“İmparator” lakabı bizde bol kesedir. Mesleki anlamda biraz başarılı olan adam, hele bu başarılarını arka arkaya kazanmışsa, mensup olduğu camia tarafından direk olarak “İmparator” olarak lakaplandırılır. Ancak memleket sathında “
En ‘İmparator’ kim?” konulu bir çalışma yapılacak olsa, Süleyman Akdı ilk ikiye kesin girer. Hatta rakibiyle atbaşı birinciliği paylaşırlar.
1990’lardan sonra camiaya katılan yeni yarışseverlerin, Turkiye Jokey Kulübü’nün eski yarışları içeren video kasetlerinde 1960’lı yıllardaki yarışlarını görünce saşırdığı ve 1-2 sene içinde hayranlık beslemeye başladığı bir jokey oldu Süleyman Akdı.
Sözünden donmeyecek inatta ve imparatorun getirdiği (veya getiremediği) bir at yüzünden büyük para kaybetmiş olan birer kişi haric, “Ben kuponuma hayatta yazmam abi Sülo’yu” diyen her 1.000 kisiden 998 tanesine sözünü yediren jokey oldu Süleyman Akdı.
Favori olduğu yarışta gelemeyince bankocuların Sauron’u, açık koşuda 1.05 ganyanlı surdirek atı yıkıp muhtemeli patlatınca bombacıların Gandalf’ı oldu Süleyman Akdı.
Ve bugun jokeyliği bırakıyor İmparator. Kupa alınca Veliefendi balkonundan, en azından jokey olarak, halkı selamlamayacak artık. Fotofinişe çektiği hareketler, onun için açılan pankartlar ve dökülen gözyaşları (abartmıyoruz, en az 10 kez kupa alırken ağlayıp “İmparatoooor” diye bağıranlar görmüşlüğümüz vardır hipodromda) “İstanbul’un Mazisi” ağacında açan birer çiçek olacak artık.
Biz uzatmayalım, o konuşsun. Güle Güle İmparator...
“Başta ben ve Ahmet Atçı gibi jokey arkadaşlarım yeni nesle dürüstlüğü öğrettik, Yener ağabey. Girdiğimiz bütün yarışları alın terimizle kazanarak çirkin adamları yok ettik. Pistte babam çıksa fark etmez, hiçbir şekilde kimseye yol vermem, ben yarışta kendimi kaybederim. Bana yıllardır ‘‘İmparator’’ diyorlarsa dürüstlüğümden, mesleğe olan aşkımdandır. Şunu da söyleyeyim, ben Fatih Terim'den önce ‘‘İmparator’’um, o benden yaşça çok küçüktür. Önceleri bana ‘‘Eusebio’’ diyorlardı, 1969'larda Beckenbauer'dan esinlenerek bu adı taktılar. Dünyanın her yerindeki at yarışlarında dolaplar dönüyor ama, bizde kesinlikle böyle bir şey kalmadı. Çok iyi jokey olup da sonradan bu işlere bulaşanlar şimdi paraya muhtaç durumda. Mesela Hasan Heybetli arkadaşımdır, onun bütün atlarına bindim. Hiçbir gün bana değil teklifte bulunmak, iması bile olmadı. Heybetli, her gün hipodroma gelip yarışları beyefendi gibi izledi, oyunlarını da resmi gişelerden oynadı. Daha önce Oflu Hüseyin Cevahir'in atlarına da bindim, Dündar Kılıç'ın ağabeyi Yahya Kılıç'ın atlarına da. Bir tek gün bu insanlar benden bir şey istemedi.”
by Canarino
3 yorum:
Haberi bugün okudum,üzüldüm hakikaten.Ankara yarış camiası nedense sevemedi İmparator'u, hatta padokda çok sefer yuhalandı.Birinde bindiği at ürktü,az kalsın yere düşüyordu.Aynı insanlar Karataş askerden döndüğünde "Hoş geldin imparator" diye pankart açıp ayar çekmeye çalıştı Ankara'da akılları sıra.
Ben bir kere ahırlar tarafından kaçak grip(para ödememek için değil,ahırlardan padoğa götürülen atları yakından görebilmek için-o duyguyu ancak yarış oynayan bilir) jokey odasının bulunduğu yerden geçerken o içeri girdiğinde diğer jokeylerin ayağa kalktığını gördüm.Öyle saygı duyulan bir adamdı kendi camiasında.
Güle güle imparator.Arkanda bıraktıktığın aprantiler senin gibi şerefiyle bu işi sürdürürler umarım.Arkalarında senin gibi bir örnek var...
merhaba. yine mükemmel yazmışsınız. açıkçası ben de duygulandım okuyunca yazınızı...
imparatora elveda demiyoruz elbette o pistlerin, pistlerde onun bundan sonra da.
bold pilot yazısı olmaması çok ilginç olmuş bir numaralı efsane odur bence.
Yorum Gönder