19 Mart 2009 Perşembe

BÜYÜK KAPTAN-2



Kadere mi kızmak lazım? Yoksa olanları olgunlukla karşılayarak gururlanmak mı? Futbolumuzun son dönemdeki en önemli renklerinden birisi, farklı adamı Ümit Özat sessiz sedasız ayrıldı sahalardan. Kaptanın belden kırmaları, sağ ayak dışı ortaları artık sadece eski videolarda youtube'dan izlenebilecek ve belki de bu toprakların bir daha asla sağ ayaklı solbeki olmayacak.

Bu adama hakettiği değeri veremedik bir türlü. Gittiği her takımda, Gençlerbirliği'nde, Bursaspor'da, Fenerbahçe'de ve Köln'de çok geçmeden kaptanlık bandını koluna taktı halbuki. Tüm samimiyetiyle sahada geliştirdi kendini. Türk futbolunda durmadan kendisini geliştiren en önemli figürlerden birisiydi belki. 28'inden sonra ön libero, 30'undan sonra bek oynamayı öğrendi ve evet en iyilerinden daha iyi yaptı verilen görevi. Takımdan uzaklaştırılmak istenmesine de sesini çıkarmadı. Sessiz sedasız eski hocasının peşine takıldı.

Küçük bir hatıra anlatalım. 2003-2004 sezonunun başları. Felaket sezonun ardından kurulan genç kadronun abisi ve kaptanı o. Sezona da Luciano'nun yanında ikinci stoper olarak başlıyor. Ama yok, orada Daum'un gözüne giremiyor ve transfer dönemi bitmeden Tomas da takıma gelince, o formayı kapamayacağı belli oluyor. Ama Ümit o kadar çok çalışıyor ki, Daum da pek kayıtsız kalamıyor. Fenerium'a geldiğinde Onore'yle yaptıkları sohbeti hatırlıyorum. Hafif kızgın gibi hocaya. "Adam acayip acayip yerlerde oynatıyor beni, değişik birisi demesi" aklımda. Limoni araları belli.

Ama dediğim gibi Daum kayıtsız kalamıyor. Önce ön liberoya yerleştiriyor onu. Aurelio ile beraber orta sahanın yükünü çekiyorlar koca sezon. Sonra sıkışan maçlarda sağbeke çekildiğini görüyoruz. Kilit açan ortalarda onun imzası var. 2005'te Appiah'ın gelişinin ardından orta sahada da forma kapmak zorlaşıyor. Ama Ümit engel tanır mı? Sezona sağbek olarak başlıyor, sonra sola kayıyor ve orayı tapuluyor. Hatta Türkiye'nin en iyi solbeki oluyor 2-3 sezon boyunca! Açık konuşalım. Oyun anlamında Roberto Carlos'tan daha çok faydası vardır o bölgede kesinlikle, en azından skora daha çok katkısı olduğu istatistiklerle belgeli!

Fakat işte, bazı oyuncuların kaderi budur Fenerbahçe'de. Taraftara kendini beğendirmen için hatasız olmalısın. Yine samimi konuşalım, taraftarın kayıtsız şartsız sevdiği kim var son 10 senedir? Alex'in, Tuncay'ın bile yuhalanmalarını duymadık mı? Yabancılardan Pierre, Türklerden Yusuf belki istisnalar! Bu değişik profilin içinde Ümit de öğütülmeye başlıyor ufaktan.

Köln'e gitmeye karar verdiği zaman işte bu yüzden seviniyorum. İkinci Tugay vakasına o kadar yatkın bir adam ki. Gittiği yer de başkalarının dediklerinin aksine bence çok doğru bir yer. Zaten kısa sürede takımı Bundesliga'ya da çıkarıyorlar ve artık Almanya da onun sağdış ortalarını izlemeye başlıyor.

Ümit, taraftara kendini beğendiremiyor, Fatih Terim'e kendini beğendiremiyor, Aziz Yıldırım'a kendini beğendiremiyor; ama işler çalışanın yanında! Fenerbahçe'ye vedası muhteşem oluyor. Hangi futbolcu, hangi kaptan; 100. yılında şampiyon takımın kaptanı olarak, kendi sahasında 55 bin seyircinin alkışlarıyla, "Büyük Kaptan" tezahüratları altında, üstelik golü de atmış olarak takımına veda edebilir ki? Ümit'e kısmet oluyor. Hangi kaptan kendi milliyetinden olmayan 50.000 kişinin önünde, onları ağlatarak, kendisi ağlayarak futbola veda edebilir ki? Ümit'e kısmet oluyor.

Hayalimde onun, Tugay gibi kalitesini dünyaya ispatladıktan sonra, belki bir milli maçta, Fenerbahçe Stadı'nda hakkının teslim edileceği gün, tekrar gözümün önünde olacağı vardı. Bir kez daha ellerim patlarcasına alkışlamak istiyordum bu futbol savaşçısını. Ama olmadı. Bir cuma akşamı tesadüfen onun sahada yere yığıldığını duyduğumda kırıldı hayallerim. Hayatta kalması da mucizeydi belki. Geri dönmek için çok uğraştı ama yollar buraya kadardı!

Ümit Özat'ın futboldan kopmayacağına adım gibi eminim. Kendisini kayıtsız şartsız seven o topraklarda bu işe de başlayarak Türk futboluna çok büyük bir teknik adam olarak döneceğine inanıyorum. Ve onu tekrar Kadıköy'e getirecek jübile maçında ellerim kopana kadar tekrar alkışlamak istiyorum "Büyük Kaptan"ı.

Futbolumuzun azalmış kahramanlarını, emekçilerini, sadakatini, vefasını, duygusunu, ruhunu yansıttığı için alkışlayacağım onu. Futbolu sevdiği, oynamayı sevdiği, çalıştığı için alkışlayacağım. Tüm eksiklerine rağmen elinden geleni vermeye çalışan futbolcuların en baştaki temsilcisi olduğu için alkışlayacağım.

by tunchay

11 yorum:

tamchee dedi ki...

Büyük Kaptan'a yakışan "Büyük" bir post, ellerine sağlık..!!

selaminko dedi ki...

çok güzel yazmışsınız. GSlıyım ama Ümit Özat'ı gerçekten çok severim. Adam gibi adam tanımlarına uyuyor.

Ser dedi ki...

cok guzel yazi. tesekkurler. Buyuk Kaptan giderken gozlerim dolmustu o macta.. futbolu biraktiginda bir daha. umarim yollarimiz tekrar kesisir.

Adsız dedi ki...

Ümit Özat’ın hangi mevkiye konursa konsun, özveriyle oynamasına hayrandım. R.Carlos’tan performans olarak çok daha fazlasını verdiğine de katılıyorum.Kişiliğine , beyfendiliğine de diyecek tek bir sözüm yok. 10 numara bir insan.Takımdaki gençlere çok iyi bir abi de olmuştur.Bunu da tartışmaya gerek yok.Bizden ayrılırken deellerim patlarcasına alkışlamıştım.

Ancak Ümit Özat, “saha içinde” iyi bir kaptan olamamıştır benim gözümde. Sayısız maç hatırlarım ki takım sahada biçilirken Ümit takımını, arkadaşlarını korumamıştır,umursamaz davranmıştır. Ve onu bu umursamazlığı deli etmiştir beni.

Yukarıda dediğim gibi performans, kişilik, karakter, ağabeylik konusunda ölümüne savunurum Ümit’i…
Ama haksızlığa uğranılan durumlarda, kolunda o pazıband varken, umursamaz bir şekilde kıçını dönüp ortamdan uzaklaşması her zaman uyuz etmiştir beni.

varol döken dedi ki...

ümit özat'ın ortaları dışarı giderken yuhlayanlar şimdi roberto carlos dağlara taşlara vurunca roberto carlos'tur yapar çekiyor... uğur boral'ın 7 ceddine sövmek için bir yanlışını bekleyenler, roberto carlos'un bariz yedirdiği golleri ıska geçiyor...

bu tribünleri sevmiyorum, samimi de bulmuyorum... ümit özat boşuna yordu kendini yıllarca:

- futbol en çok cesaret işidir... bana öyle orta mı yapılır diyorlar? maç antrenman gibi değildir, her ortanız arkadaşınızın kafasına gitmez... ama denemezseniz gol atamazsanız, taraftarın sabırlı olması gerekiyor... bir maçta 10 tane gollük orta olmaz, 10 kere dener 1 kere atarsın!

SİYAH ULAN! dedi ki...

oynadığı her sene üzerine bir şeyler koyup kendini geliştirebilen futbolcular benim için değerlidir. hele ki bunu ilerlemiş yaşına rağmen yapabilenler daha bir değerlidir gözümde. ümit de bu 2. durum için çok güzel bir örnek kesinlikle (ülkemizde bu tip oyuncuların sayısı çok çok az maalesef) oynadığı her mevkide yetenekleri ölçüsünde elinden gelenin en iyisini yaptı hep, günümüzde "ben şu pozisyon dışında oynayınca performansım düşüyor" diyen günümüz topçularına inat. eğer bu talihsiz sağlık problemi ortaya çıkmasaydı eminim almanyada uzun yıllar daha ülkemizi başarıyla temsil edecekti. ama eminim futbolculuktaki azim ve profesyonelliğini teknik adamlıkta da göstereceğinden şüphem yok.

Sosyal_FB dedi ki...

Büyük özverili oyuncu... Peki büyük kaptan mı? Büyük kaptanlık ölçü birimi eski kaptanlarsa (ki kıyas esas olduğu için herhalde öyledir) Barad'ın da belirttiği esaslar itibariyle nasıl büyük bir kaptanlıktır bu, benim aklım almaz. Belki bu hususlarda fazlasıyla kıt olduğumdandır...

Yıllar önce şunları yazmışım...

Taraftarın stadda veya ekranda, kaçan her pozisyona, saha içinde olan biten her türlü pisliğe yüreği burkulurken, bir şeyler yapamamanın acısı insanların içine çökerken, bu oyuncunun Kaptan olarak eli belinde dolaşmasını, herşeye mabadini dönüp gitmesini, varlığını sadece oflayıp poflayarak göstermesini anlayamıyorum.

Bu takımda, ben bile genç yaşıma rağmen ne kazmalar gördüm. Katlanılır. Bu da "tuzu biberi olsun kadronun" denir. Ama Ümit'in sahada sergilediği vaziyet baska. O zaman herkes dönsün mabadını, yürüsün, gitsin. Kapatalım kulübü.

Ümit'in hakkı Ümit'e ve ayrıca Emre gibi adamlar giyeceğine bu formayı Ümit milyon kez haketmiştir, ayrı mesele. Ama bunları söylerken de Yüzbaşı'yı Orgeneral yapmamak lazım bana kalırsa. Fenerbahçe'nin tarihteki Paşalarına büyük ayıp olur böylesi.

varol döken dedi ki...

kaptan 2 dakika müsaade et!

3 oy kalmış sadece, haydi seinfeld haydi seinfeld haydiii tam zamanı tam zamanı şimdiii!

:)

tunchay dedi ki...

@barad-dur&canarino
bu kopma konusunda haklısınız ne diyeyim. zaten bir üst kademeye çıkamayışının sebebi bence buydu. neyse şimdi arkasından konuşmayalım :)

@varol
seni IP değiştirme sitelerinde görmüşler. Jerry'den para mı alıyorsun nedir anlamadım ki? Tavukları satıp bu oylama bahis mi oynadın? :)

her boku bilen adam dedi ki...

onun Uche'den aldığı 5 Numaralı formasını bugün Emre Belözoğlu'na giydirenler utansın..

varol döken dedi ki...

seinfeld kazansın, dükkanın adını Kramer Tavukçuluk koyacağım:)

ya ne diyim ya adamların öyle bir bölümü bile vardı, Kramer karşıdaki tavuk dükkanının tabelasının ışığı yüzünden uyuyamıyordu da dükkanı batırmıştı:)

şu dakika itibariyle 241 e 235, valla ben bir şey yapmıyorum sadece olması gereken oluyor:)