13 Kasım 2009 Cuma

SON ZAMANLAR YAPTIKLARIMA BAKMA N'OLURSUN



Efendim hepinize kucak dolusu merhabalar. Muhabbetle kucaklıyorum sizleri. Bu aralar yine Tuncay'ın düzensiz tarafı hortladı. Yapacak bir sürü şey, yazacak bir sürü görmüşlük var ama, günün 10 saati karşısında olsak da bilgisayarın, el gitmiyor bir türlü klavyeye.

Yine ben en iyi bildiğim işi yapayım bari. Son zamanlarda aklıma takılan şeyleri şöyle bir kısa not haline getireyim. Haftasonu notlarına bir süre ara vermek gerek, elde notluk iş olmayınca zorlama olsun istemiyorum.

* Geçen haftadan başlayalım. Atakan, Ülker'den numaralı davetiyesi ayarladı, Wolfsburg-Beşiktaş maçına gittik. Yalnız İnönü'nün numaralısının sadece adı numaralı. Alt kattaydık, maç boyu yağmuru yedik üzerimize. İnsanlara oraya 200-300 TL para veriyor ve yanlarına hastalık kalıyor yadigar. Yazık. Hakkımızı istemeyi bilmemenin tribünlere yansıması diyelim geçelim maça. Wolfsburg'un nasıl bir takım olduğunu merak ediyordum açıkçası. Pek parlak olmayan isimlerle kurdukları ahengi görmek açısından iyi bir 90 dakikaydı. Magath sonrası o üstüste bilmemkaç maç kazanıp şampiyon olan takımın uzağında olduklarını biliyorduk, ama yine de maçı kazanacak planları Beşiktaş'a göre daha inandırıcıydı. Evet oraya gelelim, Beşiktaş'ın kazanacak planı yok yahu. Serdar Özkan'ı forvetin arasında görünce Galatasaray maçında tutmayan planın tekrarını göreceğiz diye düşündük öyle de oldu. Peki sonra ne oldu? Yıldırım Demirören'in ayaklanışını bizzat gördüm ardımda. Tribünün tepkisinin acımasızlığı ve teksesliliği de ayrı bir notuydu gecenin. Ama klasik lafı tekrarlamak gerekir: Kılıçla yaşayan kılıçla ölür. Bugüne kadar pohpohlanan sırtı patpatlanan Çarşı, gün gelecek namluyu arkasındakilere de çevirecekti. Bugün kurban (kurban demeye de dilimiz varmıyor da gerçi) Demirören. Yarın başkası olacak, öbür gün belki kendileri. Gücü eline alıp da abartmayan bir merci olacak mı bu ülkede?


* Sonra perşembe Fenerbahce-Steau maçı. Bu maçın en ilginç notu Hasan'dan. Hasan ilk maç için Bükreş'e de gitmişti. Steau yöneticileriyle taraftar ürünleri konusunda da görüşmelerde bulunmuştu. İstanbul'daki maçın oynanacağı perşembe sabahı erkenden çalmaya başlar Hasan'ın telefonu. Bükreş'in pazarlama müdürü arayan. "Hasan kurtar bizi, formalardaki bahis reklamlarının kapanması lazım" demektedir ses. Hasan gider, formaları alır, iki kat baskı yaptırır, maça yetiştirir formaları. Steau da maça böyle çıkar. Tabi Hasan kendine de almıştır bir forma. O değil de bu Steau, bir senede nasıl bu hale geldi? Geçen sezon başında Galatasaray'ı iki maçta da gayet iyi oynayıp eleyen takım, Fenerbahçe'den puan alamayan takım haline gelmiş.

* Bir de bu reklamsız forma hadisesi Lyon-Liverpool maçında oldu. Liverpool'un Carlsberg'siz reklamına aşinayız, içki reklamının yasak olduğu ülkelere çıktıklarında reklamsız oynuyorlar. İyi de Lyon hem evindeyken neden reklamsız oynadı, merak edilen buydu. Belki başka bloglarda yazılmıştır ama pek bir şey de okumuyorum son zamanlarda. Duyduğumu aktarayım. BetClic firması Lyon'la sadece şampiyonlar ligi için ve sadece dış saha maçları için anlaşmış. İlginç ama böyle hakikaten. İngiltere'deki maçta reklam vardı hatırlarsınız. Konu açılmışken Babel'in golüne de şapka çıkaralım.

* Haftasonu heyecan bizim topraklarda değildi pek, Gerland'daki hadise ise hala dillerde. Son 12 dakikasının tamamını izlemenin yolunu bilip de paylaşmayanın ta..!

* Vassell'e bu yapılır mı yahu? Otele de yöneticisine de ayıp. Ankaragücü'ndeki şu rezillikleri gördükçe federasyonu daha bir takdir edesimiz geliyor. Yönetici müsveddelerini de tamamen temizleseler şu futboldan da rahat bir nefes alsak. Yazıktır.

* Fenerbahçe'den yolu geçip de öbür tarafa göçenler kervanına bir yenisi daha eklendi: Ivan Vişnevski ve Conrad McRae'den(Allah Larry Richard için gecinden versin) sonra şimdi de Enke. Bilemeyiz çektiği acıları geçtiği yolları, ama intihar edenlere hep kızgınımdır, bencilliklerinden dolayı.

Daha bir şey var mıydı acaba, varsa da sonrakine kalsın. Ben de biraz şu gezi notlarını harmanlayıp sunayım sizlere, yediğim içtiğim bile bana kalmasın.

by tunchay

Daha bir şey var mıydı

5 yorum:

varol döken dedi ki...

son zamanlar yaptıklarına hiç girmeyelim tunchay efendi... sen şu anda başlı başına bir blog konususun ama dua et ben yorumcuyum:)

delgado dedi ki...

yahu liverpool'un o beyaz forması ne güzel durmuştu reklamsız... öyle pis kaka yivrenç endüstriyel futbol demiyorum ama harbiden de müthişti valla ya.

rıza yaşar dedi ki...

Tunchay,

etme eyleme. Larry Richard öbür tarafa göçmüş değil. Gül gibi yaşıyor memleketinde.

Aman diyeyim.

Çok severiz kendisini.

Nazar değer sonra

Tuncay Yavuz dedi ki...

Conrad mcrae olacak o, larry degil tabi. Duzeltelim sapasaglam adami oldurmeyelim..

Unknown dedi ki...

ey bi tarafına soktuğumun türk basını sizin baskınız sevilla ile steau formasındaki bahis reklamı kapanır, euroleague ana sponsoru sportingbet abdi ipekçi'de battal boy ilan koyar turp sıkıyım size turp