Mahalle maçlarının değişmez görüntülerinden birisi elinde sigara ile maç yapan adamlardır. Genelde kot pantolonla ve yumurta topuk ayakkabı ile birleştiğinde, bitirim mahalle abisi imajını tamamlayan bu profil, o sırada maçın yapıldığı yerden geçmekte olup, kesik attığı kız apartman balkonunda annesiyle çekirdek çitliyorsa maça dahil olmuş, mahalle maçı yaşını çoktan geçmiş kazık kadar adamlardan oluşur. Yıllarca mahalle maçlarında rekor üzerine rekor kırdıktan sonra artık zevk alamayan ve maçı kendisi açısından daha zevkli hale getirmek isteyen adamlarda da bu alışkanlık görülür. Örneğin yine mahalle maçlarında görülen bir sahne, şapka ile oynayan futbolcunun, kafaya çıkacakken şapkayı çıkarması ve bir elinde şapkayla kafa vurmasıdır. Maç sırasında terlediği için üstündeki elofmanı çıkarıp kenara götüren adamın, bu sırada ani gelişen rakip takım atağında elinde eşofman üstü olduğu halde yatarak müdahale yaptığı ve topu kapmışsa o gazla, elinde yine eşofmanla rakip sahayı harmanladığı da görülmüştür. Elinde salçalı veya şokellalı ekmekle geriden oyun kurmak da bu maçların olmazsa olmaz bir gerçeğidir. Devre arasında eve gidilir, anneye ekmek arasına Allah ne verdiyse doldurtulur. Sarkan sepetten alınır, maça dönülür, ekmek bitene kadar defans hattında görev alınır, bittiği anda hücuma çıkılır. Eee Dutchman, şu her yerden çıkan 80'lerde çocuk olmak muhabbetine gireceksen uğraştırma diyorsanız hayır dostlar. Bugün anlatacağımız hikaye 80'lerde çocuk olmak değil 20. yüzyılın başında futbolcu olmakla ilgili. Yukarıdakilerle pek bir ilgisi yok ama maç sırasında elde tutulan aksesuarlarla ilgili. Charlie Athersmith'den bahsedeceğiz (resimde alt sıra soldaki ilk futbolcu).
Charlie Athersmith, 1872 yılında, İngiltere'nin batısında bulunan Staffordshire bölgesinde, Stoke yakınlarındaki Bloxwich'de dünyaya geldi. Futbolculuk kariyerine, 15 yaşında, doğduğu kentin takımı Bloxwich Wanderers takımında başladıktan sonra Bloxwich Strollers forması giyen Athersmith 1891 yılında Birmingham kentinin devlerinden Aston Villa'ya transfer oldu 29 yaşında bugünkü Birmingham City'nin temeli olan Birmingham'ın diğer takımı, ezeli rakip Small Heath'e transfer olana dek 10 yıl boyunca Villa formasını giydi. Small Heath'de de 4 yıl oynayarak kariyerini noktaladı. Anlatacağımız hikaye onun Aston Villa kariyerinin sonlarına geliyor ve bugün hala Birmingham publarında 3 biradan sonra anlatılmaya başlanan futbol hikayelerinden birisi. 1901 yılında Aston Villa Sheffield United ile karşılaşıyor. Ancak o zamanlar ne stadyum ısıtmaları var ne de ileri teknoloji ürünü zemin bakımları. Saha buz, hava dondurucu derecede soğuk (bazı futbolcular morarma ve kar yanığı da denen deri problemleri yaşıyorlar) ve yağmur yağıyor. Bu zor şartlar altında, ikinci devrenin başında Athersmith, tribünlere gidiyor seyircilerden birisinin şemsiyesini alıyor ve maçın sonuna kadar elinde bu şemsiyeyle mücadele ediyor. Derken birkaç dakika sonra Sheffield United oyuncusu Ernie Needham da tribünlere gidiyor ve o da bir seyircilerden bir mont alıyor ve maça öyle devam ediyor. Bitmedi. Charlie Athersmith ilerleyen dakikalarda elinde şemsiye olduğu halde bir de gol atıyor (sanırım kafa golü değil). Golü yiyen kim peki?....Bizim meşhur William Henry Foulke. Yani "Fatty" Foulke. Yaşamış en "büyük" kaleci.
1894, 1896, 1897, 1899 ve 1900 yıllarında İngiltere Ligi şampiyonu olan Aston Villa takımında kanat oyuncusu olarak görev yapan Athersmith, 300'e yakın maça çıkıyor. 1901'de transfer olduğu Small Heath'de de 106 maçta forma giyiyor ve 13 gol atıyor. İngiltere milli takım formasını da 13 kez giyen Athersmith Futbolu bıraktıktan sadece 5 sene sonra, 38 yaşında hayata veda ediyor....Futbolun içindeki bu enfes hikayeyi bize hatırlatan adama selam olsun...
9 Aralık 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
William Foulke'un halihazırda ısınma problemi ile karşılaşacağını düşünmek garipsenebilir ama yağmurdan en çok nasibini alan yegane futbolcu olacağı kesin, koşarak ya da yürüyerek; hiç farketmez :) Bu güzel hikaye için teşekkürler ayrıca.
olay gerçekten çok ilginç ama ben yazının ilk kısmına takıldım UÇAN HOLLANDALI. her gün senin şu sayfana bakmıyorsam 10 defa bakıyorum, yeni bi yazı yazdın mı diye. çok nedeni varda bitanesi işte bu. nedir o diceksin? abi beni çocukluğuma bazen öyle bi götürüyosun ki ağlamak ile gülmek arasında sıkışıyorum. ahh o çocukluğumuz diyeceğim çünkü sende yaşamışsın en güzelinden. seni severek okuduğumu bilmeni isterim. bilgi birikiminde devamlı takip etmemde büyük etken. olaya değil sana yazılmış bi mesaj oldu bu ama sen kusuruma bakma artık.
meydanı boş buldun ya yaz anasını satiim...
ben de eğer 27 aralık gecesi birmingham publarına gidip, birader al sana 3 bira anlat bakalım diyince bu adamlar charlie athersmith i anlatmazsa, dönünce yakarım ben bu blogu...
firewall'unu hazır tut!
Yorum Gönder