RENKLERE AŞKIMIZ BU KADAR

Ezeli rekabetin iki tarafının birbirine ufak takılmalarının hep futboldaki zevki ve o rekabetin tadını artırdığını düşünürüm. Zira bunlar olmazsa bu işin zevki olmaz. Hayatım boyunca kendisiyle dalga geçemeyen insanları sevemedim. Bu onunla ilgili bir şey biraz. Fenerbahçe'den 6 gol yediğimizde telefonunu kapatmak yerine Fenerbahçeliler beni aramadan, onları aramış bir insanım. Hakaret ve aşağılama olmadan karşı tarafa yapılan zekice göndermeleri çok severim. O yüzden "Fenerbahçe Türkiye Kupası'nı aldığında kim kaç yaşındaydı?" haberine ne kadar güldüysem son 4-1'lik maçtan sonra yapılan "Der Untergang" uyarlamasına da o kadar güldüm. Yoksa bu işten tad alamayız. Fenerbahçe bu dünyada olmazsa ben kiminle dalga geçeceğim? Fenerbahçeli ben olmazsam kiminle geçecek? Spartak Moskova'yla mı? Geçiniz. O yüzden rekabete sürekli düşmanca bakan bu "espriden anlamayan" nesile hiç aşina olamadık. Ha aşağıdaki haber bu kapsama girmiyor ama bu sefer de tarafsız gözle bakanın tebessüm edeceği bir haber. Ezeli rekabetin nelere yol açacağının en güzel örneklerinden bir tanesi.


Geçtiğimiz yılın ocak ayında Boca'lı bir taraftar Buenos Aires'li bir dövmecinin dükkanına gidiyor. Sandalyeye oturup "arkama Boca Juniors logusunu yap üstad" diyor. Üstad da oturuyor 1 günde işini bitiriyor. Boca Juniors'lu genç dövme yapıldıktan sonra aynayla kendisine gösterilmemesinden hiç kuşkulanmıyor. Eve gidiyor, anne-babasına işte bizim takım aşkımız bu kadar diye açıyor. Takım aşkı yandaki kadarmış. Anlayacağınız sonradan koyu bir River Plate taraftarı olduğu öğrenilen dövmeci gencin sırtına al sana Boca Juniors diye penisi döşüyor. Sonuç, River'lı dövmeci mahkemeye verildi. Mahkeme Arjantin'de halen devam ediyor. Bizim Barad-dur'un dövmecisine de haber salacağım. Bir dahaki sarı-lacivert temalı dövme artık ne olur bilemem.