26 Şubat 2009 Perşembe

MÜZİKTEN FİLME - 2: TELL THEM THAT EVERYTHING IS GONNA BE JUST FINE.










Donnie bir peygamber mi yoksa 90’ların kayıp kuşağının bir temsilcisi miydi? Peygamber olmak ne demektir? İlla ki destansı, masalsı hikayelerle bir halkın ve sonrasında dünyanın kaderini değiştirmek/mahvetmek mi gerekir? Yoksa her şeyin çizgisel zamanda geliştiğini iddia ettikleri, oysa aslında değişenin yalnızca şiddetin, çılgınlığın dozajı olduğu bir dünyada
birilerine bu kaosun dışında da bir hayatın mümkün olduğunu göstermek de mi peygamberliktir?

Sosyal içerikli, psikolojik, fantastik, kara mizah türü sinema öğelerinin tümünü içinde barındıran Donnie Darko, 2001 yılında sessiz sedasız gösterime girip aynı şekilde çıkmış, ama zaman içinde bir kült haline gelmiştir. Halihazırda İMDB’nin ilk 250 filminin içinde 126. sırasında bulunan, “ölmeden önce izlenecek filmler” listelerine giren; yönetmeni ve senaristi Richard Kelly tarafından henüz lisedeyken senaryosu kaleme alınan ve daha 25 yaşındayken çekilen film, yönetmen için bence mükemmel bir başlangıç olmuştur. David Lynch ekolünden olduğu söylense de bence kesinlikle kendi tarzını daha ilk filminden ortaya koyarak beklentileri en üst seviyeye çekmiştir Kelly.














Reklama önem vermeksizin kendi halinde böylesine bir kült haline gelen filmi izleyip ardından da “En İyi Web Sitesi” ödülünü alan bol şifreli web sitesini çözer, son olarak da belgesel dvdsini izlerseniz çok net görürsünüz ki Donnie, bir modern zaman peygamberi olarak tasarlanmıştır. Ama bu bilgileri spoil etmek filmin tüm anlamının yitmesine neden olacağından “Merak ediyorsanız buyurun izleyin-çözün-izleyin.” demekle yetineceğim her zamanki gibi. Çünkü her ne kadar Donnie karakterinin iskeletini hristiyan geleneği oluştursa da, O asla bildiğiniz peygamberlerden değildir.

Daha en başta ABD bayrağının üzerine düşen uçak motoru, Darko soyadlı bir kahraman (ya da süper kahraman*), okula sabotaj**, “kişisel gelişim” saçmalıklarını dayatıp insanları kendini bilmez ve yola getirilmesi gereken yaratıklar olarak gören, ama aslında kendisi bilimum psikolojik saplantıların, komplekslerin pençesinde bir kadın öğretmen; öğrencilerine özgür düşünceyi deneyimletmeye çalışırken 50’li yıllardan kalma bir zihniyet tarafından okuldan attırılan bir başka kadın öğretmen; işinden olmamak için zaman yolculuğu hakkında zeki çocuk Donnie’nin sorularına bir noktadan sonra cevap vermemeyi seçen erkek öğretmen; “korku toplumu” gibi sağlam bir tespitten yola çıkmaya çalışsa da (filmin sonunda anlaşıldığı üzere) kendi sapkınlıklarını örtbas etmek adına insanlara “nasıl yaşayacaklarını” öğretmeye kalkan bir “kişisel gelişim dehası”; Çin’li ve şişko olduğu için içine kapanık, şimarık gençlerin alay konusu bir küçük kız; yaşadığı toplumun saçmalıklarını dibine kadar gören ve sırf varoluşunu*** anlamlandırmaya çalıştığı için toplum tarafından “garip” olarak nitelenen bir ergen; ölümü ve yalnızlığı sorgulayan bir ergen; saçmalıklara tahammülü olmayan ve şizofren ya da peygamber olduğu için bunları istemsizce ortaya çıkaran, insanların gözünü farkında olmadan açan Donnie ve sonunda… Mad World!****

Filmin en güzel yanı, çözecek bir dolu şifre barındırması. Daha filmin kendisini izlerken en yüzeysel anlamda bile mesajı almak zorken bir de sonunda tersten sarmaya başlayınca fark ediyorsunuz ki filmin normal akışında bulunmayan sahneler de geçiyor ve anlamadığınız noktaları aydınlatıyor. Diğer taraftan filmin sonu fena halde akılları karıştırıyor: fantastik-kara mizah-protest gençlik filmi tanımları arasında gidip gelirken nasıl olup da kara kahramanımızın bir kurtarıcı rolüne büründüğünü anlamak, her türlü detay bilgiye rağmen mümkün değil ya da mümkün ama eziklerin her zaman kaybetmesini görmeye olan tahammülsüzlük nedeniyle kabullenilemez. Derken Gary Jules’un muhteşem yorumu ile film sona eriyor.

Donnie’yi ya seversiniz ya da nefret edersiniz. Bence bir varlığın (sanat eserleri de varlıktır) kendini ortaya koyabildiğinin en güzel kanıtı da budur. Ama ilk izleyişte sevmeyenlere, filmdeki sembolleri iyi takip etmelerini ve topluma yapılan eleştirilerin nasıl da güzel eklemlendiğine dikkat etmelerini tavsiye ederim.

"Donnie’nin açtığı cellar doordan geçtiğinizde varacağınız boyuttan geri dönüşünüz olmayacak." (The New York Times)

*Gretchen: Donnie Darko? What the hell kind of name is that? It's like some sort of superhero or something

Donnie: What makes you think I'm not

** They made me do it!

***The rabbit's not like us. It has no... keen look at something in the mirror, it has no history books, no photographs, no knowledge of sorrow or regret...

They're cute and they're horny. And if you're cute and you're horny, then you're probably happy, in that you don't know who you are and why you're even alive. And you just wanna' have sex, as many times as possible, before you die... I mean, I just don't see the point in crying over a dead rabbit! Y'know, who... who never even feared death to begin with.

**** Mad World

All around me are familiar faces
Worn out places, worn out faces
Bright and early for their daily races
Going nowhere, going nowhere
Their tears are filling up their glasses
No expression, no expression
Hide my head I want to drown my sorrow
No tomorrow, no tomorrow

Children waiting for the day they feel good,
Happy birthday, happy birthday,
And I feel the way that every child should,
Sit and listen, sit and listen
Went to school and I was very nervous
No one knew me, no one knew me
Hello teacher tell me what's my lesson
Look right through me, look right through me

And I find it kind of funny, I find it kind of sad
The dreams in which I'm dying are the best I've ever had
I find it hard to tell you, I find it hard to take
When people run in circles it's a very, very
Mad world
Mad world
Enlarging your world
Mad world

"Every living creature on earth dies alone."
Roberta Sparrow

Not: S. Darko geliyor!!!

by Gand

11 yorum:

Adsız dedi ki...

kesinlikle izlediğim en iyi 3-4 filmden biriydi..
yönetmenin bu filmi henüz 25inde çektiğini öğrenince hafif tebessüm+dumur karışımı yavşağımsı bi ifade oluşmuştu yüzümde..
jake gyllenhaal inanılmaz oynamış.
hele o baygın baygın bakarak gülümsemesi yokmu enseye bi tane patlatası geliyor insanın..

kara mizah türünün en iyi filmlerinden.belkide en iyisi..

CaRtMaNtR dedi ki...

Donnie'nin psikatr seansları ve şirinler muhabbetide bu filmde en çok aklımda kalan sahnelerdendi. Elbette birde sinema salonundaki sahne.

Zoma dedi ki...

3. izleyişimde tam olarak oturdu film bende de. Gerçekten daha üstünden 8 sene geçmiş olmasına rağmen başyapıt diyebilirim rahatlıkla.

Bu arada S. Darko çok çakma bir filme benziyor. Yanıltır inşallah bizi.

Gand dedi ki...

başka bir işini görmemiş olsam da Richard Kelly'e güveniyorum. D.D.'nın ilk yayınlandığı dönemde söyleniyordu 2.si de olacak diye. bu kadar zamanda kaydadeğer bir ürün çıkarmıştır diye düşünüyorum...
gerçi Jake G. olmaksızın nasıl olur belli olmaz ama onun kadar sayko bir tip bulur herhalde film için :)

Olympian dedi ki...

cok iyi bir film olmasina ragmen basyapit oldugunu dusunmuyorum.

sebebi de, donnie disindaki karakterlerin ozellikle de drew barrymore ve patrick swayze nin karakterlerinin cok tarafli cizilmesi.

Zoma dedi ki...

gand:

Eğer Richard Kelly olsaydı ben de güvenirdim de, gördüğüm kadarıyla Kelly'nin filmle bir ilgisi yok. Sadece karakterler ilk filmden olduğu için senaryo kısmına yazılmış adı.

Sanırım ilk filmin ekmeğini yemeye çalışan yapımcı şirketin olayı olacak 2. film.

Gand dedi ki...

humm, evet haklısın :(

Raziel dedi ki...

s.darko bana da dandik bir film gibi geldi. Zaten yanında (v) simgesi var yani sinemalarda gösterilmiycek, direk cd/dvd olarak piyasaya sürülecekmiş. Yine de belli olmaz izleyip görmek lazım..

Filmle ilgili ekliycek bir lafım yok ama "Mad World" gerçekten müthiş bir parça, filmin ruhuna tam uyan bir melodiye sahip. Sırf kulağım alışmasın da bıkmıyim diye çok fazla dinlemediğim şarkılardan biridir.

Adsız dedi ki...

gelmis gecmis en overrated filmlerden bir tanesidir, yapmayin :)

jeankier dedi ki...

neden mi? kötü (sanırım overrated olduğundan standart film afişlemesine akşam çayına kalamıyor.) film.. destek bekliyorum diyenlere.. kapı olsun, buyrun girin içeri efendim. 2008' in oscar adayları, şiir gibi.. olan olamayan.. bu bolluk suları durulmasın, geceler zevk-i sefa. 152" tv alıp içinde yüzmek isterim..

Unknown dedi ki...

http://myspace.com/atlantisasaspaceprisoner

adresinde ben sarkıyı tekrar yorumladım kendimce...herbişeyi caldım bi de utanmadan söledim...
benim için cok mühim bi sarkıdır umarım siz de begenirsiniz

enfes yazı için tesekkürler
nuri