Bağcılar'daki Yıldıztepe İlkokulu ikinci sınıfı. Bir gün -adını hiç unutmam- hocamız Nevin Yeşildağ içeri girdi,
"çocuklar kol seçimi yapacağız" şeklinde bir şey yumurtladı. Bütün sınıf tabi o sırada beslenme saatinde yumurtalı ekmek getiren Osman'ın sınıfa saldığı koku sebebiyle şaftı kaymış durumda olduğu için konuyu anlamadı. Sonra öğrendik ki "
eğitsel kol" diye bir şey varmış öğrencilik hayatında. Hiç bir kriter belli olmadan yapılan bu seçimde öğrencilere bir takım, istemediği görevler yükleniyor ve öğrenciler, o sene boyunca absürd toplantılar yüzünden Voltron'ı, He-Man'i, Thunder Cats'i kaçırıyordu. Bir de hangi kolun görevlisi olduğumuzu belirtmek için, kolluk denen pazubanddan bozma şeyi takıp, ikinci dünya savaşındaki kızılhaç hemşiresi gibi oradan oraya gezinirdik. Eğitim hayatında bir kez bu kol bir kez de Sınıf Başkanı statüsüne eriştim. İkisi de ilkokulda. Aslında sınıf başkanlığına apayrı bir yazı gerekir ama eğitsel kollarla ilişkisi çok ilginçtir değinelim.
Sınıf Başkanı-Eğitsel Kol ilişkisi Şerif-FBI ilişkisi gibidir. Sözde sınıfın reisi Sınıf Başkanı'dır ama kol görevlisine emir veremez. Örneğin hoca henüz gelmemişken ve konuşanları tahtaya yazarken arkada konuşan birisine
sus dediğinde, o kişinin "
Kızılay Koluyum oğlum ben, Semiha'dan kan alıyorum" cevabıyla nutkunun tutulması söz konusudur. Böyle forslu da bir organdır. Biz en absürdlerini aldık aşağı.
1-Haberleşme Kolu: Kendi kolumu en başa aldım. Dışarıdan bakınca "
Flying Dutchman CNN-Bağcılar" diye bitireceğiniz haber sunucusu sanıyorsunuz ama aslında tüm rolünüz sınıf arkadaşlarınız tarafından "
şşş oğlum, Serdar kutu kolayla maç yapmış teneffüste git hocaya söyle" şeklinde ispiyonculuk gazlamasından ibarettir. "
Koray Nihal'ı seviyoooo" türü paparazzi haberleri de sizden sorulur. Çok pis iştir çok.
2-Hava Gözlem Kolu: İşte tamamen ziyan bir kol daha. Ben ne yaptıklarını bugün dahi çözemedim. Elde termometre ara ara dışarı çıkıp havayı ölçüp tabloya yazan bu arkadaşların ileride Hava Durumu ile bir ilişkisi olmuş mudur bilemem. Dışarıdan gelirlerdi, "
hocam bugün 15 derece". Eeee, sabah Orhan Ertanhan verdi zaten TRT'de, senin neye yararın var Kamil? Ancak bu kolun hastalıklar sırasında ateş ölçmede Kızılay Kolu'yla işbirliği vardır es geçmeyelim.
3-Gezi ve İnceleme Kolu: Coşkun Aral ilkokulda bu kola mensupmuş deseler de inanmayın. Bu kolun mensuplarının gezi tarafına değil inceleme tarafına takılırdık biz genelde. "
Memo, bak lan kirpi var bahçede git incele bakim eehehe" tarzı sipastik yorumlarımıza çok maruz kalırdı zavallılar. Yalnız şahit olmuşumdur bu kolun üyeleri genelde lisede, üniversitede de okul gezilerini düzenlerler, yani çekirdekten yetişmedirler.
4-Hayvanları Koruma Kolu: Bu adamlar da az çekmedi elimizden. "
Şşşş la Tolunay'ı korusana lan, hayvan lan o muhuhuhua" şeklinde hayatlarını zindan ettiğimiz bu elemanlar genelde evinde kedi-köpek besleyen ailelerin çocukları arasından seçilirdi. Yalnız okul sınırları içine kedi köpek sokulmadığından, girenler de yengen ve sucuklu tost olarak bize geri döndüğünden biraz vasıfsız kalırlardı.
5-Kooperatif Kolu: İşte ilkokulun en kebap adamları. Bu adamlar eğitsel kollar arasında maaşa bağlanmış tek gruptur, zira nedense biz habercilik kolu olarak maymun olurken bu arkadaşlara sırf taktıkları kol yüzünden kantinden simit, gazoz gibi bazı promosyonlar dağıtılır, sonra da karşımıza geçer afiyetle yerlerdi. Bu yüzden bu kolun seçimi sırasında milletin birbirini ezdiğini bilirim.
6-Yerli Malı Kolu: Aha bir başka bomba kol. Nestle'ye karşı Ülker'i, BMW'ye karşı Murat 131'i, Coca Cola'ya karşı Elvan gazozu destekleyen bu ulusalcı arkadaşlar sınıf sınıf dolaşır "
Türkün Türkten başka dostu yok arkadaşlar" muhabbeti yaparlardı. Bu arkadaşların Yerli Malı Haftası'ndaki forsu daha da artar, elinde Pepsi gördükleri öğrencileri "
hocam bu emperyalist bir orospu çocuuuudur" diye öğretmene ispiyonlarlardı.
7-Kızılay Kolu: Görevi sınıftaki ecza dolabındaki tendürdiyotu ve sargı bezini korumak olan bu arkadaşlar, kollar içinde en fazla çalışan gruptu. Zira maçlar sırasında kafası gözü yarılan çok adam olduğu için elde sargı beziyle maça giderlerdi. Yalnız her kolun olduğu gibi bu kolun da dezavantajı okula "aşıcılar" geldiğinde, yiğit öğrenci şovu için öne sürülüp, kola iğneyi ilk yiyen ekip olmasıydı.
8-Yeşilay Kolu: Çok açık söyleyeyim bizim Yeşilay Kolu Coşkun 10 yaşında sigara içerdi. Böyle de içten yıkılmış bir koldu. Yeşilay Kolu içkinin ve sigaranın alabildiğince kötülendiği, "
40 yıl boyunca sigara içti, götü kesildi" türü posterleri sınıfa asan, ama ne yaptığını kendisi de bilmeyen isimlerden oluşurdu. Bizde kolun diğer üyesi Özcan'ın da babası için tekel bayi sahibi dedikodusu çıkmıştı ama ayrıntısını bilemiyorum.
9-Müzik Kolu: Şimdi zaten okullarda bir müzik dersi vardı biliyorsunuz. Bu arkadaşların bu dersten bağımsız fonksiyonlarını çözemedim. Örneğin Mahmut müzikten anlamayan bir hayvandı, ama adam kolluğu takınca olurdu bir Yngwie Malmsteen. Bizde müzik kolu olan arkadaşlara Helvacıoğlu flütlerinin ders sonrası tükürüklerini fırlatma şeklinde bir saldırı vardı. Kınıyorum kendimizi.
10-Kütüphane-Kitaplık Kolu: Bu kolun en güzel tarafı, kollar arasında dersten kaytarmaya en elverişli olmasından gelir. Zira dersler sırasında bu arkadaşlar kütüphanede bekler, Denizler Altında 20.000 Fersah'ı okurken "
şşşş Uğur, fersah ne moa koyim", "
olm Fersah 100 metre demek", "
yalan atma olm", "
gel lan hocaya soralım" şeklinde gürültü yapan öğrencileri azarlardı. Genelde ülke insanının kitap okumadaki isteksizliği sebebiyle en sona kalan bu kol olur, sınıfın en fonksiyonsuz isimlerine verilirdi.
Yazıyı Yerli Malı Haftası'ndan bir enstantane ile bitiriyorum.
19 yorum:
türk eğitim sistemine kolum girsin!
mottomuz da şuydu ; yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı.. şaka maka iyi ziyafet olurdu sınıfta ha.. flying bir de şey vardır. fiskobirlikten fındık gelir..soyulmuş fındık. her öğrenciye bir küçük poşet verilir.. hey gidinin ilkokulu.. gözünü seveyim.
benim de kooperatif kolu yapmışlığım olmuştu orta 3. sınıfta (orta 3 ler kooperatif kolu oluyodu) ve onda da bizim sınıf birbirine girmişti. Ama bizde promosyondan ziyade kalem silgi gibi kırtasiye malzemeleri satılırdı. Bu dükkan da merdivenlerin altındaydı ve bizim sınıf bütün ergenliğiyle merdivenden çıkan kızları dikizlemek için kooperatif kolu olmak için savaş vermişti.. ama kazana bir arkadaşla ben olmuştum...(savaşın kazanılmasında kimin en ergen olduğu seçici kriter değildi)Bütün tenefüslerde en az iki misafirimizde olurdu zaten....
Bendeniz Hayvanları Koruma Kolu başkanıydım ,sonradan öğrendimki bu kola seçilme sebebim Büyükbabamın celep(büyükbaş hayvan ticareti yapan kimse??) olması imiş, hey gidi allahım ya birde yardımcım vardı .Tabi bu aktivite 5.sınıfta bitiyordu .Orta okul da böyle bir sisitem yoktu yanlış hatırlamıyorsam.
ben ta o zamandan sahnelerin kadınıydım tiyatro koluydum (afilli ismi Müsamere ve Temsil Kolu). yerli malı haftasında falan da herkes fındık, elma gibi kostümlere girerken ben sunuculuk yapardım.
hala var mı ya bunlar bu arada, ilkokul çağında akrabası olan bilgilendirse?
Ben de ilk okulda sivil savunma koluydum. Nasıl bir kolsa bu artık. Çocukluk hali ya, kendimi bir halt sanardım. Dersin ki savaş çıkacağı zaman tüm yedi düveli ben uyaracağım, sığınaklara ben sokacağım. Ordu mu? Onlar da kim yahu, onların ne işi olur sığınakla, alarmla, ben verecem alarmı, ben sokacam insanları. Sığınağa yani. Vuracam kırbacı, vuracam kırbacı...
ilkokulda degisik kollarda bulundum, okuluma faydalı oldum. ama esas etkiyi lisede yarattım galiba.
evet lan lisede de kollar vardi bizde. kooperatif kolunun basına gectim, kooperatif odasını kalkındırdım, gittim toptancıdan pil, kalem, uç, kağıt falan aldım. yatılı okulda pil bitince 1 hafta bulamazsınız normalde, hele fen lisesiyse zaten inektir herkes kacıp da almaz bile. biz de bunu paraya cevirdik, hayatımın ilk ticari basarısını kazandım.
bu da böyle bir faydasıdır kolların.
Ben beslenme kolundaydım haimini gırtlak yiyordum :)
kollardan başka nöbetçilerde vardır. ben ilk okul beşte pazartesi tenefüs ziline basan ve simit satan çarşamba günleride merdiven görevlisi olarak iş görürdüm. haftada iki gün hiç derse girmezdim. tabi bütün notlar kırık.
tabi kollar hala war.
ama artık ismi değişti.
"kol" yerine "kulüp" oldu.
we tabi çeşitleride değişti.
misal "kooprtf kolu" yok artık kantinler ihaleye açılıp kirayla işlettiriliyor.
sora yeni eklenen ve günümüzün en popüler,katılmak için mücadele werilen kulübüde "bilgisayar we internet kulübü".
bende trafik kolydum. görev beni çağırdığında yani akşam üzeri, elimde bir dur levhası ile arabaları durdurur öğrencilerin geçmesini sağlardım :)
o kolda çok öğrenci olduğu için bu yılda 2 kere falan olurdu :)
Hem anne hem babası öğretmen olan bir çocuk olarak yazmadan geçmemem gerekir bu başlığa. Annem hala ilkokul öğretmenliği yapıyor ve genelde kolları ve görevlendirmeleri uygunluğa göre yapmaya çalışıyor diye biliyorum. Misal öğrenci saygı görülen ve sevilen biri ise başkanlığa aday gösterilirken, çok kitap okuyan bir çocuk ise kütüphane kolu olması öneriliyor. Tabi ki son söz öğretmende biter genelde demokrasi tam anlamı ile uygulanmazdı. Ama geçen sene annemin sınıf başkanlığı seiçiminin bildiğin demokrasi çerçevesinde yapılması için çaba sarfettiğini biliyorum.
İlkokulda hep sevilen ve çalışkan bir öğrenci olduğum için demokratik bir seçim olmaksızın 4 sene sınıf başkanlığı yaptım.Ortaokulda ise müzik kolu başkanıydım keza koroda jokerdim.
Bir de FD gibi bir spor blogunda spor kolu nasıl es geçilir diyorum. Spor kolu genelde sınıfın en sportif çocuğu olurdu. Yani sınıf maçında en iyi golü kim atıyor, üçlüğü potaya yetiştirebiliyorsa spor kolu seçilirdi. Bu adam beden eğitimi dersinde öğretmenden sonra en yetkili kişi idi. Kıyafetini unuttun ve derse çıkamayacak mısın?Eğer kol başkanı samimi arkadaşınsa öğretmene "Minero rahasız hocam, o yüzden sınıfta başını sıraya koydu dinleniyr" der ortalığı yatıştırırdı. Bir de sınıf takımının doğal teknik direktörü ve kaptanı olurdu. Yıllarca başkanlık yaptım ama bir spor kolu başkanı olamadım içimde uhdedir. Yıllardır bu boşluğu Championship Manager ve Football Manager ile gidermeye çalışıyorum :P
Vallahi bizde lisede dahi vardı bu iş. Aynen örnekte olduğu gibi Öğle aralarında okulun kuytu köşelerinde bira, konyak, viski ne bulursa içen bir güruh olarak topluca Yeşilay Kolu olmuştuk. Hey gidi!
Yerli mali haftasinda coca cola bardaginin isi ne?! :)
Tr'de anaokulu haric sadece 2 yil okudum ve o iki yıl boyunca kızılay koluydum. Sınıfıma ve öğretmenime hiç bir yararım oldugunu soyleyemem. Bir olay olduğunda en son ben duyardım. Ama öğretmen soguk kanlı ve panik yapmayan biri olduğumu biliyordu, o yüzden beni seciyordu. Birde haberci kolu olsaymış olay oldugunda haber vermesi icin fena olmazmıs.
Hollanda da bu soyler hic yok.
sınıfın en kuvvetli kavgacı adamını sivil savunma kolu seçerdik biz, onun önderliğinde de diğer sınıflar falan basılırdı. yani bi nevi sivil saldırı kolu.
ben ise istikrarlı bi biçimde pulculuk kolu olurdum, neden olduğunu bugün bile hala çözebilmiş değilim.
ikinci cümlede pert oldum. ellerinize sağlık
vallahi biz arkadaşla 200 milyon zarardan aldığımız kooperatif kolunu 400 milyon kardan kapatmıştık. öyle ki kantin işletmecisi ültimatom verdi gazoz ve simit satmasınlar diye, o derece.
e o kadar kara geçince iki simit yemişiz ne var, çok mu?
gezi kolu olarak gezi düzenliyorduk, nedense geziden sadece kızların haberi oluyordu..
Yorum Gönder