Malouda'ya birileri "adam tutmak" deyimini anlatırken mecazi anlamını değil gerçek kelime anlamını anlatmış büyük bir ihtimal. Zira Fransız oyuncu ilk golün sahibi Kuyt kafayı vurmadan önce topa bakmıyor Hollandalı'yı düpedüz formasından tutuyordu. Zaten Kuyt kafayı vurduğunda da hala Malouda'nın elleri formasındaydı.
Hollanda'nın rakip takımları paradoksa götüren ve onlara ters gelen bir taktiği var. Maç başladığı anda Nistelrooy'un arkasındaki üçlü o kadar büyük bir tehdit oluşturuyor ki rakip takım ister istemez geriye yaslanmak zorunda kalıyor. Bu yüzden hücuma nadiren çıkıyorlar, ama böyle olunca Hollanda'nın aradığı golü bulması gecikmiyor. Bu sefer rakip açılmaya başlıyor ama aynı üçlü bu sefer de kontratak tehditi oluşturuyor. Yani ne maçın başında, ne ortasında ne sonunda her şeyi bırakıp hücuma gitmeyi imkansızlaştıracak bir takıma karşı oynuyorsunuz. Zira İtalya bunu ilk maçta durum 3-0 iken denedi. Van Persie ve Afellay tek başına gol pozisyonları yakaladılar. Tabi rakip takımı kendi sahasına hapseden Hollanda'nın diğer takımlarda olmayan bir artısı daha var. Defansını oluşturan 4 oyuncudan Ooijer, Van Bronckhorst ve Mathijsen teknik kapasitesi son derece yüksek, aynen bir orta saha oyuncusu gibi gerektiğinde rakibine çalımı basabilecek, ayağına hakim oyuncular, yani Hollanda atak yapmaek için topu o üçlüye vermek zorunda değil. Defansından başlatabiliyor. O hattın en teknik kapasite açısından zayıf adamı Boulahrouz bile ileri çıkıp ayağında top tutup, gollük paslar atabiliyor ki ilaveten bugün inanılmaz oynadı. Dünün kasabı bugün "Boula Boula Boulahrouz" tezahüratlarına tabi tutuldu. Yani bir nevi 1970 ve 1982 Brezilyasının minyatürü bir takım izliyoruz....ve tabi 2 tane as oyuncusunu çıkarıp yerine aldığı 2 adamdan bir tanesinin 1 gol 1 asist, diğerinin de 1 gol attığı bir takımdan bahsediyoruz. Son Dünya Kupası'nın iki finalistine toplam 7 gol atmış bir takımdan ve korkunç hücum gücüyle, çift defansif orta sahadan tek defansif orta sahaya dönmesine rağmen gücünden hiçbir şey kaybetmeyen bir takımdan.
Bu grup çok ilginç oldu, zira Hollanda çeyrek finali değil, liderliği garantiledi. Son maçta kendileri için değil, İtalya ve Fransa gibi 2 takımı gruptan çıkarmamak için oynayacaklar. Bu yüzden muhtemel bir Romanya galibiyeti bekleyebiliriz. Zira ne olursa olsun Van Basten ilerleyen turlarda karşısında bir İtalya veya Fransa görmek yerine bir Romanya görmeyi tercih edecektir.
Hollanda'da her yerde çığlıklar yükseliyor şu dakikalarda, artık insanlar dayanamayıp sokağa fırladı. Havai fişekler patlıyor. Portakalların hesap kapatacağı Portekiz ve Almanya kaldı. Şu bir gerçek, turnuva öncesi şans vermediğimiz Hollanda açık ara şampiyonluk adayı. İlk golden hemen sonra çatımızın üstünden geçen balonla bitirelim.
6 yorum:
http://papazmetin.blogspot.com/2008/06/giren-kan-domeneche.html
Giren çıkan Domenech'e, giren çıkan Rehhagel'e , giren çıkan McLaren'e...
Giren çıkan defansif futbola...Futbolun belki de gelecek 5 yılı şekilleniyor bu turnuvada. Burada yazdığım efsanevi maçtan sonra, Yunanistan'ın ve İtalya'nın şampiyonluklarından sonra herkes defansif futbola yönelmeye başlamıştı. Ama bu değişiyor bu turnuvada.
Terim bu turnuvada futbol oynayan kazanacak demişti, (işte Portekiz maçında oynamaya çıkmadık kaybettik, kendi kendiyle çelişti burada) doğru çıkıyor dedikleri. Hırvatistan, Hollanda, Portekiz, İspanya futbol oynayarak geliyor, hatta bunların arasına Almanya'yı da koyabiliriz. Eğer aralardan çok sürpriz bir takım gelmezse artık kupa futbolun, futbolseverlerin olacak...Kim kazanırsa kazansın.
edit: Sahanın göl olmadığı dönemdeki milli takımı da koymak lazım buraya, çok güzel top oynadık 60 dakika kadar.
valla dün futbola doydum,önce italya-romanya ardından hollanda-fransa,son dakikada ki gol ise pastanın üstünde kreama veya viskinin yanında bitter çikolata gibi bi şey oldu...
Ferman Ateş
Aslinda Kuyt'ın markajcisinin Malouda olmasi buyuk hataydi bence..
Acaba Van Basten Çeyrek finalde nasıl bi tertiple cıkacak ve Robbene nasıl yer acacak,Engelaar ile sert bi Hollanda mı yoksa Robbenle teknik bi Hollanda mı ??
Hollanda 2 maçta da golleri erken bulmanın avantajını yaşadı ve Van Der Sar olmasa 2 maçta da rakipleri geri dönebilecek pozisyonları buldular. Yani defansı hala S.O.S. veriyor Hollanda'nın bana göre. Yatsınlar kalksınlar kalecileri Van Der Sar'a dua etsinler... Yine de buradan babama sesleniyorum; "İyi ki 2000 yılında bana Hollanda forması almışsın babacığım. Sempatizanı olduğum ülkenin Milli Takımı, her turnuvada göze hoş gelen bir futbol oynuyor ve çokta sempatikler!"
flying dutchman rekor gelir mi, ne dersin:)
http://turhanatakan.blogspot.com/2008/06/en-iyi-turnuva-baslangici.html
Yorum Gönder