9 Eylül 2008 Salı

RAFA'NIN DA GÖR DEDİĞİ


















Liverpool menajeri Rafa Benitez güzel bir noktaya parmak bastı bir kaç gün önce. Aslında zaten var olan bir tehlikeyi dile getirdi desek daha doğru olur sanırız. Kevin Keegan, Alan Curbishley, ve kendisinin Valencia'da daha önceki kaderinin kulüp sahiplerinin harcadıkları paralar sonucu menajerlerin hiçbir yetkileri olmamalarına rağmen büyük sorumlulukların altına girdiklerinin bir kanıtı olduğuna dikkatç ekmiş İspanyol. Zaten kendisi de 1 yıldır takımının Amerikalı sahipleri Gillett-Hicks ikilisine karşı varolam savaşı veriyor. Bu savaşı son el değiştirme ile Mark Hughes da verecek. Chelsea'nin başına geçen her başkan bu baskı altında. Transferde bana göre gereğinden fazla harcama yapan Tottenham ve Sunderland'in menajerleri Roy Keane ve Juande Ramos ilk haftalardaki performasnları ile şimdiden kendilerini tehlikeye soktular. Bu şunu beraberinde getiriyor. Hiçbir teknik direktörlük mahareti göstermenize mahal vermeyen bir baskı ortamı. Kaybetmemek son 5-6 yıldır futbolda kazanmaktan daha çekici hale gelmişti zaten. Milyarder başkanlar bunu daha da perçinlendirdiler. Benitez çok önemli bir noktya parmak basıyor. Premier Lig'de 20 takım var ve büyük paralar harcayan aşağı yukarı 10 takım var. Bunlardan 4 tanesi her sene şampiyonluk istiyordu bu sene aralarına Manchester City de katıldı. Ama şampiyon olacak takım sayısı 1. Sir Alex Ferguson ve Arsene Wenger kendileri ayrılana kadar o koltukta kalacaklar bu kesin. Ama ya diğer takımlar. Premier Lig'de gereğinden hoca sirkülasyonu olmaya başladı

Benitez'in dikkat çekmek istediği bir diğer nokta da şu ki doğrudan Türkiye'yi de ilgilendiriyor. Spaniard başkanların saçtığı bu parayı kontrol etmek için teknik direktörle başkan arasında yaratılan "genel direktör", "menajer" (İngiltere'deki "teknik direktör") makamının olumsuz sonuçlar doğurduğunu savunuyor. Kendisi Valencia'dan bu sebeple ayrıldı. Bu sistemin son kurbanı Kevin Keegan oldu. Daha birkaç gün önce yazdığımız ve Galatasaray'daki Adnan tehlikesinin İngiltere'de de büyüdüğüne bir saptama aslında bu. Futbolun hep söylediğimiz o "endüstriyelleşme" hadisesine asıl etki eden bu işte. Büyük paraların harcanması değil, harcanan paraların bir an önce geri alınmak istenmesi ve bunun için takımın başkan tarafından sürekli kontrol altında tutulması. Her takımın bir Sauron'u bir de Saruman'ı var anlayacağınız. İngiltere'de bundan 4-5 yıl önce para meseleleri yüzünden istifa den teknik direktöre rastlayamazdınız. Aynen Galatasaray'da göreve getirilen teknik direktörün daha ikinci hafta koltuğunun tartışılmasına rastlayamayacağınız gibi. Şimdi ikisine de rastlanıyor. Bolca. O zaman oraya diktiğimiz teknik direktörün evde FM 2008 oynayan bendenizden farkı ne? Ya da oraya bir bilgisayar programı yükleyip ask asistant to pick up the team" seçeneğini seçelim, gül gibi geçinip gidelim.

Hiç yorum yok: