8 Ekim 2008 Çarşamba

ALTAY-KARŞIYAKA




Blog takipçilerinden Sabahattin İlkan 15 Eylül'de iştirak ettiği İzmir derbisi Altay-Karşıyaka maçı ile ilgili izlenimlerini bize ulaştırmış. Ufak değişikliklerle özüne dokunmadan aynen yayınlıyoruz. Bu tür maç yazılarınızı ve kıyıda köşede kalmış noktalarla ilgili bloga yapacağınız her türlü katkıyı çekinmeden yollayabilirsiniz. Hepsi bir gün bir şekilde burada yer alacaktır.







----------------------

Saat 8'deki maç için 19:15'te Reyhan'ın önünde buluşuluyor. Herkes normal giyinmiş, adeta sinemaya gider gibi. Biraz yürüyoruz, İzmir'de artık akşamları trafik var. Taksi bulmak çok zor değil, fakat kolay da değil. 10 dakika sonra çoook uzaktaki Atatürk Stadı'ndayız. Maç bileti 20 milyon. Keşke kombine alsaydik bu maç için. Bileti aldıktan sonra görduk ki, içeride satılıyormuş...Altay kapalı tribün kombinesi 150 milyon. Senede kulübe 3 milyar versen limuzin kiralarlar herhalde diye düşünüyor insan.3-4 dakikada bilet aldıktan sonra hiç durmadan, sıra beklemeden çok çabuk aranıp tribünün kapısına kadar geliyoruz. İçeri girişte sıra yok. Koskocaman, 80 bin kişilik Ataturk Stadında en fazla 10 bin Altay'lı var. Altay'a 10 desek, 8 bin Karşıyaka'lı vardır herhalde diye düşünüyoruz. Maksimum 17-18 bin kişi... "ulan oyna Alsancak Stadı'nda" diye söyleniyorum...

Altay 3-0 mağlup etti Karşıyaka'yı. 2. yarının başında kırmızı yeşilliler doğrudan kırmızıdan 10 kişi kaldı. Ben hayatımda ilk defa Altay'a karşı bir adamın direk kırmızı kart gördüğüne şahit oldum. Bu arada bizim Levent amca, Levent Tanık Altay'ın menejeri... Kulübeden çıkıp yürüyor, göbeği kendisinden bir adım ileride...Acaip olmuş...Altay'ın kadrosunda 2 Brezilya'lı var. Biri oynadı. Thiago. Orta sahada oynuyor. Brezilya plajlarında çok çocuk vardır böyle. Şehmuz abi Altay'ın olayı. Forvette tabir-i caizse tam halısaha çıyanı gibi... Önune atıyor, koşuyor, omuz omuza gidiyor kanatta... Maçın hemen 3. dk.sında Karşıyaka defansının bariz hatasıyla karşı karşıya kaçırdığı golden sonra gelişen bir diğer atakta arka direkte golünü attı. İlk yari genel olarak bir hayli iyiydik. Son dakikada korner oldu."Atsak ne guzel olur bitmeden" dedim ve güm diye Merter kornerden güzel bir kafa vuruşuyla ilk yarıyı 2-0 bitirdi. Bu arada biz herkesin ismini arkamızda oturan taraftardan öğreniyoruz. Mücadele oturarak gayet rahat bir şekilde izlendiği icin genel olarak muabbet güzel. İkinci yarı Karşıyaka 10 kişi olmasına rağmen daha iyi olan taraftı ama Altay 89. dakikada gelen bir kontratakta üçüncüyü buldu ve maçı bitirdi.

Mactan çıkmak gayet raha oldu. Taksiler zaten sağ şeritte durak olmuş durumda. Bu sefer trafik de yok. Çevik kuvvet ve atlılardan oluşan süvari grubu bekliyor bizi dışarıda... Taksine atlayıp 5 dakika sonra evindesin.

Resmen İngiltere Division 1'de maça gitmişim gibi hissettim. Bu mac, büyük ihtimal Altay'in bu sene en fazla seyirciye oynayacağı maçtı... Yazık... Herkes bir şekilde istediği takımı birinci lige çıkardı.Bu sene de keşke altay çıksa. Belediye çıktı, Kasımpaşa çıktı... Daha neler çıkmıştır hatırlamıyorum. düşmüştür de, o apayrı bir konu.

Maça gitmenin en onemli yönü bu kadar hadisesiz bir şekilde gidebiliyor olmamız tabii ki. Bir de çocukluktan birazcık kalan, fakat bu kadar uzun süre sonra maça gidince bir anda yeşeren Altay sevgisi. Ulan Altay bu sene Süperlig'e çıksın, Alsancak evden karşıdaki eve bayrak geriyorum... Bir de bu kadar GS taraftarı olup, sevip başka bir takımı desteklemek çok garip geliyor adama. Bir kere siyah-beyaz. Ama rahatsız etmiyor. En azından sarı-lacivert değil. O zaman olmazdı zaten. Yani mantıklısı, Çoğu İzmir'deki GS'lı gibi tuttuğum takımın Göztepe olması gerekirdi. ama Göztepe'den ziyade Alsancak, kendi semtinin takımını tutuyor olmanin duygusu daha iyi gibi. Tabii ki bunu değiştirmenin hiç bir imkanı yok. Ne olacak bundan sonra GS maclarını izlemeyip Altay deplasmanına mı gideceğiz. Olmayacak tabii bu. Ha tabi Altay deplasmanına gidebiliriz, abuk subuk bir yer olmadığı taktirde. Ne bileyim Antalya'ya play-off finaline gitmek eğlenceli olabilir. Ama asla GS'dan önce gelemez. Değiştirmek mümkün değil bunu. Peki biz neden acaba İstanbul takımlarını tutuyoruz? İngiltere'de en güzeli olan yerel taraftarlık ruhu yok? Tabii bunun ülkenin çıkaracağı şampiyon sayısını artıracağı da kesin.

