Dün öğle saatlerinde geldi bu his. Günde 3 tane yabancı haber sitesi okusanız, kafanız o kadar doluyor ki futbol üzerine düşünmeye fırsat bulamıyorsunuz. BBC’nin haber sitesi 1 haftadır Newcastle’ın gelecekteki hocasının kim olacağıyla ilgili bir haber yapıyor. 7 günde 7 tane aday çıkardılar. Alan Shearer, Jose Mourinho, Harry Redknapp, Mark Hughes, Kevin Keegan, Gerrard Houllier, Didier Deschamps. Yarın yeni bir tane çıkar. BBC’nin bu konuda “dedikodu” sayfası bile var. Milyon tane transfer dedikodusu. Üzerine bir kaç haber sitesi daha gezince kim kime transfer olacak diye takip etmekten asıl hadiseyi kaçırıyorsunuz. Bu Ocak ve Ağustos aylarını bu yüzden sevmiyorum. Ben hala transferleri gün gün takip etmek yerine takımlar sahaya çıkınca “tamam demek bu adam buraya gelmiş” demeyi sevenlerdenim. Bazen tanınmayan bir genç oyuncu ucuza transfer olunca ilgimi çekiyor o kadar.
Türk Basını da 90’ların ikinci yarısından itibaren bu dalgaya öyle bir kapıldı ki durdurmak imkansız. Spor gazeteciliğinin adı bu aylarda transfer ve spekülasyon gazeteciliği. Sizi bilmem ama ben bu transfer haberlerinden sıkılmış durumdayım. Avustralya Açık Tenis Turnuvası ve Afrika Kupası önümüzdeki 2 haftanın en kayda değer spor olayları bana sorarsanız. Zira Avrupa futbolu transfer piyasasından gına geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder