Ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mayıs 2013 Çarşamba

2013-14 EREDIVISIE YAYIN PASTASI




































Robert Murdoch'un sahibi olduğu Fox'un, Bundesliga'dan sonra Eredivisie yayın haklarını da satın aldığını geçen ağustosta buradan duyurmuştuk. Yukarıda önümüzdeki sezondan itibaren başlayacak ve 2025 haziran ayına kadar toplam 960 milyon euro + Eredivisie Live'ın sahip olduğu 60 milyon euroluk borcun kapatılması ile toplam 1 milyar euroyu bulacak projenin ilk sezon gelir dağılımı var. Son 10 yılda toplanan puanlar baz alınarak yapılan değerlendirmeye göre Ajax, PSV, Twente, Feyenoord ve AZ pastanın % 52'sine sahipler. Ajax aşağı yukarı 8 milyon euroluk yıllık geliri ile en tepede. Geri kalan 13 kulüp % 48'i paylaşacak. Ligin yeni ekipleri Cambuur ve Go Ahead Eagles'a ise 1,5 milyon civarında bir rakam düşmüş ki o kalibredeki takımlar için bu önemli bir rakam. UEFA katsayı listesinde UEFA ligler sıralamasında da bizden daha yukarıda olan Hollanda'nın yayın gelirleri ile Türkiye'deki yayın gelirleri arasındaki farka da dikkat çekmek lazım. 

5 Mart 2013 Salı

OPEL FEYENOORD






















1984-89 yılları arasında Rotterdam kulübüne sponsor olan Opel, 24 yıl sonra tekrar forma sponsoru ve gelecek sezondan itibaren De Kuip'e dönüyor. Soldan sağa Opel Hollanda Direktörü Karl Howkins, 1983-84 sezonunda Feyenoord ile şampiyonluk yaşamış, o dönemki Opel reklamlı forma ile Ben Wijnstekers, gelecek sezondan itibaren giyilecek forma ile milli oyuncu Jordy Clasie ve teknik direktör Ronald Koeman. Ayrıca ekibin solunda ve sağında 1984 model ve son model bir Opel bulunuyor. 

10 Kasım 2012 Cumartesi

1 PAUNDA ARSENAL KOMBİNESİ








Yıl 1913 tabii, şimdiye 1 paunda meşhur "prawn sandwich" bile alamazsın. O zamanki adıyla Woolwich Arsenal gazete ilanıyla Londralılara çağrı yapıyor. Highbury'deki ilk sezonları. 6 Eylül 1913 tarihinde Leicester ile oynadıkları maç öncesinde dağıtılan broşürlerden. 1 sezon boyunca iç saha maçlarının toplamı 21 şilin, bugünün parasıyla 1,05 paund. Kadın ve çocuklara fiyat daha da aşağıda, 15 şilin, bugünün parası ile 75 peni civarı. Kombineleri nasıl alıyorsunuz? Kulüp sekreteri George Morrell'in evine bir mektup yazarak. İlanın altında Morrell'in ev adresi var, eleman kombine işlemlerini evinden yürütüyormuş. Fiyat çok yüksek (!) olduğundan 105 paundu 4 taksitle ödeme imkanı da var. 

9 Ağustos 2012 Perşembe

EREDIVISIE YAYIN HAKLARI VE RUPERT MURDOCH





















81 yaşında bir adam Rupert Murdoch. Dünyanın en zengin 106. adamı olarak biliniyor. Onu tanımlayacak en güzel kelime "Medya İmparatoru". Dünya tabloid basınında hatırı sayılır bir yeri var. Batı Avrupa, Avustralya ve Birleşik Amerika'da insanların önüne getirilen haberlerin birçoğu onun sahibi olduğu yayın organlarından geçiyor. Tabii bu haber kaynakları ne kadar değerli tartışılır. Örneğin The Sun gazetesi onun sahibi olduğu basın-yayın organı tarafından çıkartılıyor. Avustralya tabloid basının en önemli gazetelerinden The Herald Sun'ı babası Sir Keith Richards kurmuştu ki kendisi Çanakkale Savaşı sırasında ceohede görevli bir muhabirdi. Oğlu Rupert'ın Sahibi olduğu News Corporation'ın içinden çıkmış kurum ve kuruluşlardan birkaçını sayalım. The Sun, The Times, New York Post, Wall Street Journal, 20th Century Fox, Fox Searchlight Pictures, Fox, Fox Sports, National Geographic Uluslararası (%50 hisse), SKY Italia, SKY Deutschland, Foxsports.com....Bu sadece bir çırpıda sayabileceklerimiz zira kendisinin dünyanın dört bir yanında televizyon kanalları, dergileri, gazeteleri ve hatta kitabevleri mevcut. Tabii 80'e yakın TV kanalı, 200'e yakın gazete ve dergisi olan bir adamın medyada her yerde bir eli oluyor, örneğin Fox kanalında yayınlanan Fringe'de oynayan Avustralyalı Anna Torv'un halası, Murdoch'la 31 yıl evli kalmıştı, hatta Torv'un bu torpille dizinin başrolüne seçildiği dedikoduları bir hayli dolaşmıştı ortada.

Bundesliga yayın hakları sahibi olduğu Sky Deutschland'a ait. Murdoch dün batıya hareket etti ve tam 12 yıllığına, gelecek sezondan itibaren Hollanda Ligi Eredivisie'nin yayın haklarını satın aldı. Ödenen para 1 milyar euro civarında (tam rakam 960 milyon). İlk yıl 60 milyon euro, 2. yıl 80 milyon euro sonra da 100'er milyonluk ödemeler yapılacak. Eredivisie'nin yayın hakları daha önce de çok yüksek ihalelerle satılmıyordu. Son ihale 55 milyon euroya kapanmıştı örneğin. Bu seferki satın alımla kulüplerin kasasına biraz daha para girecek. Örneğin NEC, Roda, NAC Breda gibi orta sıralardaki takımlar her yıl 3-5 milyon euro civarı bir para alacakken, PSV, Ajax, Twente gibi kalburüstü takımların 5-8 milyonluk bir pay alacağı belirtiliyor. Şu anda Ajax, Feyenoord, PSV, AZ ve FC Twente toplam yayın pastasının % 53 payını aralarında paylaşıyorlar. Hollanda'da kendisine ait National Geographic, 24Kitchen ve Nat Geo Wild kanalları zaten yayındaydı, bunlara bir de spor kanalı eklenecek.

Bu işten Belçikalılar da gayet memnun ve Murdoch'un bu sefer de güneye inip Kuzeybatı Avrupa'yı tamamen kapatmasını bekliyorlar. 

13 Temmuz 2012 Cuma

2011-2012 AVRUPA LİGİ PASTASI






































Bu da kupa 2. Şampiyonlar Ligi'nin şampiyonnuna verilen 9 milyon ile Avrupa Ligi şampiyonuna verilen 3 milyon arasındaki fark bu kupanın kalibresinin bir anlamda göstergesi. Toplam dağıtılan para ise Şampiyonlar Ligi'nin 5'te 1'i. 150 milyon euro civarı. Schalke ve şampiyon Atletico Madrid 8 haneli rakamlara ulaşan tek takımlar. En altta listelenmiş ve Şmapiyonlar Ligi gruplarından gelen takımlar elbette bu listeye dahil değil. Beşiktaş 8.8 milyon euro ile çok kazananlardan.Daha çarpıcısı Kara Kartallar'ın Schalke 04 sonrası yayın gelirinden en çok kazanan kulüp olması. Slovan Bratislava'nın da bu kalemden 6 bin 9 yüz avro kazanç elde ettiğini not düşelim. 

2011-12 ŞAMPİYONLAR LİGİ PASTASI




























Şampiyonlar Ligi'nde 2011-12 sezonunun gelirlerinin dağılımı. UEFA tam 755 milyon euro para dağıtmış geçtiğimiz yıl. Ayak bastı parası ilk sütundaki standart rakam. Real Madrid ilk grup maçlarının en iyi takımı. Gruptan çıkamayan Trabzonspor'un çeyrek final gören APOEL FC'den fazla para almasının sebebi Market-Pool sütunundaki yayın gelirleri. Ancak yine de Kıbrıs takımının kasasına giren 18 milyon euro onları kalkındırmaya yetecek. Chelsea bu alanda lider olduğu gibi toplam 60 milyon euroluk bir gelir ile de listenin zirvesinde. Bu tablo şu anlama geliyor. Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkmanız cebinize ortalama 20-30 miltyon euro arası bir rakamın girmesini sağlıyor. Bu rakamla kadronuza kaliteli 4 tane oyuncu katıp mevcut iskeleti korursanız büyüyebiliyorsunuz. Porto yıllardır bu konuda bir ders veriyor, tabii arka bahçesi Brezilyayı kullanabilmesinin avantajıyla. Yine de geçtiğimiz yıl 12 milyon euroluk rakamla çok iyi performans göstermediklerini söylemek lazım. 

10 Mart 2012 Cumartesi

SPECIAL ONE OLMAK VARDI

























Futebol Finance dergisinin hazırladığı dünyanın en çok kazanan teknik direktörleri listesi. Guus Hiddink'i bizden çok para alıyor diye gönderdik, şimdi amcam daha fazla kazanıyor Rusya'da. Hatta dünyada ondan daha fazla kazanan tek bir isim var, resimdeki göz kırpan eleman. Alex Ferguson'un da artık azla yetinmesine mi takılayım bilemedim. Onun kazandığı kupaları Mourinho kazansa muhtemelen şu an senelik 20 miyon euro alıyordu. Demek "Special One" olmak "Sir" olmaktan daha fazla para ediyor.

17 Aralık 2011 Cumartesi

DECODER'DE EL CEZİRE DEVRİ

















2002 yılında, dünya üzerindeki erkek tenisçilerin sıralandığı ATP turun 995. sırasında bulunan Nasser Al-Khelaïfi (yukarıda sağda), Katar tarihinin n başarılı ikinci tenisçisi olmuş, ülkesinin Davis Kupası'nda temsil etmiş ve 2 kez katıldığı ATP turnuvalarında daha ilk turun sonunda veda etmiş bir isimdi. Tenis kariyerinde 16.201 dolar kazandı. Bugünkü serveti hesaba katıldığında bu onun yönetim kuruluna verdiği bir akşam yemeğini bile karşılamayabilir. Şu an Katar Tenis Federasyonu Başkanı ve Asya Tenis Konfederasyonu'nun da ikinci başkanı.

Yaz aylarında Katar Yatırım Şirketi, PSG'nin % 70 hissesini satın aldığında, şirketin yönetim kurulu başkanı Tamim bin Hamad Al Thani onu kulübün başkanlığına getirdi. Al-Khelaïfi de yönetim kuruluna sunduğu 5 yıllık bir plan çerçevesinde PSG'yi önce Fransa'nın sonra da Avrupa'nın zirvesine yerleştirmeyi vaad etti. Javier Pastore, Diego Lugano, Salvatore Sirigu, Mohammed Sissoko, Blaise Matuidi, Jeremy Menez, Kevin Gameiro teker teke kulübün kapısından içeri girdiler ve Paris kulübü Manchester City'nin ardından 2011 yaz döneminin en çok para harcayan kulübü oldu.

