6 Mayıs 2008 Salı

KURTARMA BOTU



İstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu'nda öğretim üyesi olan yukarıdaki adam 1 hafta sonra Türkiye'nin en büyük yerel spor organizasyonunda şampiyonluğu kutlayacak belki de. Ömrü büyük bir ihtimal 5 haftalık olacak. Şampiyon yapsa da gelecek sezon teknik direktörlük görevinde kalmayacağını düşünüyoruz. Bizim tartışacağımız bu değil. Basının bir çok kaleminin, Cevat Güler'in bulunduğu pozisyon ve Galatasaray kulübesini kötü örnek, belirsizlik ve yetki karmaşası şeklinde görmesi. Örneğin Mehmet Demirkol Galatasaray'ın bu "başsız" halinin Anadolu kulüplerine kötü örnek olabileceği ile ilgili bir tehlikeden bahsetti. Ona katılan bir çok basın mensubu var. Ancak bir yerde gözden kaçırdıkları çeşitli noktalar var.

Dünya futbolunda "caretaker" denen bir kavram var. Genelde herhangi bir takımın özellikle sezonun son haftalarında olağanüstü bir durumla teknik direktörsüz durumlarda her an göreve gelebilecek ve kalan bir kaç haftayı idare edecek takımın simge isimlerine (daha çok da aileyi toplayıcı bir baba karakterinde olanlara) bu unvan veriliyor. Bu adamların en önemli özelliği özellikle sezonun bitimine yakın meydana gelen olaylarda ortaya çıkmaları. Genelde takımlar sezon başında veya devre arasında meydana gelen herhangi bir teknik adam boşluğunu yeni, daimi bir teknik direktörle dolduruyorlar. Caretakerlar genelde sahneye son 10 ve daha sonrasındaki haftalarda ortaya çıkıyorlar. Bununla ilgili Avrupa'dan son örnek Valencia'da idi. Barcelona'daki Carlos Rexach bunun çok net bir örneği. Üç kez bu görevi götürdü. Sırasıyla Aragones, Cruijff ve Llorenç Serra Ferrer görevi sezonun sonuna doğru bıraktıklarında (Cruijff'un ki bir kalp ameliyatı nedeniyle verilen ara idi) görevi o devraldı. Türkiye'de böyle bir adam yok. Yıllardır da olmadı. Sadece 3 büyüklerin değil, hiç bir takımımızın böyle bir adamı yok. Bu kadar fazla teknik direktör sirkülasyonu olan bir ligde yer alan takımların boşluğa düştüklerinde başvurabilecekleri bir adam olmalı. Trabzonspor-Özkan Sümer örneği belki buna en yaklaşandı. Ama o birliktelik çok uzun sürmedi. Cevat Güler belki de böyle bir yolun öncüsü olacak. Çünkü belli ki bir futbol aktörünün bu mertebeye ulaşması için başarı kazanması gerekiyor. Cevat Güler bir öğretim üyesi, bu her halinden ve tepkisinden belli oluyor. Maç sonrasında yaptığı açıklamalarda da taktik-teknik üzerine çok konuşmayıp işin motivasyon tarafında durduklarını belirtiyor. Tam da belirtmek istediğimiz şey bu işte. Takımın dağıldığı anlarda, zaten bildikleri şeyleri hatırlatıp onları tek çatı altında toplayan simge bir adam. Bir nevi kurtarma botu. Belki de bu yüzden olumlu bir örnek olacak, olumsuz değil.

Cevat Güler'e karşı takınılması gereken bakış açısı bu olmalı. Evet Galatasaray yönetiminin de bu işte bir payı var. Bu takımın belirlenmiş bir teknik adamı yok hala. Bir teknik sorumlusu var. Ama Barca'daki Rexach veya şu anda Valencia'daki Salvador González veya bir kaç sene önceki Fenerbahçe'deki Turhan Sofuoğlu'ndan bir farkı yok. O zaman yapılması gereken futbolumuzda eksik olan bir taşı yerine koyma ihtimalimiz olan bir fırsatı kaçırmamak için buna işaret etmek. 


İnceleme kategorisindeki diğer yazılar için

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bülent Uygun'u örnek gösterebiliriz.Lorantın gidişinden sonra görevi kendisine verdiler.Sanırım o dönem takımın menajeri idi.

Fernando

firatyeşilbaş dedi ki...

Beşiktaş'ta da bir ara Mehmet Ekşi göreve gelmişti.

Rıza Çalımbay istifa ettikten sonra Tigana gelene kadar o görevde kalmıştı.1 ay kadardı yanılmıyorsam