4 Kasım 2008 Salı
ARE YOU SUPPORTER?
Geçtiğimiz sezonki Fenerbahçe-Galatasaray maçından aklımızda kalan sahnelerin başında bu geliyordu. Fenerbahçe kıyafeti giymiş ama aslında sadece "kendine" taraftar olan bir şahıs Mateja Kezman'a tesis dışında arabasının önünü keserek mükemmel İngilizcesi ile soruyordu: "Are you player?". Demek istediği "sen ne biçim futbolcusun?" veya "adam mısın?" idi ama İngilizcesi de futbol bilgisinin çukurluğundan daha yukarıda olmadığından ancak böyle ifade edebiliyordu. Üstelik Kezman diğer futbolcular gibi hiç istifini bozmadan çekip gitmek yerine, onları "adam" yerine koymuş arabasını durdurmuş, kapısını açmış ve o futbol cahiline derdini anlatmaya çalışmıştı. Bu ne ilk ne de son yaşanan olay Türk futbolunda. Futbolcu dövenler, tehdit edenleri, küfür edenler, hocaya uçan kafa atanlar. Bu gözler Hagi'ye 2000-01 sezonundaki Galatasaray-Ankaragücü maçında Sami Yen tribünlerinden pet şişe atıldığını gördü daha ötesi, daha utanmazlığı var mı?
Feyenoord'un pür melalini blogda aktarıyoruz bir süredir. Bu hafta deplasmanda Roda'yı 4-0 mağlup ederek ligdeki ikinci galibiyetlerini aldılar. Hala matematiksel olarak ön gruba yetişme şansları var ama ne oyun, ne de kulübün havası bunun gerçekleşeceği ile ilgili sinyaller vermiyor. Feyenoord ya da başka bir deyişle De Kuip tribünleri Hollanda'nın en ateşli birkaç tribününden bir tanesidir. Stadyumun yapısı itibarıyla da rakip takımlar üzerinde en fazla baskı kurulan atmosfer yine bu staddadır. Nitekim bu yüzden Euro 2000 finali teknoloji harikası Amsterdam Arena'da değil, ambians açısından çok daha uygun olan De Kuip'a oynanmıştır. Geçtiğimiz çarşamba Feyenoord tribünlerinden 100 kişilik bir taraftar grubu kulüp binasının önüne gelerek futbolcularla konuşmak istediklerini açıkladılar. Hem bu kötü gidişin sebeplerini sormak hem de moral vermek için. Onların stad önüne varışları ile televizyon kameraları ve muhtemel bir gerginliği önlemek için birkaç polis arabası olay yerine geldiler. Hiçbir olay yaşanmadı. Kaleci Henk Timmer ve emektar forvet Michael Mols kulüp binasından çıktılar, taraftarlarla konuştular, "kulübün prestiji yerlerde sürünüyor, kazandığınız parayı hakedecek şekilde oynayın" uyarısını "kibarca ama usturuplu şekilde alıp geri döndüler. 3 gün sonra deplasmanda 4 tane attılar Roda'ya. Uzun bir süre sonra gol yememe başarısı gösterdiler. Kimse hocanın istifasından bahsetmedi, kimse futbolculara fiziksel bir temasta bulunmadı, kimse hakaret etmedi, kimse küfür etmedi. Sadece yerine giden ama medeni bir mesaj verdiler. 100 kişi sadece. Hafta sonuna yansımasına yetti bu tavır. Ben merak ediyorum. O gün, o maçtan sonra Kezman'a "are you player?" diye kusmak yerine medeni bir insan gibi takımın kötü gittiğini, düzelmeleri gerektiği anlatılsaydı çok mu şey kaybederdik. Ama bu bizim hastalığımız. Bizde ortası yok. Yabancı futbolcular Türkiye'ye hava limanında ayak bastıklarında boynuna kaşkol takılır, omuzlara alınır, meşale yakılır, "en büyük cim bom bom" söyletilir. Adam "tamam ben herhalde bu ülkede kral oldum, kimse sırtımı yere getiremez" der. Sonra giderken havalimanında kimseyi bulamaz. Hatta gidişi öncesinde bir kaç pet şişe yer, bir kaç küfür yer. Tabi sorar kendine "yahu 3 ay önce bana karısından daha yakın davranan adam aynı adam değil mi?". Orta yoktur bizde. Usturuplu sevgi, usturuplu eleştiri diye bir şey yoktur. Sevmiyoruz ılımlı olmayı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
http://www.yesilkirmizi.net/haber_detay.asp?haber_id=3890
Bizde de ortasi var, bu linki bir takip etmenizi tavsiye ederim..
Kimse hocanın istifasından bahsetmedi, kimse futbolculara fiziksel bir temasta bulunmadı, kimse hakaret etmedi, kimse küfür etmedi. Sadece yerine giden ama medeni bir mesaj verdiler. 100 kişi sadece.
o gun bugundur Karsiyaka 3 mac yapti. Gol yemedi, 3te 3 yapti.. Yani Feyenordu ornek gostermissiniz ama Karsiyakada bu sistem isleyince Feyenordun bunu ornek aldigindan bahsetmemissiniz..
sadece taraftar degil burdaki suclu. acaba taraftar boyle bir acıklama yapsa konusmak istiyoruz dese, sorulsa neden boyle islerin yolunda gitmedigi. futbolcular yoneticiler kabul edecek mi bu durumu turkiye'de tabiki hayır. cunku futbol onlarsız olmuyor zannediyor hicbiri bu isin en tepesinde kendileri var zannediyorlar ve o taraftarlar olmadıgı zaman futbolun ne kadar yavan ve ne kadar sıkıcı olabilecegini goremiyorlar. sonra da ugur boral gibi taraftara el kol hareketleri yapmalar , sinan engin gibi taraftarı suclamalar geliyor.oynadıkları ve oynattıkları futbol yetmezmis gibi...
GoKaN
@19ksklee12
ülkede elbet genel anlayışın aksine istisnalar vardır ancak önemli olan bunun gelenek haline gelmesidir. Hangisinin gelenek olduğunu sen de ben de biliyoruz çok iyi
İkinci olarak da Feyenoord'un Türkiye ikinci liginde mücadele eden Karşıyaka'yı (küçültmek amacıyla değil haberdar olmak açısından belirtiyorum) örnek aldığından hatta kulüp yetkililerinin Karşıyaka adlı bir kulübün varlığından haberdar olup olmadığından emin değilim, sen de takdir edersin ki.
valla bu yapılanı ksk'den örnek alma yerine, hem futbol açısından, hem de medeni açıdan "anlayış seviyesi"ne bağlamak daha doğru olur sanırım. hem zaten flying dutchman'in de dediği gibi, nerden haberleri olsun ki.
ayrıca ksk taraftarının da bu açıdan pozitif bir imajı olduğu söylenemez, bu tip şeyleri ne kadar çok yaparlarsa da, o kadar çok düzeltirler.
Tabii ki ben de ince bi espri yapmistim Feyenordun ornek aldigi ile ilgili. Sadece bu guzelliklerin anadolunun bir cok kulubunde oldugundan bahsetmekti amacim. Karsiyaka yerelinde orneklendirmeye calistim. Karsi ciktigim Istanbul takimlari = Turkiyenin geneli , esitlemesi.. Yoksa takip edilirse bir cok anadolu kulubu ile iliskili her gun farkli vefa ornekleri bulabilirsiniz.. Yani bizim hastaligimiz bana gore futbolculari severken ya da doverken bir rutin tutturamamamiz degil, Turkiyede sporu futbol, futbolu da 3 takimdan ibaret sayan medyamizdir.. Nacizane fikrim budur..
Ayrica salih ozkafir, Karsiyaka ile ilgili haberler sadece kotuyken Istanbul medyasina yansiyor, geri kalan hic bir haber yansimiyor. Bu nedenle bu kadarindan haberdar olabiliyorsunuz.. Ama bu konu burada tartisilcak konu degil..
Yaziyi ve anlayisi gercekten cok begendim umarim anlatmak istediklerim anlasilmistir..
Asıl sorun sevgi anlayışımızda; "mutlu ettikçe" seviyoruz, "mutlu ettikleri" üzere bizim için varlar. Takım, futbolcu, dost, sevgili.. bizim için farketmiyor. Sevgimizin nedenleri var, neden bitince "son" yazıyor.
AB..
Yorum Gönder