16 Mart 2009 Pazartesi
10'UN CEZASI
4 gündür konuşuluyor Cassio Lincoln konusu Türkiye'de. Dünkü Trabzonspor maçı tartışmaların daha da artmasına yol açtı. Bülent Korkmaz Brezilyalı'yı maç boyu yedek kulübesinde tuttu. Galatasaray öne geçtiği bir maçı 2-2 berabere bitirdi ve Lincoln oyunun hiçbir anında kullanılmak istenmedi. Bülent Korkmaz gelen haberlere göre maç sonunda "Hamburg maçı için dinlendirildiğini" söyledi Lincoln'un. Bu açıklamalar ve önümüzde duran hadise bir çok tartışma konusu çıkardı ortaya. Bunları tek tek ele almak gerekiyor, Hamburg maçından sonraki yazıda hafiften değinmiştik ama bunu ayrı bir ana başlık olarak almak lazım.
Öncelikle Hamburg maçındaki değişiklik anına gidelim. 59. dakika. Cassio Lincoln kenara alınıyor ve Mehmet Güven oyuna giriyor. Lincoln ismini gördüğü anda hafiften söylenmeye başlıyor, yedek kulübesine doğru yürürken iki elini eline açıp sesini yükseltiyor, sonra da "...hey boss hey Bülent...hey" diyerek oyundan çıkıyor, yedek kulübesine hiç uğramadan doğrudan stadyum koridoruna yöneliyor, Bülent Korkmaz onunla hiç bir diyaloğa girmezken Lincoln yarı yolda tekrar dönüp hocaya ismiyle hitap ederek değişikliği beğenmediğini söylüyor ve sonra da Nezihi Boloğlu tarafından sakinleştirilip "fuck off man" diyerek soyunma odasına gidiyor. Kalan 31 dakikada soyunma odasında oturuyor. Bunu yaptığı dakikadan 6 dakika önce Galatasaray 10 kişi kalmıştı sahada ve ikinci yarının başlangıcından itibaren yoğun bir Hamburg baskısı altında cebelleşiyordu. O dakika bu baskının azaldığı ve futbolcuların nefes aldığı ilk andı. Bir kendini toplama dakikasıydı adeta. Bir çok kişi olayı aktarırken Lincoln'ün oyundan çıkmak istemediğini ileri sürüyor ama hadise sadece bu değil. Hiçbir futbolcu kenara "beni değiştirin" demediği sürece oyunu terketmek istemez zaten. Brezilyalı oyundan çıkmak istemedi, bunu yüksek sesle dile getirdi, oyun saha içinde devam ederken takımın hocasına ismiyle hitap etti, sonra da oyundan çıkan oyuncunun yaptığı gibi yedek kulübesinde oturmak yerine soyunma odasına gitti. Hadise bu. Şimdi farklı yönlerden ele alalım.
Sahanın içinden başlayalım. Yukarıda bahsettik, Galatasaraylı oyuncular 15 dakika süren bir kabustan uyanma fırsatı elde etmişlerdi, nefes almak için kenara baktılar, kenarda hocayla takımın 10 numarası tartışıyordu. Şimdi şöyle düşünün, bir halı saha maçındasınız, maçta oynamayan arkadaşınız kenarda bir grup insanla kavga etmeye başlıyor, bir şirket toplantısındasınız, tam o sırada odadaki telefon çalıyor ve patronunuz bölüm şeflerinden birisiyle kavga ediyor telefonda, üniversitede çok zorlu bir sınav oluyorsunuz sınavı yapan profesör kağıdını veren öğrencilerden birisiyle takışmaya başlıyor...bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Bu hadiselerin hiçbirinde o an o görevi yerine getiren ya da eylemi icra eden adamların etkilenmemesi mümkün değildir. O an sahada oyun ve sayısal açıdan sürklase olmuş futbolcular kenara baktıklarında takımın yıldız oyuncusunun hocalarıyla kavga ettiğini gördüler. Bu adamların hepsi profesyonel oyuncu ve çok önemli aşamalar atlatmış insanlar, futbol hayatında bu tür durumlarla karşılaştıkları zaman ne yapacaklarını biliyorlar ve bilmeliler ama bunların hepsi bir yana. Gördükleri tablo buydu, kendileri sahada ter akıtırken oyundan çıkan Lincoln'un hocaya baş kaldırması. O an Brezilyalı biraz oyun zekasına ve vizyona sahip olabilseydi (örneğin stopere geçmek isteyen, hayatında Lincoln'ün gördüğü başarıların 5-10 katını görmüş ve kapris yapmaya hakkı olacaksa (böyle bir hakkın var olması gerektiğini kastetmiyorum) ilk sırada yer alacak adam Harry Kewell kadar) sahadaki arkadaşlarına saygılı olup kulübede oturur ve maçı takip ederdi.
"Oyundan çıkan her oyuncu böyle bir tepki verir normaldir". Bayılıyorum bu savunmaya. Bunun aksini iddia eden yok zaten, yukarıda belirttik. Bir kaç ay önce Nijmegen'da bir şirket maçına gittim, takımın hocası bana "yedek başlıyorsun" dedi, kıçı kırık şirketler arası maçta bile yedek başladığım için üzüldüm, muhtemelen Lincoln de cuma günkü yazıda belirttiğimiz gibi hep şansını iyi kullanmak ve kendini göstermek istediği, kendi çöplüğü Almanya'ya dönüş maçında sahadan bu kadar erken alınmasına içerlemiştir. Ama futbol tarihi oyundan alınan oyuncuların buna içerlemeleri ile dolu. Peki kenara gidip kendi hocasına ısrarla ismiyle hitap ederek bozuk atıp soyunma odasına kaçan kaç tane adam var? Ya da şöyle diyeyim bunun sonucunda hçbir şey olmamış gibi yola devam eden kaç kulüp var. Bu "isimle hitap etme" konusunu neden bu kadar büyüttüğümü anlatayım. Sir Alex Ferguson'un United'daki ilk yılları.Bir maça çıkarken Trafford'un o meşhur merdivenle çıkılan teknik kadro bölümüne gidiyor. O sırada reserve takımda oynayan geleceğin yıldız adaylarından birisi ona "hey Alex bugün maç ne olur?" gibilerinden bir şey soruyor. Fergie gencin yanına gidip "bana Alex diye hitap edemezsin ya bay Ferguson ya da "koç", "şef" şeklinde hitap edeceksin" diyor ve yanından ayrılıyor. Teknik direktörlerin otoritesini belli eden bazı ufak detaylar vardır ve bu onlarca ufak detay bir araya gelip bir bütünü oluştururlar. Dürüst olun yahu, sorun kendinize, bugün kendi futbolcuları Mourinho'ya "hey Jose", Capello'ya "hey Fabio" ya da Terim'e "hey Fatih" diye hitap edebilir mi? Ya da etse nasıl durur? Bu konuda vereceğiniz cevap size kalmış. Gelelim soyunma odasına gitmesine. 2 değişiklik hatırlıyorum çok net. Maçları hatırlamıyorum, birisi Eric Gerets döneminde bir TürkiyeLigi maçında kenara alırken oldukça sinirlenen Sasa Ilic'in kulübede kalıp 1 dakika sonra yerine giren Hakan Şükür'ün golüyle havalara uçması, diğeri de bir Avrupa maçında kendisini çıkartan Mircea Lucescu'ya sinirlenen hatta onun uzattığı eli sıkmayan Hagi'nin gidip kulübede oturup maçı takip etmesi. Bunun adı meslektaşına saygıdır. Cassio Lincoln sahada 10 kişi ile mücadele eden meslektaşlarının emeğine ve o anki zor durumuna zerre kadar saygı duymadan, sırf kendi kaprisi için soyunma odasına gitmeyi tercih etmiştir. Bunun affedilecek bir yanı olamaz. Sahadaki futbolculardan birisinin yerine kendinizi koymanızı rica ediyorum.
İkinci anlayamadığım savunma Lincoln'ün oyuncu değişikliğini değil yerine giren oyuncuyu beğenmediği ve Mehmet Güven yerine başka bir oyuncu girecek olsaydı buna bu kadar tepki göstermeyeceği. Gheorghe Hagi dönemini hatırlar mısınız? Ben hatırlıyorum, Hagi dakika 50'ye geldi mi Sabri'yi kenarda ısınmaya gönderir, 60 olduğu zamanda Ribery'i çıkartıp yerine Sabri'yi alırdı. İstisnalar olmak kaydıyla bu değişikliğin yapıldığı 10 maç hatırlıyorum, 5-1 kazanılan kupa finali dahil. Ribery oyundan çıktığında Galatasaray 3-1 öndeydi, Fenerbahçe tüm hatlarıyla yükleniyordu ve Fransız oyuncu takımdaki en sprinter, en iyi boş koşu yapan ve en hızlı kontratak oyuncusuydu. Oyundan çıkmasaydı bugün o maçın skorunda 5 rakamından çok büyük bir rakam yazabilirdi. 55-60. dakika arası oyundan alındı. Gıkını çıkarmadan kenara geldi, oturdu, maçı kenardan takip etti. Eğer Lincoln'ün yerine giren oyuncuya güvenmediği için böyle bir hareket yapmaya hakkı varsa, Ribery'nin her maç Hagi'ye sopayla saldırması gerekirdi. Oyundan çıkarken yerine girecek oyuncuyu yüksek sesle, kamuya açık alanda, teknik direktöre meydan okuyarak, maç devam ederken sorgulamak bir futbolcunun işi değildir, orada oyuna giren Mehmet Güven'i bırakın Bülent Korkmaz'ın komşusunun amcaoğlu da olabilirdi. Dünyada kendi yerine giren oyuncuyu beğenmeyen milyonlarca futbolcu vardır. Bundan da daha doğal bir şey olamaz ama futbolcunun bazı yükümlülükleri ve sorumlulukları vardır ve bunlara uymak zorundadır. 1998-99 Manchester United kadrosundan bir anektod vereyim. Teddy Sheringham ve Andy Cole uzun yıllar boyu kavgalı kaldılar. Birbirleriyle tek kelime konuşmadılar ve sadece işlerini yaptılar gelip. İkisi de forvet oyuncusuydu. Bir çok maçta birbirlerinin yerine oyuna girdiler. Yani kavgalı olan iki adamdan birisi oyundan çıkarken diğerinin oyuna girdiğini görüyordu. Gıklarını çıkarmadılar. Çünkü biliyorlardı ki kenarda Sir Alex oturuyordu. Aynen cumartesi günü oyundan çıkan Rooney'in bildiği gibi, 6-7 sene önce David Beckham'ın bildiği gibi. Premier Lig'deki tüm oyuncuların bildiği gibi.
Sonlara yaklaştık işin disiplin uygulamasına gelelim. Kusura bakmayın hep aynı adamdan örnek veriyorum, zira otobiyografisinden aklımda kalanlar bunlar. Fergie 1986 Kasımında göreve geldiğinde efsane Bobby Robson'ın oğlu Bryan ve Paul McGrath'ın içki problemleri vardı. Bu oyuncular takımın en önemli oyuncularıydı ve her ikisini de bu alışkanlığı bırakmamaları halinde forma yüzü göremeyeceklerini bildirdi. Robson düzeltti kendini, McGrath düzeltmedi, 3 sene sonra Ferguson onu kapının önüne koydu. Saha dışı özel hayat ve saha içi değişiklik arasında fark var tabi. Burada belirtmek istediğim yine yanlış ele alınan, bu disiplin önleminde Lincoln'ün oyunculuk kalitesi ve yeteneklerinin gündeme getirilmesi. Bunun hadiseyle bir alakası yok. Bu olayı oyuncunun kapasitesinden farklı değerlendirmek gerekir yoksa iş ayrımcılığa ulaşabilir. Ne yani Cassio Lincoln veya Harry Kewell disipline aykırı davrandığında farklı Serkan Kurtuluş veya Barış Özbek bozduğunda farklı mı davranacağız? Yine kendinize dürüstçe sorun, rolleri değişin. Hamburg maçı, takım 10 kişi, sahadan Mehmet Güven çıkıyor, Lincoln giriyor ve aynı hareketleri Güven yapıyor. Ne konuşurduk bugün? "Kimse o formadan büyük değildir", "Mehmet Güven ne vermiş ki bu takıma ne istiyor?", "Kadro dışı kalmalı, çeksin gitsin"...Bu ne biliyor musunuz? Şımarıklığa, lakayıtlığa prim tanımak. Blogu okuyan anne babalar vardır, komşunuzdan para çalan 2 oğlunuz olsa dersleri iyi olana daha mı az ceza verirsiniz, morali bozulmasın ve dersleri kötüleşmesin diye? Ben vermem söyleyeyim. Suç, disipline aykırı hareket, hata, başkaldırı benim için şahsın kişiliğinden bağımsız esasta analiz edilmesi gereken şeylerdir. Yoksa bunun karşılığı "sen ne yaparsan yap, hatta bir sonrakinde gelip bana bir de tokat at, 10 milyon euroluk transfer bedelin ve sırtındaki 10 numara bizi sana karşı yaptırımda bulunmayı engelliyor" mesajı vermekten başka bir şey değildir. Bir sevgiliniz var, sizi deli gibi seviyor, bir gün en iyi arkadaşını sizinle evde bırakıp gidiyor, eve bir geliyor yatakta kızlasınız, öbür kız kaçıp gidiyor. Sevgilinize diyorsunuz ki "tamam ben bittim, ne halt yedim özür dilerim hayatım". Sevgiliniz de diyor ki "önemli değil canım, yarın işe giderken yine gelsin tüm günü beraber geçirin"....
Pratikteki uygulamayla kapatalım. Korkmaz'ın açıklamasından gidelim. "Dinlendirdim" diyor. Tek sebebin bu olmadığından eminim. Arda sakatlığında özellikle bu çok net ortaya çıktı. Bülent hoca beni hafta içi oldukça yıpranan Barış Özbek ve Ayhan Akman ile 90 dakika oynamış Arda'yı sakatlanana kadar sahada tutarken 59 dakika oynamış Lincoln'ü son 10 dakika bile dinlendirmek maksadıyla sahaya sürmediğine inandıramaz. Lincoln 83'te oyuna girse maç sonrası duş bile almazdı o kadar söyleyeyim. Bunun dinlendirme ile alakası yok. Korkmaz bir disiplin kumarı oynadı. Dün maç 2-1 bitseydi Korkmaz'ın çıkıp "işte sensiz de kazanabiliyoruz" demeye hakkı vardı. Diyecek durumda değil. Eğer onu durum 2-2 iken veya 1-0 iken oyuna sürseydi bunun adının "denize düşen yılana sarılır" durumu olduğunu ve Lincoln'e belki de yeni disiplin sorunları yaratacak şekilde "sana muhtacız" mesajının verileceğini çok iyi biliyor. Genel kanının aksine Lincoln'ün durum 2-1 olduktan sonra oyuna girmesinin yanlış olacağını düşünmüyorum. Savunmanın vurduğu her top kimseye dokunmadan Trabzonspor orta sahasında patlıyor ve o duvardan geri geliyordu. O an sahada topu ayağında tutup kanatlara taşıyacak bir adama ihtiyaç olabilirdi ama dediğim gibi şartlar yukarıda.
Önümüzdeki Hamburg maçında ne olacağını göreceğiz. Bu bir idare sorunudur. Galatasaray kulüp kurallarında benzer davranışlarda bulunan bir oyuncunun cezası "maddi" ise o ceza zaten verilmiş ve hadise bitmiştir. Gerisi teknik adamın tasarrufu. Lincoln özür diledi, bir para cezası verildi. Bu şartlarda oyuncuyu tamamen kadro dışı bırakmak yanlış olabilir. Korkmaz'ın işi zor. Bunun oyuncuyu kazanma ve "anger management" dediğimiz şeyle ilgili olduğunu biliyoruz ama yukarıda bahsettiğimiz sebeplerden dolayı oyuncu tarafında da büyük kusurlar var. İşin ulemalık tarafına gireyim "ben olsaydım", dün akşam Lincoln ilk onbirde sahada olurdu. Ama zaten tartıştığımız oyuncunun oynayıp oynamaması değil, Lincoln'ün belirtilen disiplin cezasını alıp almaması gerektiğindeki haklılık durumu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
20 yorum:
Peki biz Galatasaray taraftarlarına verilen cezanın bedelini kim ödeyecek. Şampiyonluk için alınması gereken 3 puan yerine sadece 1 puan aldıysak bunun sorumluları nasıl hesap verecek. Dünkü maçın kazanılamamasının tek sorumlus Bülent Korkmazdır. Dün 90 dakikadaki müdahaleleri Galatasaraya ihanettir. Seviyoruz sayıyoruz ama dogruyuda görüyoruz. Demekki vizyonu bu kadarmış geçmiş olsun.
Bir hatırlatma;
5-1 kupa finalinde Ribery sakatlandığı için çıkmak istemiş. Gerek maçtayken, gerek sonraları çok eleştirdiğim bir konuydu, daha sonra hem o gün oynayan futbolcularımızdan, hem Hagi'nin ağzından bunu duydum.
Bay Y.
uçan hollandalı olayı her yönüyle yazmışsın. gerçekten mükemmel bir yazı..
galatasaray'ın lincoln'e ihtiyacı yok... arda'nın lincoln'den çok büyük bir yetenek olduğunu ve ona tanınan ayrıcalıklara ne kadar içerlediğini biliyoruz... arda lincoln'ün pozisyonunda oynasa, kewell da sola iyice yerleşir...
normalde ezeli rakibim için fazla yorum yapmam, hele ki teknik taktiğine hiç girmem ama gerçekten galatasaraylı arkadaşlar lincoln'e ihtiyacınız yok...
hele ki onun bu terbiyesizliklerine kendisini her zaman kulüpten büyük görmesine hiç!
@aksilaz
dünkü maçın kazanaılmaması ile Lincoln'ün yaptığı hareketi birbirinden bir ayıralım. Lincoln'ün yaptığı bu hareketin karşılığında verilen cezanın Galatasaray taraftarına ceza olduğu kanısına nereden ulaştın?
Ya da şöyle sorayım sen bir futbolcu ne yapıp da ceza alırsa kendine ceza olarak görmeyeceksin. Bir tane daha sorayım, (yazıda hep sormuşum halbuki), o hareketi yapan adam Mehmet Güven, Aydın Yılmaz, Volkan Yaman olsa ve dün oynatılmasa bunu Galatasaray taraftarına bir ceza olarak algılayacak mıydın?
Ayrıca bir daha söyleyeyim, ben yaptığı hareketi sorguluyorum, yoksa sonda belirttiğim gibi ben de dün onu ilk onbirde sahaya sürerdim.
@kozniku
valla bana pek sakat gibi gelmemişti o an söyleyeyim, ama eğer böyle doğrulanmış bir açıklama varsa bilgim yoktu,teşekkürler belirttiğin için. Tabi biliyorsun belirttiğim gibi bu tek Ribery-Sabri erken değişikliği değildi.
Lincoln'ün bu terbiyesizliğinin kulüp geleneklerimize uymadığı apaçık ortada. Bülent Hoca maç yönetmede ne kadar kötü olursa olsun disiplin anlamında iyi bir adım attı bence.
ağzından salyalar saçarak eleştirenleri ve körü körüne savunanları okumaktan gına gelmişti. gayet ölçülü bir yazı olmuş, eline sağlık fd.
Bu arada az önce kısa yazabildim. Yazdıklarının hemen her satırına katılıyorum. Ribery/Sabri değişikliği dediğin gibi klişe olmuştu, yıllar evvelinin Kosecki/Arif değişikliği gibi. Bu çiftleri benzetirim, Arif'e yerli Kosecki derdim, Sabri'de yerli Ribery'dir bence; mevki ve oyun stili olarak, sadece arada birkaç gömlek fark var :)
Dün Trabzondaydım; Baros'un yerine Lincoln girse maçı da, Lincoln'u de, Yaser'i de kazanırdık gibime geliyor, bence oyuna gireceği en uygun zamandı.
Bay Y.
Ucan hollandali sunu da unutmamali ki ayni Alex Ferguson "Arsen Wenger de seni iyi becerdi" diyen Becham'i (kafasina krampon isabet ettirmesine ragmen) pasa pasa da oynatmisti.
Yedek klubesinde oturma meselesine gelince, FIFA kurallarini tam olarak okumadim ama kabaca bildigime göre oyundan herhangi bir sebeble alinmis oyuncu yedek klubesinde kurallar geregi oturamaz, derhal soyunma odasina gitmeli. S. Ilic ya da Hagi bunu yapmis ise kurallari ihlal etmislerdir. Cok önemli bir mesele degil dememek lazim mesela Euro 2008'de elenmemizdeki en ince ama en önemli detaylardan biri budur. Ayni hareketi yapmis olan alman futbolcu Bastian Schweinsteiger 1 mac oynamama cezasi almis iken Türk futbolcu Volkan iki mac ceza almistir. Bunun sebebi kirmizi kart gören Schweini direk soyunma odasina gitmis iken Volkan yedek klubesinde maci sonlandirmistir ve Türkiye yari final macinda (kendisini hic sevmesem de)Volkan'in eksikligini önemli ölcüde hissetmistir.
Acikcasi ben Lincoln'e macdan alinmasina karsi gösterdigi tepkide cok kabahat bulmuyorum, zira o macda degistirilmesi gereken oyuncu Lincoln degil Nonda idi. Lincoln'un degisimi 75-80. dakikalar arasi olmaliydi bunu yillarca tartisabiliriz zaten sen de aksi birsey soylemiyorsun aslinda cok da bir manasi yok artik bunu tartismanin. Gerci bu hocasina saygisizlik yapabilir manasina gelmesin ama avrupada oynayan güney amerikali oyuncularin hepsi benzer davranislar icerisinde göstermekte hele ki takimda yildiz statüsünde bulunanlar yani sadece Lincoln vari hareketler degil bunlar. Hepsine ceza vermeye kalksaniz avrupada güney amerikali kalmaz. En iyisi olayi büyütmeden yumusak bir gecis yapmak olmali.
Aslinda neresinden baksaniz iki ucu pis degnek yani cevabi olmayan soru misali. Kim dogru yapti kim yanlis yapti onu da sezon sonunda gorecegiz ama eger bu gibi meseleler takim icinde buyur de sezon sonu elde var sifir olursa gercekten yazik olacak.
@fuzzy logic
"FIFA kurallarini tam olarak okumadim ama kabaca bildigime göre oyundan herhangi bir sebeble alinmis oyuncu yedek klubesinde kurallar geregi oturamaz, derhal soyunma odasina gitmeli"
bu yazdığın oyundan alınan oyuncu için değil, oyundan atılan oyuncu için geçerli...lincoln oyundan atılmadı ki
bir de krampon fırlatma hadisesinde hatalı taraf Beckham değil ki Alex Ferguson.....bülent lincoln'e saha dışında bir davranışta bulunmadı..senin bu örneğin aslında tam uymuş..orada davranışı yapan Ferguson...
bu arada o lafı söylediğini ilk olarak senden duydum valla :))
Bu arada küfür ettiği kesin mi Lincoln'ün?
Dogru olabilir ama ben aynisinin oyundan alinan oyuncu icin de gecerli oldugunu duymustum. Herneyse tam bilmiyorum iddia edemem.
Ben de ingiliz gazetelerinden okumustum Beckamin oyle dedigini. Cakal yazmadi tabii bunlari biyorafisine :)
@chao grey
ben de emin olmak için videoya baktım, sonunda "fuck off man" diyip gidiyor..tabi artık o fuck off ingilizcede biliyorsunuz küfür gibi değil.."hadi yürü git sen de" falan anlamında...
http://www.timsah.com/Lincolnden-Bulente-Hey-Coach-F-ck-off/C0rPPn9xU6G
Bir de oyundan kimin çıkması gerektiği gibi subjektif bir kriter düşünemiyorum. Bana göre de Lincoln 25. dakikada çıkmalıydı perfromanstan bağımsız sahadaki laubali duruşundan; her futbolcu da bu konuda farklı düşünür; Nonda'da belki Kewell'ın çıkması gerektiğine inanıyordu kendi çıkarken; bunun objektif bir kriteri mi var ?
Bay Y.
@ flying dutchman
Fuzzy Logic'in belirttiği laf, benim bildiğim kadarı ile doğru. Yalnız öncesi de var: Sir, aynı lafı Arsene Wenger'in yerine Ashley Cole koyarak Beckham için kullanıyor. Beckham da bu yanıtı veriyor. E krampon az bile tabii.
@ Fuzzy Logic
Hikayenin sonunu da hatırlayalım tam olsun: Beckham sezon sonu Madrid'de. Kramponla bitmiyor yani iş.
Lincoln çocuk gibi... Bu geçen sene de gördük. Kafasına yatan bir maç oldumu oynuyor, istemezse yatıyor.
Galatasaray, Lincoln'ün moral durumuna göre mi hareket edecek? Lincoln kusura bakmasın, kendisinin formasını satın alan, trübünlerde adı anons edildimi yırtınan taraftara, milyon Euro'luk çekler aldığı takıma karşı böyle kaprisler yapamaz.
Baros - Kewell oyundan çıktığı zaman böyle saygısızlık yapıyor mu? Lincoln'den daha az mı yaraları var bu takıma? Hele Baros'un sene başından beri amiyane tabirle kıçından ter akıyor her maç.
Etrafta okuyorum; "Bülent hoca, Lincoln'ü oynatmadığı için takımı şampiyonluktan etti" diyorlar. Peki; "hırsızın hiç mi suçu yok?" diye sormazlar mı adama?
Takımı olası şampiyonluktan eden bir insan varsa o da Lincoln'dür. O saçma sapan hareketi yapmasa, Bülent hoca onu elbette ki oynatacaktı ve belki maçı alacaktık. Bu maç yüzünden şampiyonluk kaçacaksa sorumlusu Bülent hoca değil, gereksiz çıkışı nedeni ile disiplin cezası alıp oynatıl(a)mayan Lincoln'dür.
Elbette ki benim lafımla oyuncu alıp satmayacak kulüp ama Zenit kaç kuruş veriyorsa yollasınlar artık bu adamı. 2 senedir yaptığı 1001 türlü terbiyesizlik (kampa gelmemeler, maçtan önce alem yapmalar, maç seçmeler, Teknik Direktör'e saygısızlıklar) yetti artık.
Ayrılca elleri değmişken Nonda, Ümit Karan ve bütün seneyi sakat geçiren Linderoth'u da yollasınlar sene sonunda. Özgürcan'a da, Sakarya'da attığı (şimdilik) 13 golün hatrına Nonda'ya verdikleri şansı versinler artık...
PS: Bank Asya ligi maç özetlerini veren bir internet sitesi var mı arkadaşlar?
Bu konuyla ilgili yazılmış en düzgün yazı olmuş, ellerine sağlık!
gadee vallahi billahi lincoln hakkında bişey yazsam bundan başka bişey yazamazdım. benim anlamadığım ardanın mehmet topalın ayhanın verdiğinin 10 da birini vermeyen adama duyulan sevgi. kapalıda dövüyolardı birini nerdeyse lincolne laf söyledi diye
aceto bu yazısının son 3 satırında trabzon maçı ile ilgili kehanette bulunmuştu..
http://acetobalsamico.blogspot.com/2009/03/lincoln-ve-trezeguet.html
nefis bir yazı olmuş.
Yorum Gönder