11 Ağustos 2008 Pazartesi

TÜRK SEYİRCİSİNİ YIKAN MAÇLAR 3/10: 2001-02 GENÇLERBİRLİĞİ-FENERBAHÇE













Fenerbahçeli dostlarla ne zaman üzüldükleri maçlarla ilgili bir konuşma açsam bu maçı zikrederler sektirmesiz. Fenerbahçe ligde veya Avrupa'da bu maçtan daha önemli ve daha çok şey kaybettiren maçlar oynamıştır aslında, ama nedense bu soğuk ilkbahar akşamında Ankara 19 Mayıs Stadı'nda oynanan maç Fenerbahçe taraftarını son yıllarda en fazla derinden yaralayan maçların başında gelir. Bir sene önce Mustafa Denizli yönetiminde şampiyon olan Fenerbahçe izleyen yılda devre arasındaki teknik direktörlük değişimine rağmen yarıştan kopmamış ve Mircea Lucescu'nun Galatasaray'ı ile mücadeleyi son haftalara kadar sürdürmüştür. 29. hafta gelip çattığında Galatasaray Diyarbakırspor deplasmanından 0-0'lık beraberlikle dönünce sarı-lacivertli taraftarların 1 gün sonraki yolculuğu daha büyük bir keyifle başlar. Zira Fenerbahçe kazanırsa bitime 5 hafta kala liderle arasındaki puan farkını 1'e indirecektir. Tam 6 bin Fenerbahçe taraftarı 4 bini karayolu 2 bini demiryolu ile olmak üzere başkente hareket eder. TCDD'nin iki gece treni Anadolu ve Fatih ekspresleri belki de en neşeli seferini yapar ama o yolculuğun şahitlerinin anlattığına göre gidişi ile dönüşü arasında bu kadar fark olan deplasmana tarih çok az şahit olmuştur.

Maç başlar, ilk yarı çok çarpıcı geçmez. İkinci yarı 62. dakikada Mustafa Doğan'ın kırmızı kartı maç sonu olacakların bir habercisidir adeta. Fenerbahçe buna rağmen yılmaz 70. dakikada Yusuf, Serhat Akın kaleyi yoklarlar, direklerin izin vermediği topu Haim Revivo içeri sokar ve Fenerbahçe bitime 20 dakika kala 1-0 öne geçer. Fenerbahçeliler şampiyonluk şarkıları söylemeye başlarlar. Maçın 90. dakikası gelir Mustafa Çulcu kenara 4 dakikalık bir uzatma işaret eder. Tabela kalkar. Fenerbahçeli taraftarların umurunda değildir. 93. dakikada Gençlerbirliği sağ kanattan bir serbest vuruş kazanır, topun başına Tolga Doğantez gelir, topu ceza sahasına ortalamaz, ortaya atar. 2 saniye sonra 2001-02 Türkiye Birinci Futbol Ligi'nin kaderi değişmiştir. Zira sahanın en kısa boylu adamı 1,66'lık Mısırlı Ahmed Hassan Fatih Akyel, Ümit Özat, Samuel Johnson, Ogün ve Mert Meriç gibi oyuncuların arasından kafayı Rüştü'nün ağlaına göndermiştir. 6 bin sarı lacivertli tribünlerde donar kalır. Maç santradan saniyeler sonra biter. Galatasaray aradaki 3 puanlık farkı sezon sonuna kadar korur ve şampiyon olur. Ama o sezonun dönüm noktası Ahmed Hassan'ın vurduğu o kafada kalır. Fenerbahçe taraftarlarını taşıyan trenler ve araçlar dönüş yolunda bir ölüm sessizliğindedir. Zira maça giriş sırasında da çeşitli zorluklar yaşayan ve tüm maç boyu diken üstünde oturan taraftarlar uzatmanın son anında yediği golle şampiyonluğu Avrupa Kıtasına hediye etmişlerdir.

Fenerbahçe tarihi yukarıda söylediğimiz gibi taraftarı yerden yere vuran başka maçlara da eşlik etmiştir ama o başkent deplasmanının giden her taraftarda bıraktığı buruk tat bambaşkadır.

4 yorum:

frankiegar dedi ki...

yanlış hatırlamıyorsam galatasary' ın maç eksiği vardı. fenerbahçe kazansaydı maç fazlasıyla iki puan öne geçmiş olacaktı..

silaczoloto dedi ki...

bu mac esnasinda babanneme klasik pazar ziyaretimi yapiyordum .Allah rahmet eylesin 75 yasinda kadinin evinde digiturk veya o zaman hangi yayinci kurulus gosteriyordu maci hatirlamiyorum ama ondan yoktu.Bir yandan babannemi dinlerken diger yandanda yanilmiyorsam bir tv kanalinin radyosundan maci takip ediyorum gol olunca bir anda evde bagirip cagirmaya sevincten anirmaya basladim babannem saskin sakin bakti sonrada yorumu patlatti.Kim atti Buyuk Hakanmi.Bir an dumur oldum ama sonrada hak verdim rahmetliye hakan sukur nami deger buyuk hakandan baska futbolcu tanimazdiki

Adsız dedi ki...

o maçta golü atan tolga doğantezdi. yusufun gereksiz yere çalıma girip topu kaptırıp daha sonra tekrar almaya çalışırken yaptığı faul neden olmuştu serbest vuruşa.

Yasin dedi ki...

Ahmet Hassan hafifce dokunmustu. Fenerlilerle dolu bir evde ayıp olmasın diye gol sevincini doya doya yaşayamamıştım. Fenerli arkadaşımın fanatik GS li o zamanki kız arkadaşı (şimdiki eşi) ile gülmemizi gizleyemeyeceğimiz için evin uzak tarafında mutfağa kaçmış, mutfağın balkonunda çığlıklarla sevinmiştik.
Şimdi bile gözlerim doldu Fenerliler ne üzülmüştü.