Türkiye'de taraftar-seyirci bütünlüğü genelde başarıya endeksli. Genelde seyircinin kötü günde takıma destek olması bilinen bir durumdur da seyircinin kötü gününde futbolcuların onlara olan desteği genelde topluca olur. Örneğin seyircisiz oynanan bir maçta "bizi bir daha yalnız bırakmayın" pankartı ile. Ben bunu da çok samimiyetsiz bulurum. O pankartta nedense manevi destek değil, yönetimlerin maddi desteğin kaybına olan bir ağıtını görürüm. Dürüst değildir ve yapmacıktır. "Bir daha bizi seyircisiz, yani hasılatsız bırakmayın"ın taraftarı gazlama yoluyla söylenmiş şeklidir. Bunun dışında ağır bir hastalığa yakalanmış bir traftar var ise topluca ziyarete gidilir. Belki 2 yılda bir kere. Peki stadlarda polis şiddetine maruz kalmış ve bu sebeple cezai müeyyide görmüş taraftarlara. Hiç hatırlamıyorum. "Yönetim uyuma taraftara sahip çık" lafı zaten bu nedenle üretildi. Türk futbolcusunun taraftarın ekonomik sıkıntısı, stad günlerinde çektiği sıkıntı veya bunun dışında düştüğü zor durumları çok kaale aldığını hiç düşünmedim hala da düşünmüyorum.
Buna güzel bir örnek Sırbistan'dan geldi. Red Star Belgrad takımının taraftarlarından birisi geçtiğiniz Aralık ayında Hajduk Kula takımı ile oynanan bir maçta Belgrad'lı bir polise saldırmak suçu ile hapis cezasına çarptırıldı. Tüm bir takım yönetimi futbolcular ve diğer taraftarlar 20 yaşındaki taraftarın hapis cezası ile çarptırılmasına büyük tepki gösterdiler. Hatta başkan Dobrivoje Tanasijevic ve yönetici Ilija Ivic konuyla ilgili ifade verdiler. Bu protestonun ardından kulüp federasyon tarafından 12,000 euroluk bir para cezasına çarptırılırken, söz konusu taraftara destek veren her bir oyuncu ve kulüp görevlisi de adam başı 2.000 euro cezaya çarptırıldılar. Bu Sırbistan federasyonu disiplin kurulunun belirlediği en büyük para cezaları. Sonuçta cepten çıkan rakam aşağı yukarı 20.000 euro oldu ama Kızılyıldız kulüp-taraftar dayanışmasının en büyük örneklerinden birisini verdi. Belli ki bazıları uymuyor taraftarına sahip çıkıyor.
4 yorum:
O pankartta herhangi bir Türk takımı ve ya tribünü yer alıyorumu ben göremedim???
Futbol kulüplerinin taraftarlarına sahip çıkmasının istenmesi anlaşılabilecek bir talep. Ancak örnek gösterilen olayın ayrıntılarını bilmeden kulüplerin bu duruma düşen her taraftara sahip çıkmasını istemek de doğru değil sanırım. Hele sabıka dosyası oldukça kabarık bir taraftar kitlesi olunca. Misal: http://www.superlig.name.tr/kizilyildiz-taraftarlari-futbolculara-saldirdi-461.html
@özgür
olayın ayrıntılarını bilmeme gibi bir durumum yok, söz konusu taraftarın polisi yakmak istediği bile ileri sürülüyor, ancak burada belirtilmek istenen nokta anlaşıldı diye düşünüyorum, biraz üstteki Marsilya haberinde kulübün aldığı tavır da buna önemli bir örnektir.
Belki yanlış ifade ettim. Olayın ayrıntılarını sizin değil okuyanların (en azından benim) bilmeden yorum yapmasının yanlış olacağını söylemek istedim.
Çok fazla tribün tecrübem yok. Hep uzaktan sevdim tuttuğum takımı. Dolayısıyla taraftar olmanın acısıyla birlikte hazzını da yaşamadığımı söyleyebilirim. Ama futbolun artan bir hızla ticarileştirilmesi beni de bazı yönleriyle kaygılandırıyor. Diğer yandan zaman zaman 'taraftar' kisvesi altında yapılanların da birtakım psikolojik hastalıkların dışavurumu olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca mesajın sizin iletmek istediğiniz şekilde anlaşıldığını da tahmin ediyorum blog okuyucularının profiline bakarak. Ancak iki örnek alt alta gelince ben 'taraftar ne yaparsa yapsın kulüp sahip çıkmalıdır' fikrine ulaşılmasının yanlış olacağını belirtmek için yorum yapma gereği duymuştum.
Yorum Gönder