3 gol kaydetti. Geride bıraktığı kulübü Sparta Prag, onun gidişi sonraıs Çek liginde şampiyonluğu Viktoria Plzen'e kaptırmıştı ama daha önemlisi yarım sezon oynamasına rağmen takımının en çok gol atan üçüncü ismi olmuştu.

Bu sezon ise hedef ligi ilk 5 içinde bitirmek. Bony 8 golle krallıkta üçüncü sırada. Üstelik attığı goller doğrudan puana etki ettiği goller.

20 Ağustos 2011'de, Gelredome'da Utrecht'in 2-1 mağlup edildiği maçta 2 gol de ona aitti.
25 Eylül 2011'de deplasmanda kazanılan Excelsior maçında yine golleri Bony atmıştı.
1 Ekim 2011'de Heerenveen ile içeride 1-1 berabere kaldılar. Takımın tek golünün altında imzası vardı.
23 Ekim 2011'de PSV ile kendi evlerinde 1-1 berabere kaldılar. 1 gol daha yazdı.
Geçen pazar derbide takımını 3 puana götüren tek golü kaydetti.

Bony'nin sadece VVV'yi 4-0 mağlup ettikleri maçta attığı, takımının üçüncü golü istatistik anlamı olan goller. Ama bunun dışında takımın topladığı 21 puanın 11 puanı onun attığı gollerle geldi.

Hedefi büyük. Avrupa'nın üst düzey bir kulübünde forma giymek. Elbette Fildişi'nden çıkan her genç golcünün idolü onun da idolü. Didier Drogba. Drogba ilk büyük transferini yaptığında (2003, Guingamp ---> O.Marseille) 25 yaşındaydı. Kendini geliştirmek için süresi var. Her şeyden önce iyi bir takım oyuncusu. Fiziği henüz tipik bir Afrikalı forvet düzeyinde değil ama bitiriciliği de ortalama bir Afrikalı forvetin seviyesinin üstünde. Halen bu sezon onun kendini geliştireceği yıl olacak ve muhtemelen de gol sayısı açısından kariyer rekorunu kıracak. Tabii muhtemel Afrika Kupası yolculuğu onun yokluğunda Vitesse'nin çok sıkıntısı çekmesine yol açacak. Jordania eğer Vitesse'yi şampiyonluğa oynayan bir kulüp yapmak istiyorsa, en azından 1,5 yıl daha onu elinde tutmalı. Zira CSKA'nın daha şimdiden yaptığı bir teklifi kulüp reddetti. Bony için 15 milyon euro gibi bir bonservis bedelinden bahsediliyor.

3 Ekim 2011 Pazartesi

TUFAN ÖZBOZKURT














Bugün Barcelona forması giyen Ibrahim Afellay, dün NEC deplasmanında PSV'nin ilk golünü atan Zakaria Labyad ve altyapıda patlamayı bekleyen Imad Najah. Bu 3 Faslı oyuncunun hepsi, Utrecht'in kuzeybatısındaki, 3.000 nüfuslu Zuilen-Noord bölgesinin takımı USV Elinkwijk'ta kariyerlerine başladılar küçük yaşta. Hollanda futbolunda büyük bir yere sahip bu yetenek denizi takımda başka kimler oynamadı ki. Marco van Basten desek herhalde gerisini anlatmamıza gerek kalmaz. 16 yaşında bu takımda forma giymiş ve onun maçını izlemeye gelen Aad de Mos tarafından keşfedilerek Ajax'a kazandırılmıştı. Yukarıdaki isimlerin yanında Kayserispor'da başarısız bir deneme geçiren Muslu Nalbantoğlu, PSV ve Ajax'ta forma giyip ülkenin en çok şey beklenen yeteneklerinden olmasına rağmen asla kıvama gelemeyen Ismail Aissati gibi isimler de o kulüpten geçtiler. İşte o amatör kulübün son ürünlerinden birisi Tufan Özbozkurt. 2002 yılında, 8 yaşındayken PSV onu Elinkwijk'tan kaptı. Bugün, PSV ile 2 yıllık profesyonel sözleşme imzaladı. 18 yaşında. Takıma geldiğinde E1 seviyesinde forma giyiyordu, şimdi A1 seviyesinde ve muhtemelen çok yakında vitrini süsleyecek. 17 yaş altı Türk milli takımında forma giymişti.

31 Ağustos 2011 Çarşamba

"YENİ SUAREZ" GRONINGEN'DE
















Al-İşlet-Devret modelinin yılmaz temsilcisi FC Groningen, 800 bine alıp 7.5 milyona sattığı Luis Suarez'in veliahtını buldu. Defensor Sporting'den transfer edilen David Texeira. Suarez gibi Uruguaylı, Liverpool'lı oyuncu, Hollanda'ya geldiğinde yaşı 19'du. Texeira da 20 yaşında. Groningen kulübü yetkilileri her ne kadar Napoli ve PSV başta olmak üzere birçok kulüp tarafından istenen Tim Matavz'ın bu sezon da Yeşil Cehennem'de kalacağını açıklamış olsa da şimdiden arkasına yatırım yapıyorlardı. Derken Matavz sonunda PSV'nin yolunu tuttu ve Teixeira da uçağa atladı. Kulübün Uruguay'da gönüllü olarak çalışan iyi bir scout ekibi mevcut. Oyuncu Temmuz-Ağustos aylarında düzenlenen FIFA 20 yaş altı Dünya Kupası'nda Uruguay milli takımının formasını da giymişti. Bonservisine 1.5 milyon euro ödediler. Kaça satacaklar göreceğiz. Ha laf arasında sıkıştıralım. Matavz'ı da 7 milyon euroya okuttular. Ne demiştik....

Basiretli Ticaret Adamı

21 Temmuz 2011 Perşembe

DOMINIC ADIYIAH


















Bundan yaklaşık 1 yıl önce, Gana, Afrika kıtasının Dünya Kupası'nda kalan son temsilcisi haline geldiğinde, Uruguay'la oynadığı maçın 120. dakikasında, Dominic Adiyiah isimli genç dünya futbol tarihine geçmeye çok yaklaşmıştı. Rakip kaleye doğru vurduğu kafa ağlara gitse, bir Afrika takımını kupa tarihinde ilk kez yarı finale çıkartan oyuncu olacak ve muhtemelen bugün Karşıyaka'ya imza atmak yerine başka bir kulüpte top koşturacaktı. Ama olmadı, Luis Suarez plonjonuyla buna engel oldu. Adiyiah pozisyon sonrası hakeme doğru yaptığı deli koşusuyla kaldı. Bu, onun hayatındaki kırılma noktalarından birisidir bana sorarsanız. Suarez bugün Liverpool'da oynuyor, Adiyiah ise (küçümsemek için söylemiyoruz elbet) Karşıyaka'ya transfer oldu. Karşıyaka bu transferi 2 sezon önce yapmaya kalksaydı, dünya futbolunun en fazla gelecek vaad eden oyuncularından birisini kadrosuna katmış olacaktı ama tabii o zamanlar bunu başarmak zordu. Dominic Adiyiah Feyenoord'un 1998 yılında Afrika'da kurduğu Feyenoord Fetteh Futbol Akademisi'nin bir ürünü. Feyenoord 1997'de Bonaventure Kalou'yu Fildişi'nden transfer ettiğinde o kıtada bir futbol okulu kurmaya karar verdi ve 1 yıl sonra okul hazırdı.

Bugün Utrecht'te futbol oynayan Nana Asare bu okuldan çıkışlı. İşte Dominic Adiyiah bu okula 2000 yılında, henüz 10 yaşındayken girdi. 7 yıl bu okulda eğitim aldıktan sonra 2007-08 sezonunda ülkenin en önemli takımı Heart of Lions'a transfer oldu. Norveçli Tarik Elyounossi Fredrikstad'dan Heerenveen'e transfer olduğunda, onun yerini doldurması için Norveç'e gitti. Ancak asıl patlaması 2009'da Mısır'da düzenlenen FIFA 20 yaş altı şampiyonasında oldu. O turnuvada mükemmel oynadı ve 8 golle, şampiyon olan Gana'nın ve turnuvanın en çok gol atan oyuncusu oldu, bir de turnuvanın Altın Top ödülünü kazandı. O zamanlar onu, 2 takım arkadaşı Ransford Osei ve Andre Ayew'i yazmıştık. Aynı yıl Tuttosport gazetesi ismini, 21 yaş altı oyuncular bazında yaptığı Golden Boy listesine aldı. 1 yıl sonra Milan onu sadece 500 bin euroya transfer etti. 2010 Dünya Kupası öncesi ele aldığımız yıldız adayları listesinde vardı. Geçtiğimiz sezon Partizan'da kiralıktı.

Karşıyaka çok değil 1,5 sene önce büyük patlama beklenen bir oyuncuyu transfer etti. Adiyiah'ın Mısır'daki turnuvada attığı golleri izlemek bile nasıl bir adam olduğu hakkında bilgi verecektir. Bana Daniel Amokachi'yi hatırlatıyor. Onun gibi güçlü, uzak şutları etkili ve süratli bir adam. Türkiye 2. Ligi'nde mutlaka çok iyi işler yapacaktır. Özellikle Akeem Agbetu gibi bir adamla yanyana oynayacak olması, Türkiye Ligi'nde bir tür Dwight Yorke-Andy Cole kimyasını yaratabilir. Karşıyaka'ya hayırlı olsun.

26 Nisan 2011 Salı

KOEMAN'IN VELİAHTI



Zamanında Everton'ın 7 yaşındaki Harry Yates'i transfer ettiği haberini blogda vermiştik. Ondan daha aşağı yaşta transfer daha görmemiştim ki bugüne kadar. VVV Venlo yukarıdaki frikik ustası ile sembolik de olsa 10 yıllık bir kontrat imzaladı. Tabii onunla değil babası Jorg'la. Yaş 1,5, isim Baerke van der Meij. 3 senedir frikikten gol atamayan Galatasaray'a koysak bu takımı bataktan çıkarır. Hatta el atmışken son 8 yıldır kornerleri ön direğe atan takım için de ilaç olabilir. Raket gibi sağ ayak, genç yaş, fizik de yerinde....CNN ve Reuters bizimkini haberlere taşıdılar.

Not: Bu haberin Türkiye'deki bazı sitelere de düştüğünü gördüm ama trajikomik bir durm var. Ufaklığın adını "Talenten Voetbal" olarak vermişler. Yahu İngilizceden de mi çağrışım yapmıyor. "Futbol Yeteneği" diye isim mi olur? S.S.K.L.

Her Çocuk Everton'lı Doğar
.

17 Nisan 2011 Pazar

RYODINHO

























Japonya'da okul ve kolej takımları bugünkü futbol yapısının temelini oluşturuyorlar. Kısacası oyuncuların neredeyse tümü mektepli. Ryo Miyaichi de onlardan birisi. 1992 doğumlu. Bundan 1 yıl önce Chukyodai Chukyo Lisesi'nde top koşturuyordu. Arsenal onu alıp Londra'ya getirdi 2010 yaz aylarında. Önce bir deneme kampı, ardından 31 Ocakta resmi anlaşma. Anlaşmaya imza atıldığı gün anında Feyenoord'a kiralandı. 5 gün sonra da Vitesse karşısında sahadaydı. Bugün Willem II karşısında 6-1 kazanan Rotterdamlıların 2 gol ve 2 asistinde onun imzası var. Kariyerine 18'inde Eredivisie'de başlarsan üzerine koymaya çabuk başlıyorsun tabii ki. Seneye Wenger onu nasıl kullanacak göreceğiz. Benim en çok dikkatimi çeken ceza sahası içindeki soğukkanlılığı. Rydoniho diyor Hollanda basını ona. Gözümüz üstünde.

26 Mart 2011 Cumartesi

EREDIVISIE'NİN 10 GENÇ YETENEĞİ

















2010-11 sezonu Eredivisie için çok büyük sürprizleri olan bir sezon değildi. Geçtiğimiz sezonun Avrupa'daki 2 büyük şampiyonu Bursaspor ve Twente'den sezonu sonuna kadar sürdürme havası veren FC Twente oldu. Başkan Joop Munsterman ve yeni teknik direktör Michel Preud'homme ne transferde ne de diğer alanlarda maceralara girmediler, futbolcular kendilerini şampiyon yapan Steve McClaren'in arkasından bir "Don Revie Sendromu"na girmediler. Sonunda takım şampiyonluk yarışının içinde. Daha da önemlisi nisan ayına gelmemize rağmen 3 kulvarda da yarışa devam ediyor. ADO Den Haag sezonun en büyük sürprizi oldu. Kariyerinin sonlarında yolu İstanbulspor'dan da geçen John van der Brom, AGOVV Apeldoorn ile Jupiler League'de yaşadığı başarılardan sonra (takım son sezonunda play-off'a kalmıştı) Hollanda'nın en büyük üçüncü kenti ve hükümetinin merkezinin bulunduğu kenti tekrar ayağa kaldırdı. 5. sıradalar ve Avrupa Ligi vizesini kovalıyorlar. Bundan 5 sezon önce sonuncu olarak küme düşmüşler, geri döndükten sonra 13.lükten yukarı çıkamamışlardı. Takımın en son 5. sırada ligi bitirdiği sezon 1972-73 sezonuydu. Tarihlerinin en iyi derecesi de 1960'larda 3 kez elde ettikleri üçüncülük. Kısacası 40 yıla yakın bir süre sonra taraftarlarını mutlu etmeyi başarabiliyorlar. 11 yıl önce Şampiyonlar Ligi'nde oynayan Willem II ise adım adım ikinci lige doğru uçuyor.

Hollanda'nın son yıllarda oyuncularını parlattıktan sonra yurt dışına pazarlama yaşı oldukça düştüğünden, gençlerin A takımda şans bulma yaşları da giderek düştü. Royson Drenthe Real Madrid'e transfer olduğunda 20, Robin van Persie ise Arenal'e transfer olduğunda 21 yaşındaydı. Bu yaşlar 90'ların ortasında biraz daha yukarıdaydı. De Boer kardeşlerin ülke dışına çıkması 28'i bulmuştu örneğin. Sezonun bitmesine 6 hafta varken öne çıkan oyuncuları bir tarayalım.

1-Nacer Chadli: Dün deplasmanda Avusturya'yı 2-0 mağlup ederek grupta önemli bir avantaj yakalayan Belçika'nın ilk onbirinde sahadaydı. Chadli Fas milli takımının da formasını giymişti aslında 1 kez, ancak bu maçın resmi bir maç olmaması sebebiyle halen varolan Belçika'yı seçme şansını kullandı. Yukarıda bahsettiğimiz, Jon van der Brom'un Apeldoorn döneminde en büyük kozlarından birisiydi. Ligin ilk yarısındaki performansı, ikinci yarıda biraz düşse de 21 yaşındaki oyuncu bu sezonun en büyük çıkışlarından birisi olduğnu kabul ettirdi. Milli takımın Belçika ile Brüksel'de oynayacağı maçta başımızı ağrıtabilir ama karşısında Gökhan Gönül'ün olması onu muhtemelen durduracaktır.

2-Luc Castaignos: Castaignos'un adını ilk kez zikrettiğimizde 2 yıl önceydi ve o zamanlar geleceğin Hollanda milli takımında mutlaka yer bulacağını söylemiştik. Feyenoord altyapısından yetişti, geçtiğimiz sezon ilk kez A takıma çıktı. Henüz 18 yaşında olmasına rağmen 4 Martta Inter'e imzayı attı. Sezon sonuna kadar Feyenoord'da kaldıktan sonra Milano'ya uçacak. Bir Balotelli olmayacak bndan eminiz. 17 yaş altı takımında oynadığı toplam 17 maçta 13 gol atmıştı ki, takımın tarihinde böyle bir ortalamayı kimse tutturmamıştı. Feyenoord kariyerinde çoktan 10 gole ulaştı. 1.87 boyunda, babası Fransız, annesi Cape Verde adalarından ve aynı zamanda İtalyan pasaportu var. Böyle bir sentezden çıkabilecek en iyi yeteneklerden birisi. Zaten tipik bir Hollandalıdan çok Fransızların uzun boylu güçlü forvetlerini andırıyor. Henry'le karşılaştırılması kaçınılmazdı.
















3-Kolbeinn Sigþórsson: Evet İzlanda hala yurt dışına oyuncu ihraç etmeye devam ediyor. AZ onu daha 15 yaşındayken ülkesinin Handknattleiksfélag Kópavogs takımından aldı. Şu an 21 yaşında. Bu sezon A takıma çıktı, Venlo'ya attığı 5 gol onu, Eredivisie tarihinde Afonso Alves'ten sonra bir maçta 5 gol atan ikinci yabancı yaptı. Kulüp tarihinde son kez bir maçta 5 gol atan oyuncu ise, 33 yıl önce bunu başaran Kees Kist'ti ve ne ilginçtir ki o da bunu Venlo karşısında başarmıştı. İzlanda milli takımında da gollerine başladı. Bu sezon attığı 11 golle takımının en golcü ismi. Şota'yı örnek aldığını söylüyor kendisine.

4-Christian Eriksen: 2010 Dünya Kupası'nın en genç oyuncusuydu. Umarım bu unvan onun üzerine "Genç Semih" gibi yapışmaz. Ajax'ın geçtiğimiz sezon yaptığı en iyi iş, onu A takıma yavaş yavaş yedirmek oldu. 16 yaşında Odense'den gelen oyuncu bu sezon takımın ilk onbirine iyice oturdu. Rio Ferdinand şubat ayında Danimarka ile oynadıkları ve 2-1 kazandıkları maçtan sonra Eikssen'e Twitter hesabından övgüler yağdırdı. Ona övgü gönderenler arasında Frank Lampard da vardı. İngiltere'nin en önemli 2 oyuncusu ona övgüleri gönderince Premier Lig kulüpleri de peşine düştü. 2015'e kadar kontratı var. Ajax kendisini sağlama almış durumda. Fizik gücünü kesinlikle geliştirmesi gerekiyor.

5-De Jong Kardeşler: Siem Ajax'ta, Luuk ise Twente'de. Kupa finalinde karşı karşıya gelecekler mayıs ayında. Siem geçtiğimiz yıl kupa finalinde Feyenoord'u yıkmıştı, Luuk ise Johan Cruijff Kupası'nda (bir nevi Süper Kupa), maçın tek golünü atıp Ajax'ın elini boş göndermişti. Siem 22, Luuk 20 yaşında. Luuk hücum hattında uzak forvet olarak oynayabiliyor, Siem ise bir nevi sahte 10 numara. Beraber oynarlarsa büyük işler başabilirler. Her ikisi de milli takım formasını Bert van Marwijk'ın ufak çaplı yenileme çalışmaları sırasında giydiler.

6-Jeremain Lens: Hollanda standartlarına göre pek genç sayılmaz ama patlamasını bu sezon yaptı. AZ'le yapılan Dirk Marcellis takasında PSV'ye geldi. Aslında her 2 taraf da bu transferden kârlı çıktı ama PSV'ninki biraz daha fazla. Bu sezon Eindhoven takımının değişmez oyuncularından. Geçtiğimiz hafta Rangers deplasmanında attığı golle takımını çeyrek finale taşıdı. 22 yaşında. PSV şampiyonluğa ulaşırsa, İskoçya'daki asistin sahibi Dzsudzsák'la beraber buna en çok pay sahibi oyuncu olacak. Arada kanunla başı derde giriyor (ehliyetsiz araba kullanma ve hız yapma gibi) ama o kadar olur, en azından Eindhoven'dan Groningen'e bastı mı 1 saatte gitmiyor.















7-Oussama Assaidi: Gerets'in yeni yıldız adaylarından. Fas milli takımına çağırdı Cezayir maçı için. Hollanda alt yaş gruplarında forma giymişliği var. Heerenveen'in bu sezon en çok gol pası veren ismi. 22 yaşında. Bunun yanında 6 golün de altına imza koydu. Heerenveen'den çok Fas için neler yapacağını merak ediyorum. Cezayir maçı onun ilk kez milli formayı giyeceği maç olabilir.

8-Dusan Tadic: Heerenveen'in transfer politikasındaki kardeşi ve benim deyimimle Hollanda futbolunun Gaziantepspor'u Groningen'in geçtiğimiz yıl FK Vojvodina'dan transfer ettiği Sırp oyuncunun bonservisine 1.3 milyon euro ödendi. O da 5 gol ve onu dalında zirveye yerleştiren 13 asistiyle bu parayı geri ödedi. Takımı lig dördüncüsü. 22 yaşında olması muhtemelen Kuzey Hollanda takımının onu 1-2 sene içinde minimum 5 milyon euroya satacağını müjdeliyor. Milli takım formasını 2 kez giydi.

9-Nikolay Mihajylov: Listedeki kaleci kontenjanını dolduran isim. Kulüp için bir efsane gelen Sander Boschker'den kaleyi devraldığında Twente taraftarları biraz düşünceliydi. 1994 Dünya Kupası'nda dördüncülüğü kazanan Bulgaristan'ın kalesini koruyan, kaptanlığını yapan ve ülke tarihinin en çok milli formayı giymiş olan ismi Borislav Mihaylov'un oğlu olması genç yaşta geçtiği Levski kalesinde taraftarlarla sorunlar yaşamasına sebep oldu. Liverpool onu İngiltere'ye getirdi ama Reina varken forma giymeis çok zordu. Twente onu önce kiraladı sonra da 1.8 milyon euroya bonservisini aldı. Ligin gol yeme ortalamasında Stekelenburg'un ardından ikinci sırada. 2012 elemelerinde Bulgaristan'ın kalesine geçti. Bunda babasının Bulgaristan Futbol Federasyonu'nun başkanı olmasından çok kendi yeteneğinin etkisi var.

10-Ricky van Wolfswinkel: İlk yarıda öyle bir patladı ki tamam dedik yeni Marco van Basten geliyor. Bu rüzagrla milli takıma da seçildi. Sonra ikinci yarının başında duraklama dönemine girdi. Son haftalarda biraz toparlandı. Sakatlıkların da etkisiyle gol krallığı listesinde geride kaldı ama 17 maçta attığı 12 gol hala çok iyi bir rakam. İyi de bir penaltıcı, zira gol krallığı listesinde gollerini en fazla penaltıdan atan isim. Önümüzdeki sezon onun ne yapacağı ile ilgili çok önemli bir gösterge olacak. Takım bazında bir atlama yaparsa onun kariyerine olumlu yansıyabilir. 22 yaşında.

12 Şubat 2011 Cumartesi

LATIN AMERIKA'NIN APPRENTICELERI
























Bu seriyi gectigimiz yil yapmistik cok uzun bir sure. Bu sene pek yer vermedigimiz seriyi su yaziyla canlandiralim. Aslinda bu yaziyla sunu birk ere daha belirtmek lazim. Futbol dunyasinda son 3-4 yildir patlayan ir moda ar biliyorsunuz. Latin Amerika veya Portekiz asilli her futbolcuya "yeni Ronaldo", "yeni Rivaldo", "yeni Messi" yakistirmasi yapmak. Nice gencler bu baski sebebiyle futbollarina konsantre olamadilar, bir grubu da zaten o yetenekte degildi. Bununla ilgili bir baska guzel ornek Johan Cruijff ve oglu Jordi'ye olanlardir aslinda. Jordi'den o kadar cok sey bekleniyordu ki adam Barcelona ve Manchester United'da yillarca oynayip asla babasi gibi olamayacagina ikna olundugunda yasi 26'ya gelmisti. Ne zaman bu baski uzerinden kalkti, kimse adami sallamaz oldu, Alaves ile ufak capli bir mucize yaratti ve UEFA Kupasi finali oynayan takiminin en onemli oyuncularindan oldu. Futbolu biraktiginda Malta'nin La Valletta takiminda oynuyordu. Bugun AEK Larnaca'nin genel menajeri. Dolayisiyla bu tur genc adamlara "yeni Sari Cizmeli Mehmet Aga" babinda lakaplari verdiginizde uzerine bir de baskiyi yerlestirmis oluyorsunuz. Bu baskiyi hisseden 5 Guney Amerikali yildiz adayini tanitalim.

18 yasindaki Botefogo'lu Luis Guilherme ile baslayalim. Guney Amerikalilarin kalecilerinin yeteneklerinden ziyade saha icindeki renkli kisilikleri konusulur biliyorsunuz. Tumu de siradanligin disinda adamlardir. Inter'li Julio Cesar su anda Avrupa'nin en formda kabul edilen Guney Amerikali kalecisi ama bunda tabii Inter'in gectigimiz yilki Treble'inin da payi buyuk. Ornegin Tottenham'in kalecisi Heurelho Gomes her an patlamaya hazir bir bomba gibi. Renkli kisiliklerle ilgili hic ornek vermiyim. Chilavert, Campos, Higuita, Taffarel bu liste uzar gider. Botafogo'lu Guilherme yetenekleriyle anilan bir adam. 15 yasindayken Arsenal onu Londra'ya cagirdi ama henuz kumar oynamak istemediler. O da kendisini 2015'e kadar Rio'da tutacak imzayi atti. Chelsea, Mancheste United ve Arsenal onu surekli takip ettiler. Ama onu Ingiltere'ye bir daha getiren Manchester City oldu. Ocak ayinda bir kere daha denenmek icin Guilherme ulkeye geldi. Halen Brezilya'da. Ilginc olan ilk tercihinin Porto oldugunu soylemesi.

Ismi sebebiyle maca 1-0 onde baslayan Leonel Galeano ile devam edelim. Independiente ile coktan 60 maca cikmis durumda. Yas 19. Maradona'nin milli takim hocaligi doneminde, tamamen Arjantin ligi oyuncularindan kurulu olan bir aday kadro acikladigi Jamaika macinda da milli formayi giydi. Yukarida dedik ya her yetenekli oyuncu icin eskiyeatif yapilacak diye. Galeano da guclu fizigi ve ileri cikislarindan etkli rolu sebebiyle Walter Samuel'e benzetiliyor. Genoa, Fiorentina, Palermo ve Inter onu takipte. Gelecegi yakinda sekillenecektir.

Apertura'yi 16. sirada bitiren Quilmes'in Arjantinli kanat oyuncusu Juan Manuel Iturbe siradaki isim. Henuz 17 yasinda ve Agustos ayinda Paraguay'in Cerro Porteno takimindan transfer edildi. Porto ve Manchester United pesinde, Real Madrid, AC Milan ve Chelsea de siradaydi. Porto onu kadrosuna katti ama sezon sonunda kadroya katilacak. 1.68 boyuna ragmen simdiden adindan soz ettirmis durumda. Su anda Peru'da devam eden Guney Amerika 20 yas alti gencler turnuvasinda muthis bir performans sergiliyor. Takiminin Brezilya'yi 2-1 maglup ettigi macta gollerden birinin sahibiydi.

Boca'nin 19 yasindaki son yildiz adayi Sergio Araujo. Once 2009 Mayis ayindaki Guney Amerika 19 yas alti turnuvasinda 5 macta forma giydi ve 3 gol atti. Ardindan Aralik 2009'da ilk kez Boca'nin formasini giydi. Su anda aynen Iturbe gibi Peru'daki turnuvada Arjantin 20 yas alti takiminin formasini giyiyor.2010 kasim ayinda Boca'nin Arsenal de Sarandi'yi maglup ettigi mcata ilk golunu atti. Higuain ve Aguero'nun idolleri olmasindan hareketle Ispanya liginde oynamayi istedigini soyluyor. Real Madrid 2 yil once transferi icin Boca'yla masaya oturmustu.

Kapanisi 17 yasindaki Brezilyali Lucas Piazon ile yapalim (resimde). Sao Paulo'lu oyuncunun pesinde Milan, Chelsea ve Juventus vardi. Ocak ayinin sonunda Juventus ile antrenmanlara cikinca Torino kulubu bir adim one gecti. Sonunda da oyuncuyu 5 milyon euro karsiliginda transfer etti. Ocak 2012'den itibaren "Old Lady" formasini giyecek. Juventus oyuncuyu AB statusunde oynatmak icin uzaklardan bir Italyan akrabasini ariyormus gelen duyumlara gore. Onun da lakabi "Yeni Kaka". Old Trafford'da duzenlenen Nike kupasinda turnuvanin en iyi oyuncusu secildi. 2009'da Brezilya'da duzenlenen 15 yas alti Sudamericana turnuvasinda 10 golle gol krali oldu. Yakinda onu Serie A'da izleyecegiz.

26 Ocak 2011 Çarşamba

BELÇİKA'NIN CRUIJFF'U





















Belçikalılar aslında 2000'li yıllarn ortalarından sonra iyi bir jenerasyon yakaladılar ama bunu bir türlü pratiğe dökemediler. Kompany, Alderweireld, Vertonghen, Defour, Fellaini, Witsel, Hazard, Lukaku, Dembele, Boyata, Vermaelen genelde 20-25 yaş aralığında (Lukaku 17 yaşında) gezinen oyuncular. Dikkat edilirse bu kadro çok üst düzey bir yıldızı olmamasına rağmen bir raya geldiğinde iyi işler başarabilecek bir ekip. Ancak Belçika 2002 Dünya Kupası'ndan bu yana hiçbir uluslararası organizasyona katılamıyor. Aslında o turnuva, Kırmızı Şeytanlar'ın en iyi oynadığı turnuvalardan birisiydi. Gruptan çıktıktan sonra Brezilya karşılarına dikildi. Maçın ilk 60 dakkası boyunca ambacılara sahayı dar ettiler. Marc Wilmots'un attığı gol bugün hala bulunamayan bir gerekçe ile Jamaika'lı hakem Peter Prendergast tarafından iptal edildi. 62'deki Rivaldo golü de onları çözdü. O turnuvayı şampiyon olarak kapayan Brezilya Türkiye karşısında 2 maçta da çok zorlanmıştı ama Belçika'ya verdiği pozisyonları hiçbir takıma karşı vermemişti. Wilmots, Sonck, Verheyen, Goor, Mpenza kardeşler jenerasyonunun son işi olarak kalan o turnuvadan sonra Flamanlar yeni bir çıkış arıyorlar.

19 yaşındaki Kevin de Bruyne onların çıkardığı son yeteneklerden. 12 yaşında Gent altyapısına girdikten sonra orada 2 sezon oynadı ve 14 yaşındayken kendisine teklif yapan birçok Belçika kulübü içinde Genk'i seçti. 2008 yılından itibaren A takım formasını giymeye başlayan De Bruyne bugün takımın değişmez oyuncusu. FC Twente, Bayer Leverkusen, Bayern München, 1899 Hoffenheim, Everton, Standard Liege ve Anderlecht şimdiden peşinde. Fiyatının 8-9 milyon euro civarında olduğu söyleniyor. Genk daha önce Twente'nin yaptığı 5 milyon euroluk bir teklifi elinin tersiyle itti. 2015'e kadar Genk'le kontratı bulunuyor. 11 Ağustos 2010 tarihinde Belçika'nın Finlandiya ile oynadığı maçta ilk kez milli formayı giydi. Muhtemelen 3 Haziranda Brüksel'deki maçta Türkiye karşısında olacak.

Driblinglerinde oldukça etkili olması onun Cruijff ile karşılaştırılmasına neden oldu. Sağ ayaklı olmasına rağmen sol kanatta oynayan oyuncu Arjen Robben'in dünya futbolunda iyice parlattığı ters ayaklı kanat oyuncularından birisi. Yani çizgiye inmektense, topla ceza sahasının köşesini kesicek şekilde içeri kat edip kaleyi gören oyunculardan. Kariyeri onunki gibi Barcelona'ya doğru gider mi bilinmez. Barcelona'daki son Belçikalı 49 yıl önce o topraklarda forma giymişti. Bugün hayata veda etmiş olan Fernand Goyvaerts 1962-65 yılları arasında Katalanların formasını giymiş, sonra da ezeli rakip Real Madrid'e transfer olmuştu.