-----------------

6 yorum:

Adsız dedi ki...

hocam bu sene play-off yok, daha onceki senelerden aldik payimizi.Kasimpasa faciasi hala akillarda

turhanatakan dedi ki...

önce şehirleşip sonra futbolla tanışmadığımız için olabilir hemen herkesin üç büyükleri tutması. tabii başka pek çok sebep de sayılabilir ama göz önünde olan birinci lig olduğuna göre takım tutma yaşına aile baskısı olmadan gelebilmiş bir çocuğun fikstürde görmediği bir takıma sempati duyması zor gerçekten. ayrıca izmir ile ankara'yı kıyaslamak bile ilk cümleme kanıt sağlayabilir. izmir'de eskiden beri o semtte yaşayan pek çok insan var, belki halleri vakitleri hiç kötüye gitmediğinden yıllardır egenin incisinde kalabilmişler. oturdukları semte bir bağlılıkları var. ankara sirkülasyonun daha hızlı olduğu ve ankaralıyım diyen birinin bile kuvvetle muhtemel dedesinin ankarayı görmediği bir şehir. eski semtler bile o semte dair çok fazla kültür barındırmıyorlar, dolayısıyla göztepe-karşıyaka ya da büyük altay, bucaspor, izmirspor gibi arkasında semt desteği olabilecek kulüplerin yerinde taraftarı olan tek kulüp ankaragücü başkentte.

tüm küçüklük arkadaşlarınızla gittiğiniz ilkokul ile evinizden 10 km uzakta bir kolejin yaratacağı aidiyet duyguları gibi izmir ile ankara.

ayrıca futbolcu köken olarak işçi veya memurdan çıkmaya daha elverişliyse kulüp taraftarlığı da esnafdan çıkmaya elverişli gibi geliyor bana. özellikle yıllar öncesindeki gibi antrenmanları takip edecek, en yakın kahvede yorum yapacak kadar serbest çalışacak insanların itici gücü önemli üç büyükler dışındakiler için. ama günümüzdeki çalışma koşullarıyla esnaf da maça gidemiyor, memurun da maça gidecek mecali ve parası kalmıyor.

bitirirken bana çok ilginç gelen bir noktayı belirteyim. futbol manyaklığı pek çok ülkeden takım tutmaya yol açabilir. benim gibi kendini bildi bileli elinden geldiğince ordan burdan birşeyler toparlamaya çalışanlar için 21 yıllık porto ve 20 yıllık mechelen taraftarlığı da oluşabilir. ancak esas takımla aynı kümeden takım tutmak pek baki değildir. yazıdaki altay-galatasaray muhabbeti bana da kendi ikinci takımımı hatırlattı. deli bir galatasaraylı olmama rağmen son yenilgiye üzülmeyecek kadar bursasporluyum ben de. üstelik bu seneki gidişat da yüzümüzü güldürecek gibi.

tahir durten dedi ki...

stadin resmi vaziyetin vahimligini ortaya koyuyor... futbol oynamak icin en kotu statlari biz yapiyoruz herhalde... ya da ismi Ataturk olan statlarin bahtsizligi...

ziggytheking dedi ki...

Bu kendi şehrinin takımı ve üç büyük arasındaki ikilemi ti'ye alan en güzel pankart da blog sahibinin de yayınladığı bir postta değindiği gibi Eskişehirspor taraftarına aittir. "İstanbul takımlarını tutanlar biraz da bizim takımlarımızı tutsunlar!" Fazla söze hacet yok aslında. Az önce bana elektronik posta atan bir arkadaş "Ben hainim ve beşik kertmesi yerel takımımı tutmuyorum bana İstanbul takımı önce gelir" demişti. Ben de dedim ki "Sana beşik kertmesi olan benim kan kardeşimdir" İncelesek bir tez bile çıkabilir burdan aslında :)

wjker1982 dedi ki...

Karsiyakalisi Goztepelisi Izmirspor lusu,herkesin sempatisi vardir Altay a ,hatta Turliye nin belkide en sempatik takimidir,sevmeyeni yoktur,2 sen ustuste son nefeste kesildi Altay,bu sene olacak ama galiba.BUYUK ALTAY!!

Adsız dedi ki...

izmirden bursadan ankaradan neden şampiyon takım çıkmaz işte bu yüzden.çünkü karşıyakayı altayı tutan ikinci takım olarak tutuyordur(nr demekse artık!).bursalının anteplinin hep istanbul takımlarından sonra gelir kendi takımları.bu değişmediği sürece anadoludan trabzonspor haricinde bir şampiyon çıkması imkansızdır.çünkü trabzonsporlu başka takım tutmaz ikinci takımı yoktur sonuna kadar takımının arkasından gider.istanbul saltanatına gerçek manada tek baş kaldıran taraftardır belkide.belkide o yüzden dört büyükten birisi olabilmiştir belkide o yüzden anadolu devrimini gerçekleştirebilmiştir.bu medyayla zordur belki kendi şehir takımını tutmak am unutmayın siz ısrarla kendi şehir takımınızı tutarsanız medyada istanbul takımlarının yanında sizin takımınızada yer vermek zorunda kalıcaktır.sonuçta arz talep meselesi.neyse "istanbul takımlarını tutanlar birazda bizim takımlarımızı tutsunlar" :)