22 Kasım 2007 Perşembe

DEEP BLUE İDO


Ne zaman şu İDO motorlarına binsem bende hafiften bir tırsma oluyor. Uçakta bu kadar tedirgin olmuyorum. Bir gün bu motorlardan birisi, özellikle Kadıköy-Kabataş hattını çalıştıran küçük olanları suya gömülecek ama ne zaman. Yanlarından büyük gemiler veya hızla deniz otobüsleri geçtiğinde, hele bir de dalga varsa ben ruhumu teslim ediyorum. Motordan indikten sonra beynim sallanıyor bir 5 dakika daha. Zaten ne zaman binsem iç tarafa gidip oturamam, arka tarafta gidip ayakta dururum rüzgarda. Bu konuda psikopatim o kadar fazla ki, Beşiktaş-Üsküdar motorunda bindiğimde yolculuk boyu "şimdi batsa ne tarafa yüzerim" diye düşünüyorum. Malum mesafe kısa. Ama şehir hatları vapurlarında bu tedirginlikten eser yok. Eski toprak onlar. Bazen santim sallanmıyor bile. Adaya kadar gidip gelirim gözümü kırpmadan. Ama motor dedin mi duracaksın.

En son dün Helloween konserine Üsküdar'dan gideyim dedim. Demez olaydım. Motor olmasına rağmen Beşiktaş-Üsküdar vapurunu bekledim. Meğer o hatta da bildiğimiz beşik motorları koymuşlar. Tutuna tutuna gittim. Arada bereket arkadaş aradı da onunla konuşayım derken karşıya geçmişiz.

Köprünün gözünü seveyim.

Hiç yorum yok: