Evet sezonu bitiriyoruz artık az kaldı. Notlarda da son haftaya giriyoruz doğal olarak. Başlamadan yukarıdaki fotoğrafı açıklayalım. Sezon boyu bol bol ok çeksin diye getirilen Güiza, Fenerbahçe iddiasını kaybettikten sonra bir açıldı sormayın. 10 golü buldu bu hafta. Ama sebep bu da değil. Fotoğrafta Guiza'nın değil arkadaki amcanın okuna dikkat çekmek isteriz, başka bir şey demeye gerek kaldı mı?
* Cumartesiyle başlayalım. Santralistanbul diye bir yer var bilirsiniz. Sınav var diye gittik gece 12'de çıktık. Aynı gün içerisinde hem sınav, hem sergi-müze hem de konser görebileceğiniz başka bir okul kampüsü yoktur herhalde. Santralistanbul'daki Elektrik Müzesi'ni zaten daha evvel defalarca görmüştüm, görmeyenlere şiddetle tavsiye ederim. İstanbul'a ilk elektrik verilen yer. Modern Sanatlar kısmında ise Uncharted-Haritasız adında bir sergi var. Medya sanatlarında kullanıcı çevrelerini sunan bu sergiyi yolu düşenin görmesini tavsiye ederim, çok eğleneceksiniz.
* Bilgi Üniversitesi ilginç bir üniversite. Bir yandan eğitime cidden önem veren bir vakıf üniversitesi, bir yandan da şehir içinde olması itibariyle epeyce tercih edilen bir okul. Öyle olunca da her iki kutuptan insanlar da görüyorsunuz. Okul içinde Otto ve Tamirane diye İstanbul'un gece hayatı içerisinde yer etmeye başlamış iki mekan var daha ne diyelim. Böyle bir ortamda güzel bir kampüste Bilgi Mayfest'i izledik (Erhancığımın davetiyeleri sağolsun). Parkorman'da, Maslak Venue'da, Boğaziçi Otopark'ta konser izlemiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, benim gördüklerim arasındaki en iyi konser alanı.
* Neyse pazara geçiyoruz. Cumartesi bizim kaçırdığımız saatlerde Türkiye'de bir aksiyon yoktu zaten. Kayseri haftalardır ligin
"öylesine" maçlarını oynuyor. Bu kez kazanmışlar ama kaleci hatasından doğan bir golle. Almanya'da ise İstanbul gazisi Werder Bremen şampiyon adayına direnememiş ve nazarımda son 5-6 yılın en acayip teknik direktörü Magath Wolfsburg'la zafere ulaşmış. Kendilerini tebrik ediyoruz.
* Ha bir de Barcelona var. Eve geldiğimde turlarının sonuna yetiştim. Kaybetmişler bir de. Evinde kaybedip tur atmak Barcelona'ya da nasip oldu. Kafaları Roma'da tabi, benim de öyle! Bordeaux'dan da bahsedelim. Onlar da bu maçı da kazanıp işi kolaylamışlar. Haftaya tur peşinde olacaklar. Gerets takipte.
* Geçelim pazara. Televizyonu açınca karşımda Nouma'yı gördüm. Fikir iyi de biraz eksikler var. Yine de güzel reklam diyelim. Öğleden sonra ucuz Barcelona ya da Manchester forması bulmak için Nike Outlet yollarına düştük ama, Başakşehir'deki kapanmış maalesef. İlgilenenleri vardır söyleyelim. Merter'deki Adidas Outlet'te iki yıl önceki Milan forması 43 TL, Liverpool forması 49 TL, Fransa forması 59 TL'ye düşmüş. Haberiniz olsun.
* Sonra Kadıköy yolları. Yolda telefon açıyoruz arkadaşlara ama herkes maçı sallamış başka planlarda. İzleyecek olanlarsa evde kumanda rahatlığıyla üç maç birdeni tercih ediyorlar. Kalan sağlar bizimdir. Erken gidince Nazlı'nın önünde sessiz kalabalıkla gelişmeleri konuşuyoruz. Gelirken başkanın +3'ü kesinleşmiş o da var. Yıllar sonra ilk kez Mayıs'ta bu derece amaçsız ve rahat herkes. Vakit geçirip stada yolculuk. Taraftar A bloğun üstüne konuşlanmış maratonda, gürültülü ortalık. Maçta da gol var goller var. Konya erken kopuyor. İlk golde Güiza'nın son vuruşundan ziyade Alex kafaya çıkarken ofsayttan kaçışı önemli. İkinci gol zaten sayılmaz. Uğur Boral'a topun geliş, onun koşusu ve son vuruşu ise maçın en iyi dakikasının özeti. Roberto Carlos'un ikinci yılının sonunda ilk frikik golünü plaseyle atması ironik. Öte yandan Konya bitik. Zaten 40. dakikada gelecek haftaki maçı düşünmeye başladılar çoktan. Konya'nın düşebilecek olmasına yıllardır bu ülke futboluna hiçbir şey veremediği için üzülmüyorum. Ne bir oyuncu çıkarabildiler, ne de bir sezonu flaş oyunlarıyla domine edebildiler. Hep ortalarda bir yerde ne uzar ne kısalır haldeler. Belki onlara da bir yenilenme molası iyi gelir.
* Derbiyi izlemedim, herkes onu izlediği için benim bir şeyler söylemem komik olur. Ama Beşiktaş kazanması gereken bu maçta bu kez hata yapmadı. Denizli önemli adam. Kerem'in maçtan önce bir sözü vardı, Denizli'yi özetleyen: "Beşiktaş'ı üstüste 10 kez yenebilirsin ama Denizli'yi üstüste 3 kez yenemezsin." Galatasaray iyiydi diyenler var ama, Beşiktaş'ın bu maçı kaybetmesine ihtimal vermiyordum. Beşiktaşlılar'ın şampiyonluğa ne denli aç olduklarını da sabaha kadar bizim mahallede kesilmeyen sesten farkettim. Klişe başlığın deyimiyle Beşiktaş şampi...
* Eskişehir notları Ahmet'ten. E maça gitmiş o anlatsın:
5 ay askeri düzende, dört duvar arasında, olan bitene yabancı bir şekilde yaşayıp, eski düzene döndükten sonra izlenen ilk Süper Lig maçı oldu Eskişehirspor-Trabzonspor. Daha puan durumunu bile ezberleyememiş, El Saka'nın Eskişehirspor'a geldiğini maçtan önce öğrenmişken, haliyle pek çok ayrıntıdan bihaber, maça birlikte gittiğim 8 yaşındaki yeğenin bilgi birikimiyle izlemek biraz değişik bir deneyimdi. Öyle ki, taraftar yönetimi niye ıslıklıyor, bu tezahüratta ne diyorlar, Fenerbahçe-Eskişehirspor maçı kaç kaç bitmişti gibi sorular sormaktan maçı doğru dürüst seyredemedim bile. Bir de Trabzonspor'un klasikleştiğini yeni öğrendiğim 61'inci dakika coşkusunu engellemek için 60'ıncı dakikada başlayan Eskişehir tezahüratına altı yerinden boynuzlar çıkan palyaço şapkasını eline geçirip ilk insan dansı yapan ön sıradaki vatandaş sağolsun, biri nefis iki Eskişehir golünü göremedim. Tüm bu olumsuzluklara rağmen dönüşte internetin de yardımıyla maçtan şu notları aktarabilirim:- Eskişehir taraftarı Süper Lig'in en renkli taraftar topluluğundan biri olduğunu bir kez daha ispatladı. 60 ve 79'uncu dakikalar arasında aralıksız yapılan tezahürat çok eğlenceliydi. - Meğer taraftar, yönetimi futbolcuların paralarını ödemediği ve bilet fiyatlarını yüksek tuttuğu için ıslıklıyormuş.- Alanzinho'nun boyu 1.50'nin altında olabilir.- Trabzonspor eğer bütün sezon bugün oynadığı gibi oynadıysa, şampiyon olmadığı iyi olmuş.- Eskişehir'in kalesine Sinan yerine uygun boy Fıratpen Gri Boru konsaydı maç 3-2 bitebilirdi.* Devam edelim. Sivas devrede geride olunca, ulan ben geçen hafta demiştim Beşiktaş tur atar diye düşündüm. Velhasıl belki de devrede Gençler'in Konya'nın 4-0 geride olduğunu duyması, motivasyonu kırmış olabilir. E Sivas bir de erken gol atınca devamı gelmiş. O değil de ikinci yarılar sırasında bir sürü gol oldu ya, Saracoğlu'nun her bölgesinden ayrı ses kümeleri çıkıyor ortaya. Galatasaray'ın golüne bile sevinenler oldu. Sonra silkelenip kendilerine geldi bazıları. Yalnız teknoloji çıktı mertlik bozuldu. Eskiden kulağa radyo dayayan amcalar verirdi bilgileri, şimdi iphonelarla, blackberrylerle, wap ağından livescore'larla gelişme aktarıyor herkes. Vay be.
* Dedik ya yukarıda, Gençler devre arasında nefes aldı diye. Aynısı Eskişehir için de geçerli tabi. Belediye'yi de ekleyelim hatta. Ama onlar yine de işi şansa bırakmamışlar. Kocaelispor'u devirmişler es vermeden. 3 hafta da 9 puanı alınca da Ankaraspor'u bile geçip dokuzunculuğa çıktılar. Bursa UEFA şansını bırakmış, Antalya Ankara'yı yenemeyince her şeyi son haftaya atmış. Neyse ki her şey yine kendi ellerinde. Yenerlerse kalırlar. Ankaragücü de kazanıp feraha ermiş. Şimdi Ege'den Akdeniz'e bir ateş hattı kaldı son haftaya. Denizli-Konya-Antalya. (ki Denizli'nin bile şansı epey düşük bildiğim kadarıyla)
* Bitirdik bu haftayı da. Artık son dönemeç. Bir şampiyon ve bir düşeni bekliyoruz. Haftaya ben ne anlatırım onu da pek bilemiyorum. Ama son notlar içinde birkaç sürpriz de sunabiliriz, bakalım.
by tunchay
8 yorum:
Denizli spor kümede kalmayı garantiledi diye yazıyodu bugün gazeteler 2li-3lü averajda üstünmüş sanırım..
Bu aynı saatte maç oynatma olayından bizi radyolarla nostalji yapar konuma getiren Federasyona minneti borç biliriz.
Radyo 1'de bir ara her yerden gol geldi. Birini dinleyemeden "Mikrofonlarımızı başka şehirlere yönlendirdik" Abinin bahsettiği tezahürat España'dır. Deplasmana Bando götüren taraftar beri gelsin!
http://www.youtube.com/watch?v=ksOhm9waHbI&feature=related
gençler konya'nın mağlup olduğu haberiyle rahatlamış mıdır bilmem ama çok az da olsa düşme olasılıkları var hala.
Nouma'lı reklam fikri güzel de..reklam oturmamış. mesajı oturtmadan çıkarıvermişler ekrana..gibi
Bursaspor UEFA sansini birakmadi aslinda; eger Fenerbahce, Galatasaray ve Bursaspor esit puana sahip olursalar son haftada (FB ve GS kaybedip Bursa kazanirsa), 3'lu averajdan Bursaspor 5. bitiriyor ligi. (Hem Fener'i hem Galatasaray'i birer kez yendiler; fakat Galatasaray FB ile berabere kalip Bursa'yi bir kez yendi)
sezonun fenerbahçe için en güzel maçıydı ironik olarak... şampiyonluğa oynar gibi vurdular abalıya... konya düşsün derken denizli'yi kurtardık ama onlarla hesabımız tamamen bize kalmalı ki öyle alalım keyfini... sizin o taraflara baktım, görür müyüm seni diye, sanırım seneye fenerium üstte olacağım, baba son veda dedi, bir mektup yazsam aziz yıldırım'a ulaştırır mısın bununla ilgili...
nouma reklamı çok kötü, dramatik kurgusu, amacı, zamanlaması, diyalogları, oyunculuğu, müziklerinin tutarsızlığı, dengesi... bir kere beşiktaş neden şampiyonluğa haldır haldır koşarken özlüyor nouma'yı tam da bu sene onun kadar olmasa da gerçekten yürekten oynayan oyuncuları varken... ayrıca hem tombala çekip hem ağlayan nouma'nın aynı reklam karesinde işi ne ve tabi o gözyaşları ne öyle? voodoo girl, noat samisa falan beğenmişler, normaldir duygusal olarak ama bir de böyle baksınlar, bence en çok onlara haksızlık... nouma'nın çimenleri yediği görüntüler bin kez daha güzeldi... tabi reklamı yapanların anlayışını da bildiğimiz için bu sinir ama olmasa bile hakkaten feci kötü reklam!
eskişehir'e tribünü için gitmek istiyorum, gitmişken çiğ börek de olur tabi, esesim ömer ve tunchay ayarlar herhalde seneye bunu:)
herkes ibb düşsün diyor ama konya, denizli, hacettepe varken benim gönlüm razı değildi gitmelerine... iyi oldu.
fenerbahçe maçı dönüşü, barbaros'tan inemedik, kasımpaşa'dan çıktık taksim'e, bir nevi kendi içinde mesaj oldu bu da:) kasımpaşa'ya bir kombine alalım seneye, karşımdaki kahveci yönetim kurulundaymış:)
maçka'da red bull soapbox race vardı, niyetlendik ama yine yenik düştük pazar uykusuyla kahvaltısına... var mı giden gören?
santralistanbul'da piknik alanı açsınlar, piknikli mangallı konser istiyoruz...
roma yolcuğulu hayırlı olsun şimdiden, ben olsam ayağı alçıya aldırır saha kenarından izlerim maçı:) iki takımı da tutmuyorum ama illa biri olacaksa barcelona oluversin, ronaldo'nun o ağlayan şaşkın ördek suratını görüverelim...
fenerbahçe ile kapatalım, aziz yıldırım'ın bu desteğe, bu alkışlara, bu taraftara çok ama çok büyük borcu var, ödesin, bekliyoruz...
iş çıkışı merter'e gidiyorum eyvallah :)
Eskisehir kalecisi Sinan ile ilgili yorum cok talihsiz olmus, yakismamis.
6 aydir askerde olmaniz sebebiyle daha sivile uyumsuzlugunuza verelim.
Yorum Gönder