24 Mart 2009 Salı

BLOG CREW CROSSCHECK: İNSANLAR NEDEN OKUR?



















Başlığın Türk uçaklarında söylenen tam versiyonu ' cabin crew slide arm and crosscheck'. Türk uçaklarında neden İngilizce olarak söylendiği konusunda mantıklı bir açıklama yok. Öğrenmek için yaptığım birkaç girişim ise kabin amiri tarafından elime tutuşturulan 1 litrelik gazoz ve ufak paket fındık sayesinde savuşturuldu. Zaten haddini bilen sevimli ufaklık olduğum için başka türlü bir son beklemiyordum.

Geçen hafta sonu ulaşım zorlukları sebebiyle Malatya'ya gidemediğim için yazı da olmadı.Önümüzdeki iki hafta maçlar İzmir'de olacağı için konu saptırmaya, hedef şaşırtmaya karar verdim.İlk olarak da okurlarla başlamak istedim.

Eminim ki bu yazıyı okuyan herkesin zaman zaman yanıtını düşündüğü bir sorudur bu: İnsanlar neden okur? En basitinden görmek, duymak ve hissetmek istediklerini yazdıkları için diyebiliriz cevap olarak. Örnek olarak da takımı galip geldiğinde bulabildiği her yazıyı ve yorumu okuyanları gösterebiliriz. Galip geldiğimiz Manisa maçından dönerken abilerden biri 'Aslında hiçbirini sevmem ama yarın kaç tane Ege gazetesi varsa hepsini alacağım.' demişti. Tersi durumun örneği ise takımının maç kaybettiği günün ertesinde gazetelerden ve spor sitelerinden olabildiğince uzak duran insanlardır. Mağlubiyeti tekrar tekrar hatırlamak istemedikleri için yazılanları okumazlar. Bu konuda İstanbul takımlarını tutanların işi zor çünkü yenildikleri maçı takip eden hafta boyunca gazeteler yenilgiden ve sorumlularından bahsedip durur. Diğer takımlar ise henüz o akşamdan 'önlerindeki maça bakmaya' başlamışlardır bile.

Konu kitaplara gelince iş biraz değişir. Takımının mağlubiyetinden ötürü duyduğu üzüntüyü hatırlamak istemediği için okumaktan kaçan insanlar, hayattaki kendi yenilgilerini ve eksiklerini kitap kahramanlarında görmekten ve onları kendileriyle özdeşleştirmekten büyük haz alırlar. Kitaptaki hikayelerde kendisininkine benzer bir hayatın anlatılması, yaşadığı aşk acısını başkalarının da yaşadığını görmesi, muzdarip olduğu dertlerden başkalarının da sıkıntı çektiğini bilmesi ve en önemlisi tüm bunların bir kitapta yazılı olması kişiye sebebi olmayan bir huzur verir. Kitap konusundaki bir diğer sebep meraktır.Tanıdığımız ya da tanımadığımız insanların hayallerini merak ederiz. Yazarlar da geçmişlerini ve gelecek hayallerini kitaplar yoluyla bize açan insanlardır. Bazen de hayal edilebileceiğini bile hayal edemeyeceğimiz bir masalı/gerçeği anlatırlar. Bana göre, okuma isteğini en çok artıran kitaplar bu tarz hikayeleri anlatanlardır.Konu içinde kaybolmadan değineceğim son neden ise üst paragraftakiyle hemen hemen aynı: bilmek ve yaşamak istediğimizin anlatılması.Bu nedeni açıklamakta zorluk çekeceğimi hissettiğim için hemen kolaya kaçıyorum ve kitap ismi veriyorum "Paris Bir Şenlik"tir. Pek çok insan için yaşanabilir bir hayalden öteye gitmeyen Sein Nehri kıyısında bir akşamüstü gezintisini Hemingway amcanın anlatımıyla kendi kafamızda canlandırarak yapabiliriz bu kitap sayesinde. Ve hatta belki de yıllar önce PSG şampiyonlar liginde oynarken ve maçları Bülent Karpat sunarken duyduğumuz "pağğ dö pranss'ı bilenler için söylüyorum, Galatasaray nötr dam tarafındaki kaleyi alıyor" cümlesinde bahsedilen kalenin hangi tarafa denk geldiğini ve serin Paris akşamında Galatasaray'ın hangi yarıda rüzgarı arkasına alarak atak yapacağını anlayabiliriz.

Peki insanlar neden blog okur? Blog okuru olmak için insanlarda güçlü bir okuma azmi olması gerektiğini düşünüyorum. Bloglar,genel olarak, insanlara bilmek isteyecekleri ilgi çekici gerçekleri anlatan yazın kaynakları. Hemen bir örneğe başvurup olayı açıklağa kavuşturayım : mafalda'nın bir transfer hikayesi başlıklı yazısı. Bu konuların da eş dost arasındaki sohbette üzerine konuşulabilecek ve yorum yapılabilecek konular olması blogların popüler olmasındaki etkenlerden biri. Blog konusuna girmişken değinmeden geçemeyeceğim isim tabi ki Joe Jonese Ateşdağlı. Yazılarının oldukça güzel bir anlatımla kaleme alınmasının yanı sıra okuyucuların hayal kurmasına izin vermesinin, onun bu kadar sevilmesinde en büyük etken olduğunu düşünüyorum.

Blogu ve yazarları överek bir yazının daha sonuna geldiğimin işaretini vermeye çalıştım.Hadi biz okuyoruz da bunca insan neden yazıyor? sorusunun cevabını da diğer yazıda aramaya çalışmak dileğiyle.

by Sercan Akan

2 yorum:

varol döken dedi ki...

cevabı jack london'ın martin eden isimli kitabında bulabilirsiniz... zaten o gün bugün sadece sıkıntıdan okuyorum, alacak verecek davası o kitapla bitti...

joe'yu patates tarlasına benzettiğim için okuyorum, kızartması ve haşlaması güzel oluyor, canım çok sıkılırsa da ondan votka yaparım...

allahtan güzel memleketimde böyle anketler yok, olsaydı örneklem metodu birebir gerçek olurdu çünkü!

Minero dedi ki...

Yarın iki sınavı olduğu halde eve 23.00'de gelen bir öğrenci(!) ders çalışmak için(şaka değil konular slaytlarda) bilgisayarı açar açmaz tarayıcısında bu blogu açıyor ve karşısına "İnsanlar Neden Okur" çıkıyor. Çok manidar. İnsan aç olduğu için okur bence. Bilgiye açlığını en iyi yazılı kaynaklar gideri çünkü yazılı kaynaklarda alıntıların nereden yapıldığı bellidir.

Bu arada benim memlekete deplasmana gitmemişsin üzdün beni Sercan kardeş. İnşallah ligde kalırız da seneye beraber gideriz...