26 Mayıs 2009 Salı

CO ADRIAANSE














Bir kaç gündür Hollanda ve Türk basını Co Adriaanse'nin Galatasaray'ın başına geçebileceği haberlerini geçmeye başladı. Hadise gerçekleşirse Galatasaray uzun yıllar sonra 5 ay içerisinde üçüncü hocasını değiştirmiş olacak ki bunun en son ne zaman olduğunu tam olarak hatırlamasam da Reinhardt Saftig'in başlayıp, Müfit Erkasap'ın bitirdiği 1994-95 sezonunu, bitimin hemen ardından da Greame Souness'ın göreve getirildiği 1995 senesini hatırlıyorum. Ondan öncesinde ne zaman meydana gelmişti bilemiyorum. Ama Jupp Derwall döneminden beri son 25 yılda takımın 6 ay içinde 3 kez asıl hocasını değiştirdiğini hiç hatırlamıyorum (yukarıdaki örnekte Müfit Erkasap geçici hoca olarak sezonu bitirmişti). Bu Galatasaray yönetiminin, daha doğrusu Adnan x 2'nin eseri. Avrupa'nın 5 büyük liginin şampiyonlarına bir bakalım. Ferguson, 23 senedir takımın başında, Guardiola ilk senesi ve seneye görevine devam edecek, Jose Mourinho, Guardiola ile kaderi aynı, Fransa'da lider Laurent Blanc 2 senedir takımın başında, gelecek sene de kalacak büyük ihtimalle, Felix Magath 2 senedir takımın başındaydı. Louis Van Gaal AZ'in başında dördüncü senesinde şampiyonluğu evine götürdü. Galatasaray Avrupa'da bunlar olurken, girmeyi hedeflediği devler arenasında bunlar yaşanırken hoca değiştirmiş ve yeni hocasının da ipini çekmeye 2 ayda hazır hale gelmişti. Co Adriaanse böyle bir ortamın içine gelmiş olacak önce belirtelim. Tabi bu Galatasaray'ın Louis Van Gaal'e teklif götürmesi ve teklifin kabul edilmesini beklemesi de ayrı bir komediydi ya...geçelim.

















Hollandalının fiillerine bakalım biraz da. Adriaanse futbol kariyerine daha sonradan FC Amsterdam kulübünü oluşturacak De Volewickers'da başladı ve FC Utrecht'te devam etti. 1976'da futbolu bıraktıktan 3 sene sonra amatör Zilvermeeuwen kulübü ile teknik adamlığa başladı. Ardından dörder yıl Eredivisie takımları FC Zwolle ve ADO Den Haag'ı çalıştırdı. 1992'de Ajax'ın genç takımının başına geçişi kulüp için bir dönüm noktasıdır. 5 yıl altyapıda çalıaşn Adriaanse döneminde genç takımdan çıkan Seedorf, Davids, De Boer kardeşler, Reizigier, Kluivert gibi oyuncular takımı UEFA ve Şampiyonlar Ligi şampiyonluklarına taşıdılar. Bu yüzden o yıllardaki Ajax fenomeninin arkasında Louis Van Gaal kadar Co Adriaanse'nin de büyük payı olduğu bilinir hep. Hatta Seedorf ve Kluivert'ın A takım alınmasını Van Gaal'e bizzat kendisi önermiştir. 1997'de Willem II'nin başına geçişi onun kariyeri için bir başka temel taştır. Takımı aldığında bir önceki sene 15. sırayı alarak küme düşme hattından kılpayı kurtulmuş bir camiayı yüklenmiş oldu. İlk senesinde beşinci sırayı aldı takım. İzleyen sene de kulüp tarihinin en iyi derecesini elde ederek şampiyon Feyenoord'un 15 puan gerisinde ikinci sırayı aldılar ve Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkı elde ettiler. Jaliens, Galasek, Mampaey, Bombarda gibi isimlerden oluşan mütevazi kadro Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkamadı ama kulübün 104 yıllık tarihindeki en iyi dönemi yaşadı.

2000 yılında zamanında genç takımından yetenekleri keşfettiği Ajax'ın A takıımı teslim edildi ona. 2001-02 sezonu devam ederken ve takım liderken görevden alınarak yerine Ronald Koeman getirildi. Koeman daha sonra sezonu şampiyon olarak tamamladı. Adriaanse'nin sonraki durağı AZ oldu. 2003-04 sezonunda AZ ligi beşinci sırada bitirerek şampiyon olduğu 1980-81 sezonundan sonra tarihinin ilk Avrupa Kupası vizesini elde etti. Bu onu 2004 yılında Hollanda'da Yılın Hocası unvanına götürdü. 2004-05'te takımı üçüncülüğe ve UEFA Kupası yarı finaline taşıdı. Sporting Lizbon'un uzatmalarda 120+2'de attığı gol onları bir finalden etti. Bu çizgi onu Porto'nun teknik adamlığına taşıdı. 2005-06 sezonunda takım Jose Mourinho'dan sonra ilk kez duble yaparak Portekiz Ligi ve Kupası'nı kazandı. Ancak Adriaanse yeni sezon öncesi Feyenoord'lu Dirk Kuijt ve PSV'li Jan Vennegoor Of Hesselink'in alınması isteği yönetimce geri çevrilip bazı sözler yerine getirilmeyince sezon başlamadan istifasını verdi. Bu çok istifa 2 başarısız deneme Metalurh Donestk ve Al-Sadd maceralarını getirdi. Ardından bu sezon başı Giovanni Trapattoni'nin bırakıtğı koltuğu alıp Red Bull Salzburg'u şampiyonluğa taşıdı. Sezon devam ederken de istifa edeceğini bildirdi.

















Adriaanse'nin adı AZ ve Ajax için geçiyordu son günlerde. AZ Koeman'ı göreve getirince tek seçenek Ajax olarak kaldı. Ancak son günlerde yolunun Türkiye'ye dönebileceği söylentileri de dolaşıyor. Öncelikle belirtelim, yazıda gördüğünüz gibi Hollanda'lı kariyerinin son 4 yılında hiçbir kulüpte 1 seneden fazla çalışmadı. 2 kez kendi isteğiyle 2 kez de yönetimin isteğiyle görevi bıraktı. Öncesinde de minimum 3 yıl çalıştığı kulüpler var. Ajax altyapısında yaptıkları, Willem II ve AZ'i çöplükten çıkarıp zirveye oturtması, Mourinho'dan sonra Porto'yu toparlaması ve Red Bull Salzburg şampiyonlukları Hollanda'lı hocanın kariyerinin önemli temel taşları. Ancak beni ilgilendiren onun genç oyunculara önem veren ve zaman zaman kulüp yönetimleriyle takışan yapısı. "Psycho Co" derler Adriaanse'ye Hollanda'da. Willem II'nin hocası iken hazırlık maçında Belçika takımı Gent'e 6-1 meğlup olmalarıdan bir gün sonra futbolcuları da alıp arabalarıyla antrenman sahasından 13 kilometre uzağa götürdüğü, hepsinin tek tek anahtarlarını aldığı, kendisi arabayla antrenman sahasına dönerken futbolcuları 13 kilometre peşinden koşturduğu, antrenman sahasında anahtarlarını geri verdiği ama tabi arabaları 13 kilometre ötede kalmış futbolcuları yemekten sonra bir daha oraya koşturduğu vardır. Hadiseden sonra Willem'li oyuncular 't Zand ile oynadıkları maçı 11-0 kazanmışlardır. Ajax'ın altyapısı hocası iken, dayanıklılık açısından oyuncuları yere yatırdığı ve takım arkadaşlarından yerdekilerin üzerinden koşarak geçmesini istediği de vardır. 1990-2000 yılları arasındaki Christoph Daum'un Hollanda versiyonu gibidir Adriaanse. Dahi diyenler de çoktur deli diyen de. Hücum futboluna son derece önem verir, bu özelliğiyle de hep yüksek sayıda gol atan takımları yönetmiştir. Kısacası iyi hocadır Adriaanse....ama....

Aması şu. Bu adam, bu yukarıdaki saha içi ve saha dışı davranışlarını anlattığımız adam Galatasaray'ın futbolcu kadrosuyla, Türk basınıyla ve en önemlisi Adnan Sezgin ile çalışabilir mi? Hollanda'da çalıştığı dönemde basınla sık sık tartışan ve onları "skor tabelacılığıyla" suçlayan bir adamdır ki Hollanda bu konuda aslında en masum ülkelerden biridir. Türkiye'de nasıl tepki verir tahmin bile edemiyorum. Bir de yetki meselesi var tabi. Derbilere 23-24 yaşındaki adamlarla çıkınca "bu maçlarda çoluk çocuğun ne işi var" diyebilen insanların bulunduğu bir ülkede, Ajax altyapısından cevherler çıkartan bir adam ne kadar barınabilir o da merak konusu. Tek bildiğim Adriaanse'nin göreve gelmesi halinde ömrünün en fazla 18. hafta olacağı.

