11 Eylül 2009 Cuma

DEMARKE POZİSYONDA KALANLAR

























Iron Maiden'ın bas gitaristi ve bir anlamda kurucusu Steve Harris'in futbolda ne kadar yetenekli olduğunu, müzik hayatına atılmadan önce West Ham United ile antrenmanlara çıktığını, genç takımında oynadığını, oldukça gelecek vaad eden bir oyuncu olduğunu ve bugün 50 yaşını devirmesine rağmen Galatasaray'ın göbeğine koysanız Gökhan Zan'dan daha iyi oynayacağını bilen bilir. Hoş Gökhan Zan'dan daha kötü oynayabilecek bir insan evladı henüz yetişmediğinden çok büyük bir avantaj sayılmaz ama olsun. Harris bu konuda yalnız değil, bugün sinema veya müzik sektöründe önümüze çıkan bazı isimler kariyerlerini yeşil sahalarda başlatmanın veya devam ettirmenin eşiğinden dönmüş birkaç ünlü isim.

























Sean Connery
ile başlamak lazım. Şu an büyük bir ihtimal bir TV kanalında İngiltere veya İskoçya Ligi maçlaırnı yorumluyor olacaktı. Uzun bir futbolculuk ve teknik direktörlük kariyerinden sonra. Genç Connery İskoçya'daki hayatına sütçü olarak başlıyor. Bu işi yürütürken İskoçya'nın yerel takımlarından Bonnyrigg Rose'da forma giymeye başlıyor. İskoçya ikinci lig takımlarından East Fife Connery'e bir deneme süresi teklif ediyor. Bu deneme süresi sırasında Connery'nin oynadığı maçlardan birini izleyen Manchester United'ın efsane menajeri Matt Busby, Connery'e haftalık 25 pound üzerinden bir kontrat teklif ediyor. Connery bu teklifi reddediyor ve sonraları "futbolculuk yaşamı 30'dan sonra bitiyordu ve ben o zaman çoktan 23 yaşına gelmiştim, o yüzden daha uzun süre yapabileceğim bir meslek olan aktörlüğü seçtim, çok da iyi bir karar vermişim" diye hatırlamıştır. Evet biz de onunla aynı fikirdeyiz ama saha kenarında kepi ve her zamanki karizmasıyla duran bir Sean Connery görmek de güzel olurdu doğrusu.


















Gelelim Pavarotti'ye. Rahmetli hep öyle göbekli değildi elbet. Gençliğinde Ryan Giggs misali filinta gibi bir delikanlı olduğu zamanlar da olmuştur. 10'lu yaşlarının başında doğduğu kent Modena'nın takımında kalecilik ve kanat oyunculuğu yapan ve aslında futbolcu olmak isteyen tenör annesinin yoğun çabaları sonucu müzik eğitimi almaya yönlendirilmiş ve yeşil sahalara erken veda etmiştir. Ben bu karara Connery kadar hayıflanmadım. Zira Pavarotti'nin kalede olduğu bir takımla oynamayı pek istemezdim. Nereye vursan çıkarır o cüsseyle....O yüzden rahmetlinin o eşsiz sesiyle bizi etkilemesinin daha yerinde olduğu kanaatindeyim.

Kale sahasından müziğe geçen tek isim Pavarotti değil. Julio Iglesias bu hadiselerin içinde en bilinir olanı. Onunki yeşil sahanın köşesinden dönen bir hayat değil. Resmen için kadar girip zorunluluklar yüzünde değişen bir hayat. Iglesias 60'ların başlarında Real Madrid'in genç takımında kalecilik yapan bir isimdi. Ancak o yıllarda geçirdiği ve doktorların 3 yıl boyunca yürüyemeyeceğini öngördükleri trafik kazası onu futboldan ayırır ve daha az hareketli bir yaşama yönlendirir. Böylece Iglesias'ların müzik sektöründeki hanedanı da başlamış olur. Bir başka kaleci. Ama bu sefer bir hayli ruhani sınıftan. Papa II. Jean Paul. Vatikan'ın 27 yılla en çok görev yapan ikinci Papa'sı. Polonyalı Jean Paul 20'li yaşlarına girmeden önce Polonya takımlarından Wadowice'nin kalecisi olarak görev yapıyordu. Ancak okul eğitimini bu kentte 19 yaşında tamamladığında Krakow'a yerleşmesi sebebiyle bu sevdasını bırakmak zorunda kalır.



















Gelelim Rod Stewart'a. İngilizlerin yıllanmış şarabı Stewart müzik kariyerine atılmadan önce Brentford City ile antrenmanlara çıkmış ve 2-3 haftalık bir deneme süresi geçirmiş bir isim. Kulübün o zamanki başkanı Eric White, "Stewart'ın antrenmanlara çıkmışlığı ve genç takımla bazı maçlarda oynadığı vardır ama asla kulüple bir anlaşma imzalamamıştı" diye ekliyor.İlginç olan Stewart'ın futbol gibi heyecan dolu bir oyundan sonra kendisine meslek olarak mezar kazıcılığını seçmesi. Futbolcunun mezarda ne işi var yahu?

Bir de yeşil sahalardan ayrılmayan ama branş değiştiren var. Sarı adam Boris Becker. Bayern Munich'le tenis kariyerine başlamadan önce antrenmanlara çıkan Becker daha sonra tenis kariyerine bir geçiş yapmış ve henüz 17 yaşında Wimbledon'da zirveye çıkarak ne kadar yerinde bir karar verdiğini göstermiştir.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Türkiyeden örnekler Mustafa Uğur Gaziantepte futbolcuyken Ölmem mi isimli parçasıyla müzik dünyasına geçmişti. Yine Futbolculuktan şarkıcılığa geçen Selçuk Ural. Bir de Futbolculuktan şarkıcılığa geçen Ümit Davala

varol döken dedi ki...

boris becker, federer'i yer!

lionel dedi ki...

boris becker bir ara pokerstars ın yüzlerinden biriydi şimdi ne oldu bilemiyorum ama çok ilginç bir karakteri var orası kesin.

efe dedi ki...

Şarkıcılıktan futbolculuğa geçen Çılgın Sedat'ı da anmak lazım ey blog ahalisi.