17 Nisan 2008 Perşembe

ALLAH'IN SEVGİLİ KULU



Dünya futbolunda inançlarına bağlı bir çok futbolcu var. Özellikle Asya, Balkanlar, Latin Amerikalı ve Yugoslavya menşeli futbolcularda buna çok rastlıyoruz. Ancak az sonra anlatacaklarımız Cláudio André Mergen Taffarel'i çok ayrı bir yere koyuyor. Taffarel 1990 Dünya Kupası'ndan sonra transfer olduğu Parma'da yabancı sınırına takılıp kulübeye mahkum kalıyor. 1993 yılında Reggiana'ya kiralık olarak veriliyor ama orada da aynı statü sebebiyle maçları kenardan izliyor. Derken 1994 yılında çok uzun süre oynamamış olmasına rağmen Brezilya milli takımı ile Dünya Kupası'nı kazanıyor. İtalya'ya dünya şampiyonu apoletiyle dönüyor ama Serie B'ye düşen Reggiana onu kadroya almıyor. Tam 7 ay bir dünya şampiyonu işsiz olarak dolaşıyor. Bu arada da dinine bağlılığını göstermek için kilise takımında forvet olarak oynamaya başlıyor. 7 maçta 15 gol atıyor ama diğer kiliselerin profesyonel bir futbolcuyu takıma alma konusunda itirazları olunca 7 ay sonunda ülkesi takımlarından Atletico Mineiro'ya dönüyor. Sonra da bildiğimiz gibi Galatasaray ve tekrar Parma macerası (ki Parma'daki ikinci döneminde de Sebastian Frey'in arkasında yedek kalıyor). Derken 2003 Ekim ayında Empoli ile bir kontrat imzalamak için BMW'si ile yola çıktığında arabası bir trafik kazası geçiriyor. Taffarel bunun Tanrıdan "artık eldivenlerini asma zamanı geldi" mesajı olduğuna kanaat getirerek Empoli yöneticilerini arıyor, kendisini kulüpte bekleyen ekibe gelemeyeceğini bildiriyor ve futbolu bırakıyor.

Taffarel şu anda Parma'da bir lokanta sahibi. Tanrıya bu kadar bağlı bir adamın işleri de iyi gidiyordur büyük bir ihtimal. "Brezilya'dan kaleci çıkmaz" ekolünün istisnalarından birisi olmasına rağmen değeri neredeyse bir tek Galatasaray'lı taraftarlarca bilinen bir adamdır.

Hiç yorum yok: