17 Mart 2009 Salı

AH O 80'LER YOK MU AH
















Bu furyayı ilk kim başlattı kim ilk bu tarzda bir mail attı bilmiyorum. Şu meşhur "80'lere duyulan özlem" mailleri. İlk kıvılcım bundan 2-3 yıl önce çakıldı diye tahmin ediyorum. Sonrası malum. İki günde bir mail kutusuna mail düşüyor. "Ne güzeldi ah o seksenler?", "Eğer bunları hatırlıyorsanız 80'ler kuşağındansınız". Forumlara giriyorum. "80'lerde çocuk olmak", "Ah o seksenler yok mu?". Facebook'a giriyorum "80'lerin çizgi filmleri testi", "bakalım 80'ler dizilerini hatırlayacak mısınız". Hatırlıyorum da seni pek iyi hatırlamayacağım. Blog yazarı Canarino'yla konuşuyordum bunu, güzel bir saptama yaptı. "50'lerden sonra hemen her kuşağın bir karakteristiği olup 90'lar kuşağı kış türlüsü gibi hiçbir şeye benzemeyince ve prototipi olan son kuşak 80'ler olunca insanlarda ona karşı bir özlem oluştu" diyor. Biz Kazakistan'a adamı çalışsın diye gönderdik, adam sosyoloji tezi yazıyor.

Neyse efendim, diyeceğim şudur ki eskiye özlem insan doğasında olan bir şeydir zaten çünkü hayatını en dolu dolu yaşamış insanın bile geçmişinde yapmadığından dolayı pişman olduğu ve "şimdiki aklım o zaman olacaktı" dediği anlar vardır ve genelde oraya dönmek isterler. Bir de bunun üzerine son 10 yılda kültür mozayiğinin, bisküvili mozayik pastasının verdiği lezzetin binde biri lezzet vermemesi sonucu biraz daha naif, biraz daha "bir çok şeyin ilkinin yaşandığı" yıllara dönme isteği doğuyor insanda. Ama bunu ifade ediş biçimi böyle düz olmamalı. Adam mail yollamış.

"Clementine'den korktuysanız
Derya Baykal'la İyi Geceler'i izleyip yatağa koştuysanız
Turbo sakızdan iki tane aynı resim çıkınca üzüldüyseniz
Charles İş Başında'ya hala gülüyorsanız
Samantha Fox kartpostallarınız hala duruyorsa
Tanıdığınız ilk kızılderili Yakari'yse
Ace Of Base'den All That She Wants eşliğinde dans ettiyseniz

80'ler kuşağısınız demektir".

Ulan zirzop tamam biz de bunları yaptık ama insanın kendini geliştirmesi denen bir yeteneği vardır di mi? Yıl 2009. Sen hala bunları yaptığın için kendini 1990'da doğmuş adamdan üstün görüyorsan git Amiga 500'de oyun oynamaya devam et o zaman. İtiraf edelim Turbo sakızın tadı rezaletti, dünkü bahsettiğimiz sit-comlardan sonra Charles İş Başında'yı şimdi izlesek tebessüm bile etmeyiz, Ace of Base tüm zamanların en boş gruplarındandır ve Yakari eşek sudan gelene kadar döveceğim haylazın tekiydi. Ama senin bunları anlaman için büyümen gerekti değil mi? Bu mailleri atman için de outlook, hotmail, gmail gibi mail araçları, senin bir dolu albümü indirebilmen ve bu mailleri atabilmen için internet, bir dolu oyunu oynayabilmen için son teknoloji ürünü işlemci, memory card, ekran kartı gibi bilgisayar parçaları, bu muhabbti senin gibi adamlarla yapabilmen için forum veya arkadaşlık siteleri gibi icatlar yapıldı. Aç çevirmeli telefonla konuş hadi. "80'lere özlem duyan 100.000 kişi toplayabilirim", ay sonunda faturanı alır origami yaparsın.

Tamam nostalji, zaman zaman eskiyi yad etmek, geçmişi irdelemek önemli ve gerekli bir aktivitedir ama bu "80'lere özlem güruhu"ndan fena halde sıkılmış durumdayım. İlla bir şeye özlem duyacaksanız Helvacıoğlu flütlerine özlem duyun. 3 parça. O flütleri çalmaya çalışırken kaybettiğimiz tükürükle ülkeleri bıraktım Mars'ı boğarız. Her ders sonunda açıp temizleme çubuğuyla temizlerdik zaten. Bizim sınıftaki burjuvazımsı bir arkadaşın flütü tek parçaydı ve Helvacıoğlu üretimi değildi, görünce "hasssiii Ian Anderson'ın flütü mü lan bu" tepkisi vermiştik. Burjuvalığın yaşı olmuyor a dostlar. Aaaah o seksenler yok mu?

19 yorum:

varol döken dedi ki...

ace of base'e origami yapmışsın abicim olmamış... hadi grup boştu da o hatunlar da mı boştu yani!

varol döken dedi ki...

turbo sakızın tadı neden rezalet olsun... rezalet olan aynı anda 5 tane çiğneyince annemin bir tokatla o sakızı ağzımdan çıkartıp, ilhan koraman'ın akdeniz heykeli gibi masanın ortasına koyması ve akşama baban bunu görecek demesi...

benim babam çalışırken clementine'den bile korkunçtu!

varol döken dedi ki...

anderson flütü bilmem de habico fırçaları vardı, sürekli habico fırça alırdık, ne oldu matisse mi olduk, içtik birayı matiz olduk!

Frapppedaki dedi ki...

Iki flutu birlestirip sari-lacivert flut yapan en az 1000 kisi toplayabilirim :))

Manu dedi ki...

itiraf ediyorum, turbo sakızın tadı efsaneydi ve çok özlüyorum. :)
o degil de blok flütler tedavülden kaldırılıp,müfredattan mı çıkarıldı ne oldu? :))

hell voodoo dedi ki...

O tek parça flüt hohner'di galiba. Ben çalamazdım pek iyi, baktım melodika düğmeli bir şey, onu çalardım. Ama çaldığım her yanlış nota sınıf duvarlarında zortlardı, zor geçerdim sınıfı.

berthelemy dedi ki...

nostalji kadar nefret ettiğim bişey yok. geçmiş daha iyi olmak zorunda değil hatta genelde daha kötüdür bugünden. ama farklı olduğu doğru. sırf bu farklılık yüzünden millet özlem duyuyor geçmişe.

tekintutku dedi ki...

Sırf nostaljiye muhalif olmak için yazılmış, içi boş ve yüzeysel bir yazı olmuş.

Flying Dutchman dedi ki...

@tekintutku

sırf nostaljiye muhalif olmak için yazıldı zaten

5 paragraflık içi boş ve yüzeysel yazıya 12 kelime ve 1 bağlaçtan oluşan içi dolu ve derinlemesine cevabın için teşekkür ederiz.

varol döken dedi ki...

@tekintutku
kaymak da yoğurdun yüzeyindedir ama yerken çok keyif alırsın...

jose dedi ki...

abi bu flütleri görünce nedense benım jenerasyon olan 90'lı yıllar aklıma geldı.elıne flüt alan talebe yılan hıkayesı dızısının muzıgını calmaya calısıyordu ya da süper baba:)

Ahmet Bozada dedi ki...

all that she wants 94 yazina damgasini vuran parca degil mi?

"sounds like a melody" ile dans ettiyseniz deseydi bari de kapanışı esaslı yapsaydi :)

PVH dedi ki...

80lerde cocuktum ama su yukarida sayilanlardan hicbirini yapmadim. Malligimdan olabilir. Charles İş Başında'yi ve Yakari'yi ilk kez burada gordum, Clementine nedir surekli karsima cikana kadar sadece mandalina oldugunu biliyordum. O zamanlar cocuklar Derya Baykal mi izliyormus? Samantha Fox'u sanirim 20 yasinda falan ogrenmisimdir. Su yukaridakilerden sadece All That She Wants'i hatirliyorum, o da soyleyen gurubu falan bilmezdim, ayrica mal miyim dans edeyim? 10 yasinda sarki dinleyip dans eden cocuk kimse bana gonderin, dans nedir arkadasim? Su blok flutlerle herkes dalga geciyor da 20.000 kisilik ufak bir ilcede piyano dersi alamadigimiz icin o yasta az biraz muzik, nota ogrenmistik muzik ogretmenimizin de cabalariyla. Ibrahim Tatlises'den cok nota biliyorsak bu flutler sayesinde.

CaRtMaNtR dedi ki...

84 doğumlu olarak ucundan 80leri ama tümüyle 90ları yaşamış biriyim. Açıkçası 90ların sorunu tarzssızlığı tarz edinmesidir. 90larda ne 70lerdeki canlı renkler nede 80lerde süper rüküş fütüristik tarz vardı. İnsanlar 2000lere geliyoruz bir 10 sene adam olalım dedi sanki. Ama 90ların en güzel yanı metal müziğin ön plana çıkmasının yanında rock müzik içinde sayılabilecek (bu konuda çok tartışma çıkabilir bu nedenle isteyen istediği şekilde konuşlandırabilir bu tarzı diyeyim) grunge'ın altın çağını yaşamasıdır.

Bunlar dışında 90lar tarz bakımından sakindi gibi en fazla macarena ile dans edilirdi :D

Sosyal_FB dedi ki...

Bunlar bir yana da vatkaya laf ettirmem. Bayanlarin hepsi esmer ve disi Ivan Drago gibi geziyodu lan.

tekintutku dedi ki...

@Flying Dutchman
Böylelikle eleştiriye ne kadar tahammülsüz olduğunu da göstermiş oldun. İnsan, bildiğini sandığı şeyi asla öğrenemez. Sonuçta nostalji de bir keyiftir, zevktir ve kimin ne kadar ya da neden sevdiğini tartışmak abesle iştigaldir. Bildiğini sandığın bir şeyi yakından görelim. Ne yazmış Flying Dutchman:
"5 paragraflık içi boş ve yüzeysel yazıya 12 kelime ve 1 bağlaçtan oluşan içi dolu ve derinlemesine cevabın için teşekkür ederiz."

Öncelikle arkadaş, senin yazının uzunluğuna göre mi ayarlamalıyım yorumumun sözcük sayısını?
Adamlar roman yazıyor, film çekiyor; sonuçta tek sözcükle beğeni derecesi ifade edilebiliyor.

Ayrıca ben 13 kelimelik bir cevap yazdım. Bağlaç kelime değil midir arkadaş? Bağlaç kelimenin bir alt kümesidir. Oldu olacak edat, sıfat, zamir ve fiil sayılarını da verseydin bari? Madem ukalalık yapmak istiyorsun, o hâlde biraz daha dikkat etmelisin!

Hem yazıyı yazan sen değil misin arkadaş? Niye çogul olarak teşekkür ediyorsun ki? Gizli özne var ya hani, yoksa şöyle mi demek istedin:"Ben ve hücrelerim teşekkür ediyoruz."

Flying Dutchman dedi ki...

@tekintutku

her cümlene tek tek cevap vermeye çalışacağım, başlayalım

İlk cümlene bakalım. Eleştiriye tahammülsüzlük. Bir kere bu blogda benim her türlü eleştiriyi yayınladığımı, "sen bu işte bir bok anlamıyorsun" laflarını bile tereddüt etmeden yorum kısmına eklediğimi blogu takip ediyorsan biliyorsundur. Dolayısıyla eleştiriye tahammülü olmayan adam gelip bu yorumlara oturup cevap vermek yerine onları direk çöpe atar. Kaldı ki senin yaptığın bir eleştiri değil, koskoca, içinde bir dolu görüş olan bir yazıyı bir cümle ile "karalama" çaban. Oturup benim gibi 5 paragraf yazı yaz demiyorum elbet, ama okuduğun şeyi ciddiye alıyorsan ve bir yargıda bulunuyorsan bunun sebeplerini ve dayanaklarını belirtirsen memnun olurum, herkes de memnun olur.

Yoksa kimsenin zevkini değiştirme gibi bir çabamız yok, ben nostaljinin bir keyif olmaması gerektiğini savunmuyorum zaten, yazdığım şey bunun son zamanlarda alakasız iletişim araçları yoluyla senin kelimeden gidelim "yüzeysel" veya derinlemesine dile getirilmesini doğru bulmamam ve sanki sonraki kuşakları bir kenara atan küçümseyen anlayış. Bu mailleri gönderenlerin, yatıp kalkıp nostaljiye olan özlemlerini belirtenlerin tümünü laboratuara alıp üzerlerinde sosyolojik deney yapma gibi bir amacım yok, onların nasıl bu muhabbete hakları varsa benim de onları eleştirmeye, kulp bumaya, dalga geçmeye hakkım var. Ama "80'ler kuşağının topunun canı cehenneme" şeklinde tek cümleyle değil, derdimi anlaşılır şekilde anlatarak.

Yorumlarını benim yazılarıma göre ayarlayıp ayarlamama konusunda yukarıda görüşümü belirttim. Zaten yine bu blogu takip ediyorsan konu ile ilgili bir yazı yazdığımı hatırlarsın, demiştim ki "arkadaşlar öyle bir yorum yaparsınız ki 2 kelimede 6 paragrafın anlatamadığı şeyi anlatırsınız, buna kimsenin lafı olamaz" sonra da eklemiştim "bununla beraber bu blogda belli bir emek verilmiş, insanların cidden araştırma ihtiyacı ve birşeyleri öğrenme isteğinden aldıkları güdüyle zamanlarını verip yazdıkları yazıları, onları ciddiye almadığını maksatlı olarak belli eden, onlarla dalga geçer gibi yorumlar yazmamanızı rica ediyorum, bir yorum yazıyorsanız bunun gerekçesini ufak 1-2 cümle ile belirtin"....bu demek değil ki ezeli rekabetteki beyti mi iskender mi sorusuna gidip iskender'in sizin için ifade ettiği değer hakkında ansiklopedik açıklama yapın..."iskenderi severim" dersin ve biter...Ne tür yazıları kastettiğimi sanırım herkes anlamıştır.

Son cümledeki çoğul kullanımınıyla ilgili sorduğun sorunun cevabı o yazının blog yazarlarından birkaçının fikriyle yazılmış olmasıdır, ha o yazıyı bir tek ben yazsaydım da yine aynı ifadeyi kullanırdım, blogun 11 adet yazarı ve tüm okuyucular adına.

Son olarak bağlaç-kelime olayına gelelim, yazın üzerine gidip 1-2 saniye araştırdım

Bağlaç:
Eş görevli kelimeleri veya önermeleri birbirine bağlayan kelime türü

şeklinde bir bilimsel tanımı var.dolayısıyla bu konuda dikkatimi çektiğin için teşekkür ediyorum. Sen haklısın. İlgili yorumu

"5 paragraflık içi boş ve yüzeysel yazıya 13 kelimeden oluşan içi dolu ve derinlemesine cevabın için teşekkür ederiz"

olarak düzeltiyorum. Senin için ukalalık ne demektir bilmiyorum ama blog denen şey zaten ukalalık ve ahkam kesme üzerine kurulmuştur. Kimisi bunu kendisine hakaret olarak algılar, kimisi bunu bilgilenebileceği bir kaynak, ben nasıl tenis, basketbol, edebiyat bloglarının ahkamlarından ve ukalalıklarından yararlanıyorsam.


Sanırım yeterli açıklamayayı yaptı (m)

Başta belirttiğim gibi bu blogda yerli ya da yersiz, hakaret içermeyen her türlü yorum yayınlanacaktır ki yukarıdaki kadar sert olanlar dahil, ama yayınlanması demek cevap almayacakları anlamına gelmez, zaten defalarca bu blogun yazarları yaptıkları bilgi hatalarını ve üslup yanlışlıklarını okuyucularıyla karşılıklı iletişimle çözümlemiştir. O yüzden o "eleştiriye tahammülsüzlüğü" kusura bakma almayayım.

varol döken dedi ki...

@tekintutku
şimdi bu çok kıl bir süreçtir hani yancılık, kraldan çok kralcılık felan... sahibini bile tiksindirir bazı durumda, kaldı ki sahibinin kelamı da eksik değil ama ben tutamıyorum kendimi, sahibi kusura bakmayacak, sen de bir zahmet okuyacaksın...

bu yorumu yapıyorsun çünkü, uzayda 3 milyon yıl önce patlamış yıldızların taşları gibi dolaşırken rastlamışsın bloga belli... bir yazı her zaman kelimelerden ibaret değildir ruhu vardır, onu anlamak için de biraz daha fazla okumak lazımdır... az okumuşsun, az yazabilmişsin o yüzden, zaten sonradan yazdığın yorumun da anlam ve melodi bakımından 13 kelimeden bir farkı yok...

suya atılan taş dalga yapar, taş atmışsın dalga yapmış, yapmasın mı? adam sana sen ne anlarsın mı demiş, kibarlığından, burası benim blogum birader paşa gönlüm ne isterse onu yazarım diyemediğinden, en adaplı en tahammüllü şekilde, seninki o benimki bu demiş, sittin sene de anlaşamayız demiş, demesin mi?

kaldı ki yazının içi boş değil, burada yazılan hiçbir yazının içi boş değil, bazen içeriği boş, bazen onu yazanın içi boş ama genel total anlayışının içi boş değil... yüzeysellik de kaymaktan verdiğim örnekle her zaman kötü bir şey değil...

az okuyorsunuz o yüzden az yazıyorsunuz... çok okuyun çok yazın, benim kelamım budur!

semioticus (shelbyl) dedi ki...

Aslinda bana ne diyecegim de, bu genelde ifrit oldugum bir durum oldugundan deli oluyorum, deginesim geldi. Biri bir elestiride bulunur, elestiriye karsi elestiriyle yanit verilir; ilk tasi atan adam "Oo, hemen de kizdi, tahammulsuz" der. Birader sen benim yazima tahammul edememissin ki sert bir elestiri yazmissin, ben de ayni sertlikte yanit vermisim: kim tahammulsuz simdi?

Yaziyi ben sevdim; keyifle okudum, hatta Allah kahretsin ki kafamda "All That She Wants" ve "Charles in Charge" sarkilari donuyor 5 dakikadir. Charles in Charge'da modulasyon vardi bak sonlara dogru onu hatirladim simdi de. Peeh.

Benim maddi durumu iyi bir akrabamdan odunc aldigim Yamaha flutum vardi, o sayede "muzikal enstrumanda kalite farki" nedir daha 11 yasinda ogrenmistim. Bir de bir arkadas flutten sozlu olurken sipir sipir salyalar damliyordu Helvacioglu'nun altindan, ona cok gulduyduk.

80'lere ozlem degil de, 80'leri anip "Vay amina koyayim nerelerden gecmisiz" demeyi daha mantikli buluyorum ben. Eskiye dair ozlem duydugum, keske simdi de olsaydi dedigim bir sey varsa o da grungedir, Seattle'dir ki bu 90'lara tekabul eder.