24 Aralık 2009 Perşembe
BİRİ BANA ANLATSIN vol. 4: MAÇ UĞURLARI
Bunu geçen sene başında yazmışız, atlamışız, gündeme getirelim. Malum şansa, fala, uğura, nazara, kem göze çok inanan bir ülkeyiz. Bu inanmışlık herkeste biraz vardır. Hele fanatik taraftarlarda bu doruk noktasındadır. Maçı evde, kahvede, stadda izlemek bir şeyi değiştirmez. Diğer takımları bilmem ama bu uğur işini Galatasaray taraftarı çok abartır bilirim. Liste yapmaya kalksam sonu gelmez ilk aklıma gelenleri yazıyorum.
Öncelikle bir maç önce veya seri bir şekilde bir kaç hafta galip gelinmişse stad, evin salonu, kahve farketmez aynı elbiseler giyilir, aynı çorap ayağa geçirilir, aynı atkı takılır. Maça aynı otobüsle gidilir. Misal Tepeüstü- Mecidiyeköy otobüsü ile gittiğimiz Ali Sami Yen’den mağlubiyetle dönüp Alemdağ-Cevizlibağ arabası ile galibiyet almışsak artık Tepeüstü’ne uğranmaz bile. Maçtan önce aynı tekelciden aynı biralar alınır. Aynı gişeden stada girilir. Aynı trübün tarafına oturulur. Eğer çift ya da bir kaç kişi olarak gittiyseniz galibiyet alınan maçlardaki oturma düzeni ile oturulur. Tabi ilk mağlubiyette bu oturma düzeni değiştirilir. Hatta bazıları oturma düzenini ilk yarı mağlup kapatılırsa değiştirir. Maçın sonunda yine skor değişmeyince de “bak öyle kalsaydık belki galip gelecektik, değiştirmeyelim”e bağlanır. Galip gelinilen her maç uğura daha fazla bağlanılır. Gelecek haftaya yatırım yapılır. Staddan aynı kapıdan çıkılır. Ali Sami Yen Stadı’nı bilenler için söylüyorum, Hisar büfe zaferleri getirmişse, mağlubiyet mekanı ikbal büfeye bakılmaz bile. Yine Alemdağ-Cevizlibağ arabasına binilir. Eve gelinir. Bir sonraki hafta aynı şeyler tekrarlanır.
Eğer maç evde izleniyorsa, yine oturma düzeni aynıdır. Örneğin bacak bacak üstüne atılırken izlenen bir maçta ilk 10 dakikada 2 gol atılırsa maç boyu aynı pozisyonda kalınır bacak kangren olur. İlk yarıda gol olmazsa üstündeki hırka çıkarılır, oturur pozisyondan yatar pozisyona geçilir. Oturma düzeni değiştirilir.
Sahadaki mücadelenin olanların bunlardan etkilenme olasılığı sıfırdır elbet ama gel de bunu bize anlat. Hiç unutamadığım bir anıyla bitireyim. Ankara’da öğrenci iken 6-0’ın rövanşında Fenerbahçe’yi 2-0 yendiğimiz maçta, Ümit Karan’ın iki golü de birbirine yakın dakikalarda gelmiş o dakikalarda şans eseri kafasını buz gibi kahve duvarına yaslayan bendeniz 90 dakika boyunca kafası duvara yapışık şekilde maçı izlemiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Parmak kitleme, Kadıköy'deki maçlardan önce köfte ekmek, GS maçlarına kırmızı puma ayakkabılar ile gitmek, sakalların maç günü kesilmesi, dualar, kıyafetler, plaka okumalar ...
Gol bir türlü gelmeyince oturduğun yeri değiştirmek..
Mağlup durumdayken saati bir koldan öbürüne takma. Rakip ataklarında kanal değiştirme (babam bunu yaptıgından UEFA finalinin Arsenal ataklarından oluşan kısmını daha sonra seyrettim). Bir de ben geçen Galatasaray maçında devre arasında Mor formayı çıkarıp Parçalı formaya döndüm. Galibiyet geldi!
Bütün hafta her iki kolumda bulunan bileklikleri maçtan bir gün önce çıkartıp maç bitene kadar takmıyorum. Daha mağlup olmadı bunu denediğim maçlarda Gençlerbirliği =D
Ben onu bunu bilmem ama ufakken benim kendimce çok feci totemlerim vardı. O totemlerden bazılarını düşününce çocukluğun saflığı ne kadar da güzelmiş diyorum. 11-12 yaşında bir velettim. Bundan 21-22 yıl öncesi. Bir Galatasaray - Fenerbahçe maçı. Zannedersem Başbakanlık Kupası maçıydı. Tam net hatırlayamıyorum. Galatasaray iyi götürdüğü ve önde olduğu bir maç esnasında yenik duruma düşüyor. Maçın bitmesine daha var. Kesin yamuk bir şey yaptım, o yüzden Fenerbahçe önde diye kasılıyorum.
"Ne yapmalı, ne yapmalı?" diye içim içimi yiyor. Sonra tamam buldum diyorum. Oturma odası ile tuvalet arasında belli periyotlarda mekik dokumaya başlıyorum. Örneğin TV başından ayrılıyorum ve tuvaletin kapısına doğru gidiyorum. İçimden 30'a kadar sayıyorum ve tekrar TV başına gidiyorum. Sonuç değişmeyince bir kaç kez daha uyguluyorum. Baktım durum aynı, bu sefer daha pis bir şey yapıyorum yaradana sığınıp. Bu nasıl bir mallıksa artık bu sefer tuvalete giriyorum, ufaklığı tutup şırr şırr şırr küçük abdesti bırakıyorum ve bu işlemi yaparken utanmadan yaradana dua ediyorum, "Yareppiim, şu Fener'e çakalım" diye. Bu nasıl bir ruh hali, çocukluk, manyaklıksa artık.
Ne mi oldu?
Galatasaray aldı o maçı. Neymiş? Niyet önemliymiş. El orada buradayken bile içten yapılan bir dua tutabilirmiş. Yaradana sığınıp ufaklığı avuçlamak ve duayı kabul ettirmek diye buna diyorlardı zannedersem. :)
Kelebek etkisi abicim illa ki etkiliyordur :P
lyon fenerbahçe maçı. skor yamulmuyorsam 1-1. kadıköydeki maç. murat özydınlıyla hakan bilal kutlu alp uğur olsun diye yer değiştirirler. ve lyon golü çakar:)
Yorum Gönder