"Abi bu sefer bozulacak...Bu sefer yenemicez...Dediydi dersiniz....Beşiktaş maçı habercisi olum işte...Tılsım bozuluyoooo...Görün bak..."
Totem mi bilemem ama Denizli maçının bitiş düdüğü ile kafada yanan ampulün ışıklarıydı bu cümleler..Artık geldi diyordum içimden...Olamıyordum işte.Rahat olamıyordum.Kadro, saha, taktik, teknik, zart zurt...Alayı faso fisoydu benim için..Rakip Galatasaray ise heyecan sarıyordu tüm benliği...
İş gereği, zannımca nefret mekan Nişantaşı'ndaydım 10.40 itibariyle...Gidemeyeceğim ama takip etmem gereken bir de basketbol maçı var öğlen...Acele ile işi bitirip koşar adımlarla dolmuş arıyorum. Okul çıkışında çantayı eve attıktan sonra sokağa top oynamaya çıkacak çocuğun heyecanı var içimde...Yetişmeliyim baskete... Seyretmeliyim...Bizim çocuklar yalnız çünkü orda...Her yer kırmızı olacak. Tek lacivert sahada ter dökenler olacak. Hava atışına ancak yetişiyorum. Doldurmuşlar salonu...Manyak mıyım bilmiyorum ama odamda tezahürat yapıyorum kendi kendime...Onların bu kadar kırmızı içinde yalnız olmadığına kendimi inandırmaya çalışıyorum.Kötüyüz...Beklediğim gibi kazanıyorlar.İlk raundu ama bu. Bunun Abdi İpekçi'si var diyorum içimden...Gazetelere, biraz da internetten forumlara bakıyorum. Her seneki geyikler..Gazetelerde "dünyada en büyük 3. derbi" haberleri, forumlarda bizim ve rakibimin dışında yırtık zeminlerden fırlayan üçüncü türlerin "ne büyüğü ya...kaç ülke canlı veriyo koçum" tezleri..."ulan bi yol alın be" diyorum içimden.Alan memnun satan memnun...Seviyoruz biz bu maçı...Medya benim için ne ise, sizin paslı klavyenizden çıkan antik cümleler de odur gözümde..Uzayın...
Ufak ufak evden çıkıyorum. Zihnimde nasıl bağıracağımız,nasıl bağıracakları, açılacak pankartlar,koreografiler...Düşünceli ve heyecanlı yürüyorum...Telefon mesaisi anında başlıyor. "Nerdesin, nereye geliyim, ne zaman gelicen, onlar nerde" . Büyük biraderle buluşuyorum. İçeri giriyoyoruz direkt. Her zamanki gibi hemen ne kadar gelmişler diye bakıyorum. Daha boş ayrılan yer. Ama biliyorum Ayhan Şahenk semalarından gelenler var.
by Barad-dur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder