4 Kasım 2009 Çarşamba
KENDİN YAZ KENDİN İNFAZ ET
Altta teknik direktörü görevden almanın ender rastlanan örneklerinden birisini verdik sıra futbolcuya kapıyı göstermenin ender örneklerinden birisinde. Yeri gelmişken söyleyeyim, üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen ben Pascal Nouma'nın neden o malum hareketten sonra ülkeden kovalandığını hala anlamam. Aslında bu konularda oldukça hassas olan bir toplum olsak bu kararı anlayabilirdim ama, saha içinden basın tribününe kol kaldıran bir adamı "helal olsun bu gazetecilere her şey müstehak" gibi bir destekle pohpohlayan bir halkın, o harekete bu denli tepki göstermesini hala çözmüş değilim. Bu yüzden Nouma'nın takımıyla ilişiğinin kesilmesi, belki de bir daha tekrarlanmayacak bir ahlak gösterisine sahne olmuştur bana göre. Burada yapılan hareketin cezasız kalması gerektiğini savunmuyorum onu belirteyim. Şaşkınlığım tüm spor camiasının, televizyondaki küfürleri sansürlediğinde, Türk halkının terbiyesinin bozulmayacağını düşünen RTÜK rolüne bürünmesiydi. Nouma azad edildi. Değişen hiçbir şey olmadı. Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi mağlup etmesi sonrası Ali Sami Yen'de çalan "Fincanı taştan oyarlar", Fenerbahçe galibiyeti sonrası Kadıköy'de çalan "Amaney" şarkıları (üstad Ercan'a aittir) devam etti. Nasıl olsa suçlu bulunmuş, Nouma'nın şorta giren eli kesilmişti. Benim açımdan Türkiye sınırları içinde forma giyen oyuncular içindeki en ilginç gönderilme hikayelerinden birisidir bu.
Danimarka'da vukuu bulan hadise ise biraz daha değişik. Ali Okancı'nın blogunu düzenli okuyorsanız şu haberi görmüşsünüzdür. Danimarka'da top koşturan Polonyalı kaleci Arkadiusz Onyszko, Odense forması giyerken karısını dövdüğü gerekçesiyle tutuklanmış ve bir süre hapiste kalmıştı. Hapisten çıktıktan sonra bir başka Danimarka takımı FC Midtjylland onu kadrosuna dahil etti ama başındaki beladan bir türlü kurtulamadı. Yeni kulübünün de ona sabrı çok uzun olmadı. Büyük ihtimal hapishanedeki uzun boş vakitlerinde kaleme aldığı otobiyografisini piyasaya sürdü geçtiğimiz günlerde. İsmi "Fucking Polak". Ancak otobiyografisi ona ilk planda kazançtan çok zarar getirdi. Kitapta homoseksüellerden ve kadın gazetecilerden nefret ettiğini belirten görüşlere yer verince FC Midtjylland tarafından kapının önüne konuldu. Böylece kulüpteki ömrü 6 aydan az sürmüş oldu. 35 yaşındaki kaleci böylece son kurşununu da karavana atmış oldu. Bizde homoseksüelleri geçtim siyahi bir futbolcuya "yamyam" yakıştırması yapanları bırakın kovmayı kulüp başkanlığında tutuyoruz. Yetmiyor Spordan Sorumlu Devlet Bakanı yapıyoruz. Ama sorumlu Nouma'dır tahminim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
valla kimseyi bilmem ama fenerli olmama rağmen, nouma elini şorta daldırdığı an ben ekrana doğru tombalaaa diye bağırmıştım...
nouma boş torbaya elini daldıracak kadar boş bir adam olmadı hiçbir zaman... dünkü açıklamasına bakmak yeterli bunun için:
muhabir: Dün akşam Beşiktaş’ta sen oynasan sonuç ne olurdu?
pascal: Bu Beşiktaş’ta ben oynasam da hiçbir şey değişmezdi. Çünkü Beşiktaş’ın değişmesi gerekiyor.
peki karısını dövdüğü ve bir cinsiyet ırkçısı olduğu için bunlar bu adama müstehak mı?
günün etik sorusu bu olsun, haydi hep beraber tartışalım...
gittikçe ayşe arman'a benzemeye başlayan blog!
çok beğendim bu yazınızı mr dutchman.
Bence asıl sorulması gereken o gun o hareketı yuzunden kovulan nouma nın(kı bence kovulmamalıydı) bugun besıktasın kartal cell mıdır nedır o reklam da besıktas formasını opup besıktas demek ınanmak demek gıbı abuk bı acıklama yapması ve yonetımın nouma ustunden cep telefonu hattı satmaya calısmaası. ulan o zman kovarken etıktı madem sımdı nıe kullanıyosun tezat yok mu arada yoksa ben mı abartıyorum, tutarsızlık abidesi.. diil mi?
Yorum Gönder