25 Ekim 2009 Pazar

DELİLER

















"Ne güzel şeysin be futbol". Bu maçtan sonra sadece bu denir işte. 2 saat sonra başlayacak derbinin son yıllardaki utanç görüntülerini izleyip futbolun kirlendiğini düşünen insanlara bağırmak lazım onlar anlayana kadar. Çin malı Sony'i kullanıp "Sony'i beğenmiyorum" diyen adamın Japon fabrikasından çıkanı dinleyince Nirvana'ya ermesi gibi. İngiltere Ligi'ndeki üst düzey maçların hepsi kanser hastalarının umudu kemoterapi gibi. Bu sporun en kötü örneklerini izlemek zorunda kalan bizlerin umutlarnı yeşertiyor. Zira başka hiçbir yerde, bir maçın 96. dakikasında 20'şer milyon poundluk adamların, topun önüne cesetlerini atmalarını izleyemezsiniz. Maç bittiğinde düşündüm. HD İskender'de 1,5 İskender, üstüne künefe...Şu keyfin yanına yaklaşır mı? Eh ancak...

İlk yarı ufak çapta Andre Marriner'in şovuydu aslında.Bu düzeyde bir maçı ilk kez yöneten Marriner devreyi bitirdiğinde Van der Sar da dahil iki takım futbolcuların ortasında kaldı. Carrgaher, Giggs, Mascherano, Rooney, Ferdinand bir şeyleri şikayet ediyorlardı. Sir Alex de kaçırmadı fırsatı tabii. Soyunma odasına giderken dördüncü hakeme salladı bir şeyler. İkinci yarıyı ayrı bir yere koyup incelemek lazım. Lucas ve Macherano, Gerrard'ın yokluğunda olağanüstü mücadele ettiler. Lucas bazı pozisyonlarda fizik açısından yetersiz kaldı ama çok fazla yüklenmemek lazım, zira çok önemli bir boşluğu doldurmaya çalıştığı gibi hücuma da destek vermek zorundaydı. E onu dünyada yapan 4-5 oyuncu var zaten. Birisi de tribündeydi ve Lucas onun yerini doldurmak zorundaydı. Liverpool bu sebeple hücum gücünün neredeyse tümünü Kuijt, Benayoun ve Torres'in aralarında yapacakları organizasyona bağlamıştı. Üçünün paslaşmasıyla geldi gol zaten. Sonrası tam bir şölen. 87'de top Benayoun'un ayağına geldiğinde İsrail'li sol açıktan koşu yapan Kuijt'ı görebilseydi maç 2-0'a gelecekti. Görmedi, görmediği gibi topu kaptırmak için ısrar etti, kaptırdı, takım az daha onun yüzünden 10 kişi kalıyordu. Carragher indirdi Owen'ı. Marriner kartlardan sarı olanını tercih edince Sir Alex'e bir maç sonu demeci şansı daha çıktı. Çıkmayan kırmızı 2 dakika sonra Vidic'e çıktı. Sırp oyuncu böylece üstüste üçüncü Liverpool maçını da kırmızı kart görerek bitirdi. Sonraki 5-6 dakika göz kırpmadan izlenecek anlar.

















Osmanlı ordusunda "deliler" diye bir bölük varmış zamanında, savaşta düşman üzerine ilk onlar salınırlar ve hayatlarını kaybedip kaybetmeyeceklerine bakılmazmış. Amaç düşmanı bozmakmış sadece. 94'te Kuijt, Lucas, Macherano üçlüsünün Manchester United sahasında yaptıkları taarruzun başka tarifi olamaz. Zayi oldular zaten, Van der Sar'ın üzerine hücum eden ikiliden Mascherano geç hamle yapınca ikinci sarıdan kırmızı gördü o da. 95'te United rakip sahada 4-5 kez top gördü ayağında ama ne zaman kaleye baksalar ayaklarının dibine kendini atan Liverpool'lı oyuncuları gördüler. Jamie Carragher maçın son 10 dakikasında kaptan köşkünden emirler yağdıran kumandan gibiydi. Top kesti, arkadaşlarını yönlendirdi, top çıkardı...Torres'in yerine giren Ngog 96'da, beraberlik golü için ileriye çıkan O'Shea geri dönemeyince ipini çekti Kırmızı Şeytanlar'ın. Reina'nın ikinci golden sonra 110 metre katedip uzak korner bayrağı dibindeki Ngog'a sarılmasını görünce maç golle beraber bitti sandım ama meğer İspanyol kaleci son düdüğü bekleyememiş. Son 10 dakikayı bir daha bir daha izleyesi geliyor insanın.

Yukarıda ismi geçmeyen Glen Johson'a da parantez açmak lazım. Müthiş oynadı. Sir Alex hakeme yüklenecek tabii ama böyle bir maçta bu kadar birbirleriyle uğraşmaktan kaçınan futbolcuları görüp ders almamız lazım. Neredeyse her kritik pozisyonda birbirlerine çok medenice davrandılar. Bu yüzden de saha içinde birbirleriyle adam gibi tartışma şansları oluyor. Birbirlerinin boğazına sarılmadan.

Liverpool'la ilgili bir iyi bir kötü haberimiz var. Kötü haberi verelim. Bu takım Torres'siz oynayamıyor. Hem onun dönüşü sonrası takımın rayına oturması hem de onun oyundan çıkışından sonraki 15 dakikalık sürede tamamen mehkum olmaları bunun bir göstergesi. İyi haber.Torres sahalara döndü!!!. 22 yıldır üstüste 4 maç kaybetmemişti Liverpool. En son Kenny Dalglish döneminde bunu yaşamışlardı. Dalglish tribündeydi. Mutlu ayrıldı. Biz de öyle...Şimdi akşam "dünya derbisi" bekliyor bizi. Dur klişeyle bitirelim. Bizimkisi dünya derbisi ise bu adamlarınki ne?

7 yorum:

Baran Doğan dedi ki...

Bu Dirk Kuyt'ın Hollandacadaki telafuzunu sormak istiyorum FD. Türkiye'de Dörk Kayt diyorlar, İngiltere'de Dörk Ka(o)ut gibi bir şey diyorlar. Acaba isminin kendi ülkesindeki telafuzu nasıl?

Flying Dutchman dedi ki...

dörk keeaüt

geloraptor dedi ki...

keeaüt ne yav. Kayt iyiymiş devam edelim biz buna... =))

Shareef dedi ki...

Torres'i izlerken bazen bu çocuk o A.madrid teki mi diyorum. Çok geliştirdi kendini golde ilk önce Ferdinand itiyor, sonra çekiyor sendelemedi bile kalçasını koydu şutu çekti inanılmazdı. Birde yazıda bahsedilmemiş ana Aurelio taktiksel anlamda çok iş yaptı. Maçın en iyilerinden di

www.liverpoolicin.blogspot.com

tosun dedi ki...

sayin ucan hollandali, lafini balla kesiyorum, bahsettigin askerlerin ismi "başıbozuklar" olarak geciyor. ama deli olduklari konusunda haklisin :)

Flying Dutchman dedi ki...

valla bizim lise tarih kitabında "deliler" yazıyordu

Altan Deliorman'ın yalancısıyım :))

venezia dedi ki...

@ varol döken

karşı tespitler o kadar yerinde ve o kadar gerçekçi ki, bunlara harfine noktasına kadar katıldığıma dair şaak diye imzamı atarım bu yorumla :)

maç yazısı da sanırım biraz duygusal olmuş,makul karşılamak gerek..