Ligimizin 3 büyük takımından ikisinin başında yabancı teknik direktörler var. Zico ve Feldkamp Türkiye'deki ilk seneleri olmamalarına rağmen (doğal olarak) tercüman kullanıyorlar. Yıllardır türk futbolunda yabancı teknik adamlara gösterilen müsamahanın dörtte birinin yerli teknik adamlara gösterilmediği söylenir durur. Aslında bu iddiayı büyük takımlar için geçerli saymak mümkün. İki senedir oynattığı futbol ile methiyeler düzülen, ancak İstanbul'a transfer olunca aynı futbol anlayışı sorgulanan Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş'ın son bir kaç yıldaki en iyi tablosunu ortaya çıkardığını kimse farketmiyor galiba. Beşiktaş son 15 yılda kaç defa Şampiyonlar Ligi'nde 2. tur şansını son maça kadar kovaladı? Bu ülkenin kulüp takımları bazında yaşadığı uluslararası başarıların en büyükleri yerli teknik adamlarla geldi. 1989 yılında Mustafa Denizli ve 2000 yılında Fatih Terim. Ulusal takımın Dünya Kupası 3. lüğü de yine bir yerli teknik adam yönetiminde idi.
Marcello Lippi bugün "İngiltere Premier Ligi'nden bugüne kadar bana gelen ve İngiltere Milli Takım tenik direktörlüğü görevi tekliflerini reddetmemin en önemli sebebi İngilizcemin iyi olmamasıydı" diyor. "Bir tercüman kullanarak teknik direktör kafasından ve kalbinden geçen her şeyi, her duyguyu aynı yoğunlukta nasıl oyuncularına aktarabilir?" diye de soruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder