1 Temmuz 2008 Salı

EN İYİ 10 AKSESUAR


Tüm spor dallarının kendine özgü giysileri var bunu anlatmaya gerek yok. Ancak şu da bilinir ki yerinde kullanılan aksesuar bazen o kıyafetin ve giyenin karizmasını daha da artırır. Bu zaten normal hayatta da böyledir ya, spor müsabakalarında bu seçimi yapmak daha önemlidir zira yanlış yapılan seçim zaman zaman sporcunun performansını etkileyebilir. Ancak yerinde yapılanlar da o sporcunun başarısına direk katkı sağlayabilir. Aşağıda spor tarihi boyunca oyuncularla özdeşleşmiş en iyi 10 aksesuar var. 


1-Ayrton Senna'nın başlığı: Bu aslında bir aksesuar değil, Formula 1 yarışçılarının zaten giymesi gereken bir şey. Ancak Senna'nın ön tarafında Marlboro ve Honda reklamlarının olduğu, Brezilya'yı simgeleyen sarı renkteki başlığı rakip sürücülerin aynasında göründüğünde, büyük bir tehlikenin yaklaşmakta olduğunu haber veriyordu. Formula 1 tarihinin en iyi kaskı diyebiliriz.

2-Bjorn Borg'un saç bandı: İşte sporcusuyla özdeşleşmiş bir aksesuar. İsveçli efsane isim 6 Roland Garros ve 5 Wimbledon kazanırken kafasındaki bu saç bandını taşıyordu. Onun boyuna ince siyah çizgili t-shirtü, kısa şortu ve uzun sarı saçlarıyla enfes bir kompozisyon oluşturan bu aksesuar, Borg ismiyle özdeşleşmiştir.


3-Allen Iverson'ın kolluğu ve saç bandı: Doğrusunu söylemek gerekirse bu kolluğu ben matbaacılara bile yakıştıramazken Iverson kendisine yakıştırdı ya kutlamak lazım. Özellikle en iyi gittiği Sixers'ın siyah formasıyla koymaya dikkat ettim. Tabi bir de bunu tamamlayan NBA logolu saç bandı var. Dövmelerle birleşince şunu anlıyorsunuz, Iverson'ı 5 bin kişilik bir kalabalığa baksanız en fazla 5 saniye sonra tanırsınız.


4-Edgar Davids'in gözlüğü: Halen bazıları Hollandalı "Pitbull"un bu gözlüğü hava olsun diye taktığını zanneder. Halbuki körlüğe kadar gidebilecek bir katarakt hastası olan Davids bu gözlüğü her maçta takmak zorundadır. Ancak artık onunla özdeşleşmiştir gözlük. Hatta gözlüğü çıkardığı zamanlarda ben onu pitbulldan çok maskesini çıkarmış Predator'a benzetiyorum. 


5-Petr Cech'in maskesi: Buna başlık demek daha doğru ama en azından kafasını maskeliyor diyelim. 2 hafta önce Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçı sonunda çıkardığında eşim hayatında ilk kez onu bu halde gördüğünü söylemişti. O derece kendisiyle özdeşleşmiş bir aksesuar anlayın. Tabi Cech o hatayı Türk milli takımının kalecisi olarak yapsa idi ertesi gün Adnan Aybaba stüdyoya bu sefer Volkan'ın jölesini değil Cech'in başlığını getirir, hatayı başlığa bağlardı. Yapmadığımız şey değil.


6-Kareem Abdul Jabbar'ın gözlüğü: Bu da keyif olsun diye takılan bir gözlük değil. Kornea tabakasındaki bir rahatsızlıktan ötürü sürekli gözleri kuruyan Jabbar, özel olarak üretilen bu gözlüğü takmak zorunda idi. İlginç olan bu gözlüğün onunla özdeşleşmesi bir yana dışarıdan bakıldığında uzaylı gibi görünmesine yol açmasıydı. Uzun bacaklar, dizlikler, kısa şort, sapsarı bir forma ve gözlük. Ben böyle bir de ET'yi biliyorum. 


7-Raul Gonzalez'in yüzüğü: Bu yüzüğün futbolla doğrudan alakası yok aslında. Raul yıllardır attığı her gol sonrası o yüzüğü öpüyor. Öpmediği bir golünü görmedim ben şahsen. Diğer maddelerden farklı olarak, sahaya yüzüksüz çıksa bunu anlamamız için gol atması gerekir. Dolayısıyla biraz görülmesi zor ama onunla özdeşleşmiş bir aksesuar. Aslında evlilik yüzüğünü böyle "aksesuar" diye küçümsememek lazım ama. 


8-Jana Novotna'nın saç bandı: Çok sevdiğim bir tenisçiydi Jana Novotna. Sürekli konsantre, soğukkanlı bir Çek sporcu gibi görünürdü ama aslında içinde fırtınalar kopan bir tenisçiydi, zira duygularını oyuna çok yansıtırdı. Onun her molada çıkarıp tekrar itinayla bağladığı kimi zaman beyaz, kimi zaman desenli saç bandı 2 Wimbledon finali gördü. Ne ilginç ki kazandığı kaybettiğinden daha çok efsane.


9-Ian Thorpe'un mayosu: Bu da aynı Ayrton Senna gibi giyilmesi zorunlu bir aksesuar. Yüzücü için mayo bir numaralı aksesuar zaten. Ama onu böyle dizayn etmek bambaşka bir iş. Hiç unutmam, yıllar önce bir Pazar sabahı, Avustralyalı nam-ı değer "Thorpedo", TRT ekranlarında Levent Özçelik'in anlatımıyla karşıma çıkmış ve 2000 olimpiyatlarında ortalıkta ne rekor ne de madalya bırakmıştı. 3 altın, 2 gümüş kazandı Thorpe. 4 yıl sonra da 2 altın 1 gümüş 1 bronz daha. Arada dünya şampiyonalarında kırdığı rekorları ve aldığı madalyaları saymıyorum bile. 2006'da ciğerlerindeki problem nedeniyle aktif sporu bıraktı. Bunları yaptığında 20'li yaşların başındaydı ve onun yüzme stiline inanılmaz uyan simsiyah uzun mayosu da akıllardan çıkmadı tabi.  


10-Cathy Freeman'ın mayosu: Başka bir Avustralyalı, başka bir mayo, ama bu seferki havuz için değil atletizm pisti için. 2000 Sydney olimpiyatlarının 400 metre bayanlarda altın madalya sahibi bu "Aborigine" kökenli atlet, Avustralya'nın simgesi olmakla kalmamış olimpiyat ateşi en son, onun eliyle Olimpiyat Stadı'nda yakılmıştı. Bir süper kahraman kıyafeti gibi duran mayoyla Freeman altın madalyaya uzandı. 

3 yorum:

a-town dedi ki...

Richard Hamilton'un maskesini de unutmamak lazim.

ShadoW dedi ki...

çok güzel, keyifli şeyler yazıyorsun. aman sakın sen de birden jübile yapmaya (geçici de olsa) yeltenme sakın. bu bir emirdir. (polisiye film klişelerine de ilavemiz olsun)

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.