Transfer sezonunun son günü genelde eğlenceli olur ki, ben daha önce de belirttiğim gibi pek sevmediğim bu sezonun son gününü birebir takip ederim. Özellikle İngiltere'de BBC'nin katkılarıyla bu daha eğlenceli şekle dönüşür. Zira 2008-09 kış transfer döneminde sitede açtıkları bir chat odası, futbolcuları çeşitli şehirlerde gören bir dolu insana istihbaratlarını site yoluyla herkese aktarma imkanı vermişti. Örneğin Manchester'da çalışan bir garson "Eidur Gudjohnsen, dün gece, çalıştığım otelde kaldı, bu sabah City'e imza atabilir" şeklinde haberler yolluyordu. Tabi yaz döneminde bu tür haberlerin çıkma şansı biraz daha az, zira bir çok takım işini bitirmiş oluyor. Bunun başlıca nedeni sürenin çok uzun olması tabi. Ama kış döneminde bu kadar uzun süre olmadığından son saniyeye kadar gerçekleşebilen transferler görebiliyoruz. Gerçi yaz döneminden de müthiş hikayeler var. Diego Milito'nun geçen yıl 1 Eylülde Zaragoza'dan Genoa'ya transferi, transfer süresinin bitiminden saniyeler önce gerçekleşmişti, hatta Genoa kulübünden bir yetkilinin gerekli evrakları bizzat İtalyan federasyonuna götürdüğü, federasyon yetkilisinin ise, sürenin bitmesi sebebiyle evrağı yırtıp pencereden attığı dedikoduları dolaşmıştı etrafta. Neyse her dönemin kendine has eğlenceli hikayeleri olabiliyor anlayacağınız. Bu seferki İngiltere'de Hull City'den.
Şimdi futbolcuların, ayrıldıkları takımdaki arkadaşlarına veya hocasına, yeni takımına imza attıktan sonra sallamaları görmediğimiz bir şey değil. "Hoca takımı korkak oynatıyordu", "hocanın bana tavrını anlayamadım", "hoca hakedene forma vermiyordu", "takımda Brezilyalıların çetesi vardı", "bana pas verilmiyordu" vesaire vesaire. Gabon'lu Daniel Cousin Hull City'nin kendi evinde Tottenham'a 5-1 mağlup olduğu maçta Phil Brown tarafından kenara alındığında hocasının elini sıkmamış ve tepkisini dile getirmişti. Tabi bu Brown'la arasının hafiften açılmasına sebep oldu. Transferin son gününde de, sezon sonuna kadar Burnley'e kiralanması yönünde iki kulüp anlaşınca atlamış hemen ve "zaten takımdan ayrılmaya dört gözle bakıyordum, teklifi duyunca hemen evet dedim" diye basına vermiş demeci. Üzerine bir de nasıl olsa gidiyorum diye "Yeni hocam ve bana güvenen Owen Coyle ile çalışmak için sabırsızlanıyorum, Hull'da bir dolu mantıksız ve trajikomik işler dönüyordu" diye de Brown'a sallamış. Gelin görün ki dakikalar dakikaları saatler saatleri kovalamış ve kiralama sözleşmesi transferin son anlarında suya düşmüş. Cousin dediği onca lafla beraber Hull City'de kalmış. Buna resmen dereyi görmeden slip mayoyu giymek denir. Zaten hocayla takışmışlığı vardı, bir de yanına laf sokmayı ekledi. Formayı bir daha ne zaman görür bilemiyorum. Aralarında "hocam bu hafta forma verecek misiniz?", "tabi kuzen bak burda forma bak" şeklinde bir diyalog olabilir.
İngiltere'den Türkiye'ye arabayla yolculuk
-
“Hayatımda yediğim en iyi dondurmaydı” dedi Ozan. Ömrünün henüz 5 yıl 6
ayının geride kaldığını düşününce çok iddialı bir açıklama gibi
gelmeyebilir. Ama...
4 yıl önce
2 yorum:
ama abi hani avrupa'da sadece işe bakılıyordu?
yanlış manipülasyon yapıp ingiltere hayallerini suya düşürme!
Dursun isminde bir futbolcu vaktiyle FB'ye transfer olacaktır transferin son günü ama kütük Urfa'dadır. Normal prosedürle işlem yetişmeyeceği için zamanın Hava Kuvvetleri Konutanı devreye sokulur. Bir jet ile Urfa'ya gidilir işlem yapılıp transferin son dakikasına yetiştirilir. Yalçın Doğan- F.Bahçe Cumhuriyeti'nden bir alıntı. Bunun üzerine bir son dakika transferi olmaz sanırım.
Yorum Gönder