Kendi tuttuğum takımla ilgili doğrudan yazılar yazmıyorum pek, ama şu Abdürrahim Albayrak hadisesi üzerine bir şeyler yazmam gerekiyor. Galatasaray kongresinin en iddialı başkan adayı Adnan Polat seçime günler kala Abdürrahim Albayrak'ı listesinden çıkardığını açıkladı. Albayrak'ın haberi öğrenince dakikalarca ağladığı bizim basının tabi ki manşet haberi. Ama bence başka söylenmesi gereken şeyler var. Benim Abdürrahim Albayrak'ı desteklememin kaynağı 1990 Dünya Kupası'nda Schillaci'ye duyduğumuz sevginin kaynağı ile aynı. Nasıl Schillaci sahaya çıktığında o hırpani kılıklı, kirli sakallı, okuma yazma bilmediği söylenen, İtalya milli takımında acemi olan, Sicilyalı fakir bir ailenin çocuğunun bir sürü dünyaca ünlü forvete gol dersi vermesi hoşumuza gittiyse Albayrak'a o yüzden sempati besliyoruz. Saf, komik, (sahip olduğu maddi serveti olabilir ama), gariban görünümlü, Galatasaray sevdalısı.
Albayrak bir açıdan daha önemli. Fatih Terim-Ali Dürüst, Bülent Tulun-Erik Gerets ikililerinin yaşadığı başarıların aynısını Mircea Lucescu-Abdürrahim Albayrak ikilisi ile yaşadı Galatasaray. Bu ikililerden birisi olmayınca diğeri de iş yapamıyor. Gerets'in Tulun'un yerine getirilen Adnan Sezgin ile düştüğü durum ortadadır. Polat'ın Lucescu'yu takımın başına getireceği söyleniyor sürekli. Eğer böyle bir planı varsa Albayrak o listede olmalıydı. Lucescu'yla yaptığı iş birliği, bugün nerede futbol hayatlarını sürdürdüklerinden çok az kimsenin haberdar olduğu bir dolu futbolcuyla Galatasaray'a 1 şampiyonluk ve ucundan dönülen 1 Şampiyonlar Ligi çeyrek finali getirmişti. Albayrak aynı zamanda futbolcuların da çok sevdiği bir karakter. Roma Olimpiyat Stadı'nda koskoca İtalya polis ordusuna karşı tek başına futbolcuları korumaya çalışırkenki çırpınışlarını hepimiz hatırlıyoruz (Avrupa'nin ortasi burasi :)). Üstelik Albayrak rakiplerine de oldukça saygılı olan ve ezeli rakip Fenerbahçe taraftarlarınca bile sempati duyulan bir isimdi.
Tahminim Albayrak'ın liseci geleneğine kurban gittiği. Ama Galatasaray futbolcu-teknik kadro kopukluğunu derinden çözecek bir ismi bence elinin tersiyle itmiş oldu.
3 yorum:
Roma maçı sonrası "avrupa'nin ortasi burasi" isyanı unutulmaz....
bu kadar fanatik olmasına rağmen ağzından fenerbahce ile ilgili küçük düşürücü veya sivri en ufak bir açıklamasını duymadım bu adamın. içten biri ve başarılı. çıtayı yukarı taşıyabilecek kapasitede bir yönetici. yeni yönetime giremeyecek olması bizim için daha iyi.
Sami Yen'deki Roma maçının son dakikalarında "Fleurquin ve Mondragon aynı dili konuşuyorlar nasıl anlaşamazlar?" adlı Emerson golü sonrası kendini Yeni Açık alt tribün kapısına bırakışı efsanedir..
Yorum Gönder