10 Temmuz 2009 Cuma

CANIM KARDEŞİM

Dramı, acıyı seviyorum sanırım. Neden bilmiyorum.Mantığı nedir? Çocukken büyük bir acı falan da yaşamadım.Ama seviyorum işte. Belki de beni böyle bir ruh haline sokan en önemli rol bu filmin.1973 yapımı Ertem Eğilmez baş yapıtı.

Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Tarık Akan’ın kardeşi rolünde, filmde gerçek adıyla oynayan Kahraman Kıral. Senaryosunu Sadık Şendil’in yazdığı film bu üçlü etrafında geçer ama yan rollerde de usta isimler vardır. Kancı Mehmet rolünde Metin Akpınar bambaşka bir hava katar filme. Bu karanlık yapıta biraz olsun tebessüm getirir. Kahraman’ın öğretmeni tonton Adile Naşit…Ve Almanya’ya işçi olarak gitmeye çalışan Kemal Sunal…Lokanta sahibi Renan Fosforoğlu…

Film bir varoş hikayesi…Daha doğrusu varoşlarda yaşayan insanların hikayesi…Önce babasını kaybeden ardından kardeşi Kahraman’ın kanser olduğunu öğrenen Murat’ın (Tarık Akan) ve onun can dostu Halit’in (Halit Akçatepe) hikayesi…

Kahraman’ın kanser olduğunu öğrendikten sonra Murat ve Halit’in onu mutlu etmek adına her şeyi yapmaları iç burkar gerçekten. Böyle bir durumda her abi bunu yapar belki de evet. Ama filmin müzikleri ile beraber bu karanlık atmosfer ve yaşananlar birleşince bünye etkileniyor işte ister istemez. Kardeşine güzel bir yemek yedirebilmek uğruna kanlarını dahi satmaları filmin ne kadar vurucu olduğunun göstergesi. Filmin çekildiği dönemin gerçeği olan “kan satma” çok güzel gözler önüne serilmiş.

Tarık Akan’ın söz verdiği televizyonu seyrettirmek (ki televizyonu da mağazadan çalarlar) için kardeşini uyandırmaya gittiği, öldüğünü anladığı ve kucağını alıp “Kahraman” diye haykırdığı sahne en çok etkilendiğim türk filmi sahnesidir. Basit bir senaryo, basit diyaloglar var belki filmde ama mükemmel oyunculuklar,mükemmel müzikler ve hayatın gerçekleri bir araya gelince en iyi türk dram filmlerinden biri çıkıyor ortaya. En azından benim açımdan.

Filmin etkisini artıran önemli etkenlerden birinin de müzikleri olduğunu belirttik.Cahit Oben imzalı müzikler filme 5. Adana Altın Koza Film Şenliği’nde “En İyi Müzik” ödülünü de getirdi.Ayrıca Aynı festivalde “En İyi Yönetmen”, “En iyi Görüntü Yönetmeni (Erdoğan Engin)” ve “En İyi 2.Film” ödüllerini de aldı.

by Barad-dur

11 yorum:

Sosyal_FB dedi ki...

"Kafadan aşağı kaynar su dökülmesi" denen şeyi ilk bu film yaşatmıştır bana...

lembo dedi ki...

bazı eserler acıklıdır, bazıları da gerçekten acıdır. adamın etine bıçak gibi saplanır.. filmin başından sonuna kadar resmen canı yanır adamın. karamsarlık üzerine karabulut gibi çöküyor filmde izleyicinin.. knut hamsun'un kült romanı "açlık " da böyle yapmıştı.. canın yanarak okuyordun.. sanatçı bunlar işte.. anlattığının önemi yok, bıraktığı etki mühim..

varol döken dedi ki...

kahraman'a artık okumasına gerek olmadığını, istediği gibi gezip eğlenebileceğini söyleyen adile naşit sahnesine dayanabilen beri gelsin...

dramaturjisi çok sağlam bir filmdir, türk filmlerindeki gereksiz birçok öğe bu filmde cımbızla ayıklanmıştır... bu tadı aldığım bir film daha var o da zeynep... yine tarık akan ve necla nazır var başrollerinde...

not 1: televizyonu mağazadan değil, zengin semtinde bir evden çalıyorlardı...

not-2: kahraman kıral çocuk filmlerinden başka filmde oynamamış, amcası fatih kıral ile beraber mobilyacılık yapıyor, internetteki bilgiler yanlış yönlendirmiyorsa ama çok yazık olmuş çünkü uzak ara türk sinema tarihinin en iyi çocuk oyuncusuydu...

T.I dedi ki...

Ben hüngür hüngür ağlamıştım. Çok uzun zaman oldu izleyeli. Tekrar izlemek geldi içimden. Ertem Eğilmez inanılmaz güzel işlere imza atmış. Bir çırpıda aklıma gelenler, Köyden İndim Şehre, Aile Şerefi, Gülen Gözler, Hababam Sınıfları, Mavi Boncuk... Çocukluğuma dair içimde ne kadar kıpırtı yaratan film varsa onun. Toprağı bol olsun.

omega dedi ki...

Çıksa da izlesek tekrardan.Bilgisayarda izlesem o tadı vermeyecekmiş gibi geliyor.Ama çoktandır da görmedim bu filmin yayınlandığını.

O son televizyon sahnesi insan boğazına oturan, yutkunmasına izin vermeyen yumruk gibidir...

Gand dedi ki...

basit masit, küçük emrahtan küçük ceylan'a, ayşecik'ten sezercik'e nice duygu sömürüleri görmüş bu memlekette bu filmin tadı ayrıdır. oyunculuk kısmına katılıyorum, zaten kadrodan belli... keşke bu kadro daha çok film çekseydi demişimdir her zaman...
müzikleri de merak ettim, göndertsene :)

Black Pearl dedi ki...

Güzel yazı olmus. Kutluyorum sizi Barad Bey. Bu tür yazılarınızın devamını beklıyorum.

Baran Doğan dedi ki...

Adam: Yolsuzum memet abi.
Mehmet: Hiç deilse bir 15 gün geçseydi be olum!
Adam: Yolsuzum abi.
Mehmet: Al parayı. Dalak yi, ciğer yi, ama dalağı az pişmiş yiyeceen.

Adsız dedi ki...

dramaturji ne yaa

CaRtMaNtR dedi ki...

Halit'in annesini gördükleri sahnede en az final kadar vurucudur ki final bence modern sinemamızdan önceki yeşilçam sinemasının en vurucu en içe işleyen finalidir muhtemelen. Düttürü Dünya ve Gülen Adam (en azından adı buna benziyordu Kemal Sunal'ın hep gülen bir hastayı oynadığı film) ile beraber varoş gerçeğini sinemaya en vurucu şekilde yansıtan filmlerdendi.

Her Yol Roma dedi ki...

bir de babasının dumandan zehirlendiği sahne..