Tabii Al-Khelaïfi'nin başkan seçilmesinin tek sebebi sunduğu 5 yıllık plan ya da tenis kabiliyetleri değil değil. Katar Yatırım Şirketi ile bir dolu bağlantısı var. Örneğin kendisi El Cezire Spor Kanalı'nın yöneticisi. Fransa Futbol Federasyonu, kanaldan gelen, 4 yıl boyunca Ligue 1 ve Şampiyonlar Ligi maçlarını yayınlama hakkı teklifini geri çeviremedi. Bir çok Fransız vatandaşı federasyonun bir Truva Atı'nı ülkeye soktuğunu iddia etse de kanal ve Al-Khelaïfi Ligue 1 ile yetinmeyecek elbet. Bunun elbette sakıncaları olacak. Federasyonun yayın haklarını sattığı kanalın yöneticisi, o kanalda maçları verilecek takımlardan birisinin başkanı. Özellikle FIFA ve UEFA'da son yıllarda patlayan bir dolu skandal, öncesindeki 2018 ve 2022 Dünya Kupası düzenleme haklarının belirlenmesi sırasındaki olaylar durumu giderek çetrefilli bir hale sokuyor. Örneğin başkanı olduğunuz kulübün lehine yapılmış hakem hatalarını, yönetici olduğunu ve maçların yayın hakkını elinde bulunduran kanalda kaç kez seyirciye aktarırsınız?














Peki onu PSG başkanlığına atayan Prens Tamim bin Hamad Al Thani, kimin oğlu? Katar'ın bugünkü emiri Hamad bin Khalifa Al Thani'nin (yukarıda sağda). Peki o kim? Barcelona'nın forma sponsoru Qatar Foundation'ın kurucusu. Bağlantıları kurabilirsiniz.

Al-Khelaïfi Doha Tenis Turnuvası'nı 2009 yılında uluslararası bir turnuva haline getirdi ve bir dolu ünlü tenisçiyi turnuvaya davet etti. 2003 yılında La Liga'nın yayın haklarını El Cezire'ye kazandırdığında Pep Guardiola, Zinedine Zidane ve Ronald de Boer gibi eski yıldızları maçlarda yorumcu olarak kullanıyordu.

Tabii PSG'nin satışında sırf Katarlıların girişimi etkili olmadı. Prens ve emirle çok iyi ilişkileri olan Nicolas Sarkozy de bu satışı destekledi. Hatta doğrudan Hamad Al Thani'ye kulübü satın almak istemediğini sordu ki Emir'in buna hiç niyeti yoktu (Sarkozy geçen yıl Emir'e Fransız Onur Nişanı -Légion d'honneur- vermişti). Ama 2 hafta sonra 120 milyon euro masadaydı. Sarkozy taraftarı olduğu PSG'yi kurtarmıştı bir nevi. Fransa Spor Bakanı Chantal Jouanno, Paris'in Fransızların elinde kalmasının gerektiğini belirten açıklamalar yaptı ama satışı engeleyemedi.

Al-Khelaïfi, 195 milyon euro karşılığında, Ligue 1'in uluslararası yayın haklarını, 2018 yılına kadar aldığında kulüpler yukarıda bahsettiğimiz bazı sakıncalara ses çıkaramadılar çünkü kasaları dolmuştu. 2 hafta sonra Fransa Futbol Federasyonu tüm özet görüntü haklarını da sezonluk 90 milyon euro karşılığında Al-Khelaïfi'ye sattı.

Tabi bu kadar para beraberinde kaçınılmaz şifreli yayını da getirecek. Mayıs ayında şifreli kanal açılıyor. Geçtiğimiz hafta, Al-Khelaïfi Şampiyonlar Ligi'nin Fransa yayın haklarını, 4 yıllığına, 244 milyon euro karşılığnda satın almak istediğini açıkladı ve yıllık 61 milyon euro karşılığında taraflar anlaştı. Market lideri Canal Plus çoktan havlu atmış durumda. TF1, M6 ve Eurosport bu rakamlar karşısında başlarını önlerine eğdiler. UEFA da bu rakamlara elbette kucak açtı zira eskisine göre 2 kat fazla kazanacaktı. El Cezire senede 133 maçı naklen veya özet olarak ekranlara taşıyacak. 14 kanalı ile Asya ve dünya çapında 50 spor organizasyonunu izleyicilerine aktaran kanal da büyüdükçe büyüyor.















El Cezire durmayacak tabii. Euro 2012 ve Avrupa Ligi hakları için de teklif geliyor. 130 milyonluk teklif şimdiden hazır. Bu da tamamlanınca Fransa'daki tüm üst düzey futbol maçları decoderin içine girecek. Fransa'daki büyük TV istasyonları paniklemiş durumda. Zira karşılarında kriz zamanında bu derece büyük paraları verebilecek bir cüzdan sahibi var. Al-Khelaïfi'nin buna cevabı korkutucu. "Mayısta Fransa'da başlıyoruz, çok yakında 5 büyük kıtanın futbol maçlarını izlemek bizim kanaldan geçecek"....

7 Eylül 2011 Çarşamba

NEWCASTLE KENDİNİ MUZIR NEŞRİYATA VERDİ


















Bu hadise bizim tosun Mike Ashley'in başının altından mı çıktı bilemiyorum. Tam ona göre bir iş. Zaten geçen hafta Çin restoranında karaoke eşliğinde striptiz yaparken basılmıştı. Şimdi de Newcastle United kulüp mağazalarında iç çamaşırı ürünleri piyasaya sürüldü. Gerçi Türkiye'de de satılıyor ama bu kadar ince "lingerie" kreasyonlarına zor rastlanıyor. Kulüp, futbol temalı iç çamaşırı ürünlerini üreten Premier Lingerie firmasıyla bir kontrat imzaladı ve ürünler de bunun sonucunda ortaya çıktı. Çeşitli bedenler var, Newcastle'a gidip, Beşiktaş vasıtasıyla renklere aşina olan ve eşine bir hediye almak isteyene önerilir. Şunu yapmayın ama....

5 Eylül 2011 Pazartesi

YAZIN TRANSFER KRALLARI


















Fransız Maxifoot dergisinin, 2011 yaz dönemi transferlerini incelemeye alması sonucu en çok bonservis ücreti veren 25 kulübü sıraladığı liste. Sürpriz olmadığı üzere Manchester City tepede. Sergio Agüero için verilen 45 milyon euronun payı büyük. Yine de 100 milyon euro barajını aşan hiçbir takımın olmaması ilginç. PSG listeye yeni giren, petrol zengini kulüp. Onun da orada olmasının sebebi 43 milyona malolan Javier Pastore. Bu 2 oyuncu üzerine henüz bir yazı yazdık. Listeye henüz transfer pazarı açık olduğundan Türkiye ve Rusya kulüpleri alınmamış.

01. Manchester City : 92.535 M €
02. Paris Saint-Germain : 86.7 M €
03. Juventus : 85.75 M €
04. Chelsea : 85.7 M €
05. AS Roma : 78.635 M €
06. Atlético Madrid : 70.5 M €
07. Liverpool : 65.2 M €
08. Arsenal : 61.625 M €
09: Napoli : 60.8 M €
10. Málaga : 58 M €
11. Manchester United : 57.3 M €
12. Barcelona : 55 M €
12. Real Madrid : 55 M €
14. AC Milan : 46.5 M €
15. Bayern München : 44.1 M €
16. FC Porto : 37.5 M €
17. Intenazionale: 36.2 M €
18. Valencia : 34 M €
19. Genoa : 32.18 M €
20. Palermo : 31.5 M €
21. Benfica : 29.2 M €
22. Sporting Portugal : 28.4 M €
23. Sunderland : 27.9 M €
24. PSV : 25.75 M €
25. Lazio : 24.8 M €
25. Stoke City : 24.8 M €

3 Eylül 2011 Cumartesi

PASTORE&AGÜERO A.Ş.



















Transfer dönemini büyük ölçüde bitirdik. Bizde pazartesi günü büyük bir trafk yaşanacak muhtemelen. Eğer bir son dakika volisi vurulmazsa Sergio Agüero ve Javier Pastore bu transfer döneminin en pahalı oyuncuları oldular. Sırasıyla 45 milyon ve 43 milyon euroluk bonservisler ödendi. Sadece bu yazın değil, tüm futbol tarihinin en pahalı ilk 15 transferi arasına girdiler. 2011 yılında onları geçen tek bir isim, bonservisine 58 milyon euro ödenen Fernando Torres'ti. Agüero, 2000 yılında Lazio'dan Inter'e transfer olan Vieri ve aynı Inter'den Real Madrid'e giden Ronaldo ile eşitlendi. Robinho da o Real Madrid'den 2008 yılında Manchester City'e transfer olmuştu. City bu listeye zaten son 3 yılda girdi. Dikkat edilirse listede 2000'ler öncesinde transferini gerçekleştirmiş kimse yok. İlk 5 sıranın 4'ü Real madrid'e ait ve tümü meşhur Perez transferleri. 3. sıradaki Ibrahimovic de bana göre futbol tarihinin en büyük fiyaskolarından bir tanesidir. Daha önce de söylediğim gibi takımın oynadığı son 2 Şampiyonlar Ligi finalinde goller atmış Eto'o 2 sırt pası 3 topuk golüne takas edilmiştir. Ibrahimovic'in listedeki fiyatına Eto'o'nun o zamanki değeri 20 milyon euro da eklenmiş onu söyleyeyim.




17 Ağustos 2011 Çarşamba

ŞAMPİYONLAR LİGİ KUMBARASI

























Bizim basının en sevdiği haberlerde nbirisidir. Her sezon, eylül aylarının başlarında bu haberi görmek mümkün ki eli kulağındadır. Şu meşhur "Devler Ligine kalan xxxxx takımın kasasına şu kadar para girecek, reklam gelirleri ile de şöyle ihya olacak" haberleri. Bunları yıl 2011 olmasına rağmen hala Şampiyonlar Ligi maçları için "maç bu akşam kaçta ya?" diye soran kitleye benzetiyorum. Şampiyonlar Ligi müziği, orta sahada brandayı sallayan adamlar, kasaya girecek para haberleri ve "maç kaçta?" adamcıkları. Yıl 2050 de olsa bunları göreceğiz ("abi belki adam Rus takımıyla oynuyordur o yüzden soruyordur, onlar daha erken başlıyor ya o hesap" demeyin, kafa göz kırdırmayın). Aşağıda UEFA'nın açıkladığı 2010-11 sezonu Şampiyonlar Ligi'nde dağıtılan gelirlerin listesi var. Manchester United ve Barcelona tepede. Yine her listede olduğu gibi İngiliz temsilcisi zirvede. Toplamda dağıtılan para 754,1 milyon. Bursaspor'un Listenin 18. sırasında olması ilginç çünkü başarı sıralamasında Zilina ve Partizan'ın üstünde 30. sıradalar.

Bu arada belirtelim, Avrupa Ligi'nin galibi ise, yarı finalde mağlup elenen Villarreal. 9,048,112 euroluk bir rakamı kasaya indirdiler ki, şampiyon olan Porto 8,463,083'lük bir pakete oturdu.


29 Haziran 2011 Çarşamba

NAKİTİN HAYALLERE GALİP GELİŞİ


















Bosman Kanunları 90'lara damgasını nasıl vurduysa, 2000'lere damgasını vuran bir adam var gözümde tartışmasız. Roman Abramovich. Modern futbolu Abramovich'ten önce ve Abramovşch'ten sonra diye değerlendirmek mümkün bana göre2007 yılında Yakubu, Middlesbrough'dan Everton'a giderken, Boro tam 11 milyon poundluk bir bonservse konduysa bunun yarısını Rus doğalgaz kralına borçlu. O 2003 yılında Chelsea'yi satın almasaydı, kasalarına girecek bonservis 6-7 milyon poundu geçmeyecekti muhtemelen. Onun savurduğu paralar ve yarattığı piyasa, otomatik olarak dünya futbolundaki her futbolcunun fiyatını 1,5 kat oranında yukarı çekti ve ortalamanın biraz üstündeki futbolcular oldukça yüksek fiyatlara satılıp alınmaya başlandı.

Napoli Başkanı Aurelio de Laurentiis bu hafta içi Edinson Cavani'nin değerini 100 milyon euro olarak belirledi....100 milyon euro...Bugün İngiltere ligin futbol kalitesi ve oyuncuların kendilerine koydukları hedef bakımından en üst düzeydeki ülke.İspanyollar Barcelona ve Real Madrid'in hegemonyasına rağmen hala çekici ve Bundesliga Serie A'yı geride bırakmış durumda. Serie A'da her yıl seyirci sayıları hem stadyumda hem de TV'de düşüyor.Buna şike skandalları, kulüplere ait olmayan stadyumlar ve maddi problemler eklendiğinde İtalya kulüplerinin durumunun çok iyi sayılmadığını söyleyebiliriz. Bu sebeple, Serie A'yı tercih eden yıldız oyuncu sayısı giderek azalıyor. Ancak ligin orta karar takımları, bu çıkmazdan kurtulmak için bir çıkar yol buldular. Ellerindeki ortalama oyuncuları, yüksek fiyatlarla Avrupa'nın önde gelen kulüplerine göndermek. Napoli, Udinese ve Palermo bu kulüplerin başında geliyor. Bu kulüpler kendi yıldızlarını yaratmakla meşguller.

Palermo ilk voliyi vurmaya niyetli kulüptü. Geçtiğimiz yılı sekizinci sırada bitirdiler. Çok abartmamak lazım elbette. Ama absürd başkan Maurizio Zamparini onun Altın Top ödülünün gelecekteki sahibi olacağını ileri sürdü. Halbuki ligde sadece 11 gol attı Pastore. Başına 50 milyon euroluk bir transfer bedeli kondu. Zamparini'ye göre Pastore, Messi, Ronaldo, Rooney ve Xavi kadar iyi. Üstelik bu seviyedeki İtalyan kulüplerinin ortaya attığı ilk "yeni Messi" de değil. Başkanların ihtiyacına göre her sene değişebiliyor.

Bundan birkaç ay önce dünya üzerinde kaç kişi Alexis Sanchez'in ismini biliyordu tahmin edemeyiz. Ama bugün Udinese başkanı Giampaolo Pozzo onun dünyadaki en iyi oyunculardan birisi olduğunu iddia ediyor. 22 yaşındaki Şili'li oyuncu için Barcelona haftalardır bastırıyor. Udinese tam 55 milyon euroluk bir bonservis talebinde bulundu. Ama daha ilginç olanı Barcelona'nın 27'si peşin 30 milyon eurosu sonra ödenmek üzere 57 milyon euro üzerinde anlaşma zemini araması. Borcu 400 milyon euro olan, catering ve güvenlik hizmetlerinde tasarruf için her şeyi deneyen, hatta masraftan kaçmak için tesislerdeki renkli printerları siyah-beyazla değiştiren ve buradan tasarruf edilecek 30.000 euronun hesabını yapan bir kulüp Barcelona. Ama 57 milyon euroyu cebinden çıkarmaya hazır görünüyor. Sanchez bu sezon 12 gol attı ve bunların 4'ü tek maçtaydı. Udinese'de 3 yıldır forma giyen ve uluslararası arenada çok da tecrübesi bulunmayan bir oyuncuya bu rakamı vermek ne kadar sağlıklı tartışılır. Hele hele Katalanlar Ibrahiömovic için saydıkları 44 milyon euroy neredeyse sokağa atmışken.

Burada sayılan oyuncuların hiçbirisinin kötü oyuncular lmadığı aşikâr. Ancak Udinese, Napoli, Palermo gibi sezonlarda geçirilmiş iyi bir sezonun (çok iyi değil) 50 milyon euro ile ölçülmesi biraz kantarın topuzunu kaçırmak. Futbolun para karşısındaki savaşı her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor. Artık futbolcular değil, önemli başarılar kazanma şansı olan ve hatta bunu başarmış yetenekli teknik adamlar, başarısızlık sonrası değil, işler iyi giderken de paranın peşinden gitmeye başladılar. Twente ile hiç de fena olmayan bir sezon geçiren Michel Preud'homme, Şampiyonlar Ligi'nde hocalık yapma fırsatını Al Shabab'ın teklifini kabul ederek çöpe attı. Çok değil 5 sene önce Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmış Frank Rijkaard Suudi Arabistan'ın başında. Uzun süre sonra O.Marsilya'yı şampiyonluk yarışına sokan Eric Gerets, Al Hilal'ı tercih etmişti...Arap yarımadasının, cebinden çıkan rakamlarla bu beyin göçüne yol açması, nakitin, hayalleri bastırmasının bir sonucu. Dün Neymer için devrede olan 5 kulüpten birisi Anzhi Makhachkala idi...Bu kontrolsüz büyüme oldukça çürük bir yapıyı oluşturmakta yıllardır...Sonumuz pek iyi görünmüyor...

26 Nisan 2011 Salı

YILLIK MAAŞLARIN TOP 10'U

























Bu"en çok kazanan" listeleri biraz alengirli işler. Kimisi sponsor gelirlerini katıyor, kimisi primleri katıyor kimisi bir başkasını. Misal Forbes dergisi David Beckham'ı halen en çok kazanan futbolcu olarak gösteriyor ama Beckham'ın Galaxy'den aldığı maaşla oraya gelmesi imkansız. Futbol Finance dergisi sadece yıllık maaşlardan yola çıkarak bir liste hazırlamış. 5,5 milyon euro ile Arjen Robben dünyanın en çok kazanan Hollandalı futbolcusu. Bu arada bu türdeki her listeden sonra aynı şeyi söylerim. Senede 38 lig + 13 Şampiyonlar Ligi ve bilumum kupa maçı yap, elin aktörü tek filmle seni ikiye katlasın. Yazıkır...Bu arada listenin sürprizi de Yaya Toure herhalde....