18 Aralık 2010 Cumartesi

TIM MATAVZ

















Al-İşlet-Devret modelinin Hollanda'daki en önemli 2 temsilcisinden birisi olan FC Groningen'in dünya futboluna sunmaya hazırlandığı son yıldız. FC Groningen bu sezon başı çok gfazla güven vermiyordu aslında taraftarlarına. 8 senelik teknik adam Ron Jans ezeli rakip Heerenveen'in başına geçtiğinde göreve gelen Pieter Huistra ilk kez teknik direktörlük koltuğuna oturuyordu zira bundan önceki 2 görevi Ajax'ta yardımcı hocalık ve Ajax B takımının sorumluluğuydu. Ancak çark tersine döndü, Jans'lı Heerenveen ilk yarıda istikrarsız bir performansla sekizinci sırayı alırken FC Groningen lider PSV'nin 2 puan gerisinde üçüncü sırada bitirdi devreyi. Bunda Sloven oyuncu Matavz'ın büyük payı var. İtalyan sınırına çok yakın olan Gorici'de doğan oyuncu, kariyerinde ND Gorica takımında başladı. Groningen ile 5 yıllık kontrata imza attığında 18 yaşındaydı. O sıralarda son yıllarda Eski Yugoslavya coğrafyasına ilgi duyan Fiorentina da peşindeydi. Groningen Matavz'ı 1 sezonluğuna Emmen'e kiraladı. Geçtiğimiz sezon geri geldiğinde olgunlaşmıştı ve gollerine başladı. Şubat 2010'da kontratını 2012 yılına kadar uzattı. Bu yıl içindeki müthiş performansı ona Slovenya milli takımı yolunu da açtı. Ekim ayında Faroe Adaları ile oynanan ve Slovenya'nın 5-1 kazandığı maçta21 yaşında iken 3 gol atarak, ülke tarihinin en genç hat-trick sahibi milli oyuncusu oldu. Şu anda 10 golle Groningen'ın en çok gol atan adamı ve krallık yarışında lider Björn Vleminckx'in 3 gol gerisinde. Geleceği parlak. Buradan çıkan Marcus Berg'e göre avantajı, hücum hattında çok fazla alternatifin olmadığı bir ülke milli takımında oynuyor oluşu.

Al-İşlet-Devret

Grads Fühler

1 Aralık 2010 Çarşamba

ARAS OZBILIZ
















Ajax'in gectigimiz hafta VVV Venlo'yu deplasmanda 2-0 maglup ettigi macta ikinci 45 dakika Teemu Tainio'nun yerine gorev yapti Aras Ozbiliz. Amsterdam ekibine maci kazandiran goller de bu devrede geldi. Kendisi ayni zamanda Ajax akademisinde Yilin Yetenegi secilmisti. Aras'in ismi ozellikle son donemde Guus Hiddink'in de etkisiyle yurt disindan milli takima kazandirilmaya calisilan yeteneklerin arttigi donemde gundeme gelecektir, ancak belirteyim onu kazanmak zor olacak, zira isin ardini biraz irdelemek lazim. Suradan kendisinin Ajax'la ilgili kurulmus bir web sitesinde yayinlanan roportajini izleyebilirsiniz. Kendisi, Ermeni kokenine sahip oldugunu, Ermeni yonunun Turk tarafindan daha agir bastigini, kultur acisindan 2 ulke arasinda cok buyuk fark olmadigini ancak dini inanci isin icine kattiginda Hristiyan olmasindan hareketle Turkiye ile Ermenistan arasinda bir secim yapmasi soz konusu olursa Ermenistan'i sececegi yonunde sinyaller veriyor (tabii bu din konusunun milli takim secimiyle dogrudan bir ilgisi yok biz ilave bir faktor olarak verdik).

Roportaji bize paslayan Black Pearl'e tesekkurler.

14 Kasım 2010 Pazar

FEYENOORD'DAN AJAX'A TRANSFER ÇALIMI

























Yukarıdaki veledin adı Délano van der Heijden. Rotterdam yakınlarındaki Leiden kentinin takımı FC Boshuizen'da oynuyordu. Ajax'ın Den Haag ve Haarlem bölgesi scoutlarından (yakında Ajax'ın altyapısı ile ilgili oldukça kapsamlı bir yazı yayınlayacağız), Ronald de Jong'un gözüne çarpan ve birkaç aydır takip ettiği bir isimdi. 5 yaşındaydı o zamanlar. Feyenoord, aileyi "Amsterdam çok uzak, çocuk oraya gidip gelene kadar kurda kuşa yem olur, Rotterdam 2 adımlık yer, hem kardeşini de bonus olarak alalım" diye ikna etti ve Ajax'ın elinden kaptı.

























Kendisi şu an 6, abisi Damian 7 yaşında. Feyenoord 8 yaş altı takımında forma giyiyorlar. İkisinin de mevkiisi defans. Futbol dünyasında isimlerini duyurmaları 15 seneyi bulur. O zaman "vay be FD yazmıştı bunu evlatlarım" diye anlatırsınız. Takım arkadaşları arasında bir deTürk var. Talha Karataş. Aşağıdaki cengaver. Bereket Fatih Terim milli takım hocasıyken haberi olmadı, hemen milli takıma alıp "geleceğin takımını Talha'nın üzerine kuracağım" deyip, 15 sene boyunca yüzüne bakmayabilirdi...Babası ilk 11 garantisi mektubunu Oğuz Çetin'e yollamadan şu işi bağlayalım.