MAĞRUR HOLLANDALI İŞLEMEYE BAŞLADI

Aslında, dün akşam kapatırken yazdığım gibi Milan-Real Madrid-Olympique Marseille üçgeninden ilginç şeyler çıkabilirdi ama Cristiano Ronaldo'nun "başlıycam senin ölü yaprağına ha" dedirten vuruşu daha maçın başında Marsilya'nın gardını düşürünce Torino'ya geçeyim dedim. Geçmemle de birkaç dakika içinde Trezeguet'nin golü geldi. Bayern iyi oynuyordu aslında o dakikalarda ama atağa çıkarken DeMichelis'in gereksiz top kaybı ile golü kalelerinde gördüler. Ondan sonrası maçın sonuna kadar Torinolular için kabus oldu. Juventus'un bu gecenin sonundaki hali için ancak "Yaşlı Kadın hakikaten çok yaşlanmış" denilebilir. Bayern 90 dakikanın tümünde, özellikle 1-1 biten ilk yarıda Juventus'u ezdi. Kaleci Butt'ın müthiş soğukkanlılıkla kullandığı penaltı önce skoru dengeye getirdi. İkinci yarıda da zaten ilk yarıdaki vaziyeti gören Juventus bari skoru koruyayım diye hafiften yaslanınca, takır takır gelip golleri attılar. Louis Van Gaal'in durumu 2-1'e getirdikten sonra çekilmek yerine, hazır Juventus'u böyle yakalamışken iyice üzerine gitmesi ve Robben'i oyuna sürmesi takdire şayan. Vatandaşı, oyuna girdikten sonra önce solda sonra da Olic'in çıkışından sonra sağda Lahm'la birlikte her ayağına topu aldığında iki Juventus'luyu ekarte edip tehlikeler yarattı. Zaten durum 3-1'e geldikten sonra bile Juventus'un hücum edecek mecali kalmamıştı. Bayern maçın son yarım saatinde idman sonrası çift kale maç havasında oynayarak bitirdi. Bunların sonuncusu da Tymoshchuk'un füzesiyle sonlandı. Van Bommel maçın tek kelime ile yıldızı. Orta sahada Diego'yu sahadan sildiği yetmedi bir de takımın % 88 ile en çok pas yüzdesine sahip adamı oldu. Olic'in attığı ikinci gol onun ortasıyla geldi. Juventus atağa çıkarken kestiği en az 4-5 top var.

Juve'nin Avrupa Ligi'ne gelmesi onları otomatikman favoriler arasına sokuyor ama açık konuşayım dün akşamki futbolları ile disiplinli bir takım (örneğin 2008'in Zenit'i gibi) onları paçavraya çevirir. Diego grup seks ayininden çıkıp maça gelmiş gibiydi. Hele bir pozisyon varki, o anda Brezilya sahillerini düşünüyor herhalde dedim. Takım kontratağa çıkarken kendisine atılan pas yanından geçerken top ona, o topa baktı, geçmişi yadettiler ve vedalaştılar. Bunun ardından da oyundan alındı zaten. Ferrara'nın gece boyunca tek müspet hareketi. Tüm maçı çizgi kenarında geçirdi ama Van Gaal yerinde oturarak onu kolaylıkla mat etti. Böyle bir Bayern'i şahsen kimse beklemiyordu. 1 ay öncesinde koltuğu ciddi şekilde sallanan ve haydi yılbaşına kadar idare edelim denilen Louis Van Gaal takımı son 16'ya soktu ve lider Leverkusen'le puan farkını 4'e indirdi. Bu futbolu sezonun geneline yayıp, Ribery'i de işin içine sokabilirlerse (Ribery'i az çok biliriz, Şampiyonlar Ligi son 16'sını duyunca ayak sürümeyi bırakacaktır) Bundesliga'yı dağıtırlar, Avrupa'da da yarı finali zorlayabilirler. Bizim küstah Louis yine hünerlerini göstermeye başladı.

Beşiktaş'ın grubuna gelirsek, CSKA'nın 95'te bulduğu gol ile ikinci turu görmesi bir hadise, Almanya'da durum 1-1 iken eksik United'ı mağlup edeceğim diye kelle koltukta saldıran Wolfsburg'un, onca gol pozisyonunu harcayıp Carrick'in defansın son adamı Fletcher'ın da sağ bek görevini yaptığı ve dörtlü defansı bozan kırmızı şeytanlardan önce ikinci, sonra da kendi sahalarını tamamen boş bıraktıkları 90. dakikada üçüncüyü yemeleri ayrı bir hadise. Armin Veh'in her an istifa haberini duyabiliriz. O da Van Gaal'in mirasını sömüren Koeman gibi Magath'ın mirasını 6 ayda bitirdi.

Son bir not, Maccabi Haifa dün de gol atamayarak Şampiyonlar Ligi tarihinde, grup mücadelelerinde gol atamayan tek takım olarak tarihe geçti.