12 Kasım 2009 Perşembe
SUÇLU BULUNDU: FENERBAHÇE
Enke'nin intiharı ile ilgili çok bir şey yazmadık fark ettiniz. Açıkçası ortada çok spekülasyon dönerken bir şeyler yazmak istemedim. İntihar notları, polis araştırmaları, kariyerindeki başarısızlıklar, aile hayatı vesaire...Zaten 2 yaşındaki kızını kaybetmiş, sonra futbol hayatını etkileyen bir hastalık geçirmiş bir adamın, tam da sportif kariyeri yukarıya giderken ve birkaç ay sonra birçok kimsenin rüyasında bile göremeyeceği bir organizasyonda, nice efsanelerin koruduğu bir milli takım kalesini koruyacakken neden böyle bir işe kalkıştığını kendisi de dahil kimse açıklayamaz. Açıklayabilse kendisini o trenin altına bırakacağını sanmıyorum. Bu yüzden de üzerine konuşmayı çok gerekli bulmadım. Bir de intihar eden insanları hiçbir zaman anlayamadığımdandır. Bu çok derin bir konu ama dünya üzerinde başınıza gelmiş en büyük dert dahi sizin aldığınız nefesten vazgeçmenize sebep olamaz, olmamalı. Biraz da kızmışımdır hep o insanlara, bu yüzdendir belki. 2 yaşındaki çocuğunu kaybetmiş bir adamın acısını anlamamız imkansız, ama kariyerinin son 3-4 yılında, hayatının 2 çalkantılı tarafından sportif alanda olanın hafiften yukarıya gittiği zamanlar sırasında böyle bir seçim yapması...Dediğim gibi söyleyecek bir şey yok.
Almanlar da çok şey söyleyemediler. Belki de bu yüzden. Hepsinin kafasında "8 ay sonra dünya kupasında Alman milli takım kalesini koruyacak bir adam neden intihar eder?" sorusu vardı, kimbilir. Ballack, Löw, Beckenbauer, Lahm, Ragnick ve bir dolu insanın lafları hep aynı oldu "söyleyecek bir şey bulamıyorum". Hannover 96 dün yaptığı açıklama ile 1 numaralı formayı ebediyen emekliye ayırdı. Almanya'da Enke'yi anma törenleri düzenlendi sayısız, rastlamışsınızdır.
Peki beni bugün klavye başına oturtan ne? Türkiye'de bu olayın yarattığı ortam ve giderek, adım adım, çok tehlikeli biçimde büyüyen bir fikir. Bugün gazetelerden birinde son şeklini aldığını dehşetle gördüm. Haberin başlığı şu: İlk Depresyon Fenerbahçe. Türkiye'ye Enke'nin vefat haberi ilk olarak bazı yayın organlarında "Fenerbahçe'nin Milli Kalecisi Öldü" gibi bir spot ifadeyle verilmişti hatırlarsanız. O yolda adım adım gidildi ve bugün kalecinin intiharının kökünde Fenerbahçe'de yaşadığı tek maçlık maceranın yattığını uyandıracak haberler başladı. Dün Almanya'da, futbolcunun eşi Teresa ve doktoru Valentin Markser bir basın toplantısı yaptılar. Markser bu toplantıda futbolcunun Barcelona'da çok uzun süre yedek kalması (sadece 1 maç oynayabilmişti) ve Fenerbahçe'deki o meşhur İstanbulspor maçının onun kariyerinin dip noktaları olduğunu ve bu olaylardan sonra psikolojik yardım almaya başladığını ileri sürdü. Ancak bizde haberler böyle değil. Bizde Barcelona'da geçirdiği ve onun İstanbul'a gelmesine sebep olan o uzun yedeklik dönemi atlanarak spot ifadeye Fenerbahçe konuluyor. Bu tehlikeli bir gidiş, hem de çok tehlikeli. Basının, medya denetiminin, artık dördüncü erk haline geldiği ve kitleleri ne derece etkileyebileceği bilindiği bu dünyada, hele Türkiye ortamında, yarın bir gün herhangi bir taraftar grubu, Fenerbahçe'yi, bu ölüm sebebi ile suçlayan tezahüratlar yaparsa bunun altından kalkamayız. Yapılan yayınlarda son derece dikkatli olunması lazım. Bu tür keskin ifadeler başımıza büyk dertler açabilir. Evet Alman kalecinin intiharında, kendisine göre, Fenerbahçe'de yaşadığı o kötü tecrübenin ufak da olsa payı olabilir, bunu bilemeyiz ama bunu intiharın tetikleticisi Fenerbahçe diye yansıtmak düpedüz hedef göstermek olur. Türk basınının spekülasyondan, kaostan beslenerek tiraj artırdığını biliyoruz ama, bunlar tehlikeli sular aman diyeyim.
Büyük bir ihtimalle Fenerbahçe'nin bu olayla ilgili bir açıklama yapması ya da saygı belirten bir eylem yapması istenecek ama bunun da çok uygun olacağını düşünmüyorum. Sadece 1 maç oynatıp, protestolarla ve havalimanında yalnız başına yolladığınız bir adama, 6 yıl sonra hayata veda etmesi sonrası saygı göstermek de çok ironik kaçacaktır.
Kaldı ki, çok irdelemek istemediğim ve kısaca geçeceğim bir şey de var. 6 sene önce meydana gelmiş ve dünyada ne ilk ne de son olan bir olayın bir insanın hayatına kendi eliyle son vermesine bahane olup olmayacağı da tartışma konusu. Yukarıda belirttiğim gibi hiçbir şeyin o işi yapmaya bahane olmayacağını düşünen ben, Alman kalecinin yeşil sahalardakinden çok daha başka dertleri olduğunu düşünüyorum. Biz de bunu aklımızda bulundurarak olaya yaklaşalım. Cinayette tetiği çeken katilin ruhsal durumu genelde suça göre ikinci plandadır, ortadaki suç önemlidir. Bir insanın kendi canına kastetmesinde de asıl problemin eyleme götüren psikolojiyle beraber, en az onun kadar, eylemin kendisi olduğunu düşünüyorum.
Rahat uyusun yattığı yerde Robert Enke.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
17 yorum:
Adam Fenerbahçe'den kendisi de gitmek istemiş zaten. Barcelona'dan sonra belki de Türkiye Ligi'ni daha baskıdan az bir ortam sandığı için gelmiş olabilir. Tabi Daum'un etkisi de fazladır bu işte.
İstanbul'dan da ayrılırken havaalanında boynu bükük tek başına gittiğini herkes biliyor.
Tamamen bir dram adamın hayatı, ben çok üzülüyorum duyduğum günden beri.
Ayrıca Fenerbahçe'nin bir taziye haberi yayınlamamasını da tek maç oynayıp gönderilmesine bağlamıyorum. Daha önceden de buna benzer bir olay olmuştu çok iyi hatırlıyorum. Onlar gitsinler paintle hazırladıkları giriş sayfalarıyla Sadettin Saran'a sallasınlar...
hah tam hıncal tarzı yazı. bakın sakın bunu yapmayın deyip, öte yandan uçtakilere de hatırlatma ve tahrik görevi üstlenen satırlar. size de bu yakışırdı, ya da bu bloga bu yazı hiç yakışmadı.
enke mi? benim için yıkılmadım ayaktayım ekolünün birkaç temsilcisinden biriydi futbolda. böyle karakterleri severiz çünkü hep. Şimdi nolacak? Pes 2010 oynarken, Hannover maçında topları o kurtarınca üzüleceğiz biraz. FM 2010'un editörüne girip onu silmeye kıyamayacağız, Bundesliga takımı yönetiyorsak onu almaya çalışacağız. Saygı duruşları olacak oyunlarımızın içinde. Biri daha gitti işte, bize de bir hikaye daha çıktı. Yıkıldı.
Böyle saçma sapan bir konu hakkında bırak yorum yapmayı, konuşmak bile saçmalık. Bence Türkiye'deki en büyük problemlerden biri de bu. Gereksiz bir olay üzerine yorum yapıp onu daha da büyütmek ve insanların bilinçaltına aslında düşünmeyecekleri fikirleri yerleştirmek. Yahu kim niye Fener'i hedef göstersin, kim niye Fener'e tezahurat yapsın?? Ama bunlar hiçbir şey olmamışken her yerde bu kadar rahat konuşulursa yarın öbür gün gerçekleşir. Bu tarz anlamsız haberleri ciddiye almamak, tabiri caizse he deyip geçmek lazım.
@Schumy;
Fenerbahçe TV'de taziye mesajı yayınlandı. Ayrıca antrenmanda saygı duruşu yapıldı. Ama bu durumu bile "Fenerbahçe'ye sallama" malzemesi yapabiliyorsunuz.
Yazık, ne deyim...
Dun resmi sitede bassagligi haberi vardi. Daha ne gibi bir aciklama yapabilir kulup bilmiyorum.
Ayrica Tunchay`a katiliyorum. Bazen, elestirirken elestirdigimiz seyi yazi icerisinde cok fazla yineleyince desteklemeye basliyoruz farkinda olmadan.
Fenerbahçe' nin resmi sitesinde o da alt taraflarda sadece yazılmış olmak için yazılmış bir anma yazısı vardı Enke için. Başka tarz olaylarda ya da herhangi bir yönetici açıklaması, herhangi bir rakip takıma laf söyleme olaylarında en üst puntodan ve ana sayfadan yayınlanan haberleri gördükçe Fenerbahçe' nin böyle bir anma yazısı yazmasını hiç te yakışık alan bir davranış olarak görmüyorum. Amacım fener düşmanlığı yapmak değil ama her ne kadar az da olsa fener kalesini koruyan bir adama biraz vefa göstermek gerekmiyor mu sizce de?
EmrE ve tuncay yani siz diyorsunuz ki "ilk depresyon Fenerbahçe" yazısının hiçbir zararı ve sonradan dönüşebileceği şey yok
Yahu daha ne olsun doktorun yaptığı açıklamada söylenmeyen bir şey söylenmiş gibi yansıtılıyor , bundan başka hedef gösterme mi olur
İnsanların aklında bu fikir yok, biz soktuk yani bu fikri
ne diyeyim...:))
Enteresan bir şekilde gs maçından beri Fener üzerine bir pskolojik savaş başladı ve o savaşta Enke'de kurbanlardan biri bence...
Aklıma gelenleri sıralayayım
1 önce hakemler ve maçın ertelenmesi
2 arda'ya kimse dokunamaz minvalli açıklamalar
3 sahanın kapanması ve verilen ceza üzerine yorumlar
4 ercan saatçi dalgası
5 ışın çelebinin söyledikleri
6 adnan polatın bjk maçı ile ilgili açıklamaları
7 ve en son rahmetlinin olayı...
Bence Adnan Polat psikolojik harbi iyi biliyor...
niye bir taraftar grubu fener'e tezahürat yapsın ya enke üzerinden, ne alaka yani. "çocuğu vurdular, düzeni bozdular." demiştik biz fenerliler olarak inönü'deki olay için ama ordan yola çıkarak böyle bir benzetme yapılamaz ki. her halükarda elde kalan bir argüman.
dünkü ya da bugünkü hürriyet'te bir haber vardı intiharına ilişkin enke'nin. ali güneş'e sormuşlar enke'yi nasıl bilirsin diye. sorma sebepleri aynı dönemde fenerbahçe forması giymeleri. ali güneş de soruya yanıt vermiş tabi: içine kapanık bir insandı. teşhisi çok koymuş ali güneş 15 günlük tanışıklıktan teşhisi koymuş..
basının tavrının bir yansıması bu konuşmak için konuşan bir basınımız var haber vermek gibi bir dertleri yok. enke'nin intiharı üzerine bu kadar çok şey söyleyebilme yeteneğini gösteren basınımız asıl söylenmesi gerekeni ise hiç söylemedi. futbolcu da bir insan. enke bir kaleci değil bir insandı.
Bence bu olayın üzerine gidilirse ülkemiz futbol kamuoyu futbolcuların da insan olduklarını ve et-kemik-ruhdan oluştuklarını farkederler. tabi ki fbnin bir etkisi olmamıştır, ama oldu diye gündem yapılırsa bence zarardan çok fayda sağlar. ama bu konunun fbye bağlanacağını az çok biliyordum, dün zaten bu şekilde yorum yapmıştım.
arkadaşlar "özel imalat", "ayrı bi cins" gibi ifadelerden kaçınalım lütfen
yorumlar kısmi onaylanmıyor biliyorsunuz, sırf bir kelime yüzünden bizi yorumunuzun tümünü silmek zorunda bırakmayın...
üstte yorumunu sildiğim adsız arkadaşa bilgi olarak yazmış olayım
ayıp, günah, giden bir can ve insanlar bu kişinin ölümünden bile fenerbahçe düşmanlığı yapacak, bundan sırf fenerbahçeye karşı argüman çıkacak diye ölümün üzerinden nemalanacak, yazık valla.
niye çekemiyorlar fenerbahçeyi onu anlamıyorum .
Profesyonel çalışma hayatında birtakım dalgalanmalar olabilir + ve - yönde, ben Enkenin kariyer problemlerine takılmadığını düşünüyorum. Yaşadığı trajedi ve evlatlık aldığı bebeği konusundaki korkuları dışında başka nedenler aramamak bence daha mantıklı.
taraftarının "katil" diye bağırdığı bir futbolcuyu kaptan yapan bir kulübe birşey olmaz merak etmeyin
Sütten ak çıkmayan tek kaşık Fenerbahçe zaten bu ülkede. Sen de haklısın 13 Kasım 2009 Cuma 12:37 tarihli yorumun sahibi adsız efendi.
Yorum Gönder