01. Cristiano Ronaldo (Real Madrid) 12 milyon
02. Lionel Messi (Barcelona) 10,5 milyon
03. Fernando Torres (Chelsea) 10 milyon
--. Yaya Touré (Manchester City) 10 milyon
05. Wayne Rooney (Manchester United) 9,5 milyon
06. Kaká (Real Madrid) 9 milyon
--. Zlatan Ibrahimovic (AC Milan) 9 milyon
08. Emmanuel Adebayor (Real Madrid) 8,5 milyon
09. Carlos Tévez (Manchester City) 8 milyon
--. Samuel Eto’o (Internazionale) 8 milyon
--. Franck Ribéry (Bayern München) 8 milyon

26 Şubat 2011 Cumartesi

UEFA CARES ABOUT MONEY

















28 Mayısta Wembley'de oynanacak Şampiyonlar Ligi finalini en ucuz yerden izlemek istiyorsanız ödemeniz gereken para 180 euro. Dört başı mamur bir yerden izleyeyim diyorsanız ödeyeceğiniz para 350 euro. Bu rakamlar 2 sezon önceki Şampiyonlar Ligi finaline göre fiyatların 2 kat arttığını gösteriyor. 11.000 bilet genel satışa çıktı. 2 takımın taraftarlarına 25.000'er bilet ayrıldı. Düny Taraftarlar Birliği Michael Brunskill yaptığı açıklamada, "insanların bu maçı hayatlarının en güzel tecrübelerinden biri olarak hatırlamasını engellemek için ellerimnden geleni yapıyorlar, dünyanın krizden geçtiği bu dönemde fiyatların 2 katına çıkması skandal" diyor. Üstelik bu ücretin 30 eurosu bizim meşhur "teberru"ya benzeyen "administration cost". Bilet satın alınmasıyla ilgili hangi "administrasyon" 30 euro tutuyor merak ediyorum. Ben 1 haftalık tatile giderken bile uçak+ otel alımlarında 20 euro ödüyorum bu parayı.

Final geçtiğimiz yıl olduğu gibi Cumartesiye denk geliyor. Peki bunun arkasındaki amaç neydi? Daha çok aileyi stadyuma çekmek ve böylece çıkabilecek muhtemel olayları engellemek. UEFA Stadyumda herhangi bir ultra grup yerine "beyler göremiyoruz oturun" kitlesini istiyor. Bu ayrı bir tartışma konusu ya hadi mantığı kabul edelim. Peki 4 kişilik bir aile, örneğin İspanya'dan kalkıp Wembley'e gelmek için bilet, uçak, otel fiyatları dahil kaç lira ödeyecek. Bileti bugünden alsalar bile o iş kafadan 2,500 euroya patlar. O da İngiltere'de sadece 2 gün kalırlarsa.

9 Şubat 2011 Çarşamba

YEDİĞİN ÖNÜNDE ESKİ YEDİĞİN ARKANDA




















Biliyorum, Real Madrid sevdalılarını "ne oldu Unicef'li Katalanlar gelin şimdi konuşun" dedirtecek bir haber ama yapacak bir şey yok...Para dostlar bu, heyhat, bir tek ölüme çaresi yok demişler...Qatar Foundation Barcelona'yla kontrat imzaladıktan sonra Unicef'e ne olacak diye konuşuluyordu. Unicef'in pabucu arkaya atıldı. Gelecek sezon Unicef formanın arkasında, 5 yılda Barca'ya 150 milyon euro ödeyecek Katarlılar öne gelecek. Katar futbol federasyonu, dün kontratını uzatan Guardiola'ya milli takım için senelik 20 milyon euro teklif etmişti. Arada düşünüyorum, ortaokulda bizim Osman vardı sınıfta, "hocam bu fakir ülkeler niye para basmıyolar, gidip bassınlar parayı öbür ülkeleri satın alsınlar" demişti de hoca Osman'a "oğlum şimdi, uluslararası şartlar...emisyon...eeeaaaa..." falan diye olayı anlatana kadar zil çalmıştı. Ara ara düşünüyorum, bu Katarlılar petrol, yabancı sermaye falan ayağına bizi mi yiyorlar. Bassak ülkeyi bin tane kanun dışı darphane bulacağız gibime geliyor. Kitle para basma silahı....

6 Şubat 2011 Pazar

HOLLANDA'NIN EN ÇOK KAZANAN 20 SPORCUSU





















Listede 3 tane futbol dışı sporcu var, geri kalanı meşin yuvarlağın peşinde koşanlar işgal etmiş durumda. Vergi ve Arap sermayesi, yetenek bakımından o sırada olmayan Nigel de Jong'u üçüncülüğe oturtmuş. Rakamlar euro cinsinden, parantez içindekiler ise geçtiğimiz yılki sıraları.

1-(4) Arjen Robben (10,950,000)
2-(9) Wesley Sneijder (10,450,000)
3-(2) Nigel de Jong (8,550,000)
4-(8) Klaas-Jan Huntelaar (6,050,000)
5-(5) Edwin van der Saar
6-(12) Mark van Bommel (5,650,000)
7-(6) Robin van Persie (5,350,000)
8-(13) Dan Gadzuric (5,200,000) - Basketbol
9-(10) Dirk Kuijt (4,950,000)
10-(1) Andruw Jones (4,600,000) - Beyzbol
11-(11) John Heitinga (4,450,000)
12-(14) Rafael van der Vaart (4,350,000)
13-(7) Clarence Seedorf (4,200,000)
14-(3) Ruud van Nistelrooy (4,000,000)
15-(15) Khalid Boulahrouz 3,750,000)
16-(19) Jorıs Mathijsen (3,550,000)
17-(17) Albert Zoer (3,500,000) - Binicilik
18-(16) Royson Drenthe (3,100,000)
19-(17) Ryan Babel (3,050,000)
20-(29) Eljero Elia (2,950,000)

26 Aralık 2010 Pazar

2010 MARKA DEĞERİ SIRALAMASI
























2010'un başında, Brand Finance şirketinin hazırladığı yıllık marka değeri raporunu sizlere aktarmıştık. 2010 yılı için açıkladıkları raporu da özet geçelim...Raporun tümüne şuradan ulaşmak mümkün. Önceki yıla göre biraz kısa tutmuşlar, ben de kısa tutayım. İlk 25 takımın sıralaması, notlarıyla beraber resimlerde görebilirsiniz. İlk 10 takımı ayrıntısıyla sıralayalım. Parantez içindeki rakamlar geçen seneki sıraları. Resimlerde de ilk sütunda geçtiğimiz seneki sıralama görülüyor. Hamburg'un 3 sıra zıplayarak ilk 10'a dayandığına dikkat çekelim. Borussia Dortmund ve Werder Bremen listenin yeni girişleri. Alman takımlarının 2006'dan beri yapılan yatırımların sonucunu nasıl uzun vadeli bir planla aldıklarını görüyoruz. Dortmund eğer Bundesliga şampiyonluğunu kazanırsa Hamburg gibi ilk 10'u zorlayacaktır.


















1-Real Madrid (2): 386 milyon pound. Seyirci ortalaması 64.300, Ana sponsorlar: Bwin, Adidas. TV Kanalı: RMTV...Bu rakamın oluşmasında Ronaldo ve Kaka transferleri ve sadece Ronaldo'dan gelen 100 milyon euroluk forma satışının da etkisi var tabii.

2-Manchester United (1): 373 milyon pound. Seyirci ortalaması 74.800, Ana sponsorlar: Aon, Nike. TV Kanalı: MUTV

3-Barcelona (3): 362 milyon pound. Seyirci ortalaması: 76.000, Ana sponsorlar: Unicef, Nike, TV Kanalı: Barca TV

4-Bayern Munich (4): 301 milyon pound. Seyirci ortalaması 69.000, Ana sponsorlar: Thome, Adidas. TV Kanalı: FCB (Sadece internetten izlenebiliyor)

5-Arsenal (5): 215 milyon pound, Seyirci ortalaması 59.800, Ana sponsorlar: Emirates, Nike. TV Kanalı: Sadece internet ulaşımı

6-Chelsea (6): 200 milyon pound, Seyirci ortalaması 41.400, Ana sponsorlar: Samsung, Adidas. TV Kanalı: Chelsea TV

7-AC Milan (7): 167 milyon pound, Seyirci ortalaması 41.600, Ana sponsorlar: Emirates, Adidas. TV Kanalı: Ac Milan Channel

8-Inter Milan (9): 160 milyon pound, Seyirci ortalaması 52.500, Ana sponsorlar: Pirelli, Nike. TV Kanalı: Yok

9-Liverpool (8): 141 milyon pound, Seyirci ortalaması 43.300, Ana sponsorlar: Standard Chartered Bank, Adidas. TV Kanalı: LFCTV

10-Juventus (10): 127 milyon pound, Seyirci ortalaması 23.900, Ana sponsorlar: Betclick, Nike. TV Kanalı: Juventus Channel

Marka Değeri

26 Eylül 2010 Pazar

UEFA'NIN ZENGIN ETTIGI 40 KULUP

















Gectigimiz yil Sampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde mucadele eden takimlarin, UEFA'dan elde ettikleri gelire gore siralamalari. Listenin ortaya cikardigi en onemli gercek Sampiyonlar Ligi ile Avrupa Ligi arasinda buyuk bir ucurum olmasi. Avrupa Ligi sampiyonu Atletico Madrid kendisine ancak 18. sirada yer bulurken, sadece Avrupa Ligi'nde mucadele etmis takimlardan en fazla para kazanan Fulham 30. siradan listeye girmis. Tum listede Sampiyonlar Ligi'nden gecmis 33, Avrupa Ligi'nde mucadele etmis 7 takim var. Bu arada Quaresma'nin parasinin kaynagi da asagi yukari belli olmustur.

1-Inter: 48.759 milyon euro (sampiyonluktan gelen 9 milyon, TV gelirleri 19.559, tum puanlardan gelen 29.2 milyon euro)

2-Manchester United: 45.811 milyon euro (ceyrek finale gelmelerine ragmen en cok TV geliri onlarindi 28.811 milyon euro)

3-Bayern Munich: 44.862 milyon euro (19.462 milyon euro Tv geliri, 25.4 milyon euro odul parasi)

4-Barcelona: 39.061 milyon euro (18.461 milyon euro TV geliri)

5-Arsenal: 33.359 milyon euro (17 milyon euro odul parasi, 16.359 milyon euro TV geliri)

6-Chelsea: 32.167 milyon euro (18.067 milyon euro TV geliri)

7-Liverpool: 31.852 milyon euro (grup maclarinda elenince 9 milyon euro odulle yetindiler ama daha sonra Avrupa Ligi'ndeki maclardan da 2.975 milyon euro gelir elde ettiler)

8-Bordeaux: 29.74 milyon euro (11.94 milyon euro TV geliri, 17.8 milyon euro odul parasi)

9-O. Lyon: 29.06 milyon euro (yari finale yukselmelerine ragmen 8.06 milyon euroluk TV gelirine razi oldular)

10-Wolfsburg:28.197 milyon euro (2.191 milyon euro Avrupa Ligi'nden geldi)

11-Olympiakos: 27.694 milyon euro (14.794 milyon euro gibi hatiri sayilir bir TV geliri)

12-Real Madrid: 26.825 milyon euro (odul parasi sadece 10.7 milyon euroda kaldi)

13-Sevilla: 24.373 milyon euro

14-Milan: 23.766 milyon euro

15-VfB Stuttgart: 23.346 milyon euro

16-Fiorentina: 22.431 milyon euro

17-Juventus: 22.247 milyon euro (grup maclarinda turnuvaya veda etmelerine ragmen TV gelirlerinden11.952 milyon euro kazandilar)

18-Atletico Madrid: 21.617 milyon euro (Avrupa Ligi sampiyonu, Sampiyonlar Ligi'nden 8.3 Avrupa Ligi'nden 6.538 milyon euro kazandi)

19-Besiktas: 21.116 milyon euro (Turkiye'nin TV geliri havuzunun 12.816 milyon eurosunu aldilar)

20-CSKA Moscow: 20.992 milyon euro



















21-Porto: 18.734 milyon euro

22-Unirea Urziceni: 18.188 milyon euro

23-O. Marseille: 17.7 milyon euro

24-Rangers: 17.724 milyon euro

25-AZ: 16.278 milyon euro

26-Rubin Kazan: 14.344 milyon euro

27-Standard Liege: 12.438 milyon euro

28-Dynamo Kiev: 12.322 milyon euro

29-FC Zurich: 10.242 milyon euro

30-Fulham: 10.010 milyon euro (2 milyon euro Avrupa Ligi finalistlik odulu)

31-APOEL: 10 milyon euro

32-Debrecen: 8.966 milyon euro (Sampiyonlar Ligi'nde puan alamadilar ve odul parasi odenmedi, ancak 1.866 milyon euroluk bir TV gelirleri oldu)

33-Macabi Haifa: 8.53 milyon euro

34-Hamburg: 7.472 milyon euro

35-Werder Bremen: 6.629 milyon euro

36-Fenerbahce: 4.954 milyon euro (3.724 milyon euro TV geliri)

37-Galatasaray:4.894 milyon euro (3.274 milyon euro TV geliri)

38-Everton: 4.763 milyon euro

39-Valencia: 4.745 milyon euro

40-Hertha Berlin: 4.16 milyon euro

2 Eylül 2010 Perşembe

AVRUPA FUTBOLUNDA SALARY CAP


























Futbolcu maaşlarıyla ilgili hem bireysel bazda, hem en çok kazanan futbolcular listesi şeklinde hem de lig ortalamaları ile ilgili yazılar yazıyoruz zaman zaman. Örneğin son olarak Belçika Ligi'nde top koşturan futbolcuların aldığı ortalama aylık kazancı ile ilgili bir yazı yazmıştık. 12.231 euro kazanıyorlardı ayda. Geçtiğimiz hafta Hollanda'da bazı rakamlar açıklandı. 2009 yılında futbolcular kişi başı ortalama 351.000 euro kazanmışlardı. Aylık 29.000 euro gibi bir rakama geliyor. 2004 yılında bu rakam 227.000 euroydu ve aylık yaklaşık 19.000 euro gibi bir rakama denk geliyordu. KNVB ayrıca gelecek yıl için koyduğu bir kurala göre AB dışından transfer edilen futbolcuların yılda maksimum 527.000 lira kazanması şartını koştu. Böylece bu oyunculara verilecek gereksiz yükseklikteki maaşların genç oyunculara aktarılması düşünülüyor. Zria Hollanda'da 20 yaşından daha genç futbolcuların yıllık kazancı 263.000 euro. Ortalamanın bir hayli altındalar. Gördüğünüz gibi ülke futbolundaki yerli oyuncuları kazanmak için yabancı sayısını kısıtlamak veya artırmak tek çözüm yolu değil. Başka şeyleri de kullanabilirsiniz. Hollandalılar AB dışı oyuncular için bir tür "Salary Cap" uygulamasını seçtiler. Başka bir spor dalından örnek vereceğiz ama Amerikan Futbolu Ligi NFL'de de kulüp gelirlerinin en fazla 5 60'ı oyuncu maaşlarına ayrılabilir.

İngilizler bu futbolcu maaşları yüzünden oldukça sıkıntılılar. Özellikle de son birkaç sezonda. Zaten maaşların çok önemli kısmı vergiye gittiğinden (hatta Arshavin Arsenal'den ilk maaşını aldığında, "verginin bu kadar paramı cukka edeceğini bilsem daha yüksek bir rakam isterdim" açıklamasını yapmıştı) futbolcuların talepleri her yeni kontrat döneminde yükseliyor. Batan kulüp Portsmouth'un 2009 yılı geliri 59 milyon 920 bin pounddu ama tüm personel maaşlarının toplamı 65 milyon 187 bin pounddu. Yani 2009 yılında, sadece çalışan maaşları dahi, kulüp toplam gelirinin % 109'u idi. Bu problem ligin genelinde uzun süredir var. 2001-02'de Deloitte'nin açıkladığı rapora göre İngitere'nin en tepedeki 4 liginde yer alan kulüpler gelirlerinin % 73'ünü maaşlara aktarıyordu. Bu rakam Premier Lig'de % 61'di. 2008-09'da League One ve Legue Two'da bu oran % 60'dı.

Fransızların da benzer sorunları var. En büyük gelirleri TV anlaşmaları ve oyuncu satışları olan kulüpler, elde ettikleri gelirin % 71'ini futbolcu maaşlarına aktarıyorlar. Kulüplerin bu sezon sonunda toplamda 10 milyon euroluk bir kayba uğramaları bekleniyor. Aşağıdaki tablo Avrupa'da 1996-2008 arası, 5 büyük ligde futbolcu ücretlerinin nasıl artış gösterdiğini ve kulüplere yük olduğunu gösteriyor. İngiltere'deki korkunç yükselişi görüyorsunuz. İtalyanların tehlikeyi görüp 2000'ler sonrası yaptıkları kısıntıyı, Alman takımlarının da son yıllarda büyük artışlara mahal vermemek için istikrarlı bir politika izlediği görülüyor. Alttaki yüzdeler ise yine yıl bazında kulüp gelirlerinin yüzde kaçının futbolcu maaşlarına ödendiğini gösteriyor. Almanlar yine bu konuda en iyi durumda olanlar. En azından maaş ödemeleri sonunda % 50'lik bir kısım ellerinde kalıyor. İngilizler son yıllarda yükselişi önlemişler ama 1996'dan sonraki ilk yıllardaki çıkışın zararını görüyorlar hala. 1992 yılında başlayan Premier Lig'den bugüne kadar, İngiltere'de tam 54 kulüp kapandı veya iflasını açıkladı.
























Dolayısıyla "salary cap" kulüplerin geleceğini kurtarmak için iyi bir alternatif olabilir.