Yukarıdaki resmi görünce rahmetli David Carradine'ın Kill Bill Volume 2'da, Uma Thurman'a anlattığı
Superman hikayesi geldi aklıma.
Superman stands alone. Superman did not become Superman, Superman was born Superman. When Superman wakes up in the morning, he is Superman.
Cumartesi günü oynanan ve Uruguay'ın maç boyu Peru kalesini ablukaya alıp 86'da yediği golle 1-0 kaybettiği maçın 90. dakikasında çıkan kavga. Objektife arkası dönük olan adamın ismini söylemeye gerek yok sanırım. O bunun için doğmuş zira...Aynen Superman gibi...
Hoş
görüntüleri izleyince çok da günahını almamak lazım. "
Chucky" bakışlı adam bu sefer kavgayı körüklemekten çok söndürmek amacında. Kendisini çok sevdiğimi ve Türkiye sınırları içinde Galatasaray formasını giymeyen ama giymesini istediğim tek oyuncu olduğunu da belirteyim bir kez daha.
30 yorum:
Abi, gönderme yaptığın sahneyi unutmuş olduğum için yazıyı okumadan önce bağlantıya tıklayıp sahneyi izledim. Sonra ise yazıyı okudum ve ne kadar alakasız olduğunu gördüm. Belki Lugano, Lugano olarak doğmuştur da görüntüleri izleyince böyle bir savla gelmek için çok namüsait bir video olduğunu anlıyoruz. Adam söylediğin gibi kavgayı ayırıyor. Başlıkta lafı söyleyebilmek için Lugano'nun gençliğindeki maçlarından kavga çıkardığı görüntüler koymak gerekmez mi?
Her ne kadar Lugano'yu çok sevdiğini belirtmiş olsan da, bence ya senin ona laf giydiresin gelmiş ya da aklına böyle bir analoji kurmak gelmiş, eline geçen ilk fırsatta alakalı alakasız kullanayım demişsin. :)))
@AFO
dün kahvaltıda ne yediğimi de unutmuştum bir hatırlatsana bana
Beni benden iyi biliyormuş gibi yazmışsın da son paragrafını nerden bu Freudyen psikolojik çözümlemeye vardın onu anlayamadım. Bir de yazının dördüncü paragrafını okusaydın çok daha iyi derdin bence
ne demişim bak bir de yoruma yazıyorum
Hoş görüntüleri izleyince çok da günahını almamak lazım. "Chucky" bakışlı adam bu sefer kavgayı körüklemekten çok söndürmek amacında.
bir daha koyayım
Hoş görüntüleri izleyince çok da günahını almamak lazım. "Chucky" bakışlı adam bu sefer kavgayı körüklemekten çok söndürmek amacında.
bir daha koyayım hadi
Hoş görüntüleri izleyince çok da günahını almamak lazım. "Chucky" bakışlı adam bu sefer kavgayı körüklemekten çok söndürmek amacında.
yeterli mi? 38 defa daha koyabilirim eğer ne dediğimiz hala anlaşılamıyorsa...
Bir konu hakkında yorum yaparken, yorum yaptığınız yazıları "okursanız" biz yazarlar da bu tatil günü bu güzel havada, "bu kadar şey yazıyoruz, suya yazıyoruz, nasıl olsa üstünkörü yorumlanacak, yazmanın ne anlamı var" gibi duygulara kapılmazlar
Galatasaray ve Lugano..Aman abi Sabri yetiyorda artıyor zaten bize.
@Flying Dutchman,
Yooo, yazıyı beğendim gayet de. Bu blog severek takip ettiğim ve gerçekten bana birşeyler katan bir blog. Bu yüzden vakit buldukça her gün girmeye çalışıyorum zaten. Reklam olmasın diye isim vermeyeyim, çok bilinen 2 futbol blogu dışında da blog takip etmem zaten. Suya yazdığını düşünme; güzel, eğlendirici ve bilgilendirici yazılar okuyorum burada. Ama sanıyorum ki bu blogu açma sebebin yorumlarla pohpohlanmak değildir. Yeri geldiğinde olumsuz eleştiri de yapacağız ki bu çok sevdiğimiz blogu iyileştirme adına bir katkımız olsun.
Kişiselleştirmek istemiyorum ama tabii ki yazının bütün paragraflarını okumuştum yorumumu yazmadan önce. "Adam SÖYLEDİĞİN GİBİ kavgayı ayırıyor" diye belirtmiştim, yanlış anlaşılmalara karşı. Son paragraftaki çözümlememde ise hâlâ ısrarcı olmakla beraber, kırdıysam özür dilerim. Amacım, bu blogun tüm takipçileriyle gibi bu blogu daha da güzel bir blog hâline getirmek. Yoksa seni yıpratmak gibi bir amacım olamaz. :) Birlikte, daha iyiye... Saygılar.
@AFO
bu blogda geçmişe girersen, yazarlara "hiç bir şey bilmiyorsun" lafını söylediğin yorum bile yayınlanmıştır ve hiç bir zaman da amacımız ego tatmini ve pohpohlanma değildir. Geçen hafta cuma günü yazdığım Tek filmlikler mangası" yazısının yorumlarını bir oku istersen...O yazının tüm yorumları neredeyse yazıya katılmayan görüşlerle dolu, hiçbirisini "bizi pohpohlamıyor" diye koymamazlık etmiyoruz. Aşkın nickli bir kullanıcı var rastlamışsındır belki. Bu blogdaki 100 yorumundan 98'i yazılara katılmadığı yorumlardır, hiç bir zaman onun yorumlarını da bizi pohpohlamıyor diye yayınlamamazlık yapmadık.
Kimse kimseyi kırmadı elbet, kişiselleştirme olmaz da olumsuz eleştiri ile yargısız infazı biraz ayırabilirsek birlikte daha iyiye gidebiliriz elbet...
Tuhaftır, darbeler sürekli arkadan.
Arkadan vurmak erkekliktir zira :) Yok tam tersimiydi.
Futbolu iyidir, futboluyla Galatasaray'da yer bulur ama... Karakteri... Sadece oyun kuralları içinde kullanmasını bilse.
Song'ta mesela gençken çok kırmızı görüp 30'dan sonra agressifliğini kurallar çerçevesinde yansıtmasını öğrenmişti.
Mevlana der ki:
- Sen ne kadar bilirsen bil sözlerinin değeri karşındakinin anladığı kadardır
lugano gibi adamlara ihtiyacı var futbolun ve takımların. bir insana kendi takımının taraftarı tapıp, rakip taraftarlar nefret ediyorsa bir durup düşünmek lazım. evet agresif oynuyor, evet üstüne üstlük çirkef de! her an kart görme veya kavga çıkarma potansiyeline sahip.
belki çok yadırgayacaksınız ama, futbol da benzeri bir çok spor gibi savaşın bir metaforudur bence. o yüzden, 'dört yıllık sözleşmeye imza attım artık yatarım hafız' zihniyetinin değil rakibinin ayağına doğru kafasını sokan, kazanmak için yırtınan, her yolu deneyen lugano'nun hastası olmuşumdur her daim! o yüzden formamın arkasında da onun ismi yazar.
Ah o karakteri yok mu o karakteri? Kameralar onunde sevgi pitircigi olup mac oncesi yumruk sovunda rakip tribune yumruk soksa ne tepki alir, ne ceza; hatta kaptan olurdu, ama iste o karakteri...
@anial
Lugano rakibin ayağına kafa sokmaktan çok rakibin kafasına ayağını sokan adamdır. Takımı için savaşan mücadeleci oyuncu olduğu kadar gizli kapaklı işlerle rakibi sindirme ustasıdır. Geçen sene kavga çıkmasa kimse göremeyecekti Emre Aşık'ı sakat bırakabilecek ense köküne kafayı, görüntüler o kadar geç bulunmuştuı ki adam hareketi yaparken topu, hakemi kolladığı kadar kamerayı da kolluyormuş demek.
Bu sene çok sakin şimdiye kadar. Umalım böyle devam eder de Witsel'in yaptığı gibi bir birinin futbol hayatını bitirmez.
@PVH
Konu Lugano iken lafı bir şekilde Arda eleştirisine getirdiğin için kutlarım. Adam rüyanıza girmeye başladı artık:)
Şimdi PVH'nin yorumuna demek istediğim birşey var: "Was I right or what???"
Birkaç gün önce fenerlilerin kendi camialarından birine en ufak eleştiride sözü Galatasaray'a getirip, "siz asıl Galatasaraylı futbolcuya/yöneticiye/taraftara bakın" maiyetindeki savunmalarından bahsetmiştim. Psikolojide yansıtma (reflection) deniyor sanırım.
PVH arkadaşımın benim argümanımı desteklercesine yaptığı yorumdan ötürü kendisine teşekkürü bir borç bilirim:))
Yazıya gelecek olursak, Lugano&Galatasaray mı??? Allah yazdıysa bozsun. Ha kendisini Galatasaray'da görmek istemeyeşimin tek nedeni çifkefliği değildir onu da belirteyim. Para için yıllarca oynadığı takımını satma potansiyeli yüksek olduğu için hazzetmem kendisinden. Fenerli çok yakın bir arkadaşım derdi ki: Bütün yabancılarımız bir yana, Lugano bir yana, o gerçek fenerli. Gerçek fenerli Lugano'yu gördük bu yaz, fenerden ayrılmak için fellik fellik kulüp aradı ama para aşkı ağır basınca ve enayi kulüp bulamayınca tıpış tıpış geri döndü. %100 doğuştan fenerli(!)emre b. bile daha fenerlidir Lugano'dan.
ne lugano imiş arkadaş.en sonunda bunu da duydum.karakteri müsait değilmiş takımında oynamaya:)
sabri üç derste öğretsin sizin kararkteri o zaman hızlandırılmış şekilde.
ya da hagi,bülent,arif,hasan şaş,ümit karan,ayhan da öğretebilir.
gerçi gerek yok emre'ye sorsa söyler.
not:yorumum yoruma yorumdur.
"Lugano ve Galatasaray mi? Allah korusun" yorumlari yazip uzerine "PVH konuyu durup dururken Galatasaray'a getirdi, bakin ben de ingilizce kelime biliyorum, buna reflection" denir demek muthis maharet istiyor. Sanki durup dururken ikinci nickimle "Futbolu iyidir, futboluyla Galatasaray'da yer bulur ama... Karakteri..." yazip sonra buna cevap yazmisim gibi davranip uzerine ben hakliymisim yorumlarina sulu bir mizah ekleyip ortamin cool abisi gibi takilmak cok yakisikli durmus. Suclamak, magrur durmak, dogru ve hakliya karar vermek bizim ipotegimizdedir diyorsunuz aynen boyle devam edin, sizin ve bu isi ogrendiginiz abilerinizin bu tavirlarina ses edecek insanlar da var, kusura bakmayin rahatsiz etmeye devam edecegiz.
Lugano da Sabrilerin oynadigi, Ardalarin kaptan oldugu ligde her takimda oynayacak karakterde ve yetenekte bir futbolcudur, Allah sakatlik vermesin.
Çok ayrıntılı okumadım yorumları ama işi giderek GS-FB kavgasına çevirirseniz bir yere varılmayacağını belirteyim. Çünkü göz attığım kadarı ile bir iki adım sonrası F5 ve 6S muhabbeti başlayacak.
özel olarak Marseille Roulette
daha önce de benzer bir uyarıyı yaptım sanırım. Yorumlarında kullandığın ifadelere biraz daha dikkat edersen seviniriz. "Çirkef", "gerçek fenerliyi gördük" gibi kelimelerden bahsediyorum. Gördüğüm kadarı ile yine "Fenerliler" analizine girmiş durumdasın
Üçüncü uyarışımın karşılığı bu blogdaki hiç bir yorumunun yayımlanmaması olur belirteyim, zira kimse bugüne kadar blogun genel saygı çerçevesini üç kere inadına zorlamadı.
Bu adam Galatasaray forması mı giysin?
"Allah korusun"dan başka bir laf çıkamadı ağzımdan...
arada superman'i harcamak da ancak seinfeld'i anlayamamış bir neslin aşina olduğumuz hareketidir!
belki de 'lugano was born lugano' diye anlatmaya basladiginiz bir hikayeyi dorduncu paragrafla kurtaramayacaginizi gormelisiniz.
otuz sekiz defa yazmaniz da kurtarmaz.
iyi bakin goreceksiniz.
@PVH
Sen Lugano'yu savun, "aslında öyle değil, gerçekte iyidir, kasten faul yapmaz, kavgalara tahrik sonucu karışır, vs vs" gibi argümanlarla savun, sonra da sana yok öyle değil, böyle diye cevap verelim. Gidip de Lugano'yu savunmak için Galatasaray'ın kaptanına laf atma, işte senin bu yaptığın klasik fenerli davranışıdır. Siz böyle yaptıkça ben de bunu yüzünüze vururum. Bu kadar basit.
Örneğin, birçok sitede ben Sabri'yi savunmuşumdur ama hiçbir zaman argümanım "Lugano'nun oynadığı ligde Sabri haydi haydi oynar" olmamıştır.
@FD
Lugano üzerinden Arda'ya laf edenler seni kızdırmıyorsa bilemem ama beni kızdırıyor. Daha birkaç gün önce başka bir fenerli aynı şeyi yaptığında ortaya bir tez attım ve dün PVH bu tezin doğruluğunu kanıtladı.
Çirkef kelimesine takıldıysan, her maçta kırmızı kartlık hareket yapan, sürekli her kavganın içinde olan bir oyuncuya ne denir başka bilmiyorum. Senin yazının konusu da bu değil mi? Her kavganın içinde olduğu?
Gerçek fenerliyi gördük derken de, arkadaşımın lafına atıfta bulundum, Lugano gibi paragöz (pardon bu da hakarete giriyor mu?) bir futbolcuyu gerçek fenerli sananlar vardı ama bu yaz asıl gerçeğin Lugano'nun paradan başka birşey düşünmediğini görmüş olduk demek istedim ve bunu senin "Türkiye'den Galatasaray'da görmek istediğim tek futbolcu" cümlene karşılık olarak söyledim neden Galatasaray'da görmek istemediğimin altını doldurmak için.
Son olarak, zaten bu bloga sık yorum yapan biri değilim, sadece fenerlilerin bu tutumunu görünce cevap verme ihtiyacı hissediyorum. Çok da önemli değil yorumlarımı yayınlayıp yayınlamaman. Ama aynı zamanda fenerlilerin olur olmaz yerde Galatasaraylı futbolculara laf attığı, hakaret ettiği yorumları da yayınlamazsan daha adilane davranmış olursun.
Saygılar.
@Mr
her kavganın içinde olan adama ben her kavganın içinde olan adam derim. "çirkef" demem, çirkeflik başka bir şeyi içeriyor. O başka bir sıfat.
Yine aynı gözle olayların iç yüzünü bilmeden, Lugano'nun özel hayatını incelemeden sırf bir transfer döneminde imzasını geciktirdi diye "paragöz" yaftasını vurmak da aynı yola çıkar
Ha bu söylediklerim elbette sadece sarı lacivertli formaya değil tüm futbolculara yapılan saldırılar için geçerli
Ayrıca ben PVH'nin yazılarında Arda'ya "sevgi pıtırcığı" lafı dışında çirkef, paragöz gibi yakıştırmalar görmedim...yaptığı şeyler anlatılıyor...bunun dışında ben bir hakaret göremedim...sen gördüysen buraya getirebilirsin, sonra adalet duygumuz sorgulanabilir...
çok fazla uzatmayacağım, medeni insanlar gibi uzlaşacağınızı umuyorum, karşılıklı düelloya girmeden...
Lugano iyi oyuncudur, sert oyuncudur ama onun karakteri hakkında yorum yapmak, çirkeflik, paragözlük gibi sıfatlarla yargılamak, olayları medyadan takip ederek söylenebilecek şeyler değildir. Her insanın yaşadığı olaylar farklıdır ve her türlü olayı kendi özelinde değerlendirmek gerekir.
PVH; "Sanki durup dururken ikinci nickimle "Futbolu iyidir, futboluyla Galatasaray'da yer bulur ama... Karakteri..." yazip sonra buna cevap yazmisim gibi davranip uzerine ben hakliymisim yorumlarina sulu bir mizah ekleyip ortamin cool abisi gibi takilmak cok yakisikli durmus. Suclamak, magrur durmak, dogru ve hakliya karar vermek bizim ipotegimizdedir diyorsunuz aynen boyle devam edin..." daha güzel özetlenemez işte.
Bazı arkadaşların kibiri öldürüyor beni, ben bu yazıya yorum falan yazmamışım hala benim üzerimden "Fenerliler"e sallıyorlar. Biraz soluklanın yahu, bazılarının ayaklarının yere basması için daha çok zaman gerekiyor.
Haklısın daha fazla uzatmanın anlamı yok. Benim fenerli arkadaşlardan tek farkım, birşey düşünüyorsam açık açık belirtmem. "Sevgi pıtırcığı", "Hagi'nin tedrisatından geçmiş Emre" (daha önceki tartışma konusu) gibi imalı sözler kullanmıyorum. Benim için ikincisi daha kötüdür, ama herkes için farklıdır bu. Sonuçta senin blog'un, senin kuralların.
Sanırım bu blog'a girmemek benim için ve herkes için en hayırlısı olacak. Kimse Eurobasket konusunun altında fb-gs atışması okumak istemez (yine bilmeyenler için bir önceki tartışma konusu), ben de bazı imalı yorumlara cevap vermeden duramadığım için yorum bölümünü daha fazla kirletmeye gerek yok.
Herkese iyigünler.
Bir de US Open başlığının altna yazmak istediğim birşey var ama vaktim yok buraya yazayım: Vamos Rafa! (Acaba Federercilerin "Rafa kameralar karşısında alçakgönüllü bir sevgi pıtırcığı ama biz onun ne olduğunu biliyoruz, hele o yumruğunu sallayıp Vamos diye bağırmaları yok mu???" gibi yorumlarıyla karşılaşır mıyım?:)
bir galatasaraylının bir galatasarylıya fenerbahçeyle ilgili bir konuda ağzının payını vermesi kadar doğal bir şey yok. öyle bir savunursun ki rakibinin en pislik noktalarını, okuyanlar izleyenler aman allahım ne kadar tarafsız bir adammış, uvvvv süpermiş, adeta bir ombudsman, adeta bir birleşmiş milletler genel sekreteri havasına büründü... vay vay vay bu nasılda çekirdekten arınma, bu nasıl bir beyin cimnastiği... dediğini zannedersin. aslansın kaplansın, hasbelkadarda mevki makam sahibi olmuşsun ya, kullan kullanabildiğine.
hakan ünsal mı? o da aynı senin gibi en büyük galatasaraylı. binlerce fanatiği adını haykırıyor her hafta, adına besteler yapılıyor. dost sohbetlerinde en güzel dileklerle anılıyor.
yersem, yersen, yerse...
@bonaventure
çok temelsiz bir bakış açısı olmuş yahu, neresinden başlayayım diye düşündüm ama çok uzun sürer zira her kelimesi, gerçek dışı mesnetsiz saldırı içeriyor o yüzden kısaca "yanlışsın" diyeyim...
sen bunu da yemezsin gerçi....
Konuyla alakasız ama, vizyonu ve kalemi kör insanların hevesini kırmasını hiç istemediğim bir bloggera lüzumsuz dil uzatılmış, yüreğim dayanmadı, bişeyler yazmam lazım lan.
Yapmayın arkadaşım, yazık günah. Dar algınızla, maksimum iki renkli görüş açınızla güzel şeyler üretmeye çalışan insanların hevesini baltalamayın bari.
her ne kadar endüstrinin bir parçası olursa olsun. her ne kadar kazanamanış olmanın kimi zaman ekonomiyi kimi zaman siyaseti etkilediği bir dalda, eninde sonunda "spor" yapan bir adamın; rakibini alt etmek için her türlü haysiyetsizliği, karaktersizliği, adiliği yaptığını bile bile... kendi kulübünden 3 kuruş para koparmak için aylarca kendisiyle uğraştırıp profesyonel bir oyuncu gibi antremanını yapmayan amatör bir oyuncu gibi insani değerlere sahip olmayan bir varlığa olan sempatini belirtip başkalarının bakış açısı hakkında yorum yapabilmekte ayrı bir özgüven modeliymiş.
blog oluşturup yorum bölümünü belli bir denetime tuttuktan sonra önce beğenmediğin veya içine sindiremediğin (tabii çok gaza gelip etik değerlerinden de bahsedebilirsin) bir yorumu yayınlayıp sonra da "aman çok kakasın sakın bir daha böyle yapma bak seni defterden silerim" moduna girmekte bambaşka bir olaymış.
tüm bunların bağlamında alınan ödülü en tepelere koyup sonrada burası benim günlüğüm istediğimi yaparım tarzında konuşmak gayet basiretsiz bir yaklaşım olmuş.
olay hevesini kaçırıp kaçırmamak değil. 2 eleştiriye 3 kelimeye takılıp kalacaksn zaten kamuya açık bir alanda derdini anlatma. gidip arkadaşlarına mail at yazdıklarını onlar sana verirler cevaplarını "ay sen tatlı çocuksun" bağlamında...
Uzun zamandır, yorum yaparak katılma biçiminde olmasa da bu blogun takipçisiyim.
İçinden futbol -daha doğrusu spor olmalıydı aslında- sevgisi geçen herkesin de okuması, takip etmesi gereken bir blog olduğunu düşündüm hep "Flying Dutchman"in. Çünkü Flying Dutchman ve onun gibiler, ülkemizde futbol ve taraftarlık kültürü adına, güçlü basın kuruluşlarının, reytingi yüksek haber sitelerinin, inanılmaz paralar harcayarak oluşturamadığı bir kaliteyi yarattılar.
Belki engelleyemeyiz ama en azından bu yaratılan değeri korumak bu blogun okurlarının görevidir diye düşünüyorum.
Bu blog, mahalle aralarında iki taş buluşturup gönül verdiği topun peşinde koşturanlardan, futbol endüstrisinin yarattığı modern futbola, gönül verdiğimiz renklerin geçmişinden, geleceğine, futbolun asla unutulmaması gereken espritüel taraflarına özetle ruhuna dokunan yazıların evsahibidir. Belki de bu blogun çok değindiği bir konuya atıf yaparsak; yazılarla büyütülmüş bir futbol mabedidir.
Sanırım anlaşılamayan, buranın eleştiri kabul etmediği değil, her nitelikte eleştiriyi kabul etmediğidir. Yoksa türlü niteliksiz yakışıksız eleştiri yorum hergün televizyonlarda, basında karşımızda. Bu blog ne tuttuğunuz takımı savunmanıza karşıdır ne de rakiplerinizi eleştirmenize..
İçini futbolun ve tüm renklerin güzelliğine açamamış herkes için yorum yapabileceği, içini dökebileceği ortamlar mevcut.
Flying dutchman, gözünü gönül verdiği renklerin kapattığı, kendi kusurlarına kılak tıkayıp, bütün dikkatini rakiplerine hakaret etmeye, onları anlamlı anlamsız yermeye, küçücük çocuklar gibi en büyük... kavgası yapmaya namzet olanlar için aşikar ki lüks kaçacaktır.
Bir galatasaraylı olarak, bir futbolsever olarak Fliying Dutchman'a ve onu gibilere bu anlamsız tartışma vesilesiyle olmuş olsa da bir kez daha teşekkürler...
@bonaventure
bunu defalarca söyledim hala anlamamakta ısrar ediyorsun. Burası bir blog, kişisel görüşlerin bir dışavurumu. Ben istersem senin o Lugano hakkındaki (tartışılabilir) görüşlerinden daha beter şeyler yapan bir adamı da beğenebilir bunu savunabilirim. Roy Keane kitabında Alf Inge Haaland'ı bilerek sakatladığını belirtmiştir bir kaç yıl öncenin hıncı için, benim Cantona ile beraber en sevdiğim oyuncudur ki Cantona'nın da futbolculuğuunda neler yaptığı bellidir. Hiç kimse çıkıp bunu değiştirmeye uğraşamaz. Ne demek "sempatisini belirtip başkasının yorumları hakkında görüş belirtmek ayrı bir özgüven modeliymiş". Elbette öyle olacak...ne yapacaktım, "ben çok büyük bir yanlış yaptım dostlar Luguno'yu beğenmekle, ne şerefsiz adammış, siz haklısınız, benim ne söyleyeceğim olur mu" diyecektim?
Gelelim yukarıda mr ile yaşadığımız ve senin yine o dar bakışınla yorumladığın şeye. Güzel bir bakış açısı bu da. Yorum yayınlanmadığı zaman "işine gelmeyen yorum yayınlanmadı olur" genelde, yayınlanıp muhalefet edildiği zaman da bu çıkıyormuş çok zorlayınca. Tabi amaç bağcıyla oturup pişbirik oynamak. Ne demişim orada iyi oku bak. Bu blogun yorumlarında uyarmama rağmen üç kez rakip taraftarları küçük düşürücü laflara girişen adam olursa bir daha hiç bir yorumunu yayınlamam demişim. Senin kendi dünyanda ürettiğin gibi "bir daha yorumunu yayınlamam defterden silerim" gibi bir söylem yok. İdrak konusunda sana yardımcı olamam onu geliştirmek kendi yeteneğin.
Alınan ödülü en tepelere koymak neden bu kadar battı sorabilir miyim? İstersem blogun açılışına flash gösteri şeklinde koyarım "skip intro" yazıp öyle girersiniz. Bu benim tercihim. bak ne diyorum "benim". Daha doğrusu 12 kişilik yazar kadrosunun. O ödül de bu blog da. Evet yahu istediğimi yaparım, çarpı tuşu kenarda, beğenmezsen okumazsın, ben senin bloguna gelip "niye kedi resimleri koyuyorsun, ben kedileri sevmem" diyor muyum....Defalarca söyledim burası Reuters haber ajansı değil. Dediğim gibi ama amaç bağcıyla uğraşmak. Misal geçmişte benzer yazılarda nasıl bir tavır takınılmış, benim gibi böyle işin içeriğinden öte alınan ödülün sağa sola konmasına çatmış adam var mı diye bağı araştırmak var mı? yok tabi
2 eleştiriye 3 kelimeye takılmadığımı, bu blogda nelerin tartışıldığını insanların bizim görüşlerimize katılmadığı bir dolu yazıda nasıl tartışıldığını gidip blogun tarihçesinden okursun....Daha dün yazılan Adana Demirspor eleştirisini oku yahu, Bu kadar canın kavga etmek istiyorsa. Zirafikirlerini ifade etmek için "ödülü niye tepeye koydun ki" iddiasından öteye geçemeyen ve sürekli bir belden aşağı vurma isteğinde olan kişiyle tartışmayı daha fazla sürdürmeyeceğim. Bu benim bu konu altında seninle son kişisel yazışmamdır.
atma ziya atma, sen yine dayanamaz cevap verirsin:)
Bütün bu erdemlilik, manevi konularda hassasiyet vb. duruş hasletlerinin yalnızca Avrupa yakasında ikamet eden takımlarda bulunması ve ayrıcası bütün "tu kaka" edilenlerin, transfer edilmesi halinde mertebe atlamaları ne kadar tuhaf. Was I right or what??? Bakın, İngilizce konuştum. Hocaam...
"Datçmen aslında Fenerli."
Yakında biri çıkıp bunu derse hiç şaşırmam..
Yorum Gönder