15 yorum:

mondo trasho dedi ki...

katılmıyorum. ben en az 3 sene diyor ve bahisleri açıyorum. sebebi galatasaray yönetiminin artık bunca badireden ve hatadan sonra gidip de bir hocayı 18. haftada yollayamayacak olmasıdır.

Co analizinizi takdir etmekle beraber, olayı galatasaray'la ilişkilendirdiğiniz noktada yazının ciddiyetini yitirdiğini ve karikatüre döndüğünü maalesef kendi adıma söylemek durumundayım.

artık öyle bir noktada ki polat yönetimi getireceği hocayı asla ve asla erkenden yollayamaz. hele hele bu hoca adriaanse ise!

Empyrium dedi ki...

Güzel analiz eline sağlık.

Yanlız son parafgraftaki 18. hafta teorimi gerçekleşirse yönetimde 2.5 ay sonra gitmeyi kesin garantiler.Malum kongre var.Ben çok kötü bir yol çizilsede seneye tek bir hoca ile bitireceğini düşünüyorum takımın.Gerçi burası Galatasaray 5 bilinmeyenli denklemleri 1 saniyede çözen çok insan var.

Saygılar.

joker dedi ki...

gs de bir iş çok uzarsa o iş olmuyacak demektir; olucaksa bir anda olur, ben geleceğini düşünmüyorum.

Flying Dutchman dedi ki...

@mondo trasho

Galatasaray yönetimi son 1 yıldaki uygulamalarla zaten ciddiyetini kaybetmiş ve yeteri kadar karikatürize olmuştur.

Ben bir tarafımı yırtsam da onların yarattığı bu ciddiyetsizliğin önüne geçemem ve daha fazla karikatürize edemem.

Ben de gelen her hocanın sezonu bitirmesini isterim bunu hep söyledim ama şahsen bu konuda çok iyimser olduğunu düşünüyorum. Maalesef o değerler geçen sene toprağa gömüldü çoktan.

mondo trasho dedi ki...

elbette belirttiğin türde bir eleştiriyle yönetimi eleştirebilirsin. bunda da haklısın. polat yönetimi gayri ciddi tutumlar içersindeydi bu yı. bunun aksini kimse iddia edemez.

ama artık durum öyle bir noktaya geldi ki bu bataklığın içinden çıkmak zorunda hissediyor olmalılar kendilerini. ciddiyetsiz bir tutumları olduğu artık onaylanmış durumda zaten. kongre de yaklaşıyor ve böyle bir süreçte ciddiyetsizliğin dibine vurmuş adnan polat yönetiminin ne olursa olsun daha beterini yaşatmayacağını düşünüyorum.

bu sözlerimle polat yönetimini savunmak değil derdim, sadece bana, içinde bulunduğumuz süreçte bu kadar erken bir öngörü yapılabilecek derecede kamikaze tarzı bir yöneticilik sergileyemeyez gibi geliyor. erken tabii, bakalım... zaten hoca tercihi zaten bunu kanıtlayacak. belirttiğim iddia tam da bu nokta da kendi adıma kendini doğrular; o da ciddi ve otoritesi olan bir hocanın takımın başına gelmesidir.

zaten sen ve senin gibi düşünenlerin (buna ben de dahilim) eleştirilerinin bir numaralı hareket noktası teknik direktör tercihi değil mi (haklı olarak)... td konusunda böylesi bir gayri ciddiliğe imza atmış bir yönetim herkesi ikna edebilecek bir hoca getirirse hatalarından ders almış diyemez miyiz? böyle dersek gelen hoca 18. haftada kovulur" demekten daha rasyonel bir öngörüde bulunamaz mıyız?

bu kadar saçmalık yapmış bir yönetimi eleştirmek adına birçok neden var ama ben diyorum ki teknik direktör tercihi, polat'ın, bahsettiğin ve herkesin haklı olarak birleştiği o ciddiyetsiz yönetim tarzından ders aldığının da göstergesi olabilir.

mre dedi ki...

Ben de 18 hafta teorisinin biraz gerçekdışı olduğunu düşünüyorum. Şu dönemde Galatasaray'ın başına gelecek hocanın en az bir yıl kalacağına dair idiiaya bile girebilirim. Adı ne olursa olsun.

çubuk makarna dedi ki...

tam aradığımız tipte bi hoca gibi geldi bana. gelmesini isterim.

Redingot dedi ki...

Vurgulu yazılan beş ayda üç hoca değiştirme sözü tam olarak istatistik adlı mefhumun, birbirine taban tabana zıt fikri pozisyonların her birinin doğru gösterilmesinde nasıl kullanılabileceğini örnekleyen bir söz olmuş. İma nedir? İki ayda bir hoca kovan yönetim resmi mi? Beş ayda olan iki hoca değişikliğinin birincisi bu sürenin ilk ayında (hatta tercihen en başında), ikincisi de son ayında oluyor halbuki... Birincisine ben bir Galatasaraylı olarak taraftar değildim; iki hamlenin arasında geçen aylar ise ikincisinin zaruretini bence yeterince kanıtlıyor. Öyleyse 'ortalama iki ay bile dayanmıyor bir hoca' gibi bir kapıya çıkacak muğlaklıkta bir tarifin yerine hadisenin adını, örneğin, bir sezonun başlanan hoca ile bitirilememesi ve onun yerine gelen hoca ile de uzun vadeli çalışmanın mümkün olmadığının çok kısa sürede ortaya çıkması olarak da koyabilirdik. Benim tercihim bu yönde olurdu.
Öte yandan seneye yönetimin bu seneki yönetim, Adnan Sezgin'in bu Adnan Sezgin ve takım kadrosunun da bu seneki kadro olacağını varsaymasak bence daha sağlıklı bir düşünce olur. Çünkü bu hoca değişikliği, 'ceteris paribus' bir vaziyette iken "O isim de iki ayı bile bulmayan tahammül süresini doldurdu, sıradaki lütfen" şeklinde olmuyor, olmayacak. Daha kapsamlı değişikliklerden söz ediliyor sağda solda; bunlara da dikkat edilmeli bence.

erdersson dedi ki...

skibbe de gençlere ve pozitif futbola önem veren bir hocaydı.takım çok gol atıyordu.ama sabır denen şey türkiyede olmadığı için gönderildi.türkiyede skor ön planda olduğu müddetçe uzun vadeli planlar hep yarıda kalacaktır.zaten yönetimlerde uzun vadeli değildir.her gelen yap-boz planını uyguluyor.bu sene skibbeli galatasaray kötü oyun mu oynuyordu.bu yönetim ş.ligine giremeyince skibbe devri daha o zamandan bitmişti.buna rağmen skibbe nin iyi niyeti takımı biryerlere getirdi.kısacası herşey kazanmak üzere oldukça her takımda dahil olmak üzere istikrardan bahsedilemez.çünkü her sene bir takım kazanıyor.

Sinan Kolat dedi ki...

kalli-cevat güler-skibbe üçlüsü de 5 ay zaman zarfında görev yapmadı mı?

jackietreehorn dedi ki...

Ajax Martin Jol ile anlasmis bu arada, Co Adriaanse hala bosta yani.

cemshid dedi ki...

Geçen senenin sonunda da, Kalli-Cevat Güler ve Skibbe ile 5 ay içerisinde 3 hoca olayını gerçekleştirmiştik.

Adnan Sezgin kaldığı sürece her sene minimum 2 hoca yeriz biz.

Adsız dedi ki...

Özelliklerine bakınca biraz Lucescu, biraz Gerets ve çokça Daum'a benziyor. Lucescu veya Gerets ile devam etmemek GS yönetiminin en büyük hatası. Bunu onlar da biliyor. Aynı hataya düşmemek için, benzer özellikte bir hoca bulmuşlar anlaşılan. Bu sefer işler çok farklı. Çünkü topun ağzında olan, kredisi tükenmekte olan 2xAdnan var. Biraz daha dikkatli olacaklardır...
Gelirse özellikle altyapısı dillere destan olan GS için kazanç olacaktır...

SK dedi ki...

Merhabalar,

Amsterdam'da yasiyorum ve bende Co Adriaanse hakkinda bir yazi yazdim.

http://civilikrampon.blogspot.com/2009/05/galatasaray-co-adriaanse.html

Sevgiler,
Sinan Kunt

Unknown dedi ki...

18. hafta lafı fazla iddialı olmuş. Bu sene kongre de olduğunu düşünürsek ligi 10. da bitirsek hocanın sezon sonuna kadar kovulacağını sanmıyorum. Onun dışında güzel bir inceleme olmuş.