İlginç ülkeyiz vesselam. Takımlardan birisi 15 gün sonra futbol tarihinin Avrupa'daki en büyük başarısı için sahaya çıkacak. Diğeri futbol tarihinin Avrupa'daki en büyük yenilgilerinden birisini aldı. Ama hala kendi işlerine bakmak yerine birbirleriyle uğraşmayı tercih ediyorlar. Bu bir süreç. Bundan 15 yıl önce Karl-Heinz Feldkamp'ın Galatasaray'ı 4 Kasım 1992 günü Yeboah'lı Eintracht Frankfurt'u 1-0 yenip UEFA Kupası'nda yoluna devam ettikten saatler sonra Fenerbahçe Sigma Olomouc'tan 7 gol yemişti. 15 yıl geçti. Fenerbahçe son 2 senenin UEFA Kupası Şampiyonu'nu mağlup ettikten bir gün sonra Galatasaray Bayer Leverkusen'den 5 gol yedi. Bunun adı futbol. Roller değişecektir.
Dünya futbolunda, özellikle Türkiye Ligi gibi takımları Avrupa'da çok fazla başarı sağlayamamış, hatta neredeyse bugüne kadar 1 takımı başarı sağlamış ülkelerin dönemsel hamlelerinin üzerinde durup bunu sürekli hale getirmesi lazım. Dinamo Kiev, Porto, Celtic bunu yaptıkları için düzenli olarak turnuvalarda mücadele ediyorlar. Olympiakos da bu gruba katılmaya başladı. İçerideki rekabet zaten bize yetiyor. Bir de dışarıda iki takımın başarıyı birbirlerini aşağılamak için kullanmalarından bıktık. Tamam bugün Milan-Inter, Barca-Real birbirlerinin uluslararası başarısızlıkları ile hala dalga geçiyorlar. Bu rekabetin doğasında var. Ama bu saydığım takımların her birinin 2 'den fazla Avrupa Şampiyonluğu var. Bizimse bu takımların sindirdiği başarıya önce ulaşmamız lazım. Sonra keyfini süreriz. Kısacası şu "hazım" edebiyatını bir kenara bırakalım artık. Herkes birbirine soda içirme telaşında, midemiz bulandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder