24 Aralık 2007 Pazartesi

İLK DEVRE RAPORU



Sevindirici ama aynı zamanda şüpheyle bakmayı gerektirecek bir durum var. Bir Anadolu takımı ilk yarıyı lider kapadı. Kendi evinde %100’lük bir galibiyet oranı ile. Bunun bizi sevindiren bir kaç yanı var. Birincisi Avrupa Kupaları’na devam eden iki takımımızın Sivasspor’un altında yer almaları. Futbolda elbette futbolcunun sahada iken başka bir maçı düşünmesi pek rastlanan bir durum değildir. Ama konsantrasyon dağılmasına sık sık rastlanır, Şubat ayı geldiğinde Fenerbahçe ve Galatasaray özellikle de Fenerbahçe dikkatini Kapıkule’nin ötesine kaydıracağından Sivasspor bundan kazançlı çıkacaktır. İlaveten fikstüre dikkat eden var mı bilmiyoruz ama Sivasspor ligin 3 büyüğünün tümü ile Sivas’ta oynayacak. % 100 galibiyet serisini sürdürürler mi bilemiyoruz, çekincemiz Sivas’ın İstanbul’daki maçlarda genel performansının zaman zaman çok altına düşmesi. Son çekincemiz de kulübe. Bülent Uygun ilginç bir profil. Mourinho’nun alaturka versiyonu gibi. Onun gibi itici geliyor bir çok kişiye ama bunun sebebi doğal hali değil, yaptığı gereksiz çıkışlar. Mehmet Yıldız üzerine yaptığı konuşmalar, “bizim amacımız şampiyonluk değil, sezon başı kümede kalmayı hedefliyorduk” açıklamaları, basın toplantısına aile üyelerini getirmesi. Garip bir adam. Eğer takım bocalarsa işleri yoluna koymak yerine her an mazeret üretecek bir hoca izlenimi veriyor. Halbuki çok iyi bir gidiş yakaladı.

Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi maratonu bitince aradaki 7 puanlık farkı bir kaç haftada eritti ve lideri yakaladı. İsteyince elde edebilecek yapıda bir kadro yapısı var Fenerbahçe’nin. Zaten Şubat ayı psikolojisinin sebebi de bu olacak. Futbolcuların neyi daha çok isteyeceği. Dolayısı ile Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’ne veda ederse lige ağırlığını koyup son düzlüğe iddialı girecektir. Tabi herkesin kafasındaki soruyu da sormak gerek. Semih Şentürk bu formu 2008 Haziranına kadar sürdürecek mi? Zira Nihat’ın formu da göz önüne alındığında 2008’in en sürpriz forvet ikilisine sahip olabiliriz Avrupa Şampiyonası’nda.

Galatasaray’da durum biraz karışık. Kimse takımda ne olacağını bilmiyor. Kalli’nin taktik hataları. Sakatların durumu. Hakan Şükür meselesi. Ümit Karan’ın neden kulübeden bir türlü sahaya sokulamaması. Asrın transferi olarak nitelendirilen Lincoln’ün sezon sonuna kadar kaç maç oynayabileceği. Devre arasında yapılması beklenen operasyon. En önemlisi de Galatasaray’ın önümüzdeki 3-4 yıl için planının ne olduğu. Feldkamp 74 yaşında. 4 yıllık bir plan çerçevesinde sürekli takımın başına olacağını düşünmüyoruz. Hasta olduğu zaman takımın başından ayrı kaldığı ortada. Galatasaray Gençlerbirliği Oftaş karşısında maça çıkmayıp 3-0 hükmen mağlup olmayı engellemek için lütfen sahaya gelen bir takım gibiydi.

Beşiktaş geçen senelere oranla aslında ligden henüz kopmuş değil. Geçtiğimiz senelerde ilk yarının 15. haftasında siyah beyazlı takım bir sonraki senenin yapılanması ile uğraşıyordu. Şimdi biraz daha iyi durumdalar. Yerinde yapılacak bir iki transferle ikinci yarı ağırlıklarını koyacaklardır. Tabi Sinan Engin isimli acaip futbol kişiliği müthiş çıkışlarını yapmazsa. Şunu da belirtmek lazım Tello bu sezonun en iyi 2-3 transferinden birisi. Bu kadar dik, net ve sonuca yönelik oynayan bir oyuncuyu en son Franck Ribery’den hatırlıyoruz. Şili’li oyuncu yan pas denen şeyi bilmiyor gibi. Oyununu göze hoş getiren de bu.

Hiç yorum yok: