10 yıl önceki tenis dünyasının (o zaman şu andakinden bir kaç kat daha zevkli mücadeleler yaşanıyordu) en komple sporcusu kannımca Patrick Rafter'dı. Michael Chang, Thomas Muster ve bir çok İspanyol tenisçide olan geri çizgi oyunu ile Goran Ivanisevic, Pete Sampras, Mark Philippoussis gibi tenisçilerde var olan file önündeki oyunu çok iyi kombine eden ender tenisçilerdendi ki, bu akımın önemli bir örneği de Boris Becker'dir ama Rafter bana daha çekici gelirdi.
O yıllarda Şili'den gelen ve Azteklere benzeyen uzun saçlı bir başka adam tenis kortlarına fırtına gibi girmişti. Marcelo Ríos. Rios da tipik latin tenisçiler gibi çim kortu sevmezdi ki Wimbledon'da en fazla 4. turu görmüşlüğü vardır,
hatta çim kortun futbolcular ve inekler için olduğunu söylemişliği bile vardır ama onu diğer latin tenisçilerden ayıran yukarıda bahsettiğimiz gibi file önü ve geri çizgi oyununun her ikisini de çok iyi uygulayabilmesiydi. Fırtına gibi esti tenis dünyasına girmesiyle. 1998 yılında 23 yaşında iken Grand Slam kazanamayarak dünya sıralamasında 1 numaraya yükselen ilk erkek tenisçi oldu. Kariyerinde de hiç kazanamamıştır zaten. Ancak 2000 yılı ile başlayan sırt sakatlıkları ve bir dizi operasyon onu tenisten koparan sürecin başlangıcı oldu. 2 yıl kortlarda onu aradık. Tekrar döndüğünde biraz raket salladı sonra tekrar malum sakatlık. 29 yaşında bıraktı tenisi.
Her daim maçı bırakmayan inatçı oyunu, sol elli bir tenisçi olması, hiç kestirmediği ve beline kadar gelen saçları ile zamansız veda edenlerin başında gelir Rios.
Şili'li tenisçinin önemli özelliklerden birisi ise hırçınlığı idi. Kendisinin turnuva için gittiği bir otelde havuzda çıplak yüzmesine kızan müşterilerin üzerine işemişliği, yine Stuttgart'taki bir turnuva sırasında aşırı hız yaptığı için 10.000 dolar ceza yemişliği, gazeteci, taksi şöförü dövmüşlüğü, antrenörünü sopayla kovalamışlığı, bir diskoda başka bir kızla dans ederken çekilen resimleri üzerine kendisinden ayrılan kız arkadaşına mektup yazıp basın toplantısında göz yaşları ile af dilemişliği, Monica Seles'e "koca kıçlı" demişliği vardır. Bunlar hem de hadiselerinin bazıları. Jennifer Capriati'nin marijuana kullanıp hırsızlık yapması bunun yanında çok masum kalır.
Tenis kategorisindeki diğer yazılar için.
2 yorum:
hocam gustavo kuerten vardı brezilyalı toprak kortun efendisi...bide çimlerde eskilerden kafelnikov vardı..
Evet renkli adamdı. Monica Seles için de doğru söylemiş açıkçası :D
Ama benim favorim de Rufter'dı. Enteresanı etrafımda kimseden duymazdım en sevdiğim Tenisçi Rufter diye. Üzülürdüm o zamanlar. Hala benim için bir numaradır. Tenisi ilk kez zevk alarak izleten adamdır benim için. Raket yamulturdu sıkça.
Yorum Gönder