
Valla bilmem. Parmagima degil isaret ettigim yere bakin. :P
Michael Skibbe. O bir Arsene Wenger, o bir Alex Ferguson, o bir Van Gaal, dersem inanma. Ama özellikle GSli taraftarlar arasinda bu masallara cok inananlar vardi, ki hala varlar. GS'in sampiyon kadrosundan Hakan Sükür'ü ekarte edip, Baros'lu, Kewell'li, Meira'li süsleyip bu adamin eline verdiler, daha ileri götürsün diye.
Cikan sonuc, su anda üstüne tüy dikilen GS futbol takiminin icinin bosaltilma sürecinin baslangici olmustu. Idmanlar rahat gecmeye basladi, baska bir kültürün, bizim kültürümüzün icinde yetismis futbolculardan birdenbire elektrik carpmasi sonucu Avrupa düzeyinde profesyonellige adapte olmalari beklendi. Idmanlar Boekamp'la Davala'ya birakildi. Skibbe hoca kadroyu performansa göre degil, gönlüne göre kurmaya basladi. GS'in en sert ve en sikisik mac trafigine girdigi dönemde rotasyona gitmeyip, yine gönül bagi olan oyuncularla oynamayi yegledi.
Kalli'nin hususi olarak kuduz köpeklere isirttirip bizzat kuduz presi yapmayi asiladigi futbolcularinin kondüsyonlari 60'dan sonra beyaz bayrak sallamaya, takim bu yüzden yine Kalli'nin takimi gibi birbirine daha yaklasik, daha kisa mesafe icinde oynamaya alismisken, oyun ve topcular arasindaki mesafeler daha da genislemeye baslamisti.
Yani GS futbol takiminda "Saldim cayira, mevlam kayira" dönemi Skibbe'yle bizzat lansman edilmisti.
Aceto da yazmisti, "GS'a 5 attigi icin geldi, GS'la 5 yedigi icin gidiyor" diye.
Skibbe'nin arkasindan hala aglayip, türbe yaptiran renkdaslar icin tek bir dayanak var: deplasmandaki Benfica macinda GS'in sergiledigi performans. Hani topu aldiginda dönebilmek, düsünebilmek, en dogru karari verebilmek icin en cok zamana ihtiyaci olan GS/Türk futbolcusu Ayhan'in bile hic pres yemedigi ve bu vesileyle hayatinin topunu oynadigi mac.
Detaya girip Kayseri, Kocaeli, kupadaki Ankaraspor maci, 3-5-2'nin kanadina Kewell'i hatta Mehmet Güven'i koymasi falan filan diye cakma analiz uzmanligi yapmayayim...
Eleman gelmistir, olmamistir. Gittigi hicbir yerde olmadi zaten. Kendisini cok fazla gelistirmesi lazim iyi bir TD olmasi icin. Ekstra iletisim dersleri almasi lazim. Antrenmanlara herkesten önce gelmesi ve degisik antrenman konseplerini bilip uygulayabilmesi lazim. Sahaya boncuk gibi 4-2-3-1 dizmesi degil TD'lük, sonra da saha sola sallamasi degil. Formda oyuncuya sans vermesi, gencleri kazanmayi bilmesi lazim. Farkli kültürlerde farkli algilarin var oldugunun, dünyanin tekdüze olmadiginin farkina varmasi lazim. Almanya'yi ve de özellikle kendisini dünyanin merkezi olarak görmeyi birakmasi lazim.
Gelelim kariyerine:
Dortmund'u batirip sivadi, kovdular, o sene Krauss geldi yerine. GS'la da o dönem yenmisligimiz var bunlari Westfalen'de. Ertesi sene ayaga kalkma ve bir yil sonra da Almanya sampiyonlugu yasadi Dortmund.
Sonrasinda 4 yil süreyle Almanya Milli Takiminda Völler'in yardimciligini yapmisligi var. Almanya Milli Takimi demisken... Denir ya, Almanya 2002'de Dünya Kupasi finali oynadi, bu da Skibbe'nin basarilarindan biridir diye. Denir de, cikip bir de 2004 Avrupa Sampiyonasindaki ilk turu gecemeyen, hatta ön elemelerde Faroe Adalarina karsi bile zorlanan Almanya'ya bakilmaz. Biz de Senol Günes'le Dünya 3. olduk, Ünal Karaman'i bu kadar konusmadik be kardesim. Hepimiz din kardesiyiz yahu. Yamyam da degiliz, ne bu birbirimizi yeme arzusu?
Neyse... Allah'tan Völler'le aralari iyiymis, ki onun istegi dogrultusunda standarti yillardan beri orada duran bir Leverkusen'den gecti (ve maalesef iste GS'in bos bir aninda BayArena'da GS'a 5 atip ilgimizi cekti). Sempatik adam, kaslar biraz Kücük Emrah tadinda ve insanin ici isiniyor vallahi. Ki ben bu yüzden hala severim Skibbe'yi. Mahsun durusu, mimikleri valla cok sicak bir etki yaratiyor. Ama hani Leverkusen'i de bilmesek Skibbe'yi TD'den sayacaz.
96-97 sezonundan beri bulundugu yerde Leverkusen, basaltinda. Daum ve Topmöller'le zirvenin kralini yapip, Augenthaler, Skibbe, Labbadia ve Heynckes'le her zaman oldugu yerde duran bir takim. Yönetimin isleyen bir sistemi var, futbol takimlarinin yerini koruyarak kendini gelistirmeye acik oyuncu bulup, iyi pazarliyorlar:
Emerson, Ballack, Juan, Ze Roberto, Berbatov, Lucio, yakinda Vidal diye devam eder. Iyi para kazandirip gitmislerdir Leverkusen'den, ki saglam kan kayiplaridirlar ama Leverkusen'in Güney Amerika'nin her yerine palazladigi scoutlari yenisini bulur aninda koyarlar, takimi ve Bayer Leverkusen limited sirketini sikir sikir isletirler.
O Skibbe Dortmund ve Leverkusen tribünlerinin "Defol Skibbe(Skibbe raus!)" yankilariyla bu takimlardan sutlandi.
Her neyse iste. Skibbe'yi daha fazla sivamak istemiyorum ama yazmak da lazim. Herkes kadar o da bir Alman hocadir iste, her Alman hoca kadar o da anlar bu isten, ki is buluyor hala. Yazmistik bunu "Bundesliga. Kerametin kendinden menkul" derken. Topmöller ne kadarsa, Berti Vogts ne kadarsa, hatta 1860 Münih'le mucizeler yaratip Leeds'e karsi oynadiklari macta Haessler'in direkten dönen frikigi yüzünden Sampiyonlar ligi kapisindan dönen Werner Lorant kadar. Fenerbahce'ye gelen, Sivas'a giden sonra rezil rüsva olan Lorant kadar iste.
Abartip kendisinden birer adet Wenger, Ferguson nüshasi cikarmanin anlami yok. Fazla zorlamak lazim bunun icin.
Röportajlar verdi "Türkiye'de profesyonellik anlayisi yok, cart yok, curt yok. Kamp yapmamiza gerek yok, oyuncular profesyonel olmak zorunda, filan falan". Ne alaka simdi bu?
Orasi Almanya kardesim. Almanya yaziyorsun ama vallahi ici 7 harfe nasil sigar, hala anlamam. Ekonomik tarihine, düsünce tarihine bakin, filozoflarina bakin. Biz kontraplaktan Anadol yapip, onun da icine etmisken, dünyaya Mercedes yapan, BMW yapan bir mentalite'den bahsediyoruz. 2 kere herkese savas acip dünyanin anasini aglatmaya yeltenmis bir gücten bahsediyoruz. 45'de yerle bir olmusken, bugün Avrupa'nin en büyük ekonomisi, Avrupa Birliginin ana finansörü, Fransa disinda hepsinin ekonomisini, kendi ekonomisiyle beraber sirtlayan bir güc'ten bahsediyoruz.
Sen nesin? Türk.! Kendine ait orjinal hicbir fikir cikaramamis, varsa yoksa taklit etmeyi becerebilen, fikir calan, Londra'da Regent Street'de ayakkabi magazalarini elinde Alman yapimi Carl Zeiss mercekli fotograf makinasiyla gezerek model araklayan, dönüp bunu Türkiye'de orijinal fikir diye satmaya calisan bir kültürün ürünüsün. Asagilamiyorum kendimizi, durum bu. Amma egitim sistemi, amma baska bir sey. Hepimizin toplamindan cikan sonuc bu.
Sen busun iste. O yüzden de oraya isci olarak biz gitmisiz, Alman amcam her gün 4 tane ciftlik yumurtasi, 5 bardak washington portakalindan su, her aksam karpuzun cekirdeksiz göbegini götürmek icin sadece ve sadece 250 Avro'ya ucak dahil Antalya'ya tatile gelirken.
Yok "Türk topcusu profesyonel degilmis". Yahu burasi Türkiye ya, adam sokakta 300 kelimeyle büyüyor zaten, kafa o kadar dönüyor. Idmana gitmeden önce vakit gecsin diye kahvede okey oynuyor, tost yiyor, cay iciyor, Alman topcu daha altyapida laktat testi yaparken. Bir de gelmissin rüstünü bile ispatlamadan Türkiye futbolu hakkinda röportaj verip dogru olmayan yerlere deginiyorsun. Senin üstüne vazife mi bu? Senin olmayan TD'lük becerin hakkinda kim versin röportaj? Atalarin (Derwall, Piontek, Kalli vs vs) gelmis buraya, bir cogu bir iz birakip gitmis, bir konsept birakip gitmis. Sen?
Simdi de aynen Dortmund ve Leverkusen'de yasadigi bir sürecten gecip, ayni sonla bulusacak. Kovulacak yani. Almanlarin taze rüzgar etkisi dedikleri etki bittikten sonra, Skibbe'nin yetersizligi yine yüzüne vurulacak. Isler zora girdiginde Skibbe yine caresiz kalacak. Takimi, yetkisi altindaki futbol unsurlarini herseyden cok kontrol edip yeni bir ivme kazandirmasi gerekirken yine titreyecek, caresiz kalip isi inatciliga vuracak.
Frankfurt.... Cenk Tosun.... Amanatidis... Ümit Korkmaz... Bir türlü kendi yerinde, santraforda oynayamayan Halil Altintop... Almanlarin Leistungsprinzip dedikleri, formda olan, performansi iyi olan oyuncunun öncelik hakkini söke söke alma ve formsuz olanin kenara alinmasi prensibini yok sayma... Genclere sans verme sözünün icinin tekrar bos olusu...
Cenk Tosun demisken, bu cocugu elinden kaciran Adnan Sezgin'e mi kizmali, altyapilarinda 14 yil top oynadiktan sonra Skibbe yüzünden elinden kaciran Frankfurt'a mi sasirmali, bilemiyorum. Yalniz Adnan Sezgin'le Skibbe harbiden iyi bir ikili olmuslar zamaninda. Söyle bir röportaj vermis Cenk henüz 5-6 gün önce Frankfurter Rundschau'ya.
Skibbe, Cenk'in Türkiye'de kisa sürede attigi gollerle basariyi yakalamasina "Türkiye ligi bir Bundesliga degil" diyerek cevap vermis. Cenk de bu yoruma "Almeida da burada ama 7 mactir golü yok. Vurguladigi kadar kötü bir topcu degilimdir herhalde" diye karsilik vermis. Cenk'in cevabi cok sahane olmus da, Skibbe'nin Türkiye ligini asagilamasina ne demeli? Hayir sen de geldin emmoglu buraya, sayende senin de GS'in da arkasina zil taktilar. Türkiye futbol haritasindan kaybolan Kocaeli'ne son zaferi yasatip kactin. Sen ne yaptin emmoglu?, demezler mi adama.
Tekrar Frankfurt... O nasil bir ikinci yari baslangici öyle... Bundesliga tarihi yazildi... Takim dökülüyor... Bir tek Stuttgart maci var adamakilli gol pozisyonuna girilen... Hakemin yardimiyla 80 dakika 10 kisi oynamak zorunda kalan Stuttgart, o haftaya kadar Bundesliga'nin acik ara en kötü takimi, 3 gün önce de Benfica'dan dayak yemis...2 kontratak, mafis...
Ligin deplasmanda bir baska kötü takimi Kaiserslautern'e karsi alinan bir puan Lakic'in 90. dakikada bombos pozisyonu degerlendiremeyerek Frankfurt'a bahsettigi bir mucize...
Daha 5 hafta önce "Amanatidis benim planlarimda yok" deyip, 3 hafta önce el mecbur kadroya alip, oynatmak...
Bunlari niye yaziyorum... Bundesliga uzmani degilim ama Bundesliga'yi 88'den beri yakindan takip ederim... GS'a ve Türkiye'ye gelenler gidenler ilgi alanima girer.. GS ise ilgi alanimin odak noktasidir.. Skibbe GS'dan gideli 2 yili gecti... Biliyorum hala Skibbe diye aglayan renkdaslar var... Bir kere Skibbe iyi olsun, olmasin aglamamak lazim. Kaygisizca yasanmis bitmis, aldatmanin tadina varilmis.. Herkes evine, sican deligine yani... Rijkaard icin de aynisi... Karar yanlis olur, dogru olur.. Alinmis bir kere.. Olmus bitmis.. Ileriye bakmak, arabesk takilmamak lazim...
Bunlari niye yaziyorum, demistim.
GSlilar olarak bizim derdimiz bize yeter zaten, yahu birakalim da biraz da Eintracht Frankfurt'lular "Skibbe" diye aglasin...
by meinkissen