Yazacağız dedik boş bırakmayalım. Hiç bir şekilde turnuvaya uymadığımızı dün de belli ettik. Ne forvet hattımızla, ne oyun planlarımızla, ne hazır olmayan kadro yapımızla ne sürekli sakatlanan defans oyuncularımızla. Bir şey daha eklendi bunlara. Şu ana kadar 11 maç oynandı turnuvada. Geriden gelerek kazanan tek bir takım var. Türkiye. Bunu başaran takım bundan sonra kim olacak merak ediyoruz.
İlk yarıyı bir kenara bırakalım. Hani bir laf vardır, sahada kim yoksa tam da onun maçı olur, işte ikinci yarı saha kurumasa "tam da Arda'nın maçıydı" diyecektik. Aslında tam da Tümer ve Gökdeniz'in maçı da olacaktı da Terim onları ikinci yarı kullanmadı. Saha kurudukça Arda vitesi artırdı ve 92. dakikada da işi bitirdi. Altın tepsiyle önümüze gelmiş bir fırsat var önümüzde. Futbol böyle bir oyun işte. 2 senedir aynı sistemle oynayan ve istikrar sembolü Almanya'nın kaç puanı var? 3. Daha kadro kurmaya 1 ay önce başlamış ve, o 1 ayda uygulamaya çalıştığı sistemi ikinci maçta değiştirmiş, daha sonra da o maçın devre arasında tamamen değiştirmiş Türkiye'nin kaç puanı var? 3. Söylenecek bir şey yok.
Dün ikinci yarıdaki sistemi milli takımın sadece üçüncü maçta değil 2010 Dünya Kupası elemelerinde de aynen uygulaması lazım. Dörtlü bir defans. Onun önündeki dörtlü orta saha blogunun ortasında Mehmet Topal-Aurelio gibi yapıcı değil kesici 2 oyuncu, yani 2 defansif orta saha oyuncusu, dörtlünün kenarlarında da hücuma dönük ama defansif özellikleri de olan ama aynen ikinci golümüzdeki gibi sık sık ortaya kat eden 2 açık, hücum hattında da biri hareketli birisi son vuruşçu 2 forvet. Yani bir nevi 4-2(2 dmc)-2(1 aml,1 amr)-2. Buna uygun çünkü kadromuz. Orta sahanın ortasında yaratıcı oyuncumuz yok. Olan Tümer ve Emre'yi kullanamıyoruz. O zaman Gökdeniz, Arda, Tuncay ve Kazım'ı kenarlarda kullanıp ortayı Aurelio ve Topal'la kapatacağız çare bu.
Volkan'a da ayrı parantez açmak lazım. Yaklaşık son 6 aydır sürekli formunu yükseltiyor, artık onu eleştiren adam da kalmadı etrafta. Dün 83. dakikada çıkardığı topun değeri puanlarla ölçülemez ama 6 puanlık ve 3 gol averajlık bir top kurtardı Volkan. Tuncay Şanlı....Tuncay'ın son dakikada Arda'ya attığı o öldürücü pasını çıkarın. Tartışmasız tüm turnuvanın şu ana kadarki en büyük hayal kırıklığı idi. Ama işte arkası dönükken, gol atabilmemiz için gerekli tek hareket vardı o anda yapılacak, onu mükemmel yaptı ve işi bitirdi. Yukarıda bahsettik futbol böyle bir oyun.
Çeklerle finalimiz. İsviçre ve Portekiz maçlarına nazaran en kolay maçımız olacak atmosfer açısından bana sorarsanız. Ne kağıt üzerinde favori Portekiz ne de ev sahibi olmanın ve 2 sene önceki olayların gazını almış İsviçre olacak karşımızda. Galibiyet gerekmiyor sonuçta. Maç başladığı gibi biterse penaltı atışları var. Bunun da güveni olacak futbolcularda. Oyun açısından bakarsak. Baros, Koller ikilisi eski formlarından çok uzaklar. Sionko ve Galasek'le biraz da Petr Cech'le ayakta duruyor Çekler. Almalıyız ve dünkü maçın ikinci yarısına bakılırsa da alacağız. Zira Fatih Terim'in bile ne düşünürse düşünsün 92. dakikada kendisini ipten alan kadroyu bozacağını düşünmüyorum. Bekleyip göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder