23 Şubat 2009 Pazartesi
ANKARA (ARABESK VERSION)
Aradığım, büyük aşkı, Ben doğarken sende buldum.
Hayatımın, tek anlamı, Sen benim herşeyim oldun.
Sensiz geçen, saniyeler, Dakikalar haram bana.
Biliyorum. Sen olmasan, Yaşayamam ki KANARYA
Çok seviyorum bu tezahüratı…Kafa bi milyonken daha da bi içten söyleniyo…Daha bi hisli…Gidiş yolunda en çok yüklenilen beste…Fena…
“Ya kardeşim bizi ayrı bölüme alsınlar o zaman…Biz maç sırasında delirirken, manyaklaşırken elin adamın sevgilisiyle aşk yapmasına dayanamıyorum abi…Bizi kafese falan alsınlar gerekirse…Normal değiliz biz çünkü…”
Ankara dönüşü deplasman otobüsünde, alkol dalgası ve sigara dumanı arasında edilen tonlarca küfür arasında bir arkadaşın sarfettiği cümleler…Oraya nasıl gelindiğini pek hatırlamıyorum…O kafayla hatırlamak da pek mümkün değil zaten…Ama sanki zihnimden almış cümleleri birebir…Özne tümleç yüklem…Kopya sanki…Aşk böcekleri gelmeyin ulan maça…
“-Alkol var mı?
-İki bira…(yalaaaannn)
-İstanbul’dan mı geliyosun?
-Evet…
-Taşkınlık yapmak Falan yok di mi?
-Yok abi…Çoluğa çocuğa karıştık artık…Geçmiş bizden…”
Stada girişte Ankara polisiyle yaşadığım diyalog…Daha evlenmemiş olmama rağmen böyle bir muhabbete girmeme kendi kendime baya bi güldüm…Ama her Ankara deplasmanında mutlaka polisle bir iletişim içinde olmam tesadüf müdür bilemiyorum? 04.00’de eve döndüğümde olayı valideye anlattığımda kendisinden aldığım “kanında var senin holiganlık” cevabı da ayrı bi enteresandı tabi..Ulan insan evladına böyle bişey der mi? Hey allahım…Seviyorum valide seni…
“-Orda kavga edeceğimiz zaman buluşulur…Alet edevat olmadan yumruk yumruğa edilir…Yenilen çirkinlik yapmadan döner gider…Sonra tekrar randevulaşılır…”
Otobüste Mönchengladbachlı bi arkadaşın olduğunu gördüm…Daha muhabbet bile etmeden direk çoraplardan anladım hangi takımlı olduğunu…Türkçesi oldukça güzel ama yabancı belli oluyo tabi ki...İstiklal’de kitap satıyomuş…Almanya’da holigan olaylarından içeri falan girdiğini öğreniyoruz…Bizim arkadaş dönüş yolunda baya bi sorguya aldı kendisini …Yukarıdaki cümleler de onun bize aktardıkları zaten… Ben de severim Mönchengladbach’ı…Alman kardeşimiz Bayern’e fena halde ayar oluyomuş…Neden diyoruz? “Karı gibi taraftarı var” diyor…yükleniyor biraya…
Sabah + akşam toplam 678 çiş molası sonrası ikincisi kez yemek molası için Bolu eteklerinde duruyoruz…%20 indirim var…Yüklen yemeğe…
Fazla uzun uzadıya yazmak istemiyorum…Keyifli geçen yolculuklar dışında Ankara deplasmanlarına nedendir bilinmez uyuz oluyorum…Böyle desek de yine gidicez gerçi…
Dönüş yolu tepeden tırnağa edilen küfürler…Ruhsuzluğa, umursamazlığa edilen isyan…Ama aklı başında olmayan tek yorum yok…Ulan diyoruz kendine yönetici diyenler bunları nasıl da düşünemiyor…Enişte votka versene…
Teknik taktikle işim olmadı olmaz da…Taraftarım…Tarafım sonuçta…İşim destek vermek…Ama hak edin be kardeşim…Allahınız,dininiz, imanınız varsa biraz umursayın ya…Şeyinizde olsun bazı şeyler…Ayıptır…
Neyse…Arabeskleşelim biz yine…Güzelleşelim…
Sevdamıza kimse engel olamaz
Bazen hüzün vardır bazen mutluluk
Fener sevgisinin adı konamaz
Ne kupa büyüklüğü ne şampiyonluk !
by Barad-dur
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 yorum:
Yerinde gidip göremedik henüz ama B. Dortmund hep öne çıksa da Almanya' nın en iyi tribünüdür bence Mönşingıladbah.
ankara'ya 8 saatte giderek rekorumuzu geliştirdik biz de : ) maç sırasında gaza getirecek tezahürat yerine şarkıya türküye daha çok ağırlık veriyoruz, bu konuda hatalıyız kanımca. diğer takımlar da izin vermiyor kopmamıza, bu da hala ümit var olarak algılanıyor ve protestoların önü kesiliyor. ya adam gibi savaşalım şampiyonluk için ya da koyverin gitsin duracağımız yeri bilelim.
Gule gule gittiniz, oyle donemediniz ama sizin caniniz sagolsun kardesim. Para alip, uzerine bir de isini yapamayanlar / yapmayanlar utansin.
Ulvi senin oldugun bir otobusun Ankara'ya nasil olup da vasil olabildigini anlayamiyorum ben. 8 saat yine iyiymis :)
Sevdamiza kimse engel olamaz!
Biz de 8,5 saatte vardık...:))
sanırım bunlar desteği,sevdayı,bağlılığı yanlış anlıyo.illa ayar mı vermek lasım.bunlar laftan anlamıyolar,gıcıklığına yapıolar sanki...
Dusun iste, sizin otobuste Ulvi olsa 10 saat olacakmis :)
abi ulvi yerine can'ı kullansak, çocuğu hor görmesek, ona bir adım gitsen o sana beş adım gelse falan : ))
sırada kayseri var, yeni statlarını tatmak için heyecanlıyız.
Ben seni oyle tanidim ama :) Ve yine ama seni kiracagima kafami kirarim kardesim.
Arttiriyorum, Can ile 11 saat olurdu :)
süper bi yazı
"Aşk böcekleri maça gelmesin" ne demek? "Çoraplarından anladım hangi takımı tuttuğunu" ne demek? "Teknik taktikle işim olmadı olmaz da. Taraftarım. Tarafım sonuçta. İşim destek vermek" ne demek? İşiniz buysa maaş verelim üstüne?
Ben bu yazıdan birşey anlamadım. Belki "arabeskleşildiği" için anlamadım. Ama bu fazlasıyla erkek "canım kanım" muhabbeti sıkıcı gerçekten.
"Karı gibi taraftarı var"mış Mönchengladbach'ın. Şükürler olsun, bizim öyle taraftarlarımız yok görüldüğü üzere.
Mute, adsız yazmadığın için teşekkür ederim önce…Bu tarz yorumlar adsız olur genelde…
O “ne demek?” bu “ne demek?” diye üç tane soru sormuşsun…Açıkliyim sana…Kafanda soru işareti kalmasın…Anlayan anlamış zaten gerçi…Bizim yaşadıklarımızı yaşayanın, bilenin anlaması da yeterli benim için…
“Aşk böcekleri maça gelmesin” ne demek biliyo musun? Biz stress’ten ölürken, başka bişey düşünemezken, sevgililer önümüzde sevişmesin,yiyişmesin, seks yapmasın demek…gitsinler evlerinde her türlü pozisyonu uygulasınlar demek…Gerçi özgür ülkedeyiz di mi? İsteyen istediğini yapar…
“Çoraplarından anladım hangi takımı tuttuğunu” ne demek biliyo musun? O paragrafta hangi takımdan bahsettiğimi tekrar bi okursan anlarsın ne demek istediğimi…
“Teknik taktikle işim olmadı olmaz da…Taraftarım…Tarafım sonuçta…İşim destek vermek…” cümlesinin ne anlama geldiğini anlamışsın ama terbiyesizlik yapıp “maaş verelim üstüne” muhabbetine girmişsin…Haddini bil diyebiliyorum sana klavye üzerinden sadece…
Yazıdan bir şey anlamadıysan ya da sıkıldıysan okumazsın güzel kardeşim benim…Kısa bir deplasman anektodu…Edebiyatçı ya da köşe yazarı gibi bir misyonum yok…amatör olarak yazıyoruz burada…
Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez tabi ki…Ama öyle “maaş” falan …Cibiliyetsizliğin alemi yok…
Saygılar…
Kimsenin söylediği ölçemez bu sevigiyi. Taraftar olmak ile seyirci olmak arasındaki çizginin üğzerine işemeden bilemezsin bu aşkın ne kadar büyük olduğunu.
Sonra sana kızana rakip takım taraftarı yaftası yapıştıracak kadar alçalırsın, şuursuzlaşırsın. Maaş verelim o zaman diyen zihniyet, ben kulübe para veriyorum diyen zihniyettir, sonumuzu hazırlamya çalışandır...
Bu birebir yaşanan bir toplu aşktır. Bilen yaşar acısını, sevgilin yanındayken başka kollara sarılmanın ihanetini...
Arabeskleşmek bir metalci için en uzak nokta olsa da...
Sarı saçlarnı deli gönlüme...
Bağlamışım çözülmüyor...
@Barad-dur
Nickname'i kullanarak yazmak ile adsız yazmak arasında bir fark yok, profilde gerçek isim gözükmediği sürece.
"Maaş" kısmına fazla alınmışsınız. Hassas nokta tabii, özellikle kimi "canım kanım" fanatiklerin maaşlı olduğu hatırlanınca. Sizi kastetmiyorum. Ancak maaş derken "işimiz" kelimesine atıf yapmıştım. Daha açıklayıcı oldu umarım.
"Beğenmeyen okumasın, anlamadıysan okuma" nasıl bir anlayış, böyle mantık olur mu? E siz de yazamıyorsunuz. Ben size "yazamıyorsanız yazmayın" mı diyeceğim şimdi, siz bana "okuyamıyorsan okuma" mealinde cevap verdiğinize göre?
Yazıda maça gelen ve sizin tabirinizle "yiyişen" sevgililerle ilgili kısımda yazdığınıza bütünüyle katılıyorum ve canı gönülden destekliyorum. Şöyle yazıyordu orada: "Bizi kafese falan alsınlar gerekirse..."
Bir de saf okur eleştirisi size: Türkçe'de bütün cümleler üç nokta ile bitmez.
Saygılar,
Furkan Sorkaç
@Furkan Sorkaç
içerik ile ilgili tartışmanız size ait saygı çerçevesinde sonuna kadar tartışın, sadece şu 3 nokta ile bir açıklama yapayım, o bir tarz diyelim, yoksa şahsın kendisini tanırım Türkçe konusunda pek bir sıkıntısı yoktur.
Bu Joe'nun başkasının diyaloglarını bazen italik bazen tırnak içinde yazması gibi bir şey. Bu blogda kurallara dikkat ediyoruz elimizden geldiğince farketmişsinizdir, yine de şahısların kendisine ait ufak yazım tarzlarını hoş görmek lazım
"Ne demek nisaburek?" vardi bir zamanlar. Olay yaratmisti. "Ne demekmis lan?" diye birbirine soruyordu mahalle gencligi...
"Ask bocekleri maca gelmesin"den, ilk okuyusta "Hayatinda romantizm unsuruna yer verenler stadyum kapilarindan iceri alinmasin"i anlayabilmek gerekir ki aciklamada "Ben de aynen oyle dusunuyorum" denebilsin. Bilcumle manyak degil ki bu taraftar milleti. Kaldi ki goz onunde Emmanuelle cekilmesi de degil aslinda sikinti. Bir de tezahurat yapanlara ters ters bakmiyorlar mi, "Isimiz var kardesim, biyoloji calisiyoruz" seklinde, akademikce. Iste o zaman damar kabariyor. Hani mevzu acikliga kavusmus ama ben de iki yorum yapayim dedim...
Corap aciklamasina bir yorum gelmemis ayrica...
Bir de su takimi "hakikaten" kovalayan her taraftara, "sizin bu yaptiginizdan para kazananlar var" seklindeki sosyal tespiti yapmaktan ne zaman bikilacak acaba? Haliyle yillarini tribune vermis, akli basinda insanlar bu durumun farkindadirlar ve emin olunsun ki "canim kanim" seklinde "cok erkek" (o ne demekse) seven kitle herkesten daha huzursuzdur bu "alavere dalavere kim ala da kim vere rap rap" durumlari karsisinda...
Ben uc noktalari sadece paragraf sonlarinda kullandim. Tum Turk Dil Kurumu calisanlarina tesekkuru borc bilirim... (Bak hala)
@canarino
Ben hiçbir statta "biyoloji çalışan" çift görmedim, "sevişen/yiyişen/seks yapan" çift de görmedim. 5 yaşından hesaplarsak, 25 yıl oldu maça giderim. Sinemada filan oluyor öyle şeyler. Adam sevgilisinin omzuna kolunu atıp tezahürata katılmayınca "biyoloji çalışıyor" mu oluyor? "Yiyişiyor" mu oluyor?
Yazıyla ilgiliydi üç nokta eleştirim. Flying Dutchman gerekli cevabı verdi, saygı duyarım. "Grammar Police" ironisine gerek yok.
Yukardaki eleştirim de yazıyla ilgili hala. Kişisel değil.
Furkan Sorkaç
Gunumuz stadyumlarinin, (hadi ahkam kesmeyelim) en azindan bizim daimi adresimiz olan Papazin Cayiri'nin buyuk bir bolumunun, son sureclerde "filan" sinemadan pek de bir farki olmadigini gozleriyle goren birileri var ki yaziyorlar, deplasman otobusunde konusuyorlar. Sauron'un gozune ihtiyac yok neticede, iki koltuk beride, bes koltuk otede. "Cek saga" diye, yalan makinesine mi girsin butun otobus?
Godfather'da Tessio da oyle diyordu, kisisel hakkinda; "Tell Mike it was only business. I always liked him" diye. Elbette kisisel olmayacak, olamaz da zaten ama "bir arkadasin sitesine yazilan yazilarda" da "Edebi Metin Polisligi"ne gerek yok. Mis gibi, "okuyalim eglenelim, eglenmiyorsak sallayalim gitsin" dururken.
Tribunculerin herseyi bitmisti, bir yazilari kalmisti zaten. Maaslilar (!) sizi, pardon bizi...
Yorum Gönder