Yıllar önce televizyonda bir reklam çıkmıştı."6 milyar insan İstanbul'a geliyor". İlk gördüğümde korkmuştum.Ertesi gün okula gittim. Herkeste aynı korku vardı. Neydi bu Habitat? O kadar adam nereye sığacaktı?. Bizim eve de yatıya bir kaç kişi gelirdi elbet. O kadar adamı nasıl doyuracaktık. Çok geçmeden İstanbul'da kaldırımlar boyandı, bahçeler süslendi, sokaklar temizlendi.
Sonuçta gele gele çiçek çocuklarının 90'lı yıllar versiyonu geldi. Sivil toplum örgütleri. Halbuki bizim liseden nice yiğit Venezuela'lı kızları bekliyordu. Hayaller yıkıldı tabi. Meğer çevre konferansı imiş Habitat. Beşinci sınıf bir uluslararası organizasyon için bile İstanbul'un sokakları süslenmişti. Yıllar önce de Amerikan donanması İstanbul'a gelecek diye Zürafa Sokak'taki malum evlerin boyandığını bilirim. Bilirim derken anlatılır tabi o zaman biz yoktuk meydanda. Uluslararası organizasyonlar böyledir işte. Organizasyonun yapıldığı ülke, organizasyonun büyüklüğüne göre belli bir süre önceden hazırlığa girişir. Konu Olimpiyatlar, Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası olduğunda bu hazırlık yıllar öncesinden başlar. 2012 için Polonya ve Ukrayna bazı stadlarını son aşamaya getirdiler. Güney Afrika'ya gelince. Dünya Kupası
yılda 21.000 kişinin öldürüldüğü ülkeyi değiştirmeye başladı bile.Alttaki resime bakın. Bana Tanrıkent filmindeki Brezilya mahallesini hatırlatıyor hemen. Ama burası 2010 Dünya Kupası finalinin oynanacağı Johannesburg'un Soccer City Stadyumu'na ev sahipliği yapan Soweto bölgesi. Soweto yıllardır Johannesburg'un en fakir yerleşim yerlerinden birisi olarak biliniyor. Ancak son birkaç yıl içinde organizasyon hakkının alınması ile kente çok büyük yatırımlar yapıldı. Artık Soweto ailelerin Honda ve Toyota marka arabaları ile alışveriş merkezinde vakit geçirdikleri bir kente dönüşmüş durumda. Resimde görülen yıkık dökük evlerin çoğu düzgün mimarili apartmanlar ve binalarla değiştirilmiş durumda. 2010 yılına gelindiğinde Güney Afrikalı organizatörler Soweto'yu, Nelson Mandela'nın gençliğinin bir bölümünü geçirdiği bu yıkık bölgeyi bir kültür turizmi merkezi haline getirmeyi planlıyorlar. Tabi bu çalışmalar ülkenin önemli bir bölümünden de tepki çekti.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yoksulluk sınırının altındaki insan sayısı halen milyonlarla ifade ediliyor. Hal böyle iken sadece Dünya Kupası organizasyonunu alabilmek için harcanan 2.8 milyar euronun çok daha yararlı işlere kullanılacağını ifade edenler de mevcut. Johannesburg'un gettolarının önemli bölümüne halen elektrik verilemiyor. Tabi bir de ülkede yıllardır süren siyah-beyaz çatışmasının varlığı var. Büyük şehirlerdeki çarpık kentleşme beyazların etrafı yüksek çitlerle çevrili, yüksek güvenlik önlemleri ile dolu evlerde yaşamasını ve kendilerini soyutlamasını beraberinde getirdi. Dünya Kupası bu topluluğun maçlar sebebi ile diğer toplumlarla ve kendi içindeki siyahilerle buluşmasına yol açacak. Oluşacak kargaşanın her yıl 21.000 kişinin öldürüldüğü ve birçok silahlı soygunun yaşandığı ülkede büyük sorunlara yol açacağı belirtiliyor.
Yukarıdaki sorunların ve şiddet olaylarının önüne geçmek için hükümet turnuva boyunca büyük önlemler alacak. Tam 200.000 polis görev yapacak Dünya Kupası'nda. Terörist saldırıları ve bazı uçak kaçırma eylemlerini önlemek içni her gün askeri uçaklar 10.000 feet üzerinde ve stadyumlar çevresinde uçuş yapacaklar. Dünyanın en büyük altın rezervlerinden bir kaçının bulunduğu ülkede yıllardır varolan sorunlar Dünya Kupası yaklaştıkça daha çok dile getirilmeye başlayacaktır. Kupanın önemli yanları da olacak elbet. Futbol organizasyonlarının gittiği her ülkede bu oyuna olan ilgiyi artırması Afrika'da da gerçekleşecek. Soweto'nun gecekondu mahallesinden çıkıp Leeds United'a transfer olan ve burada bir simgeye dönüşen Lucas Radebe çocuklar için çok önemli bir model. Diğer çocuklar da televizyondan gördükleri birçok yıldızı çıplak gözle görme imkanına kavuşacaklar. Kayıp kıta ilk defa Dünya Kupası'nı evinde misafir edecek. Turnuva önemli futbol okullarının kurulmasına da ön ayak olabilir.
Soweto'daki Soccer City Stadyumu mimari açıdan aynen Beijing'deki Kuş Yuvası gibi kıtaya özgü renkler ve mimari ile (stad bir Afrika çömleiğini andırıyor) öne çıkıyor. 94.000 kişilik stadın dünya üzerinde şu ana kadar
en çok büfe, restoran ve tuvalete sahip stadyum olacağı söyleniyor. Taraftarlar turnuva boyunca kupa için özel olarak tahsis edilmiş otobüslerle stadlara gidip gelecekler. Güney Afrika turnjuva için 5 yeni stad inşa ediyor ve 5 tane stadı da restore ediyor. Açılış ve final maçlarının oynanacağı deniz seviyesinin 1.700 metre yukarısındaki Soccer City Stadyumu 2009 Kasımında tamamlanacak. Diğer stadların da bu süre zarfında tamamlanması bekleniyor. Hava, deniz ve demiryolu ulaşımına turnuva başlangıcına kadar tam 550 milyar euro harcanması bekleniyor. Benzer şekilde bazı rakamlar verirsek. Turnuvanın 100.000 kişiye istihdam sağladığı, 80.000 kişiye turizm ve organizasyon komitelerinde iş olanağı verdiği biliniyor. Tam 500.000 taraftar bekleniyor ülkeye. Bu taraftarların ülkeye 1.4 milyar euro civarı bir gelir bırakması bekleniyor. Güvenlik önlemleri için 120 milyon euroya yakın bir para harcandı. Sadece stadyum ışıklandırmaları için 16 milyon euroluk bir bütçe ayrılmış durumda.
Kupanın Afrika'nın güney ucuna yaptığı etkilerin hangi yönde olduğunu ilerleyen haftalarda incelemeye devam edeceğiz.
2 yorum:
Alan Paton'in bir kitabini okumustum yillar once: "Cry, my beloved country". Orada anlatilanlara bakilirsa zaten Soweto da Tanrikent'ten asagi kalir biryer degilmis. Bu arada bu turnuvanin Guney Afrika'ya faydasi mi fazla olur zarari mi hala karar veremedim.
Selamlar,
"Hava, deniz ve demiryolu ulaşımına turnuva başlangıcına kadar tam 550 milyar euro harcanması bekleniyor."
yazıyor. Orası milyon olabilir mi? Kolay gelsin.
Yorum Gönder