7 Aralık 2007 Cuma

08.12.2007-19:00



Yazıya başlamadan önce şunu belirtmek lazım. Cips, bira, kuruyemiş ya da bilumum tekel ürünlerinin üreticileri, neden spor müsabakası, özellikle futbol müsabakası izlerken, izleyiciye en fazla eşlik eden ürünlerinin reklamında spor ve futbola pek yer vermezler çözemem. Sinemada görülen bira reklamlarının çoğu barda geçer veya sıcak havada serinleyen gencin rahatlaması üzerine kuruludur. Halbuki bir evin oturma odası ve 4 tane futbolseverin eline şişeyi tutuştursanız sadece reklam için harcanacak kasete para verirsiniz o kadar. Dankek’in 45 saniyelik sadece muhabbete dayalı (nam-ı değer “pele” reklamı) bile sporla pek alakası olmayan bir ürün için nasıl bir etki bıraktı herkes biliyor.

Asıl maç tabi ki bizde. Belki de Avrupa’da büyük maç kıtlığının olduğu bu hafta maçların şahı Kadıköy’de olacak. Fenerbahçe-Galatasaray. İbre Fenerbahçe’den yana. Kadıköy’de çok önemli bir üstünlükleri var. Genelde Galatasaray maçları son bir kaç senedir Galatasaray’ın maçın başında bir kaç gol pozisyonu bulduğu ardından ilk yarım saatin bitimine doğru Fenerbahçe’nin yağmur gibi golleri bulup işi bitirdiği maçlar şeklinde geçiyor. Lincoln ve Hasan Şaş’ın olmamasını kayıp sayamıyoruz. Linderoth büyük maçlarda etkili oynuyordu, onun yokluğu problem yaratacaktır.Mehmet Topal orayı tek başına toparlayabilirse zaten 1 senelik kredi kazanır. Roberto Carlos maça mutlaka ağırlığını koyacaktır. Galatasaray’da Serkan ve Barış öncelikli olarak derby atmosferini hiç yaşamamış oyuncular olması sebebi ile avantaj sağlayacaklardır. Çünkü Kadıköy’de tecrübeli Galatasaraylı oyuncular üst seviyede performans gösteremiyorlar. Kalli’nin takım tertibinin ne olacağı da tam bir soru işareti. Yani ortada ne yapacağı belli bir Fenerbahçe ile ne yapacağı hiç belli olmayan bir Galatasaray var. Bu da galip gelirse de mağlup olursa da faturanın Karl-Heinz Feldkamp’a kesileceğini kesinleştiriyor. Galatasaray’ın yumuşak karınları belli. Fenerbahçe’yi yenmenin yolu, topa mutlaka sahip olmaktan, ceza sahası içinde mutlaka hava toplarına hakim bir oyuncu bulundurmaktan ve Edu ile Lugano’nun arasına bu şekilde girebilmekten geçiyor. Dolayısıyla mutlaka iki güçlü orta saha oyuncusu (Aurelio ancak bu şekilde meşgul edilebilir), pivot santrafor topu indirdiğinde de aralara kaçacak 3 ofansa yönelik orta saha oyuncusu. Kısaca Mehmet Topal, Bouzid, Hakan Şükür, Barış, Serkan ve Arda. Kadıköy’den gol yemeden ayrılmak çok zor. Atmayı düşünmek lazım. Bakalım.

Ligi’nde bu hafta “vay be izlemezsek kaçırdık” diyebileceğimiz bir maç pek yok. Chelsea, Man. Utd ve Arsenal haftayı kayıpsız geçecektir diye tahmin ediyoruz.

Almanya’da bizce haftanın maçı Hannover’de. Yılın Bundesliga sürprizlerinden Hannover 96 içerde lig ikincisi Werder Bremen’i konuk ediyor. Bruggink, Hashemian, Yankov, Balitsch, Lauth ve Alman U-21 oyuncusu Jan Rosenthal’ın performanslarıyla sırlamada 7. sırada bulunan Hannover Bayern’in ensesinde bulunan Werder’e nefes aldırmayacaktır.

Hiç yorum yok: